26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Sihirli Değnek “Konuk Sihirli Değnek” bölümüne ilginiz için teşekkür ederiz. Bildiğiniz gibi gelen tanıtım yazılarını sırası geldikçe yayımlıyoruz. Ancak son zamanlarda oldukça farklı içerikte tanıtımeleştiri yazıları da almaya başladık. Çocuklar ve gençler için yazılan yapıtların sayısı arttıkça alana getirdiği açılımlar da değişiyor. Biz de Sihirli Değnek sayfasındaki “Konuk Sihirli Değnek” bölümününün yanı sıra bir “EleştiriYorum” köşesi açmaya; tanıtım yazılarının yanı sıra çocuk ve gençlik yazınına eleştirel bakışa da sayfalarımızda yer vermeye karar verdik. Annebabalardan, eğitimcilerden, uzmanlardan, okurlardan çocuk ve gençlik kitaplarıyla ilgili eleştirilerini bizimle paylaşmalarını istiyoruz. Geçen sayımızda, ara tatilde 100 Temel Eser okumak zorunda kalan minik bir okurun babası, temel eser listesindeki kitaplarla ilgili görüşlerini paylaşmıştı bizimle. Bu hafta da Pedagog Ayşen Özenç’in düşüncelerine yer veriyoruz... Siz de bize yazar mısınız? [email protected] Hazırlayan: Nilay Yılmaz “Kara Derili” Betimlemesi: Kitapta resim ve yazıyla, çocuğun kara derili oluşuna işaret ediliyor. Öykü, henüz kızılderili, beyaz, zenci kavramları konusunda net bilgisi olmayan bu yaş çocuğunda kavram kargaşası yaratabilir. Çocukta doğabilecek olası yargılar en basit açıklamayla; kara derili olan kişilerin dışlanacağı veya kara derili olmanın kötü bir şey olduğudur. Ağlamak: Sercan yaşadıkları karşısında hiç ağlamaz. Demek ağlamak kötü bir şeydir. Bir çocuğun ağlamasının ardında yatan pek çok neden vardır, en belirginleri; ilgi istiyorum, kendimi kötü hissediyorum, yalnızım, korkuyorum, vb. Ancak öyküde nedense bu alt anlamlar yok sayılmış, haksızlık ve kötülük karşısında ağlamak denli doğal bir duygu, gizlice de olsa reddedilmiştir. Sercan’ın Çözümü: Sercan, arkadaşlarının alaylarını engellemek için şiddete başvurmaktadır. Biz çocuklarımızı bu dürtüden uzak tutmaya çalışırken kitap bunu bir çözüm olarak sunmuştur. Kahramanla özdeşim kuran bir çocuk, karşılaşacağı zorluklarla böyle savaşması gerektiğini düşünebilir. Kuş: Sürekli şiddetle kendini ifade edebilen Sercan’ın aradığı sevgiyi simgelemekle birlikte, anlamlandıramadığım bir başka ayrıntı bu. Acaba bu kuşlar, hayatında onu bırakan ve uçup giden sevdiklerini mi anlatıyor? Yetiştirme yurdunda yaşayan küçük çocukların geçici ve yüzeysel bir sevgi çemberlerinde olduklarını ve sonunda hayal kırıklıkları yaşadıklarını biz yetişkinler ve uzmanlar biliyoruz. Fakat küçük bir çocuğun hayal dünyasında kuş resimleri ile dolu olup parçalanan bir defterin yarattığı izlenim bu kadar doğal ve basit değildir. DövmekSevgi İlişkisi: Sercan öğretmenine; “Beni niye dövmedin, sevdin?” diye sorar. Son sayfadaki bu vurucu cümle, büyüklerinden bir kez bile olsa, dayak yemiş olan bir çocuğun sevilmediği anlamını verir. Seviyorsa dövmez. Dövdüyse, sevmez... Hele ki çocuğun öğretmenine kızgınlığı, öğretmenin onu sevdiği içindir; bu demektir ki sevmek iyi bir şey değildir. Doğru olan, “dövmek ve “dövülmek”tir. Siz okurken bile ne kadar zorlandınız bir de henüz somut düşünmeden soyut düşünceye geçmemiş bir çocuk için ne kadar karmaşık! Çocuklara öykü yazarken, her konunun, anlatımda kullanılan her sözcüğün ya da simgenin çocukta nasıl bir çağrışım yapabileceğinin araştırılması gerekir, yoksa bu tür kitaplarla karşılaşan çocuklar, olumsuz davranışlar geliştirebilir. Ayrıca, mantık kurgusunun da çok sağlam olması gerekir. Çocuğun nasılsa bu soruları soramayacağı varsayımıyla kurguyu havada bırakmak kabul edilemez: Bu çocuk neden kara derili? Sercan Türk mü? Türk değilse adı neden Sercan? Sercan Türk’se neden başka ülkeye yollanıyor? Türk değilse çocuğun kimliği ve hangi ülkeden gelmiş olduğu nerden biliniyor? O ülkede ilk kez yetiştirme yurdu açılınca, Sercan’ı nasıl bulup geri çağırıyorlar? Sercan’ın babası nerde? Memleketi terk etmek ne demek? Sonuçta, bu kitabın kime seslendiği konusunda da kaygılarım var: Çocuklara: Etnik ayrımcılık öğretiliyor ve anne babanın terk edeceği korkusu mu yerleştirilmek isteniyor? Öğretmenlere: Öğrencilerini sevmemesi ve dövmesi mi öğütleniyor? Annebabalara: Çocuklarınızı iş için terk edebilirsiniz mi deniyor? Öyküyü okuyan çocuk, anlatılan parçaları kendi yaşamı ile karşılaştırdığında bu rollere sahip kişilerle (anne, öğretmen, arkadaşlar) ilişkilerinde sorun yaşayabilir. İlköğretim öncesi ya da birinci kademedeki bir çocuğun çevresinde zaten sadece bu kişiler vardır. Bu çerçeveden bakıldığında, kitaptaki kahramanla özdeşim kuran çocuk, öğretmenin gösterdiği sevgiye, arkadaşlarının ufak şakalarına ve annesinin onu bazı zorunluluklar yüzünden çok kısa bir süre için komşuya bırakmasına bile beklenmedik ve aşırı tepkiler verebilir. Öykü çocukta büyük bir olasılıkla, çaresizlik, mutsuzluk ve sevgisizlik duygusu bırakacaktır. Çünkü sonunda, yaşanan tüm olumsuzlukları yok edebilecek, yaşamın her şeye karşın anlamlı ve değerli olduğunu anlatacak herhangi bir çözüm sunulmamış, umut verilmemiştir. Kitaplarda olumsuz duyguların işlenmesine karşı değilim çünkü onlar da yaşamın bir parçası. Ancak daha sağlam bir öykü, dikkatli bir kurgu ve çocuğa uygun bir anlatım içinde, çözümüyle birlikte verilmeliydi, ya da çözümü çocuklara buldurtacak bir beceriyle kurgulanmalıydı. Son söz olarak, çocuklar için yazan dostlarımızı biraz daha özenli olmaya yayınevlerini de özellikle okul öncesi kitaplarını yayımlamadan önce bir danışman desteği almaya çağırıyorum. Sercan’ın Kuşları, Yazan: İlhan Güngör/ Resimleyen: Canan Barış/ Bulut Yayınları/ Basım Yeri: İstanbul/ Basım Yılı: Belirtilmemiş/ Yaş Grubu: Belirtilmemiş. ? EleştiriYorum Sercan’ın Kuşları Ayşen Özenç (Pedagog) Özeti: Sercan ve annesi kentin ucuz bir otelinde kalmaktadır. Anne, iş bulmak için uzaklara gitmek zorundadır. Sercan’ı uyandırmadan öper ve onu otel odasında terkedip gider. Sercan bir yetiştirme yurduna yerleştirilir. Kara derili bir çocuktur. Yurtta ondan başka kara derili kimse yoktur. Bu nedenle herkes onunla alay eder, kötü şakalar yapar. Sercan önce karşılık vermez, ancak alaylar sürünce, o da çevresine karşı kaba ve saldırgan bir tutum sergilemeye başlar. Arkadaşlarını döver, defterlerini yırtar. Onunla alay edenler artık ondan korkmaya başlamıştır. Sercan yarattığı bu etkiden çok hoşnuttur. Öyle ki, derslere bile istediği zaman girer. Öğretmeni ise Sercan’ın bu tavırlarına hiç tepki vermez. Onu uyarmaz, kızmaz, ses çıkarmaz. Bir ay kadar sonra bir gün Sercan, dersin ortasında sınıfa girer, yerine oturup resim çizmeye başlar. Onu izleyen öğretmeni defterine baktığında Sercan’ın çizdiği kuş resmini görür. Öyle güzel bir resimdir ki bu hemen tüm sınıfa gösterir. Diğer öğrenciler beğenilerini dile getirip Sercan’ı alkışlar. O günden sonra Sercan hep kuş resimleri çizer. Derken senenin sonu gelir. Ama beraberinde bir de acılı haber… Sercan, kendi memleketinde kurulan bir yetiştirme yurduna gönderilecektir. Bu haberi alan Sercan’ın dünyası yıkılır. Hemen defterini çıkarıp yırtar. Bir yandan da öğretmenini yumruklar ve bağırır; “Neden beni sevdin, hiç dövmedin?” diye. Başını öğretmenin omzuna dayayıp uzun uzun ağlar. Kitap burada biter. Bu öykü, açıkçası beni hayrete düşürdü. Yaş grubu belirtilmeyen, ancak resimlerinden ve yazı karakterinin büyüklüğünden, okul öncesi ve ilköğretim birinci kademe 1. sınıf öğrencileri için hazırlanmış olduğunu düşündüğüm bu öykü hakkındaki görüşlerimi bir pedagog olarak paylaşmadan edemeyeceğim. Annenin çocuğunu uyurken bırakıp gitmesi: Günümüz çocuğunun en büyük sıkıntılarından biri de çalışan anneler. Pek çok aile, sabah erkenden çocuklarını kreşe, okula, bakıcıya veya bir büyüğe bırakıp işe gitmekte. Kimi aileler ise çocuklarını çeşitli zorunluluklar yüzünden başka şehirde yaşayan akrabalarına göndermektedir. Öyküde, Sercan’ın annesi oğlunu bir otel odasında üstelik uyurken bırakıp gitmiştir. Annesi her sabah işe giden ve bu konuda herhangi bir sorun yaşamayan bir çocuğa bile; “Ya annem de beni bırakırsa…” korkusu verecek bir kurgudur bu. Çocukların en büyük korkularından birine parmak basılmıştır, ancak “Aileniz sizi hiçbir zaman bırakmayacak” gibi bir görüşün ön plana konması beklenirken, öyküde bunun tam aksi yapılmıştır. Bir annenin çocuğunu yabancı bir ülkede, bu şekilde bırakıp başka bir şehre gitmesi gerçeklerden çok uzaktır. Bu durum, zaten, terk edilme korkusunun çok sık yaşandığı bu yaşlardaki bir çocukta, uyumaktan korkmaya; “Ya ben uyurken beni bırakıp giderlerse” türü kaygılara sebep olabilir. Hatta evinden uzaklaşmaya, hele ki otel odalarında kalmaya karşı bir tepki uyandırabilir. Benzer kaygılar nedeniyle ağır travmalar yaşayan çocuklarla sıkça karşılaşılmaktadır. Dikkat çeken bir başka konu ise, kitapta Sercan’ın babasından hiç söz edilmemesidir. Bu çocuğun babası nerededir? Öte yanda, çocuğun iş bulmak için terk edilmesi ve beraberinde götürülse annenin iş bulamayacağı kurgusu, anne ve babası işsiz olan çocukların kendilerini suçlu görmelerine neden olacak ve bu duygu birçok farklı olumsuzluklara yansıyacaktır. Kimi zaman “çocuk” deyip geçiyor, onların da yaşanmışlıkları olduğunu, ufacık şeylerden bile etkilenebileceklerini düşünmüyoruz. Tıpkı bu kitapta olduğu gibi… Öyküyü okuyan ve benzer bir yaşam öyküsü olan çocukların etkilenmesi çok doğaldır. Belki de, gerçek yaşamdan bir çocuğun öyküsü anlatılmak, onun incinmiş yaşantısından kesitler verilmek istenmiş ancak bu parçalar tamamen savruk ve bilgisizce birleştirmiştir. Dikkatimi çeken bazı noktalar: Yetiştirme Yurdu Gerçeği: Öykü, henüz yetiştirme yurdunun ne demek olduğunu bilmeyen bir çocuk için korkulu bir kurgu koyuyor ortaya. Üstelik yetiştirme yurdunda kalan çocukların da bu kitabı okuyabileceklerini ve empati kurabilecekleri hiç düşünülmeden... Sihirli Kongre ÇOKAUM (Çocuk Kültürü Araştırma ve Uygulama Merkezi), 6. Kongre konusunu belirledi. 1314 Ekim 2008’de Ankara Üniversitesi’nde gerçekleşecek kongre, “Türkiye’de Çocuk Yetiştirme, Yaklaşımlar, Yöntemler, Sorunlar, Çözümler” başlığı altındaki bildirileri bekliyor. Araştırmalarında ve çalışmalarında disiplinlerarası yaklaşımı temel alan ÇOKAUM, tüm disiplinlerden araştırmacıları Türkiye’de çocuk yetiştirme anlayışları ve bilimleri üzerine araştırma yapmaya ve kongreye katılmaya davet ediyor. Son başvuru: 31 Mart 2008 (iletişim: [email protected]; http://cokaum.ankara.edu.tr) ? KİTAP SAYI 942 ? Nilay Yılmaz, İstanbul Bilgi Üniversitesi, Eski Silahtarağa Elektrik Santralı. Silahtarağa Mah. Kazım Karabekir Cad. No:1 Eyüp / İstanbul Tel: 0212 236 78 42 www.nilayyilmaz.com/[email protected] SAYFA 2 CUMHURİYET
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear