Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
6 24 Eylül 2013 Salı Eko etiketleme yaygınlaşmalı o ZUHAL AYTOLUN T ürkiye, dünyanın ilk ekoetiketi Blue Angel’le tanışıyor. Eko etiketleme bilinçli bir tüketim alışkanlığı ve çevre duyarlılığı için şart. Türkiye için yeni bir sistem olsa da, günümüz koşullarında değerlendirileceğe benziyor... Bu ay, dünyaca tanınmış Alman Ökoİnstitut, Türkiye’nin yeşil rehberi ve sürdürülebilir yaşam portalı Yeşilist ve Federal Alman Çevre Bakanlığı olarak İstanbul’da bir Blue Angel çalıştayı düzenlendi. Federal Alman Çevre Bakanlığı’ndan Dr. Ulf Jaeckel, Türkiye’de bu sistemi kullanan ilk firma Siemens Enterprise Communications ülke müdürü Ahmet Gül, Yeşil Çember’in kurucusu Gülcan Nitsch, Ökoinstitut’ten Siddharth Prakash ve sanatçı Ediz Hun katıldı. Biz de çalıştayın ardından hem Blue Angel’ı hem eko etiketlemenin önemini konuştuk. Öncelikle Blue Angel’i (BA) tanımakta yarar var. Dünyanın ilk ekoetiketi olan ve 1978’de kurulan Blue Angel, değişik çevre dostu ürün ve servisler için yüksek standartları belirliyor. Şuanda bin 400’ün üzerinde şirket 120 değişik kategoride 12 bin BA ürününü kullanıyor. Sadece çevresel açıdan üstün olan ürün ve servislere bu ekoetiket veriliyor. BA, uzmanların, en az “Made in Germany” etiketi kadar kaliteli bulduğu bir etiket. Aynı zamanda sürdürülebilir tüketimi de teşvik ediyor. Prakash, “Bugüne kadar stratejik olarak yayılmamış. Ancak şimdi bu etiketi dünyaya tanıtmak istiyorlar. Çevre dostu ürünlerde ne kadar yararlı olabileceğine dair bir planlama söz konusu” diyor. Tabii böyle bir etiket l Doğal kaynakların, çevrenin korunması çok önemli. Artık Türkiye’de de şirketler bu anlamda duyarlılık gösteren çalışmalar yapmaya başladı. Elbette çok daha fazlası gerek. Kapsayıcı bir politika lazım. Gezi Parkı, ODTÜ, 3. köprü, 3. havaalanı... Türkiye’de doğa katliamı yaşanıyor. Merak ediyorum, Almanya’dan Türkiye’ye baktığınızda nasıl bir manzara görüyorsunuz? Dr. Jaeckel: Bunu anlatması zor. Türkiye’ye bu ikinci gelişim ve bir genelleme yapmam zor. Televizyondan gördüğüm kadarıyla İstanbul’daki protesto ve gösterilerde çevre başı çekiyor, farklı tepkiler de ortaya koyuluyor. Gösterilerin içinde çevresel duyarlılık ön planda. u Eko etiketleme Türkiye için yeni bir sistem olsa da günümüz koşullarında değerlendirileceğe benziyor... Bu ay, dünyaca tanınmış Alman Ökoİnstitut, Türkiye’nin yeşil rehberi ve sürdürülebilir yaşam portalı Yeşilist ve Federal Alman Çevre Bakanlığı olarak İstanbul’da bir Blue Angel çalıştayı düzenlendi. için güvenilirlik çok önemli bir konu. O yüzden Dr. Jaeckel’e soruyoruz: “Firmalar nasıl bir süreçten geçiyor ve denetim nasıl yapılıyor?” Yanıtlıyor, “Bu etiket verilirken bir sertifikasyon süreci yaşanıyor. Firmaların bu şartlara uygun olup olmadığı sorgulanıyor. Kendilerini ispatlamaları şart. Zaman içinde kontroller yapılıyor ama ürünlerin tek tek denetleyemeyiz. Etiketleme şemasında da bu mümkün değil.” ilk bilgilendirici adım bu. Etiketleme sayesinde tercih yapma imkanı doğuyor.” Prakash da ekliyor: “İki avantajı var. Biri müşteri ayağında. Elbette müşterilerin tercihlerini değiştiremeyiz. Ama düşünme opsiyonu sunabiliriz. Diğeri ise gittikçe yaygınlaşan kamu ihaleleleri uygulamaları. Şimdilerde doğrudan etiketleme istenmese de, etiketlerin koşulları aranıyor şartnamede. Yakın zamanda doğrudan etikete referansta bulunma maddesi gelecek. Sadece Blue Angel değil, diğer etiketlere sahip firmalar da bu durumdan etkilenecek.” BA etiketleme, ağırlıklı olarak boya, kağıt ve geri dönüşüm yapılan plastiklerle ilgili alanlarda kullanılıyor. Yaygınlık kazanması önemli. Ergem Şenyuva, özellikle Türkiye tüketicisinin böyle bir etiketlemeye çok ihtiyacı olduğunu dile getiriyor çünkü bu tür bir sertifikasyon sistemi Türkiye’de yok. “Tüketici” diyor Şenyuva, “Bilgi edinmek ve bilinçlenmek istiyor. Tüketicinin aradığı ürüne doğru ulaşması önemli. Henüz çok başındayız yolun, algı karmaşası var. O yüzden sertifikaların doğru kullanılması ve bizim bunları doğru anlatmamız süretçe önemli bir rol oynuyor.” Bilinçli tüketiciye sağlıklı tercih için Eko etiketlemenin temel amacı, tüketicileri çevre ve sağlık konularında duyarlılık göstermesini sağlamak. Böylece tüketicilerin çevreye zarar vermeyen ürünleri tercih etmesi sağlanıyor, üreticilerin de çevreye duyarlı üretim gerçekleştirmesi amaçlanıyor. Peki sürdürülebilir tüketimde eko etiketin yeri ve önemi nedir? Anlatıyor Dr. Jaeckel... “Müşterilerin çevre dostu ürünleri tercih etmelerinde onları Türkiye’de Siemens kullanıyor Siemens Kurum İletişimi, bu yıldan itibaren Voice over IP (internet üzerinden sesli iletişim) Telefonlar’ın iklim ve çevreye yararlarını dünyanın ilk eko etiketi olan Blue Angel’la anlatacak. Siemens Enterprise Communications ülke müdürü Ahmet Gül, “Bu etiket sayesinde gerek Almanya, gerek Türkiye’deki müşterilerimize, ürünlerimizin enerji verimli olmasının yanında tehlikeli maddeler içermediğini ve geri dönüşüme elverişli bir biçimde tasarlandığını anlatabiliyoruz.” diyor. Türkiye’de alınacak çok yol var. l Karar alım sürecinde STK’ler ve gençlere çok fazla söz hakkı verilmiyor ama. Nasıl bir ortak fikir gerek? Ediz Hun: Gençlerin sesine kulak vermek, onları dinlemek ve söylediklerinden önemli paylar çıkarmak lazım. Geleceğimiz gençlerimizde. İleriye umutla bakan bir ülke olamazsak, yarınımız nasıl olur ki? Almanya’da ağaçların hepsi numaralandırılmış. Ediz Hun Değil bir tanesini kesmek, dalına dahi dokunamazsınız. Hepsi kontrol altında. Ama Türkiye, o noktanın yakınına bile ulaşabilmiş değil. Çevre sorunlarımız büyüyor. Komşulara bakıyorum, dostumuz kalmadı. Global dünyada yaşıyoruz. Egoyla bir yere varamayız. Türkiye, sorunlarına eğilmeli, karar alım süreçlerinde kimseyi dışlamamalı. Türkiye’nin alacak çok yolu var de kendini geliştirmeye başladı sayılır. Türkiye’de atık çok ciddi bir konu mesela. Organik atıklar kadar, inorganik atıklar da önemli sorun. Gülcan Nitsch: Almanya’da Yeşil Prakash Çember’i kurduğum ilk günden beri Türkiye’deki STK’lar ve çevre alanında emek harcayanlarla iletişim halindeyim hep. Almanya’daki etkinliklere Türkiye’den çok isim çağırıyoruz. Türkiye’de nasıl bir çevre hareketi var diye takip ediyoruz. Türkiye’de artık komposttan enerji elde ediliyor. Yenilenebilir enerji konusunda ciddi calışmalar var. Konferanslar oluyor, bilgi alışverişi yapılıyor. Türkiye’de bilinçlenme yolunda bir jenerasyon var. Çevre örgütleri, çevre hareketini destekliyor. Potansiyeli yüksek bir nesil Gülcan Nitsch var. Ama tabii yine de Dr. Jaeckel Prakash: Türkiye, gelişmekte olan bir ülke olduğu için yaşananlar var. Örnekse, otel odalarında tasarruf ve verimlilikle ilgili bilgilendirmeler var. Ama diğer yandan trafik çok yoğun, araçlarla ilgili tüketim var. Almanya daha ileri aşamada, Türkiye