Catalog

kibrit almış. Duvara sürtmüş, bir kıvılcımla yanmış kibrit! Ne de güzel yanıyormuş. Avucunun içine alınca, küçük bir mum gibi, sıcak parlak bir alevle yanmış kibrit. Acayip bir ışıkmış bu; küçük kıza, pirinçten boruları ve süsleri olan kocaman demir bir sobanın önünde oturuyormuş gibi gelmeye başlamış; soba alev alev yanıyor, harika ısıtıyormuş! Küçük kız ayaklarını uzatmış, onları da ısıtmak istiyormuş; o anda alev sönmüş. Soba birden yok olmuş... Kızcağız elinde yanmış kibrit çöpüyle öylece kalakalmış. Bir kibrit daha yakmış, parlamış alev ve alevin ışığı duvara vurunca, tül gibi saydamlaşmış duvar. Küçük kız odanın içini görüyormuş şimdi; içerdeki, göz kamaştıracak kadar beyaz bir masa örtüsü serilmiş masanın üzerinde incecik şahane porselenler duruyormuş, erik ve elmayla doldurulmuş 9