26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Kent... Kültür... Sanat... Sinema.... ÇETİN YİĞENOĞLU “Altın Koza” imgesel çağrışımları oldukça varsıl bir isim... Festivalin başladığı dönemde “Koza” “beyaz altın” diye anılsa, altın çağını yaşasa da 41 yıl önce böyle bir ismi düşünen kişiyi, bu ismin babasını kutlamalı... O dönemde Adana / Çukurova, koza dolayısıyla tarımın, tarıma dayalı sanayinin başkentiydi... Kültür ve sanatın da önemli merkezlerinden biriydi... Ünlü bir edebiyatçımız “Türk edebiyatından Çukurova’yı çıkartırsan geriye bir Nazım kalır” sözünü o dönem söylemişti... Çukurova’nın edebiyatta sıçrama yaptığı yıllardı... Emeksermaye ilişkisinin yol açtığı çelişkiler, soyutlanarak türlü sanat dallarında sanat eserine dönüştürülmeyi bekleyen ateş gibi yakıcı gerçeklikleri değiştirip dönüştürmeyi bilen sanatçılara sonsuz olanaklar sunuyordu... O dönemde, sinemada da altın vuruşlar Çukurova’dan yapıldı... Adana Türk sinemasında saygın bir kent olma özelliği kazandı. Ovanın, kentin her yeri adeta bir film seti, bir platoya dönüştü... Adana / Çukurova çanağı o yıllarda bir kültürsanat adası / merkezi olarak anılıyordu... O günlerde atılan dev adımların başında Altın Koza Film Festivali geliyordu... Bu yıl 17.si düzenleniyor ... 41 yılda sadece 17 kez düzenlenen bir festival... Etkinlikler, niteliğinden çok uzun süreli ara vermelerle anılır oldu zamanla... Bu konuda bir yarışma düzenlense herhalde birinciliği kaptırmaz... İlkinde ekonomik kriz ve siyasi nedenlerle tam 18 yıl gibi büyük bir ara verildi... Sonra “deprem” gerekçesiyle koptu film... 2010’a gelindiğinde siyasal iktidarın uluslararası provokasyonuna kurban giden etkinlik hiç gereği yokken ertelendi... Sanat denilince, kafası davullu dümbelekli eğlenceye endeksli kimi yetkililer Festivali bu kez siyasal “şov”larına malzeme yaptı... Haziran ayında düzenleneceği ilan edilen etkinlik Eylül’e ertelendi... 8.3 milyon TL bütçeli festivalin ertelenmesi büyük bir prestij ve maddi kayba yol açtı. Nedense bir hesabını soran da çıkmadı bu “icraat”ın... Oysa festival, şenlik ve eğlence bölümleri programdan çıkartılarak sanatsal yönüyle ilan edilen tarihte pekala yapılabilirdi... Gelinen noktada, ne yazık ki bu uluslararası nitemli festivalin tanıtımı gerektiği gibi yapılamadı... Bunca köklü bir geçmişe sahip olmasına karşın, bırakınız “Cannes” gibi bir marka olmayı, Altın Portakal Festivali’nin bile gölgesinde kaldığından söz edilmeye başlandı... Bunun sorumlusu da Altın Koza’nın özverili emekçileri değil, karar mekanizmasını elinde tutan gelgeç siyasi otoritelerdi... Siyasi idarenin sorumsuz kararlarıyla şaşkınlıktan şaşkınlığa uğratılan Altın Koza’nın deneyimli kadrosu, her şeye karşın, elinden geleni yaparak ortada başarıdan söz edilecek ne varsa onu yaptı... Bütün bu olumsuzlukların yanı sıra etkinliğin programıyla ilgili alınan çok düşündürücü karar nedense yeterince tartışılmadı... Kimi timsah gözyaşlarıyla Yılmaz Güney müzesini anımsattı, kimi “Yılmaz Güney Özel Ödülü’nü veriyoruz”a sığındı... Ama hemen belirtelim ki hiç kimse Yılmaz Güney filmlerinin ilk kez gösterimden çıkartılması konusunda hak verdirtecek bir savunma yapamaz... Çünkü, bir grup inançlı insan / sanatçı, son 40 yıldır adı yolsuzluklarla, arsızlıklarla anılan Adana’yı çirkinliklerden arındırıp güzele yöneltmek için çabalayıp durdu. Yılmaz Güney bunlar için sinema alanında başı çekmesi bir yana eserleriyle bir kutup yıldızıydı... Altın Koza’nın kuruluş dönemine de, Türk sinemasının uluslararası alanda tanınmasına da bir sinema dahisi olarak o damgasını vurdu... Yerelden, yerelin öykülerinden yola çıkarak evrensele ulaştı... Onun filmleri adaletsizliğe, haksızlığa, eşitsizliğe, gericiliğe, sömürüye bir tokat niteliğindeydi. Beslendiği yurtseverlik ve halkçılık damarı dünya çapında kabul gören filmler yapmasını sağladı... Tam da demokratikleşme, aydınlanma çabalarının engellendiği, emeğin kazanımlarının tümünün emek aleyhine yitirildiği bir yeni ortaçağ döneminde, tam da onun felsefesine gereksinilen bir dönemde filmleri gösterimden kaldırıldı... İşsizliğin, yoksulluğun alıp başını gittiği, sadaka demokrasisinin dayatıldığı bir dönemde dünyayı eşitlikten, özgürlükten ve emekten yana dönüştürme savaşımını veren Yılmaz Güney filmlerinin festival programına alınmamasının özrü kolay bulunacak bir tutum olmadığını belirtmek isteriz. 17. Altın Koza Film Festivali afişlerde belirtildiği gibi hiç de halkla buluşamadı... Ertelenmesi, başarısı, başarısızlığı bir yana, bütünüyle halktan kopuk bir görüntü sergiledi... Koskoca festival üç konserle halkla buluşmuş sayıldı... Film gösterimlerinde de halk dışlandı... Filmleri çok küçük ilgili bir kitle izleyebildi yalnızca... Bunda etkinliğin okulların açıldığı bir döneme rastlaması büyük etken oldu... Oysa çok büyük bütçeyi gerektirmeyen bir harcamayla bastırılacak yarışmaya katılan filmlerin CD‘leri halktan isteyene ücretsiz verilebilirdi... Unutulmasın, Bir kent için en güzel olanı kültür sanat etkinlikleriyle anılmasıdır! Hâlâ Adana için marka arayanlara duyurulur... Sinema Dayanışma Gecesi’ne katılan Türk sinemasının emektar sanatçıları halkı alkışlayarak selamladı. Açılış törenindeki “kırmızı halı” gösterisi ise ilk kez halk ile sanatçıların yakınlaştığı etkinlik oldu. Festivale katılan sinema sanatçıları Altın Koza’daki diğer etkinliklerde de halkla iç içe olmaya çalıştı. (Fotoğraflar: MEHMET KOCAOĞLU) Festival ağır aksak ADANA (Cumhuriyet Bürosu)17. Adana Altın Koza Uluslararası Film Festivali ağır aksak sürüyor. Geçmiş yıllara oranla hayli zayıf etkinliklerle süren festivalde dün Müjde Ar ve Atilla Dorsay’a, “Yaşam Boyu Onur Ödülü” verildi. Festivalin en önemli ayağı olan, Ulusal Uzun Metrajlı Film yarışmasında ise ödül sahipleri yarın belli olacak. İlki 1969 yılında Altın Koza Film Şenliği adıyla yapılan, yer yer kesintiye uğrayan ve 2005 yılından bu yana Altın Koza Film Festivali adıyla gerçekleştirilen festival, bu yıl 41. yaşını kutluyor. Tanıtımı eksik yapılan, birbiriyle çakışan etkinlikler, bu etkinliklerde yaşanan karmaşa ve organizasyon bozukluklarıyla süren festivalde 205 film 442 gösterimde izleyicilere sunuluyor. Dünyaca ünlü Yunan Yönetmen Theo Angelopoulos’un, “Onur Konuğu” olduğu festivalde yönetmenin filmlerinden oluşan bir seçki, “Balkanların Belleği: The Angelopoulos” adıyla seyirciyle buluşuyor. Ayrıca yarın 11.00’da 75. Yıl Sanat Galerisi’nde, adına bir katalog çıkarılacak yönetmenin, set fotoğraflarından oluşan bir sergi açılacak. Yine aynı gün 14.00’da Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu’nda, “Theo Angelopoulos: Balkanların Belleği” adlı bir söyleşi gerçekleştirilecek. Bu söyleşiye sinema yazarı Aslı Selçuk ve belgesel yönetmeni ve sinema yazarı Necati Sönmez konuşmacı olarak katılacak. Büyük ödül töreni yarın Ar ve Dorsay’a onur ödülü verildi, büyük ödüller yarın “Yılmaz Güney’siz festival olmaz” YUSUF BAŞTUĞ ADANA Adı Türk sineması ve Adana ile özdeşleşen Yılmaz Güney’in filmleri ilk kez Altın Koza Film Festivali’nde gösterilmi“Heykeli dikilsin, okullar açılsın” yor. Nuri Bilge Ceylan’ın AdaYılmaz Güney’in sinemanın na’ya Yılmaz Güney Müzesi kumihenk taşı ve yüz akı olduğunu rulması için yaptığı çağrıya yanıt kaydeden oyuncu ve yönetmen verilmediğini anımsatan sinema Gani Rüzgar Şavata, filmlerinin emekçileri, festivalde Güney filmgösterilmemesini ‘talihsizlik’ olalerinin gösteriminin yapılmamarak yorumladı. Üzülsını ‘siyasi’ ve ‘anlamdüğünü aktaran Şalı’ buldukların söyledi. vata, “Biz Yılmaz Olaya tepki gösteren ve Güney için buradaYılmaz Güney’i, “Türk yız. Onun öğrencisinemasının yüz akı” leriyiz. Üstadın heyolarak niteleyen sinekeli dikilsin, adına ma emekçileri, yanlıştan okullar, sinemalar, dönülmesini istedi. müzeler açılsın. Altın “Toplumun hafızası Koza Film Festivayokediliyor” li’nin varlığı Yılmaz Festivale katılmak Güney sayesindedir. üzere Adana’ya gelen Güven Kıraç Bunun dikkate alınsinemacılar Cumhurimasını isterim” diye yet’e konuştu. Türkülekonuştu. ri denli yaptığı film müGüney filmlerinin ‘özellikle zikleriyle de dikkat çeken Mazlum gösterilmemesi’ gibi bir niyet olÇimen, toplumun hafızasının yomadığına inanan yılların oyuncukedilmeye çalışıldığını, yavaş yasu Yılmaz Köksal ise, “Böyle vaş bunun başarıldığını anlattı. Çibirşey varsa çok ayıp. Yılmaz men, “Sanatçıların, aydın, yazar, Güney gönüllerde taht kurmuş, çizerlerin duyarsızlığından dolayı bu hale gelindi. İşi tersinden anlıyoruz, ‘Yılmaz Güney Müzesi kurulsun’ derken filmleri yok ediliyor. Bu yıl filmleri gösterilmez seneye de ödülü kalkar” dedi. Yılmaz Güney’in Türk sinemasının başına gelen en güzel “Kendi mahrumiyetleridir” şeylerden birisi olduğunu ifade eden oyuncu Nur Sürer de uyguYılmaz Güney’in tüm dünyaya lamaya sert tepki gösterdi. Gümalolmuş, dünyanın sahip çıktığı ney’in taraftarı olduklarını bildibir sanatçı olduğunu vurgulayan ren Sürer, şöyle konuştu: oyuncu Güven Kıraç ise, “Onun “Yılmaz Güney, Adana’nın filmlerinin gösterilmemesi, inyetiştirdiği çok önemli sanların onun filmisim ama kenti yönelerinden mahrum bıtenlerin ona sahip çıkrakılması, bu kararı mama gibi bir durumu alanların mahrumivar. Bu sanıyorum Yılyetidir. Dünya onu maz Güney’in siyasi yaayakta alkışlıyor. pısından kaynaklı. BaşOnun adının yaşaka bir sanatçı olsa sahip tılması için Yılmaz çıkmayacaklar mıydı? Güney Müzesi öneYıllar önce Adanalı sarisini destekliyonatçılar adına anıt yarum” dedi. Konuyla pılmıştı ama anıtı kailgili çok bilgi sahiRutkay Aziz patmak için önüne bübi olmadığını beliryük ağaç dikilmişti. Siten Rutkay Aziz ise, yasi tavrı olan sanatçılara karşı “Yılmaz Güney bu memleketin inşehrin yöneticilerinin bir tavrı sanı. Filmleri gösterilmiyorsa bu oluyor. Adana, Türkiye’nin yüz yanlış birşey. Çünkü Yılmaz Güakı onlarca sanatçıyı yetiştirney memleketin vazgeçilmez bir miştir ve bununla gurur duymadeğeri. Yalnız onun adına değil, lıdır. Bu yanlıştan dönülmeliYaşar Kemal, Orhan Kemal, Abidir.” din Dino, Demirtaş Ceyhun adına Adana ile özdeşleşmiş biridir. Yok saymak kadar çirkin birşey olamaz. Böyle bir etkinlik içinde Yılmaz Güney filmleri olmalı” açıklamasında bulundu. da ortak müzeler açılmalı” yorumunda bulundu. “Siyasi tavrından dolayı” Sergiler, konserler, söyleşiler, atölye çalışmaları ve film gösterimiyle süren festivalde bugün 17.00’da, “Sevgi Korteji” oluşturulacak. Festivale katılan konuklar nostaljik arabaların üstünde kentin ana caddelerinde gezerek halkı selamlayacak. Merkez Park Amfi Tiyatro’da yarın akşam 20.30’da Zuhal Olcay’ın vereceği konserin ardından düzenlenecek törende ise, Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda değerlendirilen Semih Kaplanoğlu’nun, ‘’Bal’’, Onur Ünlü’nün, ‘’Beş Şehir’’, Atıl İnaç’ın, ‘’Büyük Oyun’’, Nesli Çölgeçen’in ‘’Denizden Gelen’’, Hakan Algül’ün, ‘’Eyvah Eyvah’’, Selim Demirdelen’in, ‘’Kavşak’’, Zeki Demirkubuz’un, ‘’Kıskanmak’’, Levent Semerci’nin ‘’Nefes: Vatan Sağolsun’’, Melik Saraçoğlu ile Hakkı Kurtuluş’un, ‘’Orada’’ ve Ümit Ünal’ın, ‘’Ses’’ filmleri arasında ödül alan film ve bu filmlerde rol ve görev alanlara ödülleri sunulacak. Sanatçı Sibel Can da Sinema Dayanışma Gecesi’nde sahne aldı. Yenişehir çağdaş bir kent olacak ABİDİN YAĞMUR Belediye Başkanı Genç Kent Konseyi’nde projelerini açıkladı MERSİN CHP’li Yenişehir Belediye Başkanı İbrahim Genç, Türkiye’nin en büyük kültür merkezi ve kompleksini Mersin’de kuracaklarını söyledi. Genç’in açıkladığı projeler arasında 150 kişilik Kız Öğrenci Yurdu ve Alzheimer Hastaları Gündüz Bakımevi yapımı da yer alıyor. Yenişehir Kent Konseyi 3. Olağan Genel Kurul Toplantısı Yenişehir Belediyesi Meclis Salonu’nda yapıldı. Divan Başkanlığı’nı Elektrik Mühendisleri Odası Şube Başkanı Kamer Gülbeyaz’ın üstlendiği genel kurulda çalışmalarla ilgili bilgi veren Belediye Başkanı Genç, “Seçimlerden önce verdiğimiz sözleri yerine getiriyoruz” dedi. Yasal olarak kuruluşunu gerçekleştiren Yenişehir Kent Konseyi’nin üreteceği projelerle Mersin’in çağdaş gelişimine katkıda bulunacağını kaydeden Genç, “Belediye olarak üzerimize düşen görevleri yerine getirirken Kent Konseyi de kent için, Yenişehir Belediye Başkanı İbrahim Genç, Kent Konseyi’nde yetkili ve ilgililere yeni projeleriyle ilgili bilgi aktardı. li için hayata geçmesinde yarar gördüğü proje çalışmalarıyla bizi yönlendirecektir” diye konuştu. Yenişehir’in bütününde asfalt çalışmalarının sürdüğünü anımsatan Genç bu konuda da şunları söyledi: “Altyapı çalışmaları tamamla nır tamamlanmaz mahallelere girdik ve asfalt çalışmalarına başladık. Pirireis, Palmiye, Güvenevler, İnönü, Dumlupınar, Eğ riçam, Gazi, Hürriyet, Akkent, Bahçelievler, Barbaros mahallelerinde bu yıl asfalt çalışmalarını bitireceğiz. Önümüzdeki yıl diğer mahallelerimizde bu çalışmaları gerçekleştireceğiz.” Bursa’dan sonra Türkiye’nin en büyük Kültür Merkezi’ni Mersin’e yapacaklarını irdeleyen Başkan Genç şu bilgileri verdi: “Proje çalışmalarımız tamamlandı. En iyisini yapabilmek için araştırmalarımız devam ediyor. Alzheimer Hastaları Gündüz Bakımevi Projemiz de tamamlandı. Önümüzdeki günlerde Alzheimerliler Derneği ile birlikte temelini atacağız. Seçimlerden önce bir öğrenci yurdu yapmak için söz vermiştim. Şimdi o öğrenci yurdu projemiz için de arsa temini çalışmalarını tamamladık. 16 bin metrekare alan üzerinde kapsamlı bir projemiz var. Ancak bunun çalışmaları uzun süreceği için ve konunun aciliyeti de ortada olduğu için 150 kişilik Kız Öğrenci Yurdu’nun yapımına bu yıl başlayacağız.” C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear