27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

12 30 Ekim 2012 Salı Dünyaca ünlü peyzaj mimarı Martha Schwartz “Sürdürülebilirliğin Yumuşak Yüzü” başlıklı konferans için İstanbul’daydı. Tasarım = Değer = Sürdürülebilirlik ? ÖZGE KESKİN ünümüzde dünya nüfusunun büyük bir çoğunluğunun kentlerde yaşadığı gerçeği sürdürülebilirliğin kentler için önemini çok daha artırıyor. Sürdürülebilir kentler, daha doğrusu sürdürülebilir yaşam alanları için de en önemli rollerden biri peyzaj mimarlarına düşüyor. Peyzaj mimarlığı, doğa, planlama ve tasarımı harmanlayarak sanat, bilim, mühendislik ve teknolojiyi bir araya getiren, doğal ve kültürel kaynakları doğru biçimde kullanan, yani sürdürülebilir alan tasarımı yapan bir meslek dalı. Bu çerçeveden bakıldığında çevre koruması, ekosistem, kaynak yönetimi gibi konularda peyzaj mimarlarının sürdürülebilirlik konusunda ki hassasiyeti büyük önem taşıyor. Çalışmalarında sürdürülebilirliği ön planda tutan; Grand Canal Square, Jacob Javitz Plaza, Rio Alışveriş Merkezi, Mesa Gösteri Sanatları Merkezi gibi önemli projelere imza atan, sayısız ödül sahibi, Amerikalı ünlü peyzaj mimarı ve sanatçı Martha Schwartz da eylül ayında, Siemens Ev Aletleri ana sponsorluğunda, YapıEndüstri Merkezi’nin davetlisi olarak “Sürdürülebilirliğin Yumuşak Yüzü” başlıklı konferans için İstanbul’a geldi. G Ekonomik boyut önemli! Konferans öncesinde söyleşi yaptığımız Martha Schwartz, peyzajın dekorasyon olmadığını ve peyzaj mimarisi hakkında yeterli bilgi ve donanıma sahip olunmadığını belirterek başladı söze. İnsanlığın küresel ısınma ve sürdürülebilirlik konusunda ciddi baskı altında olduğunu vurgulayan ve yapıtlarında gelecek için çalıştığını belirten Schwartz; peyzajın mekânsal tasarımın sadece ‘yeşil kısmı’ ile ilişkili olmadığını, büyük bir yatırımın söz konusu olduğunu ifade etti. Kentlerin nasıl inşa edilmesi üzerine kafa yorduğunu dile getiren ünlü peyzaj mimarı “Peyzaj mimarlığı, bina dışındaki diğer tüm alanları kapsar; ulaşım sistemi, açık alanların güvenliği, doğal sistemler ve kültürel “Meme Kanserinde Erken Tanı Hayat Kurtarır” Okyanusları Koruyalım T ürkiye'de her yıl ortalama 30 bin kadının meme kanserine yakalandığı tahmin ediliyor. Erken teşhis ile yılda 78 bin kadının hayatının kurtulduğu da biliniyor. Bu yüzden ekim ayında birçok kozmetik markası meme kanserine dikkat çekerek bilinçlendirme projelerine destek veriyor. Kanada’dan ithal edilen Selen Kozmetik Grubuna ait Down Under Natural’s&Fruit Kıcks&NUDE ve Live Clean Saç Bakım ürünleri de Türkiye’de meme kanseri konusunda kadınları bilinçlendirmek için yapılan çalışmalara destek veriyor. “Meme kanserinde erken tanı hayat kurtarır” sloganıyla Türkiye genelinde birçok noktada erken tanı için neler yapılması gerektiğini anlatan bilinçlendirme broşürü ile pembe kurdela dağıtarak meme kanserinde erken tanı konusunda kadınların bilinçlenmesine yardımcı oluyor. P arfüm markası Davidoff Cool Water, “Love the Ocean” konseptiyle yeni bir kampanya başlatıyor. National Geographic ile işbirliği içerisinde olan Davidoff, yürüttüğü “Okyanusları Koruyalım” projesinde kullanıcılarını da projeye dahil ediyor. Cool Water parfümlerinin dış kılıfları bu tasarım ve konseptte ve satın alınan her parfümün kılıf iç yüzünde bir barcode numarası bulunuyor. www.lovetheocean.com sitesine giriş yapılıp bu kod yazıldığında sizin adınıza korunmuş bölgeyi görecek ve teşekkür mesajınızı alacaksınız. Bunun dışında yine bu sitede “send a message in a bottle” bölümüyle sevdiklerinize konuyu duyarabilir ve mesajlarınızı dilediğiniz şişeyi seçerek online ortamda gönderebilirsiniz. “ “ Schwartz : Kentsel peyzajın işlevsel olması için, küçük parçalar yerine, sistemleri kurgulamalıyız. Sulak alanlar, iklimsel dinamikler, kente göç edenlerin sosyal entegrasyonu, doğal habitatlar... Bunların hepsi bütünsel bir yaklaşımla düşünülmeli... altyapı ile uyum. Sürdürülebilirlik doğanın umurunda bile değil; bunu asıl dert edinen ve bundan sorumlu olan bizleriz. Kentsel peyzajın, tasarım ve diğer tüm girdileri bütünleşik olarak göz önünde bulundurarak ekonomik boyutu dikkate alması lazım” dedi. Sürdürülebilir kentlerin oluşturulmasında ekonominin “bir zorunluluk olarak” öneminin farkında olduğunu söyleyen ünlü mimar, konuyla ilgili yasaların çıkarılması ve yaptırımların uygulanmasının şart olduğuna dikkat çekerek “Zaten elimde olsaydı Amerika’da da ilk değiştireceğim şey yasalar olurdu” dedi. Schwartz zamanımızın çoğunu sokaklarda geçirdiğimiz ve insan beyninin, bilgisinin de en az petrol kadar değerli olduğunu söyleyerek “Yerel yönetimler sakinlerini elde tutabilmek için uğraş vermeliler. Kentsel mekânın değerli olabilmesi için çekici ve güzel olması gerekir. Kentsel peyzajın işlevsel olması içinse, küçük parçalar yerine, sistemleri kurgulamalıyız. Sulak alanlar, iklimsel dinamikler, kente göç edenlerin sosyal entegrasyonu, doğal habitatlar... Bunların hepsi bütünsel bir yaklaşımla düşünülmeli. Peyzaj mimarının asıl görevi diğer teknik insanların; mimarlar, plancılar ve mühendislerin ürettikleri bilgileri bir araya getirerek geleceği tahayyül etmek ve söylemi daha da ileriye taşımak. Çünkü insani değeri yaratan tasarımdır. Diğer bir deyişle; Tasarım = Değer = Sürdürülebilirlik” diye konuştu. “Yeşil”e dikkat! Schwartz’a Türkiye ile ilgili izlenimlerini sorduğumuzda ise, belki de çoğumuzun eksikliğini hissettiği bir konuya değindi. İstanbul’un gerçekten de çok etkileyici bir şehir olduğunu belirten ünlü peyzaj mimarı ilk dikkatini çeken şeyin yeşil alanların azlığı olduğunu vurgulayarak sokakların daha fazla ağaçlandırılabileceğini ifade etti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear