23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

30 TEMMUZ 2010 CUMA SAYFA 3 Belediye AKSAGAZ arasında anlaşma imzalandı, 2011’de bitecek Antakya doğalgaz ile tanışıyor Azganlık, Karayılan ve Nardüzü’nün belli kesimlerinde doğalgaz kullanılmaya başlandı. Sadece Hatay’a bağlı ilçelerde 53 bin 844 metre çelik hat, 48 bin 088 metre Polietilen hat döşendi ve 5 bin konut doğalgaz kullanabilir duruma getirildi. Antakya’ya bugüne kadar 20 milyon TL’lik yatırım yapıldı. Çukurova Bölgesinde Antakya dâhil bu güne kadar 90 milyonluk yatırım tamamlandı. Yıl sonuna kadar ise 60 miylyonluk yatırım daha yapılacak.” bekesi inşa edilecek. Söz konusu çalışmaya karşılık 475 bina ve 3 bin konutun doğal gaz şebekesi tamamlanacak. BOTAŞ’ın GaziantepAntakya arası iletim hatlarını bitirmesiyle birlikte 2011 yılının ikinci yarısında Antakya şehir merkezine gaz verilebilecek.” Doğal gaz şebekesi yatırımları ile gelişecek tesisat sektöründe sadece Antakya’da yaklaşık 500 kişiye iş olanağı doğacağını, tesisat sektöründe çalışacakların uluslararası akredite kuruluşlardan her yerde geçerli sertifika alacağını anımsatan Arslan, kullanıcılar için büyük bir ekonomik tasarruf olacağını belirtti, şöyle devam etti: SORUNUN ADI YOK (MU?) 1 Bu Toplum Zor Isınır, Zor Soğur, Unutulmasın! Çetin Yiğenoğlu Sakarya Pamukova, Muğla, İnegöl, en sonunda Dörtyol... Nereye gidiyoruz? Provokasyon senaryolarının yeni bir versiyonunu mu izliyoruz, yoksa daha da karanlık bir döneme mi giriyoruz? Yaşanan ürkütücü olaylar bu duyguyu yaratıyor... Bir de, biz bu filmi daha önce çok seyrettik diyesi geliyor insanın... 19. yüzyılın ikinci yarısında, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde... Halkların, olayların geçtiği yerlerin adlarını, tarihlerini günümüzdekilerle değiştirdiğinizde şaşırtıcı bir benzerlik çıkıyor ortaya... Ne yazık ki, daha önceki yaşanılanlar feodal imparatorluktan çağdaş, demokratik hukuk devleti sürecine geçişin sancılarıyla ilgiliydi biraz da... Bazı benzerlikler olmakla birlikte bugün yaşananların bambaşka nedenleri de var. İşin acı yanı, bazı kimselerce son iki yüzyıldan önce de bu toprakların çok kan içtiğinin unutulması... “Bu toplum zor ısınır, zor soğur” dememiz biraz da bundan... Toplumun bu yapısı, olaylar karşısındaki tutumu, kimilerinin sandığı gibi ahmak, aptal olmasından mı kaynaklanıyor gerçekten? Bu büyük bir haksızlık olmaz mı bu mazlum, bu masum insanlara? Bu topraklarda yaşayan dünyanın en zeki insanlarına? Peki, o zaman neden “zor ısınır” bu insanlar? Bunun bir tek nedeni varsa o da acıyı çok iyi bilmeleri, acıyla yaşaya yaşaya bilgeleşmiş olmalarıdır... Halk (Anadolu insanı), böylesine yüce bir sağduyu örneği verirken önder kadro ne yazık ki daha sorunun adını bile koyabilme liyakâtini gösteremedi. Bir kör dövüşü, bir kavram kargaşası sürüp gidiyor... Tıptaki yaklaşımla tanımlarsak “teşhis” (tanı) yanlış konulunca tedavi de yanlış yapılıyor. Böylesine yakıcı bir süreçten geçilirken koca koca yazarların, büyük politikacıların daha “milliyetçilik”, “etnisite / etniklik / etnik kimlik”, “ulus / ulusal” gibi kavramları bile tam bilmedikleri dikkat çekici. Bunlardan kimileri, üstelik yurtsever/ulusalcı kimliğiyle “etnik milliyetçilik” diye yazarken ne yaptığını, neye zarar verdiğini bilmemesi farkında bile olmaması asıl acı verici... “Milliyetçilik”, “ulusalcılık”, “ulus devlet”, “etnisite / etnik kimlik” nedir, ne demektir? Etnik kimlik hangi evreden sonra ırkçı/faşist yapılanmaya evrilir? Bunlar iyi bilinmeli, halka da yalınlaştırılarak/basitleştirilerek (vulgarize edilerek) anlatılmalı. Ne yazık ki, henüz soruna ortak bir isim bile konulamadı... Türk / Ermeni kapışmasında hiç olmazsa Batı’nın dilinde sorunun bir tek adı vardı “Şark meselesi” (Doğu Sorunu). Şimdi öyle çok tanımı var ki yaşananların; Kürt Sorunu, Güneydoğu Sorunu, Doğu Sorunu, bunlardan bazıları... Bunların içinde en baskını, en çok dayatılanı ise “Kürt Sorunu”. Tanım böyle yapılınca yaklaşım da doğal olarak bu çerçevede ele alınıyor. Yetkililer, devlet yöneticileri ne dünyadaki, ne ülkedeki, ne de Güneydoğu’daki gelişmeleri doğru okuyabiliyorlar... Gücü eline geçirenlerden kimi, militarist çözümü, kimi din bağlamında bir çözümü dayatıyor bunun üzerine... Sanki Dünya, Güneydoğu 19. yüzyılın feodal dünyası, Güneydoğusu. Eline çantayı alan Güneydoğu’ya gidiyor... Bu yaklaşım, yönetsel metropollerden bölgeye Damat Ferit Paşa gözüyle bakılmasından kaynaklanıyor daha çok. Hemen sormalı, o gözle bakılınca görüldüğü gibi Şanlıurfa’dan itibaren bölgede yaşayanların hepsi Kürt mü, gerçekten? Medlerden, Hattilerden, Hurrilerden, Hititlerden, Perslerden, Urartulardan, Roma’dan, Bizans’tan, Araplardan, Selçuklulardan, Osmanlılardan bu yana yaşanan değişimleri, dönüşümleri, asimilasyonları haydi bir yana bırakalım... Diyelim ki, bölgede hiç Türk yok... Süryanileri, Asurileri, artık dönük/dönme diye bilinen Ermenileri, Zazaları da yok sayalım. Ama hiç olmazsa Zazaları Kürt saymayalım... Peki Arapları ne yapacağız? Başka başka etnisitelere mensup olduklarını söylemelerine karşın Türkçe ibadet eden Alevileri nasıl tanımlayacağız? Bu etnik unsurların toplamda 7.5 milyon olan bölge nüfusu içindeki payını, oranını hiç hesap etmeyecek miyiz? Bu açıdan bakarak sancılı bölgenin azınlıkları konumuna düşecek sözkonusu etnik unsurların insan hakları ve demokratik istemlerini hangi açıdan ele alarak değerlendireceğiz? Batı kentlerinde yaşayan Kürtlerin sorunlarını hangi parantez içinde ele alacağız? Olayın en önemli aktörü PKK’yı (‘PKK’yi’ değil), bölgede, ülkede cirit atan gizli servis elemanları / casusları konusunu nasıl irdeleyeceğiz? PKK, yani Kürdistan İşçi Partisi... Komünist manifestonun kötü bir özentisi bir bildiriyle kurulan, kan dökücü, terörist eylemleriyle adını duyuran, sonra Pankürdist çizgiye evrilen bir örgütlenmeyi nasıl değerlendirmeliyiz? Son zamanlarda yurtsever olduklarını söylemeye başladılar, nasıl bir yurtseverlikse tanımlanmaya muhtaç değil mi? Adı işçi partisi, ama bugüne dek işçi adına, emeksermaye çelişkisi adına ne yapmışlar bilen yok... Onca köy basıp soydaşlarının kanına girdiler, ama bir tek feodal beyin burnunu kırmadıkları gibi feodal yapıya karşı bir çıkışlarını, bildirilerini bilen biri varsa o da beri gelsin! Kimileri ise bu ara PKK'nın 100 bin milis gücüne sahip olduğunu söyleyerek bilmeden de olsa örgütü olduğundan çok güçlü gösteriyor, bir anlamda propagandasını yapıyor... Fransızca kökenli bir sözcük olan “milis”, günümüzde kazandığı anlam genişlemesine göre örgütçü, örgüt içi işleyişi özümsemiş, parti politikasını, propaganda yapmanın inceliklerini, asimetrik savaş yöntemlerini (bomba yapan, mayın döşeyen, ruhsal ve bedensel açıdan her türlü suikasti yapabilecek biçimde eğitilmiş) bilen, bir anlamda yarı Rambo gibi adam demek oluyor... Eğer, bu böyleyse vaygele Türkiye'nin başına... Bu, halkın ısınması yakın demektir... Çünkü, olası kent savaşlarında 100 bin kişilik böyle bir güçle 500 bin kişilik düzenli bir ordunun başa çıkması oldukça zor... İşte o zaman, zor ısınan bu halk zor soğur... Haftaya: Kavramlar Üzerinde Mersin Orman Bölge Müdürü Gözükara “Sedir tomruğu büyük ilgi görüyor” MERSİN (Cumhuriyet) Mersin Orman Bölge Müdürü Mustafa Gözükara, sedir tomruğu satışlarından önemli bir gelir elde ettiklerini belirtti, “Bu tomruk satış ihaleleri son yıllarda bölgemizde odun hammaddesine, özellikle sedir tomruklarına talebin arttığını göstermektedir” dedi. Bölge Müdürlüğü’ne bağlı ormancı eli ile 78 bin hektar sedir ormanı tesisinin olduğunu kaydeden Gözükara şunları söyledi: “Toplam 150 bin hektar alanda sedir ormanımız var. Orman Bölge Müdürlüğü olarak bu kıymetli ağacımızı ormancılık çalışmalarıyla her geçen gün daha büyük alanlara yaymayı sürdürüyoruz. Bu kapsamda Toroslar’ın ‘inci kolyesi’ dediğimiz sedirimiz, Temmuz ayında Mersin ve Anamur Orman İşletme Müdürlükleri’nde yapılan tomruk satış ihalelerinde ortalama 505 TL’ye alıcı buldu. Aslında sedir tomruklarının binlerce yıldan beri kaliteli ve dayanıklı olduğu bilinmekte, günümüzde de yaptığımız tomruk satış ihalelerinde sedir tomruklarının bu değerini hala koruduğu görüldü. Tomruk satış ihaleleri son yıllarda bölgemizde odun hammaddesine, özellikle sedir tomruklarına talebin arttığını da gösterdi.” ANTAKYA (Cumhuriyet)Çukurova Doğal Gaz Dağıtım Projesi kapsamında Antakya kent merkezinde doğalgaz şebekelerinin döşenmesine başlandı. Yıl sonuna dek 15 kilometre polietilen ve 5 kilometre çelik dağıtım şebekesinin döşeneceğini belirten AKSAGAZ Genel Koordinatörü Yaşar Arslan, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’ndan (EPDK), Çukurova Doğal Gaz Projesi kapsamında alınan doğalgaz dağıtım lisansının Adana, Mersin, Osmaniye, İskenderun, Tarsus, Ceyhan, Dörtyol, Toprakkale, Payas, Karayılan, Sarıseki, Denizciler, Bekbele, Nardüzü, Azganlık, Belen, Kadirli ve Antakya’yı kapsadığını söyledi. Antakya Belediyesi ile 1 Haziran 2010’da imzalanan doğalgaz çalışma protokolü gereği, kentin büyük bölümünün 2011 yılının ikinci yarısında doğal gaz ile tanınacağını anımsatan Arslan şu bilgileri verdi: “Adana, Mersin, Osmaniye, Ceyhan, Tarsus, Toprakkale ile Hatay’ın İskenderun, Dörtyol, Payas, Sarıseki, Denizciler, Bekbele, 50 bin konut ve 17 bin işyeri yararlanacak Antakya’da 5 yıllık süreç içerisinde yapılacak çalışmalar sonucunda yaklaşık 50 bin konut ve 17 bin iş yerinin doğal gazdan yararlanabileceğini irdeleyen Arslan şunları söyledi: “2010 yılı içinde Antakya Belediyemizin alt yapı yenileme ve çevre düzenlemesi yapacağı cadde ve sokaklarda ikinci kez kazı yapılmasını önlemek için yaklaşık 15 bin metre polietilen ve 5 bin metre çelik dağıtım şe Yaşar Arslan “Doğalgaz çok ekonomik” “Çukurova Bölgesi konut tüketicileri Ankara ve İstanbul’a göre yaklaşık yüzde 15 indirimli doğal gaz kullanacak. Güneş enerjisi ile kombine çalışan cihazlar güneş enerjisi ile birlikte 12 ay boyunca kullanılabilecek. Doğalgaz abonelik ve tesisat bedelleri ise sorunsuz olacak. Yatırım programında olan yerlerde TC kimliği ile başvuran herkes hemen abone olabilecek. Abone bedeli 167 USD+KDV dir. Tesisat dönüşümü bina ortak hatları, daire içi tesisat ve proje dâhil bedel daire başına yaklaşık 650 TL civarında. Mutfakta doğalgaz kullanımı için tesisat bedeli 1 yıl içinde kendisini amorti ediyor.” Adana İli Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Otlu: “Arıcılık, iyi bir istihdam alanı” ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Adana İli Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Ahmet Turan Otlu, 345 bin arı kovanı bulunan Adana’da yaklaşık 2 bin ailenin geçimini tamamen veya kısmen arıcılıktan sağladığını belirtti, “Arıcılık iyi bir istihdam alanı. Bin 200 aile, toplu bir hesapla çocuklarıyla birlikte 7 bin kişi bundan geçimini sağlıyor” dedi. Tarım İl Müdürü Fikret Coşkun, şube müdürleri ve birlik yöneticilerinin katıldığı yemekli toplantıda, “Adana’da Arıcılık, İlimiz ve Ülke Ekonomisine Katkısı” konulu bir konuşma yapan Otlu, Türkiye’de 30 bin tonu çam, 40 bin tonu çiçek olmak üzere toplam 70 bin ton bal üretildiğini anımsattı. Çiçek balı üretiminde Adana’nın ilk sırada olduğuna dikkat çeken Otlu, birliğe üye bin 580 üyenin mensubu olduğu bin 200 ailenin sadece arıcılıktan elde ettiği gelirle geçimini sağladığını vurguladı, şunları söyledi: “Bu bin 200 aile çocuklarıyla birlikte 7 bin kişi. Bunun yanısıra keresteci, kamyoncu, kovancı, çivi ve tel imalatçısı, saç levha üreticisi, arıcılık alet edavat tüccarı, teneke, ambalaj kabı üretenler, bal paketleyenler ve yanlarında çalışanlarla birlikte yaklaşık 15 bin kişi bu sektörden gelir elde etmektedir.” Tarım sektörünün ağırlıklı olduğu Adana’nın geniş florası, çiçeklenme için uygun iklimi, akasya, turunçgiller, okaliptüs, pamuk, susam, mısır, kanola, ayçiçeği, kızılçam, ladin, püren, kekik, sığır kuyruğu gibi zengin bir bitki örtüsüyle arıcılık için de oldukça uygun bir ortam sağladığına vurgu yapan Otlu şöyle devam etti: “Arıcılığın topraktan bağımsız oluşu, az işgücü, az yatırım ve işsektörün destekletme sermayesi, bal, lenmesini isterken polen, arısütü, proşöyle konuştu: polis, balmumu ve “Arı, sadece bal arı zehiri gibi talep yapan bir böcek duyulan ürünleri değildir. Polen ve sektörü önemli bir bal özü ararken çitarımsal değer duruçekten çiçeğe domuna getirmektedir. laşır vücuduna buElde edilen 1012 laşan polen tanebin ton balın parasal cikleri ile meyvedeğerinin yaklaşık leri, sebzeleri, ta70 milyon lira olduhılları, endüstri bitğu düşünülürse önekilerini ve tabiatta mi daha iyi anlaşılır. Turan Otlu bulunan diğer yaBu rakama lojistik bani bitkileri tozhizmet sunanları ve layarak tohum ara malı üretenleri de eklediğimizde ilimiz ve ülkemiz bağlamada, kalitede ve üretimde ekonomisine katkısı göz ardı edi yüzde 30 oranında verim artışı lemez. Yani arıcılık iyi bir istihdam sağlar. Arıcılık, zahmetli bir iş olmasıalanı da yaratmaktadır.” na karşılık üyelerimizin ekonoArıcıya destek verilmeli mik durumları iyi değildir. ArılaArıcılığın, toprağı, sanatı ve ser rını nakleden üyelerimizden muhmayesi olmayan dar gelirli aileler tar ve belediyelerin ayrı ücret aliçin iyi bir istihdam alanı ve geçim ması, köy ve yaylalarda muhtarkaynağı olduğunu yineleyen otlu, larca para istenmesi büyük sorundur. Eskiden 6070 kovanla ev geçindiren arıcı şimdi 200300 kovanla borçlarından kurtulamamaktadır. Arıcıların önü açılır, arılarını rahatça taşıma olanağı bulursa yıllık 1415 olan ülke ortalaması 6070 kiloya rahatlıkla çıkabilir. Bu arada, devletin arıcıya verdiği 6 TL destekleme ödemesinin 1520 TL’ye çıkarılması da artık kaçınılmaz olmuştur.” Tarım İl Müdürü Fikret Coşkun ise arıcılıkta Türkiye’nin yüzde 810 arası koloni ihtiyacını Adana’nın karşıladığını, üretimin ise Türkiye’nin yüzde 12’si olduğunu söyledi. Arıcılık ve bal sektörünün önder kuruluşlarının birçoğunun Adana’da faaliyet gösterdiğini anımsatan Coşkun, Tarım İl Müdürlüğü’nün arıcılığa gereken önemi ve desteği vereceğini belirtti. Coşkun, arıcılığın önemli bir sektör olduğunun altını çizdi, arıcıların birlikte hareket etmesinin maliyetler ve üretim için çok önemli olduğunu belirtti. Çok dayanıklı bir ağaç Sedirin dayanıklılığı ile bilinen bir ağaç olduğunu irdeleyen Gözükara, şöyle devam etti: “Bütün ağaçlarda olduğu gibi sedir ağacının da değişik ve kendine özgü özellikleri bulunmaktadır. Renk ve yapısı itibariyle oldukça farklı olduğu gibi insanı rahatlatan çok hoş bir koku da yaymaktadır. Düşük reçineli ve az budaklı bir yapıya sahip olduğu için de ağaç işlerinde kabul görmektedir. Ülkemizde genellikle Toroslar’da yetişir. Sedir ağacının aromasının insanlık tarihinde çok önemli bir yeri vardır. Dünyanın ilk kolonyasının sedir ağacı biberi ve alkolle karıştırılarak elde edildiği ve ham maddesinin sedirin aroması olduğu bilinir. Bu aromanın insanı rahatlatıcı, stres giderici ve ayrıca huzur verici etkilerinin olduğuda söylenegelir. Dayanıklı olması nedeniyle çağlar boyunca aranan bir ağaç olduğu kanıtlanan sedirin Mısır’daki firavun mezarlarında yapılan kadırga tipi teknelerde kullanıldığıda buluntulardan anlaşılmıştır.” İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı Adına ORHAN ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni İBRAHİM YILDIZ Sorumlu Yazıişleri Müdürü MİYASE İLKNUR Adana Temsilcisi ÇETİN YİĞENOĞLU Reklam Sorumlusu İLKER İŞİSAĞ Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. Yönetim Yeri: Prof.Nurettin Mazhar Öktel Sk. No:2 Şişli/İstanbul Tel: (0 212) 343 72 74 Faks: (0 212) 343 72 64 Adana Temsilciliği: Çınarlı Mh. İnönü Cd. 5 Sk. Aksoğan İşhanı Kat:1/1 Seyhan/ADANA Tel: (0 322) 363 12 09 363 12 11 Faks: (0 322) 363 12 15 Baskı: DPC Adana Tesisleri Ceyhan Karayolu 01260 ADANA Tel: (0 322) 346 16 00 Cumhuriyet’in haftalık ücretsiz ekidir. Yayın Türü: Bölgesel. Adana ve çevresinin arıcılığa elverişli olduğunu belirten yetkililer bunun istihdam yaratabileceğini söylediler. Karpuz tarlada kaldı ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Fiyatı 5 kuruşa dek düşen karpuz tarlada kaldı. Üreticiler maliyetini karşılamadığı gerekçesiyle karpuz hasadını bıraktı. Hasat döneminin başında karpuzun tarlalarda dekara 2 bin 500 liradan satıldığını anımsatan Seyhan Ziraat Odası Başkanı Süleyman Girmen, karpuzun riskli bir ürün olduğunu söyledi. Koşullara göre karpuzun bazen üreticiyi çok sevindirdiğini, bazen de büyük zarar ettirdiğini anlatan Girmen, “Örneğin karpuz bu yıl para kazandırmışsa herkes sonraki yıl karpuz ekiyor. Üretimin planlanması gerekiyor. Ürün çoğaldıkça üretici maliyetini bile karşılayamıyor” dedi. Girmen, hasat edilmeyen karpuzun tarlada çürümeye bırakıldığını da sözlerine ekledi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear