23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

SAYFA 15 N SAN 2011 CUMA 2 N e do rele ğr re u KONUK YAZAR MEHMET YILMAZ* Köy Enstitüleri’nin Işığı Asla Sönmeyecek İSK’dan Düziçi (Haruniye) Köy Enstitüsü anma gezisi İçel Sanat Kulübü geziseverleri bu hafta farklı bir etkinlik için Osmaniye’nin Düziçi (Haruniye) ilçesine götürecek. Pazar sabahı başlayacak günübirlik gezide, Düziçi’de Köy Enstitülerinin kuruluş etkinliklerine katılanlar binayı ve çevresini gezdikten sonra Osmaniye’deki etkinliklere katılacak ve ardından da müzeye gidilip ilk Köy Enstitülülerin anıları ve resimleri izlenecek. Geziseverlerin bu kez anlamlı bir gün geçireceklerini belirten gezi sorumluları, özel görüntülerin alınabileceği bu geziye katılacaklara, iyi bir yürüyüş ayakkabısı ve yanlarına yeterli kumanya almalarını öneriyor. (0324 2381088) öğretmenler kurslarla öğretmen olmuş ve hizmet aşkıyla yanıp tutuşan kişilerdi. Biz zor koşullarda eğitim alıp hayata atıldık. Fakat köylerden başlayan bu aydınlanma çabaları toprak sahibi ağaların, tutucu çevrelerin işine gelmedi. Çünkü Köy Enstitüleri’nin insanları bilinçlendiren, onları hayata hazırlayan, örgütlü mücadeleyi öğretip, üreten insanı yarattığı için rahatsızlık yarattı. Köylünün, fakirin aydınlanmasının yarattığı rahatsızlık Köy Enstitüleri’ni kapattırdı. Bugün baktığımızda eski öğretmenler gibi, eski ideallerin de kalmadığını görüyoruz. Şimdiki öğretmenler tayin oldukları şehri beğenmediler mi hemen yeniden tayin çıkartmaya çalışıyorlar, rapor alıyorlar. Biz hafta sonu tatilinde bile okulumuzu terk etmez ve şevkle çalışırdık. Bugün öğrenciye okulda öğretmek gerekirken parası olan, çocuğunu dershaneye gönderip sınav kazandırmaya çalışıyor.” İktidarların bilinçli vatandaş istemediğini vurgu yapan Aydın şöyle devam ediyor: “Köhne anlayışın devamını isteyenler, halkı uyutuyor. Ülkemizde son zamanlarda yaşananlar beni üzüyor. Her gün haberleri dinlediğimde, sokağa çıktığımda, gazete okuduğumda kahroluyorum. Sokaktan geçen insanların yüzüne bakıyorum. Hepsinin başı eğik, suratı asık. Yüzlerinde bir kaİbrahim Aydın, Köy Enstitüsü yıllarında sınıf arkadaşlarıyla birlikte. ramsarlık ve mutsuz bir tapçıkları yayınladı. Çocukluğunda yaşadıifade var. Yarın ne yiyeceğim, gelecek nağı bir olayı hikâyeleştirdiği “İftira” 1969’da, sıl olacak kaygısı taşıyorlar. Ülkemiz iyi günyine Tarsus’ta geçen umarsız bir aşk öyküler yaşamıyor.” sünü işlediği, “Beşik Kertmesi” romanı ise Bugün Köy Enstitüleri ve Köy Enstitüsü 1974 yılında yayınlandı. mezunu öğretmenlerin saygı, sevgi ve öz*** lemle anılmasının sadece bir nostlaji olarak Yıllar önce emekli olmasına karşın eğitim, değenledirilmemesi gerektiğini belirten Aykültür ve sanattan kopmayan İbrahim Aydın dın bu konuda şönları söyledi: “Köy Enstiile Köy Enstitüsü yıllarını ve bugününü kotüleri 17 Nisan 1940’da kuruldu. 71 yıl önnuşuyoruz. O şöyle anlatıyor anılarını: ce kurulan bu eğitim yapısı içinde binlerce “Köy Enstitüleri en kıt imkânlarla kurulöğrenci bilinçli birer eğitimci olarak onlarmuş yatılı okullardı. İlkokulu bitiren köy çoca yıl eğitimöğretim hizmeti verdi. cukları alınırdı. Ben de 30 Eylül 1944’de DüOnlar, ‘eğitimci’ sözcüğünün anlamını ziçi Köy Enstitüsü’ne girdim. O zaman eğiaşan birer öğretmendi. Sadece sınıfta verditim süresi 5 yıldı. Bir günün yarısında tekği derslerle değil, hayata dair, hayatın içinnik sahada tarım ve sanat, kalan zaman da den olmaya, üretim sürecinin bir parçası olkültür dersleri alırdık. Yeterli sayıda yetişmaya dair ne varsa ilk orada ve onlar taramiş öğretmen yoktu ancak, bize ders veren fından öğretildi. Bu yanıyla Köy EnstitüleKöy Enstitüleri’nin kuruluşunun 71. yıldönümü 17 Nisan Pazar günü çeşitli tören ve etkinliklerle bir kez daha kutlanacak. Cumhuriyet döneminde toplumsal yaşamı ve eğitimi ileri bir düzeye taşımada önemli işlevi olan Köy Enstitüleri yetiştirdiği öğretmenler ile Anadolu aydınlanmasının öncüleri, özellikle Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç gibi eğitimcilerin öncülüğünde yetişen değerli eğitimciler, öğretmenler çeşitli etkinliklerle anılacak, bazıları biraraya gelebilecek. Bir eğitim emekçileri ordusu olan bu değerli kadrolar arasında sayılabilecek bir isim de Tarsuslu İbrahim Aydın’dır. Köy Enstitüsü mezunu bir eğitim emekçisi ve bir yazar olan Aydın, 1931’de Göçük Köyü’nde doğdu. İlkokulu 1944 yılında köyünde bitirdi. Düziçi Köy Enstitüsü’nden 1949’da mezun oldu. Tarsus‘un Kamberhöyüğü köyüne öğretmen olarak atandı. Sonra TarsusHacı Hamzaali köyünde, 1963’ten sonra da merkez Şehit İshak İlkokulu’nda öğretmenlik görevini sürdürdü. Bu yıllarda Tarsus’ta Anahtar yayınlarını kurdu. Bu yayınevinde “Anahtar” ve “Kilit” adlarıyla ders soru kiKöy Enstitüleri 17 Nisan 1940’da 3803 sayılı yasa ile kurularak karanlıktan aydınlığa atılan ilk kurumdur. O yıllarda ülkemizin 16 milyon nüfusunun 12 milyonu köylerde yaşamaktaydı. 40 bin köyün 35 bininde okul yoktu. Erkeklerin yüzde 77’si, kadınların yüzde 92’si okur yazar değildi. Köylü karasabanın peşinde alın terini toprağa döküyordu. Halk aç ve sıkıntı içindeydi. Fakir olan köylü, ağanın her türlü hizmetindeydi. Halkın sorunu ile ilgilenen yoktu. Köylü perişan ve çileliydi. Ağanın ise her yönü ile keyfi yerinde, ekmeği yağlı, sütü ballı, kaymaklı, evinde yok yoktu... İşte yukarıda belirtilen toplumun aydınlanması için, Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’un o engin düşünceleri ile Türkiye’nin belirli bölgelerinde, “Köy Enstitüleri” açıldı. Böylece Türkiye’de karanlığın aydınlığa dönüşü başlıyordu. Güneş doğuyordu. Kısa zamanda öğretmen yetiştirip köye göndermek ve köylüyü her yönü ile aydınlatmak amaç edinilmişti. O öğretmenler çağdaş, laik, ulusalcı ve demokrat bir bilinçle çalışıp üretme işliklerde yaşatılarak öğretilip yetiştirilmişlerdi. Köy Enstitüleri, çağdaş kafalı, üretici insan yetiştirmeyi , köylüyü bilinçlendirmeyi amaç edinmişti. Bu okullar sadece kuru bilgi öğretilen kurumlar değildi, bir yaşam merkeziydi. Köy Estitüleri bildiğimiz klasik okullardan farklıydı. Dersaneleri, tarlaları, işlikleri, ahırları, kümesleriyle birer çağdaş eğitim kurumlarıydı. Köy Enstitüsü’nde yetişen öğretmenler, en ücra köylere kadar giderek tüm imkansızlıklara karşın atandıkları köyün okulunu yaptılar. Bağlarını bahçelerini yetiştirdiler, her türlü işlerini kendileri gördüler. Yurtsever ve halkın sevgisini kazanan öğretmen oldular. Türkiye’de aydınlığa açılan Köy Esntitüleri 1954 yılında toprak ağalarının, Cumhuriyet düşmanlarının, siyaseti alet edenlerin, işbirlikçilerin el ele vermesiyle kapatıldı. Bu zihniyetteki insanlar aydınlıktan ve aydınlanmadan korkan insanlardı. Köy Enstitüleri bugüne dek devam etmiş olsaydı eğer, aydınlık ve kalkınmış bir Türkiye olacaktı. “Yaşasın, KÖY ENSTİTÜLERİ, Yaşasın ATATÜRK.” Gezende köyünde ve baraj çevresinde gezi Mersin’den çıkıp MutErmenek yolunun 25 kilometresinde, sol tarafınızdaki çam ormanlarının arasına daldığınızda Gezende Barajı’nı ve çevresinde yarattığı eşşiz doğayı görürsünüz. Baraj gölü manzaralı Gezende köyü de hemen yanıbaşındadır. Köyde tarihi kalıntıları kaya mezarlarını görme olanağınız da var. Biraz ilerde bulunan Ilısu Köyünden 5 kilometre uzakta bulunan Ilısu Şelalesi ise, suyun tüm gücüyle ikiye ayırdığı kayalıkların ortasından akarkenr ortaya koyduğu mükemmel bir görüntüyle sizi büyüler. Sağlı, sollu yemyeşil, bol oksijenli çam ağaçlarıyla dolu bu ortamda aldığınız her nefesin doyumsuzluğunun farkında olabileceğiniz bu görkemli renk zenginliğini mutlaka görün. ANIT AĞAÇLARIMIZI TANIYALIM... ri, bu topraklarda tembellikten kurtulmanın, kendi ekonomisini yaratmanın ve kendi ayakları üzerinde durmanın, uyuyan bir toplumdan uyanmaya geçişin, aydınlanmanın, başlayan devrimleri daha ileri taşımanın adıdır. Ne yazık ki bu süreç emperyalizmin müdahalesi ve gerici iktidarların çabalarıyla kesintiye uğradı. Ama Köy Enstitüleri, bu topraklarda bir gelenek yarattı ve binlerce iz bıraktı. Bu izleri, yaşayan eğitimcilerin, Köy Enstitülülerin, “son tüfekleri” olan öğretmenlerin sürdürdüğünü irdeleyen Aydın’ın, “Enstitülerin ilk kuşak öğretici öğretmenleri de, ilk kuşak öğrencilerinden başlayarak kapanana kadar yetişen bütün öğretmen ve öğrencileri birer ‘aydınlanma meşalesi’ gibiydi. Anadolu’nun dört bir yanına dağılarak hem görev yaptık hem de yaşadığımız kentlerde tiyatro yapan, yerel dergiler yayınlayan, folklor araştırmaları yapan ve bu çalışmaları kitaplaştırarak kalıcılaştıran birer sanat taşıyıcısı olduk” sözleri kulağımızda kaldı. Hemen aklıma Köy Enstitüsü mezunu yazar ve sanatçılardan Mahmut Makal, Necatı Cumalı gibi edebiyatımızın önde gelen isimleri geliverdi. Aynı şekilde bugün hayatta olan Silifkeli Mehmet Yıldız ve şu anda kısa öyküsünü okuduğunuz İbrahim Aydın gibi Anadolu’nun her bir köşesinde nice Köy Enstitülü eğitim çınarı da unutulacak gibi değildi. “Bilgi güçtür, bilgi aydınlanmadır” diyen, bilginin meşalesi, ışığı olan Köy Enstitülü eğitim emekçilerine saygıyla… (Uğur Pişmanlık) * Emekli Öğretmen Zeugma Projesi’nde performans sergisi BEKİR ŞAHİN Kaya’nın 2. kişisel sergisi de beğenildi GAZİANTEP (Cumhuriyet) Ressam Banu Kaya’nın 2. kişisel yağlıboya resim sergisi de büyük beğeni aldı. Bir hafta açık kalan sergiye gelen sanatseverler Kaya’nın 90 çalışmasını büyük bir ilgi ve beğeniyle izledi. Tekerekoğlu İş Merkezi Sergi Salonu’nda düzenlenen serginin açılışını Kültür Sanat Edebiyat Derneği Başkanı Ali Atalar ile bir grup sanatsever yaptı. Yaklaşık 20 yıllık birikiminden oluşan resimlerini bir yıl önce ilk kez sergilediğini anımsatan Ressam Kaya, “Son bir yılda yaptığım doğa, natürmort, ebru, hat çalışmalarıma bu sergide yer verdim Özellikle yağlıboya resim çalışmalarımın beğenilmesi beni mutlu etti” dedi. Gazianteplilerden sanata daha fazla ilgi göstermelerini beklediğini belirten Kaya, önümüzdeki günlerde Ressam Lale Sürket ile birlikte karma resim sergisi açacaklarını söyledi. Yerel Adı..............:Çınar Latince Adı..........:Platanus Orientalis L. Yaşı......................:1000 Boyu....................:25 metre Taç Genişliği.......:23 metre Taban Çapı..........:8.44 metre Yaşadığı Yer.........: Hatay'ın Kırıkhan ilçesi, Ortapınar Köyü Fenk Mahallesi. GAZİANTEP Türkiye’nin yanı sıra 8 farklı ülkeden öğrencilerin katılımı ile hazırlanan Mozaik Projesi Performans sergisi açıldı. Sankopark AVM’de açılan, “Geçmişin Varlığı” temalı, “Uluslararası Zeugma Mozaik Projesi”nin Gaziantep buluşması kapsamındaki sergide konuşan Vali Yardımcısı Mevlüt Kurban, Türkiye’nin yanı sıra değişik ülkelerden öğrencilerin katılımıyla açılan serginin, mozaiklerin tanıtımı açısından çok önemli olduğunu söyledi. Bölgede bulunan binlerce yıllık tarihi yaşatma amaçlı projeye katkısı olanları kutlayan Kurban, farklı ülkelerden katılan öğrencilerin renk ve zenginlik kattığı bir ortamda yapılan proje çalışmalarıyla mozaiklerin dünyaya açılmış olduğunu belirtti. Özel Sanko Okulları Genel Müdürü Murat Köylüoğlu ise evrensel iletişim aracı olan sanatın, farklı kültürlerden gençleri bir araya getirdiğini bildirdi. Köylüoğlu, “Dört gün boyunca sürecek program çerçevesinde öğrenciler, mozaik sanatı ile birlikte Gaziantep ve Ze ugma tarihini de öğrenerek bu kültürün yeni nesillere taşınmasına katkı sağlayacak” dedi. Konuşmaların ardından, yurt içi ve yurt dışından gelen öğrenci ve öğretmenlerin katılımıyla açılışı yapılan performans sergisi ilgiyle izlendi. İzleyici olarak gelenlerin de çalışmalara katıldığı sergide Türkiye’nin yanı sıra İngiltere, Rusya, İsviçre, Lübnan, Bahreyn, Azerbaycan, İspanya ve Tunus’tan öğrenci ve öğretmenlerin ürettiği mozaik eserler yer alıyor. FENK ÇINARI Kırıkhan Devlet Hastanesi'nin hemen sırtındaki yerde, tek ulaşım yolunun sonunda, kaynak suyunun yanında tüm görkemiyle sonsuzluğa yürür Fenk Çınarı. Çok öncesi bilinmiyor, ama Ermenilerin buralarda yerleşik bulunduğu dönemlerde, 'Frenk' olarak adlandırılan mahalledeki çınarın adı söylenegele 'Fenk Çınarı' olup çıkmış. Şimdilerde tek gövdeli olan çınarı çocuklar 45 yıl önce kibritle oynarken yaktıkları için gövdesinin içi boşalmış. Buna karşın, hemen dibindeki kaynak suyu hâlâ kendisine inanılmaz bir yaşam gücü veriyor. Kanımızca bu güç çınarın kendisine ait. Çünkü kaynak suyundan beslenirken doğaya savurduğu polenlerle belli dönemlerde yöreye gelenleri rahatsız ettiği söylenen çınarın yurdunu çok sevdiği anlatılıyor. Dolayısıyla bu ortamda uzun yıllar yaşayacağına kesin gözüyle bakıyor yörenin insanları. Bize de çınara uzun ömür dilemek, size de, bu güzelliği gidip görmek kalıyor. Öğrencilerin elişi, resim ve fotoğraf sergisi büyüledi SELAHATTİN ÖZBOZKURT TARSUS Tarsus Toros Koleji İlköğretim ve Lise ile Toros Anadolu Lisesi öğrencilerinin ortak resim ve fotoğraf sergisi izleyenleri büyüledi. Öğrencilerin hayal dünyalarını yansıttıkları sergide yer alan eserler göz kamaştırdı. Kaymakam Orhan Şefik Güldibi’nin açılışını yap tığı, 75. Yıl Kültür Merkezi Sergi Salonu’ndaki sergiye Milli Eğitim Müdürü Ethem Sarı, Belediye Başkan Yardımcısı Behçet sarı, Toros Okulları Genel Müdür Yardımcısı Nil Özveren Aşkın, Toros Lisesi Müdürü Fırat Gözükara, öğrenci velileri, sanatseverler, öğrenci ve öğretmenleri katıldı. Geleceğin ressam ve fotoğraf sanatçılarının kendi yeteneklerinin yanı sıra aldıkları eğitimle de kendilerini inanılmaz bir şekilde geliştirebildiklerini belirten Kaymakam Güldibi, izleyip incelediği 475 resim, fotoğraf ve el işlerinin öğrencilerin hayal dünyasının ne denli geniş olduğunun göstergesi olduğunu söyledi, Toros Okulları Genel Müdür yardımcısı Nil Özveren Aşkın ise yaptığı konuşmada, resim öğretmenleri Seher Yücedağ ve Seray Kabasakal gözetiminde, 160 öğrencinin yıl boyu yaptıkları resim ve çektikleri fotoğraflardan oluşan seginin bir hafta açık kalacağını belirtti, “‘Sergideki eserler yağlı boya, akrilik ve karışık teknikten oluşmaktadır. Ayrıca atık malzemelerden oluşan elişi ve maketlerimizin yeraldığı sergide öğrencilerimizin çektiği çoğunluğunu doğa ve hayvan sevgisininin oluşturduğu fotoğraflar da yeralmaktadır” diye konuştu. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear