Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
9 ENERJİ içindeki doğalgaz tüketimi arttı. Çıkardığı gazın 35 milyar metreküplük bölümünü enerji santrallerinde kullanan İran, fiyatı düşük tutarak vatandaşlarının daha çok doğalgaz tüketmesinin önünü açtı. Aslında doğalgaz fiyatını yüksek tutup kendi iç piyasasına fueloil verebilirdi. Böylece Türkiye’ye vereceği doğalgaz elinde kalırdı. Ancak Tahran yönetimi bilinçli bir politika ile iç piyasasını doğalgaz ile besledi. İran’ın elindeki doğalgazı petrol kuyularında basınç sağlamak için de kullanıyor olması, Tahran yönetiminin bir başka gerekçesini oluşturuyor. Dünyanın önde gelen petrol üreticisi olan İran, OPEC’in getirdiği kota yükümlülüklerine uyabilmek için petrol çıkarmaya öncelik vermek zorunda. Çünkü İran, kendisine OPEC tarafından tanınan kotaları doldurma yükümlülüğü altında bulunuyor. Ancak kullanmakta olduğu teknolojinin eski olması, kısa zamanda çok miktarda petrol üretimine olanak tanımıyor. İran üzerindeki ambargodan dolayı petrol kuyularına uzun süreden bu yana teknolojik yatırım yapamamıştı. Eski teknolojiye mahkum olan İran’ın yeni kuyu açamadığı için üretim yapmakta olduğu kuyuları da “karbondioksit” ile basınçlandırması ve üretim miktarını artırması gerekiyordu. Ancak İran, teknolojik yetersizlikten ötürü karbondioksit yerine elindeki doğalgazı kullanarak kuyuların basınçlandırılmasını sağlama yolunu seçti. Yani, Türkiye’ye satmayı taahhüt ettiği yaklaşık 40 milyar metreküplük doğalgazı, petrol kuyularını basınçlandırmak için kullandı. Bir başka deyişle İran’ın petrol üretmesi ve OPEC kotalarını doldurması, Türkiye’ye doğalgaz vermesinden önemliydi. Öte yandan, Türkmenistan’ın fiyatını az bulduğu için verdiği gazı kesmesi de İran’ın vanaları kapatmasının bir başka gerekçe oluşturdu. İran tükettiği doğalgazın yüzde 5’ini Türkmenistan’dan ithal ediyor. Rusya, Türkmen gazını İran’dan fazla fiyatlandırınca, Türkmenistan yönetimi İran’a gaz arzını kesti. ‘Diplomatik araç’ İran iç piyasasında alacağı küçük bazı önlemlerle Türkiye’ye verecek gazı elinde bulundurabilirdi. Türkiye’nin sıkıntıya düşmesini engelleyebilirdi. Ancak yapmadı. İran, son dönemlerde enerjinin uluslararası politikada bir silah gibi kullanılmasıyla, gaz kesintilerinin “siyasi bir mesaj” olarak algılanmasını istedi. Oysa, yoğun ABD baskısı altında, Türkiye’nin verdiği destek ile biraz olsun nefes alabilen Tahran yönetiminin, “ne pahasına olursa olsun” Türkiye’ye verdiği doğalgazı kesmemesi gerekiyordu. Tahran yönetimi açıkça Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Beyaz Saray’da görüşmeler yaparken doğalgaz vanasını kapatarak, “Beni gözardı etmeyin” mesajı veriyordu. Türkiye soğuktan donarken, Gül’ün İran’ın doğalgaz vanasını kapatmasına ENERJİ ENERJİ ENERJİ kayıtsız kalması beklenemezdi. Gül, Beyaz Saray’da Ortadoğu’ya ilişkin “ufuk turu” yaparken, İran “ince diplomasi” ile ağırlığını hissettiriyordu. Üstelik, İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejat daha önce Türkiye’ye gelmek istemiş, Ankara da bu talebi prensipte olumlu karşılamakla birlikte, ziyaret tarihinin kesinleştirilmesinde ağırdan almıştı. Ahmedinejat’ın Ankara’ya gelmesinden önce de Cumhurbaşkanı Gül, Beyaz Saray’da konuk olmuştu. Bunlar Tahran yönetimi için iyi gelişmeler değildi. 5 Kasım 2007 tarihinde ABD Başkanı George W. Bush ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan görüşmesinden sonra TürkiyeABD ilişkilerinin düzelmeye başlaması İran’ı ciddi olarak endişelendiriyordu. Çünkü İran özellikle 2003 yılındaki işgalin ardından bölgesel konularda Ankara ile Washington arasındaki uzlaşmazlıkları kendi lehine kullanagelmişti. Türkiye’nin ABD ile özelllikle de Irak ve PKK konusundaki sorunları çözmesi Tahran yönetimi için “önemli bir kozun yitirilmesi” anlamına gelecekti. Üstelik Tahran yönetiminin gelişen ABDTürkiye ilişkilerinden tedirgin olduğu ve olası ABD operasyonunda Türkiye’nin ABD’nin yanında yer alacağı veya en azından lojistik destek sağlayacağından endişe duyduğu biliniyordu. ABD’nin, Irak’ın kuzeyindeki PKK kamplarına yönelik operasyon için Türkiye’nin önünü açmadığı dönemlerde İran’ın Kandil Dağı’nı ENERJİ ENERJİ ENERJİ İran, son dönemlerde enerjinin uluslararası politikada bir silah gibi kullanılmasıyla, gaz kesintilerinin “siyasi bir mesaj” olarak algılanmasını istedi. Oysa, yoğun ABD baskısı altında, Türkiye’nin verdiği destek ile biraz olsun nefes alabilen Tahran yönetiminin, “ne pahasına olursa olsun” Türkiye’ye verdiği doğalgazı kesmemesi gerekiyordu. topçu ateşi altına alması da Tahran’ın Ankara’yı yanına çekme manevrasıydı. Oysa İran’ın 1990’lı yılların ortasında terör örgütü PKK’ye ciddi bir destek verdiği de biliniyordu. İran’ın ABD karşısında zor durumda kaldığı her noktada Türkiye’ye yönelik bir açılım yapması da üzerinde durulması gereken bir başka nokta. ABD’nin nükleer faaliyetleri konusunda baskı altına aldığı ve ambargo kararını açıkladığı bir dönemde İran’ın enerji işbirliği için Ankara’nın kapısını çalması da Tahran yönetiminin bu konulardaki “usta diplomasisini” gösteriyordu. Özetle İran bölgesel ve küresel koşullara bağlı olarak yaptığı diplomatik manevralarla dikkat çekiyordu. bağımlılığı İran’ın doğalgaz üzerinden verdiği siyasi mesajın önemini arttırdı. İran’ın bu mesajını AKP hükümeti nasıl değerlendirdi bilinmiyor ama denklemin diğer tarafına bakıldığında Tahran yönetiminin çok da rahat olmadığı hemen göze çarpıyor. İran’ın doğalgaz rezervlerinin büyüklüğü dikkate alındığında halen sadece Türkiye’ye ihracat yapabilen bir ülke konumunda bulunması Tahran yönetiminin yumuşak karnını oluşturuyor. Peki, Türkiye İran’ın bu yumuşak karnını kullanabiliyor mu? AKP’nin bugüne kadar izlediği enerji politikası dikkate alındığında bu soruya “evet” yanıtı vermek olanaklı değil. İran’ın doğalgazını dünya piyasalarına ulaştırabilmek için şimdilik kullanabileceği tek güzergâh Türkiye olarak görünüyor. Böylesine sıkıntılı bir konumda bulunmasına karşın Tahran yönetimi yine de bu hattı diplomlatik enstruman olarak kullanmaktan çekinmiyor. ? ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ Gazı alan tek ülke... Bir başka açıdan ise, Türkiye’nin ısınmanın dışında elektrik üretiminin bile önemli bölümünü doğalgazdan sağlıyor olması, yani enerjideki ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ