Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
28 Mayıs 2011 Cumartesi 15 Doğal dengeler, döngüler lk cemreler havaya, suya ve toprağa düştü. var. Bu, soğuk okyanuslarda yüzeye yakın yaşayan Sonra gün ile gece eşitlendi ve gelmekte olan plankton ailesinden, Emiliaania huzleyii isimli, 4 bahar Nevruz ile kutlandı. Ardından mikron çaplı hücresel deniz yosunu. Emiliana Hıdrellez ile bahar kutlamaları sonlandı ve güneş enerjisini kullanarak karbon dioksit ile suyu yaza hazırlıklar başladı. Doğanın milyonlarca şeker ve oksijene çevirme işinde uzman. Emiliana yıldır süren döngüleri ve dengelerine insanoğlunun aynı zamanda kalsiyum karbonatını çökeltmede kattığı bu kutlama havası, yaşamın da kutlanması çok başarılı. Kısa yaşamlarında kalsiyum karbonatı aslında. Doğanın dengelerine ve döngülerine oluşturan bu minik organizmalar ölünce bakınca insan, bunların gerçekten kutlanılası okyanusun dibinde birikiyorlar. Okyanus olduğunu anlıyor. kütlesinin yarattığı yüksek su basıncı ve Dünyanın Yaşamımız için şart olan oksijen havada yüzde sıcak alt katmanlarından gelen yüksek ısı nedeniyle 21 oranında var. Bu oran 350 milyon yıldır başlayan bir dizi kimyasal reaksiyon sonunda granit değişmedi. Dünya bu oranı sabit tutmakta çok ve bazalta dönüşüyorlar. Kıtaların hareketi ile başarılı. Bu başarının büyüklüğü, sabit tutmaya ilerleyip, yükseliyor ve volkanlardan lav olarak çalışıp da tutamadığımız örneğin enflasyon oranı ile yeryüzüne ulaşıyorlar. Bu arada karbondioksit gazı karşılatırıldığında daha iyi anlaşılıyor. %21 kritik atmosfere karışıyor. Atmosferdeki karbondioksit bir oran çünkü bizim gibi büyük çok hücreli bir yandan ısıyı düzenlerken diğer yandan bitkiler canlıların yaşaması için optimal. Eğer %15 tarafından fotosentez ile özümseniyor. Bitki seviyesine düşseydi, beynimiz bilicimizi köklerindeki karbondioksit, yağmurlarla uyanık tutmak için gereken enerjiyi birlikte su ile birleşip karbonik aside Gaia üretemeyecek ve biz dönüşüyor. Birbirini ardısıra takip veya diğer etrafımızdakilerin farkında bile eden kimyasal reaksiyonlardan olmayacaktık. %30 seviyesine sonra sıvı kireç taşına dönüşüp adıyla Doğa Ana, bir çıksaydı, yakılan bir kibrit bizi, suya karışıyor. Nehirlerden, kısmını henüz etrafımızı ve tüm dünyayı alev denizlere ve okyanuslara keşfettiğimiz ve çoğunu topuna çevirecekti. Dünya taşınıyor. Emiliana ile henüz bilmediğimiz sayısız milyonlarca yıldır oksijen karşılaşınca onun bir parçası doğal döngüleri kullanarak, oranını %21 civarında sabit oluyor. Böylece uzun ve tutabildiği için bugün varız ve karışık döngü tamamlanıyor. havadaki oksijen, hidrojen, su yaşıyoruz. Bu, Dünyanın ısısını sabit buharı ile diğer gazların James Lovelock, ünlü Gaia tutan döngülerden sadece bir miktarını, toprağın, suyun teorisiyle dünyanın, tüm canlı ve tanesi. ve havanın ısısını dengede cansız varlıkları ile bir bütün Deniz kıyısına gidip derin bir olduğunu ve yaşamsal şartları nefes aldığınızda, içinize dolan tutuyor ve daha nice kendi kendine düzenleyebildiğini yosunsu kokan mis gibi enfes dengeleri söylüyor. Dünyayı yaşayan bir canlı havanın aroması başınızı döndürür. koruyor. ve hatta hayat verdiği için bir dişi olarak Bu gaz dimetil sülfürdür (DMS) ve tanımlayan bu teoriye göre, doğal deniz yosunları tarafından üretilir. Bu dengeleri, doğal döngüleri Gaia’nın kendisi gazın Dünyayı soğutan bulutların oluşumunda sağlıyor. Gaia veya diğer adıyla, Doğa Ana, bir çok önemli bir rolü var. Gökyüzünde dans kısmını henüz keşfettiğimiz ve çoğunu henüz edercesine hareket eden, ilkbahar ve sonbahar bilmediğimiz sayısız doğal döngüleri kullanarak, aylarında masmavi gökyüzünde bembeyaz yumak havadaki oksijen, hidrojen, su buharı ile diğer yumak fışkırırcasına duran bulutlar Gaia’nın sessiz gazların miktarını, toprağın, suyun ve havanın gökyüzü kaptanlarıdır. Bir kısmı yeryüzüne yakın, ısısını dengede tutuyor ve daha nice dengeleri bir kısmı uzak seyreder. Yakın olanlar, güneş koruyor. ışınlarını kalın dış katmanları ile geri yansıtarak Dünyanın ortalama ısısı 150C. Neden? yeryüzüne ulaşmasına izin vermezler. Böylece, Dünyanın milyonlarca yıllık geçmişinde çok sıcak yeryüzünü soğuturlar. Yükseklerde olanlar, ve çok soğuk dönemleri oldu. Son 3,500 milyon yeryüzünden yükselen ısının dağılıp yok olmasını yıldır, Dünyanın ısısı yaşama uygun sınırlar içinde geciktirerek yeryüzünü ısıtırlar. Bulutlar; kaldı. Bunu sağlayan Gaia’nın zaman için mikroorganizma ve bakterileri atmosferde oradan geliştirdiği, birlikte çalışan biyolojik, jeolojik, buraya taşıyan vagonlardır aynı zamanda. Peki fiziksel ve kimyasal döngüler. Bu büyük başarıda bulutlar nasıl oluşur? Okyanuslardaki minicik minicik bir deniz yosununun inanılmaz bir rolü planktonlar bulutların oluşumuna katkı sağlar ve İ dolaylı olarak iklimi etkilerler. Nasıl mı? Deniz yosunları ile bulutların rol aldığı bir döngü ile. Minik Emilianai bu döngünün yine baş kahramanı. Emilianai ve diğer hücresel deniz yosunları atmosfere DMS yayarlar. Havadaki oksijen DMS ile reaksiyona girer ve geriye başka şeylerin yanında sülfat kalır. Sülfatın en kritik özelliği su buharına çekici gelmesidir. Denize attığınız ekmek kırıntılarına balıkların hücum etmesi gibi su buhar tanecikleri sülfat taneciklerinin etrafında toplanıp yoğunlaşırlar. Su buharlarının yoğunlaşması ile bulutlar oluşur. Bulutlarda güneş ışınlarının yeryüzüne ulaşmasını engelleyerek, yeryüzünü soğuturlar. Yeryüzü ve okyanuslar soğuyunca, deniz yosunları daha yavaş çoğalırlar ve daha az DMS üretilir. Bu döngü sürer gider. Yeryüzünü yaşanır kılan dengeleri sağlayan sayısız döngüden bilinen iki temel olanı bunlar. Milyonlarca yıldır süregelen bir düzenin parçaları. Kutlanması gereken bir düzen bu. Gaia’nın, J AYŞEN EREN Tabiat Ana’nın düzeni. Arada, Endüstri Yüksek bulutlara baktığımızda, denizin Mühendisi ve kokusunu içimize çektiğimizde ve Sürdürülebilir Yaşam Danışmanı her bahar geldiğinde Dünyada ayseneren@yahoo.com yaşamamızı mümkün kılan tüm dengeleri ile döngülerini, saygı ile düşünelim, Tabiat Ana ile bütünleşip, yaşamı kutlayalım. "Uyandım baktım ki bir sabah, Güneş vurmuş içime; Kuşlara, yapraklara dönmüşüm, Pır pır eder durur, bahar rüzgârında. Kuşlara, yapraklara dönmüşüm; Cümle âzâm isyanda; Kuşlara, yapraklara dönmüşüm; Kuşlara, Yapraklara..." Orhan Veli. *Bu yazıda Stephan Harding’in “Animate Earth: Science, Intuition and Gaia” kitabından yararlanılmıştır. Ekolojik Anayasa ütopyadan gerçeğe dönüşebilir mi ? T ürkiye ilk kez, Ekolojik Anayasa ihtiyacını tartışıyor. Ekolojik Anayasa Girişimi, Yeryüzü’nün / Doğa’nın haklarını tanımlayan, tanıyan ve güvence altına alan bir anayasa için çalışma başlattı. Yeşiller Partisi'nin çağrısı üzerine bir araya gelen çok sayıda akademisyen, yazar, bilim insanı ve sivil toplum temsilcisi, Ekolojik Anayasa Girişimi'ni kurdu. Girişim düzenlediği oturumlarda, ağır bir ekolojik krizin etkisi altında bulunan dünyamızda, iklim değişikliği, çevre kirliliği ve Doğa’nın önlenemeyen tahribine karşı hangi anayasal önlemler alınabilir; Doğa’yla uyumlu bir var oluş nasıl sağlanabilir; sadece bugün yaşamakta olanların değil, gelecek kuşakların da yeryüzünün bütünlüğü ve sürekliliği içinde var olma hakkı nasıl korunabilir, sorularına yanıtlar aradı. Mutabakat sağlanan görüşler: özetle şöyle: *Yeni Anayasa insan merkezli (antroposentrik) değil, ekoloji merkezli, bütünleşik bir hak anlayışını tercih eden, Ekolojik bir Anayasa olmalı. *Türleri açısından ve içinde var oldukları sistemlerdeki rolleri bakımından özgün olan tüm canlıcansız varlıkların da hakları olduğu yeni Anayasada belirtilmelidir. *Doğanın, yaşamsal döngülerini ve süreçlerini insan tarafından bozulmadan devam ettirme ve biyolojik kapasitesini yeniden oluşturma; bütünlüğünü, ilişkide olduğu diğer varlıklarla birlikte sürdürme hakkı vardır. *Yeni Anayasada kamu yararı, üstün kamu yararı ilkeleri ekoloji merkezli bir bakış açısıyla yeniden tanımlanmalıdır. *Yerel yönetimler katılımcı, şeffaf ve hesap verebilir olmalı, gerekli durumlarda seçilmişlerin geri çağrılmasını sağlayacak mekanizmalar, yerel arabuluculuk gibi çözümler oluşturulmalıdır.