Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
6 dillerine çevrilmiş ve nihayet kitaplardan biri, imparatora kadar ulaşmış. İmparator altından yapılmış tahtına kurulup kitabı okumuş, kenti, sarayı ve bahçesi hakkında yazılanlara çok memnun olmuş. Sonunda ise, “Ama bunların içinde en güzeli bülbül!” cümlesi çıkmış karşısına. “Bu da ne demek oluyor?” demiş imparator. “Bülbül mü? Benim haberim yok bundan. Benim imparatorluğumda böyle bir kuş mu var? Hiç duymadım! Böyle bir kuş var ve ben bunu kitaplardan öğreniyorum ha!” Hemen sarayın mabeyincisini çağırtmış. “Burada, benim sarayımda, bülbül dedikleri eşi benzeri bulunmaz bir kuş yaşıyormuş!” demiş. “İmparatorluğumdaki en değerli şeyin bu kuş olduğundan söz ediliyor; benim bundan niçin haberim yok?” Aramışlar, taramışlar; koca sarayda ve bahçede bakmadık yer bırakmamışlar ama bülbülü bulamamışlar. Sonunda mutfakta bulaşıkları yıkayan küçük bir kız, bülbülün yerini bildiğini ve onları götürebileceğini söylemiş sarayın mabeyincisine. Böylece hep birlikte bülbülün şarkı söylediği yere gitmek üzere, ormanda yola koyulmuşlar. Tam yolda giderlerken, bülbül şakımaya başlamış. “İşte bu o!” demiş bulaşıkçı kız. “Dinleyin bakın... İşte orada!” Ve