Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA 2 23 TEMMUZ 2010 CUMA KONUK YAZAR İrfan O. Hatipoğlu (*) Hatay’ın Kültür Büyükelçileri: “KARASU”lar Kentler sanatçıları / yazarları ile birlikte yaşarlar ve anılırlar. Birlikte yaşama ne kadar yoğun olursa saygınlıkları, tarihteki yerlerini almaları o kadar kalıcı olur. Bugün Anadolu’nun birçok noktasında sanatçıları/yazarları ile bütünleşmiş saygın, kültürel zenginliklerini günümüze aktaran tarihi kentler var. O kentlerle övünüyoruz. Övünmemize karşın, kimileri günümüzde kentlerimizi sanatçılarından, yazarlarından yoksun bırakmak için çaba harcıyor. Kentlerimizi kültürsüzleştirme eylemi, ülke yönetimine taşralıanamalcı politikacıların egemenliğiyle başladı. Zenginlik için ölçü “para” olduğu için, kentler yağmalanmaya, kişiliksizleştirilmeye özendirildi. Sonunda kimliksiz / kişiliksiz, yorgun kentlerde yağmalayanların bile yakındığı bir noktaya gelindi. Kentlerin yağmalanma ve kültürsüzleştirme süreci devam ederken buna direnenler de oldu. Bunlar bir kır çiçeği gibi bakımları yapılmaz, su verilmez, yalnızca koklanmak için koparılır. Yerel yöneticiler bunlarla övünür, ama asla destek vermezler. Kır çiçeklerinin sayıları çok az olmasına karşın, yine de ülkenin hemen her kentinde açmayı sürdürürler. Yukarıda tanımladığımız kentlerden biri de Antakya’dır. Antakya, tarihsel yaşamı ile bir dünya kentidir. Aynı zamanda uygarlıkların, dinlerin, dillerin ve ırkların kesiştiği bir yerdir. İnanılmaz bir şekilde, 2300 yıllık birikimini hiçe sayarak sıradan bir taşra kenti olmaya doğru gidiyor. Tarihi değerlerine, sanatçılarına ve yazarlarına sahip çıkmıyor. Yerel yöneticiler ise yeniden bir dünya kenti olmayı farklı noktalarda arıyor, kentin sanatçılarından, yazarlarından uzak kalmaya uğraşıyorlar. Yaşanan bu olumsuzluklara karşın, Antakyalı yazarlar, sanatçılar yüreklerinin atışını hızlandırıyorlar. Her gün yeni şeyler üretmenin peşindeler. Bunlar kentlerinin yaşanır, tarihteki yerinin bir üst çizgiye çıkmasında uğraş veren kahramanlardır. Bu kahramanların başında da NebiheMehmet Karasu çifti geliyor. NebiheMehmet Karasu, Antakyalı bir emekli öğretmen çift. 50 yıldır kentin kültürel yaşamının gelişmesi için uğraş veriyorlar. Yalnızca uğraşları kentin kültürel yaşamının canlanmasıyla sınırlı değil. Türk kültürünün Ortadoğu’da tanınması için yoğun çaba harcıyorlar. İlerlemiş yaşlarına, kıt maddi olanaklarına karşın önemli çalışmalarda bulunuyorlar. Bunlardan bazıları; Antakya Kültür Derneği Başkanlığı, Yazarlar Sendikası Antakya Temsilciliği. Kentte düzenlenen birçok panel, sempozyum ve kültürel etkinliklerin önderliği sayılabilir. Doğu Akdeniz’i kapsayan (Suriyelazkiye, Antakya, Adana, Mersin) Uluslararası Çukurova Sanat Günleri'ni ve bu kapsamda düzenlenen kültür şenliğiyle, ülkemizin ilk sosyalist Milletvekillerinden Dr. Yahya Kanbolat öykü yarışması da eklenmelidir yapılanlara. Ayrıca, kentin kültürel zenginliğini arttırmak, entelektüel belleğini korumak adına gazetelerde ve dergilerde yazılar yazıyorlar. Kültür sanat dergisi çıkarıyorlar. Kentte sanatın konuşulur ve tartışılır duruma gelmesi için kurdukları öykü atölyesinde genç yazarların yetişmesine önderlik ediyorlar. Karasu çifti yaptıkları çalışmalarla Antakya’nın 50 yılık kültürel belleğinde görev almış ve birçoğunun oluşumuna katkı koymuştur. Hatay’ın Anavatan'a katılışının 71. yılını kutladığımız bir zamanda oluşturulan birikim küçümsenmemelidir. Yerel yöneticiler tarafından Antakya’nın yeniden bir dünya kenti olması için başlatılan çalışmalarda etkin yararlanılmalıdır. Unutulmasın ki, Antakya tarihteki konumunu, dünya kültürüne yaptığı katkıya borçludur. 2300 yıl önce Roma kralları, dönemin ünlü komutanları, din bilginleri ve düşünürlerinin Antakya’ya gelmelerindeki ana nedeni sanatın, düşünce üretiminin en üst düzeyde olması temel çekim gerekçesidir. Yeniden ülkemizin Ortadoğu’nun düşünce ve sanat merkezi olmasını istiyorsak çıkış noktamız sanatçılarımıza / yazarlarımıza sahip çıkmak olmalıdır. Bunun ilk basamağını da Karasular ve onlar gibi entelektüel birikimi olan insanları değerlendirmekten geçer. Aslına bakarsanız, kentlerin entellektüel birikiminin oluşturulması, geliştirilmesi kişilere bağlı olmamalıdır. Fakat geri kalmış, yağma kültürünün egemen olduğu ülkelerde siyasal iktidarlar yazar ve sanatçılardan korkar. Korkunun egemen olduğu yönetim dizgesinde sanatçılar / yazarlar desteklenmez, engellenmeye çalışılır. Bu nedenle “kent yazarları”nın yaptıkları çalışmalar çok önemlidir. Bu çalışmalar yaşadıkları kentin tarihini, kültürel değerlerini saklar ve korurlar. Kentlerimizi gelişen yaşam biçiminden, kişiliksiz ve kimliksizlikten kurtarmak, Cumhuriyetimizin 100. yılında kentlerimizi yaşanır, çağdaş bir yapıya kavuşturmak isteniyorsa yerel kültür insanlarına hak ettikleri önem verilmelidir. Kentlerin belleklerini geri kazanmak, entelektüel birikimi yükseltmek için yazarlarla / sanatçılarla işbirlikleri kurulmalı, geliştirilmelidir. Bu çalışmaların önderliğini de kentlerdeki üniversiteler yapmalıdır. Çünkü onlar da bulundukları kentlere karşı sorumludurlar. * Mustafa Kemal Üniversitesi Hasankeyf turizmine kaya darbesi BATMAN (Cumhuriyet)– Hasankeyf’teki mağaralardan birinde kaya düşmesi olayı yaşanınca Batman Valisi Ahmet Turhan, önlem için çoğu işletmelere verilen mağaraların boşaltılacağını söyledi. Kaya düşmesi sonucu 1 kişinin yaşamını yitirdiği Hasankeyf’te incelemelerde bulunan Turhan, insan hayatının her şeyden daha önemli olduğunu anlattı. Batman İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü’nün kaza sonrasında hazırladığı raporun ayrıntıları ve alınacak önlemleri anlatan Turhan, “Bu kararlara herkesin uyması gerekiyor. İnsan hayatı bizim için çok önemli. Hasankeyf’te yaşanan üzücü olay nedeniyle ilçe merkezinin bazı yerlerine gezi yasağı getirildi. Hasankeyf’te bulunan ve çoğu işletmelere verilen mağaraların tümü boşaltılacak. Teknik inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tehlike bölgesinde bulunan çardaklar kaldırılacak. Ayrıca, çardaklara yeni düzenlemeler getirilecek ve tehlikeli yerlere güvenlik şeridi çekilecek. Çardak bölgesi için alternatif bir yer tespiti yapılacak. Nehir kenarı ve kale altı tümü araç trafiğine kapatılacak ve tamamen araçların geçişine yasaklanacaktır” açıklamasında bulundu. Vali Turhan’ın tarihi bölgede yaptığı incelemeye Batman Üniversitesi (BÜ) Rektörü ve Hasankeyf Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Abdulselam Uluçam, Hasankeyf Kaymakam Vekili ve Gercüş Kaymakamı Hüzeyfe Citer, Bayındırlık ve İskan Müdürü Ergin Habiboğlu ve İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü yetkilileri de eşlik etti. Türkiye’nin en önemli turizm bölgelerinden tarihi Hasankeyf mağaralarından düşen dev kayalar turizmi olumsuz yönde etkiledi. Abbasi dönemi ağırlıklı olmak üzere Roma ve Geç Tunç Çağlarına ait bulgulara rastlandı Gözlükule kazısı tamam... TARSUS (Cumhuriyet) Tarsus’un tarihi Gözlükule Höyüğü’nde bu yılki kazı çalışmaları tamamlanarak sona erdi. 3 yıldır yürütülen kazı çalışmalarında, camdan yapılmış deney tüpleri, tunçtan imal edilmiş tıp aletleri bulunduğu öğrenildi. Kazı ekibinin başkanlığını yapan Boğaziçi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aslı Özyar, Höyüğün Anadolu arkeolojisinde çok önemli bir yeri bulunduğunu belirterek, 2007 yılında başladıkları bilimsel kazı çalışmaları sırasında, yaklaşık 200 metre kare alanda 5 ayrı açma noktasında Abbasi dönemi ağırlıklı olmak üzere Roma ve Geç Tunç Çağlarına ait bulgulara rastlanıldığını söyledi. 2007 yılında ilk kazı çalışmaları sırasında Abbasi dönemine rastlayan katmanlara rastladıklarını ve bu katmanları açığa çıkarmaya başladıklarını kaydeden Özyar, bunların arasında gündelik hayata ilişkin adetler, yaşam, camdan yapılmış deney tüpleri, tunçtan imal edilmiş tıp aletleri yeraldığını ve hijyen gibi konularda geniş biilgi ve bulgulara ulaştıklarını kaydetti. Özyar, Höyüğün yaklaşık 7 bin yıllık bir geçmişe sahip olduğunu, orta çağ ve Roma Helenistlik dönemlerine ait kalıntıların yeraldığı kazı çalışmalarındaki bulguları ayrıntılı olarak, temizleyip inceleyeceklerini söyledi. Bu yılki kazı çalışmalarına aralarında Amerika, Almanya ve Hollanda gibi yabancı ülkelerden arkeolog ve bilim adamları da olmak üzere 30 kişinin katıldığını kaydeden Özyar, kazı çalışmalarında elde edilen bulguların ileriki aşamalarda sergilenebileceğini bildirdi. Diyarbakır Diyarbakır Surlar için önemli adım DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu)Diyarbakır’ın en önemli tarihi eseri olan surlar gün yüzüne çıkıyor. Mardinkapı ile Saraykapı arasındaki gecekondular yıkılıyor. Sur Belediye Başkanvekili Bedri Turan,gecekonduların yıkılmasının ardından ortaya çıkan alanın yeşillendirileceğini açıkladı. Diyarbakır’ın Merkez Sur İlçe Belediyesi, Mardinkapı ile Saraykapı arasında bulunan 275 evin tamamını istimlak ederek yıkımına başlandı. Surların Diyarbakırlılar için çok büyük bir miras olduğunu, ancak bu insanlık mirasının yıllarca sahipsiz bırakıldığını belirten Sur Belediye Başkanvekili Bedri Turan, köyden kente göç sonucu herkesin kendisine bir gecekondu inşa ettiğini söyledi. Turan,son iki yılda surların dibinde yapılan 275 gecekonduyu kamulaştırdıklarını ve ardından yıkımına başladıklarını anlattı. Bugüne kadar 215 konutun yıkıldığını, 60 gecekondu için de okulların kapanmasını beklediklerini belirten Turan, “Okulların tatil edilmesiyle Mardinkapı ile Saraykapı kısmı arasında kalan 60 evi de istimlak ettik. Yaklaşık 700 bin lira istimlak bedeli ödeyerek evlerin boşaltılmasını sağladık. Evlerin boşaltılmasıyla Büyükşehir ve Sur Belediyesi Fen Müdürlüğü ekipleri yıkıma başladı. Kamulaştırma için yaklaşık 2 milyon lira harcanmıştır. İstimlak çalışmaları tamamlandığında MardinkapıSaraykapı arasındaki surların etrafına yeşil kuşak bandı yapılacaktır” dedi. Başkanvekili Turan, yıkılacak olan evlerin yerine de 50 metrelik bir yeşillendirme çalışması yapılacağını, böylelikle bölgedeyaşayan yurttaşlar için nefes alacak bir yer ortaya çıkacağını dile getirdi. “Amik ve Anadolu Öyküleri” çıktı Emekli Öğretmen Yazar Erhan Palabıyık'ın, “Amik ve Anadolu öyküleri” adlı son kitabı yayınlandı. Reyhanlı Kültür Amik Ovası Yayınları'ndan çıkan ve Anadolu'nun farklı yöreleriyle Hatay bölgesinde geçen 14 ayrı öykünün bulunduğu kitap beğeni topladı. 1958 Yozgat / Yerköy doğumlu olan Palabıyık, toplam 270 sayfadan oluşan kitabında genellikle anı ve senaryo türünde yapıtlar kaleme aldığını belirterek, söz konusu kitabında Anadolu'nun farklı yörelerini ve şimdi yaşadığı Hatay'ı anlatan öykülere yer verdiğini belirtti. Ne r do eler ğr e u İçel Sanat Kulübü boş durmuyor İ çel Sanat Kulübü’nün yaz turları gezi etkinlikleri sürüyor. 24 Temmuz Cumartesi günü 2 günlüğüne Osmaniye Çardak köyü ve 25 Temmuz Pazar günü Nurgün Antmen rehberliğinde Tisan Yarımadası’na gidiliyor. Silifke’nin batısında bulunan yarımadaya yapılacak geziye katılanlar için yüzme olanağı da var. Geziyle ilgili bilgi veren rehber Antmen, “Silifke’nin batısında bulunan Tisan Yarımadası geziye katılacaklara eşsiz bir doğal güzellik sunuyor. Deniz ve doğayla buluşmak isteyenleri gezimize bekliyoruz. 25 Temmuz Pazar günü 08.00’da Kilise önünden hareket edeceğiz.” dedi. (0324 2381088) K.deniz’i keşif için turlar sürüyor erzeci Turizm, “Doğu Karadeniz Kültür Turu” ile doğaseverlerle gezginlere çağrıda bulundu. 24 Temmuz Cumartesi günü Ali Murat Merzeci eşliğinde gerçekleşecek, 5 gece konaklamalı, sabah kahvaltısı ve akşam yemekleri dahil gezide, yine Erzurum, Tortum, Artvin, Hopa, Ayder, Zilkale, Rize, Uzungöl, Trabzon, Sümela, Ayasofya, Giresun, Ordu, Samsun, Amasya ve Çorum’un tarihi ve doğal güzelliklerine sahip önemli yerlerinin gezileceğini belirten gezi koçu Merzeci, “Konuklarımız, Ayder ve Uzungöl konaklamalı gezimizde, hiç görmedikleri yerleri gezecek, bölgeye özel yemekleri tadacak ve gönüllerince eğlenebilecek” diye konuştu. Tur için Mersin’de Tevfik Sırrı Gür Stadyumu önünden 16.00’da hareket edilecek. (0324 2313156) M