26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

29 Ocak 2014 Çarşamba 5 Sürdürülebilir geleceğin anahtarı enerji verimliliğinde u Dünyada hâkim olan 3 eğitim şehirleşme, sanayileşme ve dijitalleşme. Enerji yönetimi uzmanı Schneider Elektrik CEO’su Tricoire’e göre sürdürülebilir geleceğin anahtarı akıllı sistemler ve enerji verimliliğinde. o ÖZLEM YÜZAK göre Türkiye’nin stratejik bağımsızlığı; sanayinin, konutların ve alt yapı yatırımlarının enerji güvenliği üzerine kurulu bir sistemde elektrik tüketiminde verimlilik sağlaması ile mümkün. Gelecek 20 yılda dünyada enerji tüketiminin ikiye katlanacağını, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde ise bu artışın 10 yılda gerçekleşeceğini belirten Tricoire, “Türkiye’nin önümüzdeki 10 yılda kişi başına düşen enerji tüketimini azaltarak enerji verimliliğini yüzde 20 artırmak gibi bir taahhüdü var. Biz de bu iyileştirmede yerimizi almak istiyoruz. Türkiye’de yeni projeler ve kamu binalarında enerji verimliliği konusunda bazı zorunluluklar getirilmeye başlandı. Örneğin; 100 kamu binasını içeren bir pilot proje yürütüldüğünü biliyoruz. Yeni kurulan hastane binalarında aydınlatma ve havalandırma konularında otomasyon çözümleri zorunlu hale getirildi” diyor.Tricoire “Türkiye’de verimlilik artırıcı proje çalışmalar ile yılda ortalama 400 milyon kilovat saat (kWh) enerji tasarrufu potansiyelini ortaya çıkardık. Bu da yılda 50 milyon liralık tasarrufa eşdeğer” derken Bora Tuncer de eğer ev tüketicileri otomasyon sistemine yatırım yaparsa, sağlanan tasarrufla yatırım bedelini 1,8 yılda geri kazanacağını söylüyor. Schneider Electric Orta Doğu Bölgesi Başkanı Turhan Turhangil vurguladığı husus ise “günümüzde herkesin daha az kaynak kullanarak daha fazla üretme arayışında olması”. “Schneider Electiric olarak biz şu an mevcut bilgi seviyemiz ve gerçekleştirdiğimiz çözümlerle enerji, altyapı, endüstri, konut ve bina pazarlarında yüzde 30’a kadar tasarruf sağlayan enerji verimliliği projeleri yapabilir durumdayız. Ayrıca karbondioksit salınımının düşürülmesine katkıda bulunarak, çevre dostu binalar yapıyoruz” diyor. Bir yaşam biçimi olarak LOHAS LOHAS yaşam biçimini benimseyen kişiler, ekonomi zincirinin üretimdağıtımtüketimatık yönetimi biçimindeki tüm halkalarında sağlığı ve sürdürülebilirliği önemsiyor. Yaşam biçimi kavramına ilişkin çeşitli yaklaşımlar var. Örnekse, Fransız toplumbilimci Pierre Bourdieu (PB), kişinin yaşam biçimi seçiminin onun sınıfının önemli bir göstergesi olduğu görüşünü destekliyor. Sınıf konumunu tanımlayan dört sermaye tipinden söz ediyor: İktisadî sermaye, ekinsel (kültürel) sermaye, toplumsal sermaye ve simgesel sermaye. PB’ye göre bunları tanımlayalım. İktisadî sermaye (İS), kişinin geliri, serveti ve malı mülküdür. Ekinsel sermaye (ES), eğitim, sanata verilen önem ve değer, tüketim ve eğlence arayışındaki içerik ve düzey unsurlarından oluşur. Toplumsal sermaye (TS), kişinin arkadaşları ve ilişkilerine ait ağlardır. Simgesel sermaye (SS), ise kişinin sahip olduğu ündür. PB’ye göre, SS, kişinin toplumsal sınıfının sonsal önemli bir göstergesidir. SS, toplumsal konum (statü) kavramına benzer bir düşüncedir. PB’ye göre, bu dördü de karşılıklı etkileşim içindedir. PB’nin toplumsal sınıf ayrımlamasının ayırt edici yaşam biçimiyle ilişkilendirilmesi yaklaşımına katılan M. Savage ve B. LeRoux gibi kimi araştırmacılar bu yaklaşıma özgül katkılarda da bulundular. Bu konuda Steven Miles’ın gençlik kültürü veya alt kültürü kavramının yanlışlanması ve gençlik yaşam biçimi kavramını gündeme getirmesi ayrıca vurgulanmaya değer. (Bkz. A.Giddens,Sociology,7/e,2013) LOHAS sözcüğü bir akrostiş: Lifestyle of Health and Sustainability sözcüklerinin baş harflerinden üretilmiş. Kavramı ABD’li bir toplumbilimci Paul Ray, 2000 yılında tüketicilerdeki değerler üzerine yaptığı bir sormaca (anket) çalışmasının sonuçlarına dayalı bir kavram olarak gündeme getirmiş. Bunu ilk kez Ekinsel Yaratıcılar adlı yapıtında dillendirmiş. Birçok iktisatçıya göre, müşteri hedef kitlesi olarak geleceği Doç. Dr. olan bir kitle. Bu kitlenin İS açısından gelir düzeyi MELİH de, ES açısından eğitimi de ortalamanın üstünde. Zaten LOHAS yaşam biçimine uygun yaşamanın BAŞ gerektirdiği bilinç düzeyi açısından olsun; LOHAS’a uygun mal ve hizmetlerin gerektirdiği satın alma gücü açısından olsun bu tür bir hedef kitle gerek! LOHAS’a kimileyin yeşil lüks (green luxury) dendiği de oluyor. LOHAS yaşam biçimi anlayışına sahip kişilerin oluşturduğu öbeği, nüfusbilimsel ayrıma dayalı bir pazar bölümü olarak görmek olanaklı. Bu kitle, sürdürülebilir yaşam, yeşil veya ekolojik insiyatifle ilgili bireylerden oluşan bir kitle. LOHAS pazarının büyüklüğü, şirketlerin iştahını kabartıcı oranda. ABD’de LOHAS pazarının yaklaşık 300 milyar dolar ve 41 milyon Amerikalı kişi düzeyiyle ABD tüketici malları pazarının yaklaşık üçte birine ulaştığını anımsamak bile yeterli, bir fikir edinmek için. Japonya ‘da ise, LOHAS pazarının nüfusun yüzde 70’i olduğu belirtiliyor! Avrupalıların yüzde 40’ının bu yaşam tarzına sahip olduğu belirtilmektedir. LOHAS yaşam biçimi Çince’de doğru yaşam biçimi denilmektedir. LOHAS yaşam biçimini benimseyen kişiler, ekonomi zincirinin üretimdağıtımtüketimatık yönetimi biçimindeki tüm halkalarında sağlığı ve sürdürülebilirliği önemsiyorlar. Bu nedenle bu kitle, çevreye zararlı olmayan (yeşil), sağlığı için iyi (organik), adaletli koşullarda üretilen (dürüst) mal ve hizmetler satın alıyor. Bundan haz da alıyorlar. Kimi özelliklerine bakalım: Yaş aralıkları geniş, 20’lerden 90’a dek; sağlık ve sürdürülebilirliğin yanı sıra kaliteye de önem veren; özgünlük odaklı bireysel belirlemeleri ağır basan ve bu nedenle kendine düşkün olmakla birlikte seçkin(ci) değil de toplum odaklı olan; çağcıl ve deneyimsel olmakla birlikte geleneksel değerleri de önemseyen; doğallık bağlamında doğaya düşkünlüğü teknolojiye düşkünlüğünü dışlamayan; beklenti çıtası yüksek olmakla birlikte simgesel sermayeye eşdeyişle toplumsal konuma önem vermeyen; bir yandan spritüel ama diğer yandan maddesel gerçeklerle de barışık. Değerler sisteminde 197080’lerdeki hazcılığın yerini LOHAS’a bıraktığı belirtiliyor. Türkiye’deki LOHAS nüfusu ve pazarı hakkında bir çalışma yok gibi. Yazımızın bu tür araştırmalara vesile olması dileğiyle! D ünyada hâkim olan 3 trend, şehirleşme, sanayileşme ve dijitalleşme. Dünya çapında kentsel altyapıya 40 trilyon dolar yatırım yapılacağı öngörülüyor. Dolayısıyla sürdürülebilir bir geleceğin gerçekleşebilmesi akıllı sistemler ve enerji verimliliği ile mümkün. Örneğin yeni teknoloji sistemleri sayesinde “akıllanan” binalarda, siz odadan çıkınca ışıklar kendi kendine kapanabiliyor ya da dışarıdaki sıcaklığa göre ısı kendi kendine ayarlanabiliyor. Böylece maliyet azalıyor ve enerji tasarrufu en üst düzeye çıkıyor. Schneider Electric enerji yönetimi alanında dünya çapında uzman şirketlerden biri. 170 yıllık şirketin Türkiye’de de biri Gebze diğeri Manisa’da olmak üzere 2 fabrikası var. Enerji, su, ulaşım, kamu hizmetleri ve binalarda hem tasarruf sağlamak hem de verimliliği artırma konusunda ciddi çalışmalar yapıyor. Ve haliyle yıllık enerji faturası 60 milyar doları aşan Türkiye ilgi alanında. Bu konuda sohbet etmek üzere Schneider Electric Dünya Başkanı ve CEO’su Jean Pascal Tricoire, Schneider Electric Orta Doğu Bölgesi Başkanı Turhan Turhangil ve Türkiye Genel Müdürü Bora Tuncer’in de katıldığı toplantıda bir araya geldik. Tricoire’a YOZGAT (AA) Yozgatlı inşaat ustası Veysel Narin, güneş panelleri ve eski varillerden yararlanarak kurduğu rüzgar gülünden ürettiği enerji ile evinin elektrik ihtiyacını karşılıyor. Mutafoğlu Mahallesi’nde oturan ilkokul mezunu Veysel Narin (48), evinin çatısına 5 metrekarelik güneş paneli ve bahçesine de 9 metrelik direğe eski varillerden rüzgar gülü kurdu. Kurduğu paneller hakkında Yeni Çeltek Kömür ve Madencilik İşletmesi Anonim Şirketi Genel Müdürü Osman Coşkun’a bilgi veren Narin, gazetecilere yaptığı açıklamada, güneş panelleri ve rüzgar gülünden günde ortalama bir 1,5 kilowatt/ saat elektrik ürettiğini söyledi. Ürettiği elektrikten evinin bütün enerji ihtiyacını karşıladığını anlatan Narin, “Çamaşır makinesi, buzdolabı, televizyon, bilgisayar çalışırken ayrıca evin tabanına döşediğimiz karbon ısıtıcıları da çalıştırarak evin ısınmasını sağlıyorum. Böylece doğalgaz ve kömüre de fazla para ödememiş oluyoruz” diye konuştu. Rüzgar gülü ve elektrik panellerinin 7 bin liraya mal olduğunu ifade eden Narin, “Rüzgar gülünden ve güneş panellerinden gelen enerjiyi 16 tane aküde depoluyorum. Rüzgar kesildiğinde ve güneşin olmadığında akülerdeki enerjiyi kullanıyorum. Bana her ay elektrik faturası gelmiyor. 4 ayda bir 20 yada 30 lira elektik faturası geliyor. O da kaynak makinesi kullandığım için. Bu panel kaynak makinesini çalıştırmaya yetmiyor” dedi. Komşularının da kendisinden elektrik istediğini belirten Narin, “Fazla elektrik üretemediğimiz için şu anda komşuların talebini karşılayamıyoruz. Ama imkan olur üretimi artırabilirsem komşularımıza da elektrik verebiliriz. Bu konuda devletin de vatandaşa destek olması halinde dışa bağımlı kalmadan herkes kendi elektriğini üretebilir” şeklinde konuştu. Evinin elektriğini kendi üretiyor
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear