23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Ekoturizmde farklı bir yaklaşım SAVAŞ KÜRKLÜ ADANA Son yıllarda dünyada olduğu gibi ülkemizde de doğa turizmi insanların büyük ilgisini çekmeye başladı. Bunu fark eden turizmciler de insanlığın beğenisine sunmak, çevre bilincini vererek doğanın korunmasına katkıda bulunmak üzere yeni arayışlar içerisine girdi. Bunların başında doğa turizmi, doğa yürüyüşleri, kuş gözlemleri gibi ekoturizm olanakları geliyor. Tarih ve kültür zenginliği, doğal kaynakların bolluğu ve bozulmamış bir çevre ve hatta, “Dünya Mirası” olarak tanımlanan alanlara sahip ülkemizde, özellikle Batı Akdeniz’deki kirlenmelerin artması sonucu ülkemizde bakir kalmış kıyılarımız ve buradaki kentler ekoturizm için sınırsız avantajlar yakalamıştır. İşte biz bu avantajı ülkemiz adına kim ne kadar değerlendiriyor ya da yeterince değerlendirebiliyormuyuz bunu öğrenmeye çalıştık. Ve tabii ki konu üzerinde çalışmaları bulunan Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Botanik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Atabay Düzenli ile ÇÜ Karataş Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu Seyahat İşletmeciliği Bölümü’nden Dr. Deniz Karaömerlioğlu’na sorduk. Aldığımız yanıtlar bizi bilmediğimiz konulara da sürükledi elbet. Örneğin burnumuzun dibindeki Anıt Ağaçları öğrendik onlardan. Sayılarının korunması için yapılan çalışmaları öğrendik. Gelin gerisini birlikte öğrenelim. Türkiye ekoturizm açısından çok önemli bir potansiyele ve güce sahiptir dediniz. Bu anlamda ekoturizm ve özellikleri nedir? Doğal değerlerin kullanılması ile yapılan ekoturizmin anlamını burada hatırlatmak yerinde olacak. ‘Çevrenin doğal tarihini ve kültürünü anlamak için, yerel halka doğal kaynakların korunması konusunda ekonomik fırsatlar yaratırken, ekosistem bütünlüğünü değiştirmeyen doğal alanlara yönelik özel amaçlı seyahatlerdir’. Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi ekoturizm; korunan veya korunmayan doğal çevrelerde ekoturistlerin istenen davranışlarını geliştirir,. Ekoturizm amacına uygun gerçekleştirildiği taktirde, hassas ekosistemlerin korunması ve gelecek nesillere aktarılması ve bu bölgelerde yaşayan nüfusun kültürel ve ekonomik gelişmesi için kaynak yaratabilen bir araçtır. Ekoturizm uygulamalarının özel amaçlı olması bazı çevresel değerleri göz önüne almayı gerektiriyorsa bu nasıl yapılabilir? Ekoturizm uygulamalarında doğal kaynakların etkin ve sürdürülebilir hale gelmesi için mutlaka bazı kritik aşamaların yerine getirilmesi gerekir. Bunlar; planlı ve kurumsal bir yaklaşım olmasının yanı sıra teknoloji kullanılarak doğal kaynakların özelliklerinin korunması ile ilgilidir. Özellikle doğal çevrenin nitelikleri ile bu alanda turistik ve rekreaktif faaliyetlerin yaratacağı baskılar arasındaki ilişkinin belirlenmesi gerekir. Bunun için anahtar elemanlar, hassaslık analizi, ekolojik eşikler ve ekolojik güvenli kullanım standartları belirlenmelidir. Bu durum türler, habitatlar ve ekosistemlerin korunması ve sürdürülebilmesi için şarttır. Bunlara dikkat edilmezse neler olabilir? Bu değerlere dikkat edilmezse Prof. Dr. Atabay Düzenli ile Dr. Deniz Karaömerlioğlu Temsilcimiz Çetin Yiğenoğlu ile görüştü. doğal çevre tahrip olarak ekosistemler, türler yok olabilir ya da bulundukları yerleri terk edebilirler. Çevrede görsel bozulmalar oluşur, yanlış kullanımlar ile çevre ve gürültü kirliliği artar. Bunun yanı sıra turistlerin kontrolsüz ve soMeydan rumsuz davranışlaÇınarı rı sonucu yerel yaşam tarzının olumsuz olarak etkilenmesi söz konusu olabilir. Sonuç olarak, ekoturizm hareketinin olumlu yanları çok olsa da, iyi planlanmadığı ve kontrol edilemediği durumlarda en az kitle turizmi kadar çevresel tahribatlara neden olabilecektir. Türkiyede ekoturizm kaynakları nelerdir? Ekoturizm doğal varlıkların kullanılması ile yapılan bir uygulamadır. Bunu kendi içerisinde canlılar ve cansızlar olarak ayırabiliriz. Örneğin, ilk akla gelenlerden nesli tehdit altında veya endemik olan bitkilerhayvanlar, muhteşem güzelliğe sahip doğal alanlar veya anıtsal bitki ve diğer değerler, coğrafik veya topoğrafik yapıların oluşturduğu yerler ve farklı sosyokültürel yapının yarattığı faklı yaşamlar ve mimari yapıyı sayabiliriz. Tabii ki Türkiye doğal kaynaklar açısında zengindir. Koca Ama bu kaynakların Porsuk öncelikle detaylı bilimsel araştırmalarla ortaya çıkarılması ve sonra turizm yönünden ele alınarak tur programlarının planlanması gerekir. Türkiye bu doğal değerler açısından ne durumdadır? Ülkemiz sahip olduğu flora ve fauna çeşitliliği açısından dünyadaki en zengin ülkelerden birisidir. Ülkemizde 40 binden fazla hayvan türü bulunmaktadır. Avrupa’da yaşayan kuş türü sayısı 545 olup bu sayı ülkemizde 459’dur. Dünya’da mevcut 37 ayrı flora bölgesi vardır, ülkemiz bunlardan Akdeniz, AvrupaSibirya ve İranTuran bitki coğrafya bölgelerinin bir arada bulunduğu tek ülkedir. Türkiye’nin yüzölçümü dünya kara yüzeyinin yüzde 0,6’sını kaplamasına karşın dünyadaki tüm bitki türMersin lerinin yüzde Ana 2,5’unu barınArdıç dırmaktadır. Sayısı 12 bine varan bitki türlerinin 3 bin 800’ü yalnızca ülkemizde yaşayan endemik bitkilerdir. Anadolu’nun yüzde 26’sı (%93’ü doğal orman) or manlarla kaplıdır ve yaklaşık 1 milyon hektar alan koruma altında olan özel habitat ve ekosistemleri içermektedir. Ayrıca bu zenginliğin bir göstergesi olarak birçok ülkede olmayan anıt ormanların birer kalıntısı niteliğine sahip anıt ağaçlarımız bulunmaktadır. Burada bir şey dikkatimi çekti. Anıt ağaçlardan bahsettiniz. Anıt ağaç nedir? Biyolojik çeşitlilik içerisinde en önemli varlıklardan birisi de ağaçlardır. Ağaçlar tüm dünyada insanlar için ayrı bir değere sahiptir. Dünden bu güne ve geleceğe bir bağlantı sağlayan, görsel faklılık ve muhteşemlikleri ve doğal olmaları nedeniyle anıt ağaçlar ekoturizm için en önemli kaynaklardan biridir. Anıt ağaç, ‘Tabiat yapısı, ölçüleri ve diğer özellikleri bakımından anıtsal nitelikler kazanmış bulunan ağaçlar’ olarak tanımlanmıştır. Anıt ağaçlar, yaş, çap ve boy itibariyle kendi türünün alışılmış ölçüleri üzerinde boyutlara sahip, yöre folklorunda, kültüründe ve tarihinde özel yeri bulunan, geçmişle günümüz, günümüzle gelecek arasında iletişim sağlayabilen, çoğu kez uzun bir ömre sahip doğal varlıklardır. Diğer bir deyişle anıt ağaçlar, benzerlerinin pek çok nedenlerle ortadan yok olduğu, yaşlı ve görünümü güzel ağaçlar anlamındadır. Bu dünya ile öteki dünyanın, yeraltı ile yeryüzü ve gökyüzünde insanla tanrının ilişkisini sağlayan varlıklar olarak kabul edilmişlerdir. Köklerinin cehenneme, dallarının cennete uzandığı düşünülmüştür. Tanrıya yakarış ve mesajlar onlar ile yapılmıştır. Kısacası insanlar ağaçları kutsallaştırmış ve onları tanrısal bir varlık olarak değerlendirmişlerdir. Noel ağaçları, defne yaprakları, zeytin dalları, tahtalara vurmak vb. daha pek çok mitler bunların kanıtlarıdır. Bunların canlı örneklerini de günümüzde anıt ağaç olarak değerlendirilen ağaçlarda bulmak ve görmek mümkündür. Anıt ağaçlar, her mevsimde ayrı güzellikte bir görünüme sahiptir. Size göre anıt ağaçlar bu güne kadar nasıl hayatta kalmayı başarmış? Bunların çoğunlukla tarihi bir mekân, bir cami bahçesi veya yerleşim yerlerinde ya da insan elinin ulaşamadığı doğada bulunduğu tespit edilmiştir. Pek çoğunun öyküsünde geçmişteki olaylara ve yıllara tüm asaleti ile direnme sonucu ayakta kalmayı başarmışlık vardır. İnsanlar, bu nedenle bunları kutsallaştırmışlardır. Onlara sığınıp dilek dilemişler, kabul olsun diye de çaput, iplik bağlamışlar. Dilekleri yerine gelenler de ağacın altında kurban kesip adaklarını dağıtmışlardır. Bu değerler o ağaç bireylerinin yıllar boyu korunmasına neden olmuştur. Anıt ağaçlarla ilgili yapılan bir çalışmanız var mı? Evet. Doğu Akdeniz Bölgesi’ndeki anıt ağaçların yerleri, boyutları ile ilgili bilimsel ölçü ve değerleri, anıları, hikâyeleri, korunma nedenleri ve fotoğraflarını içeren “Anıları ile Doğu Akdeniz Bölgesi’nin Yaşlı ve Anıt Ağaçları” isimli bir kitap çalışmamız var. Şu anda baskıya girme aşamasında, bütün düzeltme ve Çatal tasarımları taCeviz mamlandı. Bunun yanı sıra bu çalışmadan elde ettiğimiz bulguları bizim tarafımızdan hazırlanmış olan bir ekoturizm tur paketiyle de çevreye duyarlı yerli ve yabancı turistlere sunuyoruz. Öncelikle biraz kitabınızdan bahseder misiniz? Bu kitabı yazmakta ki amacımız öncelikle anıt ağaçların tespit edilerek koruma altına alınmasının sağlanması ve bu envanterin ekoturizme kazandırılarak bölgeye ve bölge halkına yarar sağlamasıdır. Araştırma alanımız Hatay, Adana, İçel, Osmaniye ve Kahramanmaraş illerini kapsayan Doğu Akdeniz Bölgesi’ni içermektedir. On yılı aşkın süredir bölgede yaptığımız arazi çalışmaları sonucu yaşları sözsel bilgilere dayalı olarak 150 ile 4 bin arasında değişen çeşitli ağaçlar olduğu öğrenilmiş; bu ağaçlar görülerek lokaliteleri kayda alınıp fotoğrafları çekilmiş; verilerin elde edildiği tarihler de ilgili metnin sonunda verilmiştir. Yaptığımız son araştırmalara göre Doğu Akdeniz bölgesi’nde en yaşlı olanlardan 73 ağaç ve bir sarmaşık anıt olarak kayıt altına alınmıştır. Araştırılan anıt ağaçlar en fazla Çınar, Meşe, Sedir ve Ardıç türlerini içermektedir. Bunlardan başka anıt niteliğine sahip Karaçam, Kızılçam, Ceviz, Menengiç, Çitlembik, Har, Zeytin, Porsuk, Servi, Demircik, Yalancı Hurma, Andız, Söğüt, Kavak ve Sarmaşık türleri de bulunmaktadır. Bu durum Türkiye’nin biyocoğrafik ve botanik açıdan ağaçların yaşı ile doğru orantılı olarak bin, 2 bin ve 3 bin yıl öncesinde nasıl bir yapıya, iklime, bitki örtüsüne ve kültürel özelliklere sahip olduğu hakkında bize bilgi verir. Bu nedenle ekoturizm açısından hem kültürel hem de hassas türlerin tanıtılması ve gelecek nesillere aktarılması için büyük öneme sahiptir. Kayda aldığımız anıt ağaçlardan 31’i kanun, yönetmelik ve kararlar gereğince Anıt Ağaç, Tabiat Anıtı ve Tabiat Varlığı adlarıyla ilgili kurumlar tarafından tescil edilip korunmaları sağlanmıştır. Kitabımızda yer alan diğer 43 anıt ağaç, tarafımızdan ilk kez kaydedilmiş olup tescil edilmeleri ve korunmaları hususunda gerekli girişimlerde bulunulmuştur. Yaptığımız araştırmaya göre bölge sınırları içerisinde bulunan Adana’da 32, Mersin’de 20, Hatay’da 12, Osmaniye’de 7 ve Kahramanmaraş’ta 3 anıt ağaç kaydedilmiştir. Buradan da anlaşılacağı gibi Adana anıt ağaçlar yönünden oldukça zengindir. Araştırmalarınızda tespit ettiğiniz anıt ağaçlardan birkaç örnek verir misiniz? Adana’da bir yaylada bulunan Ulu Çınar yörede ekoturizm açısından değerlendirilen ve tescil edilmiş anıt ağaçlardandır. Boyu 24, gövde çapı 1,5 metre olan çınarın bin yaşında olduğu tahmin ediliyor. Kesin yaş tespiti ağaca zarar verilmemesi düşüncesiyle yapılamamaktadır. Hemen yanıbaşındaki Ulu Ardıç’da 650 yıldır ona eşlik ediyor. Mersin de doğal ormanları ve bunlar içerisinde yer alan anıt ağaçları ile ekoturizm için önemli bir potansiyel barındırıyor. Bunlardan Ana Ardıç’da tescilli ve 22 metre boyunda, 3,5 metre çapında ve bin 110 yaşındadır. Haşmetli görüntüsü ve yaşı nedeniyle yakın çevresindeki ağaçların annesi olduğu her halinden anlaşılıyor. Hatay ise kültürel ve çok özel gastronomisiyle ekoturizmde farklılığını ortaya koymaktadır. Bu değerlerin içinde bire bir yaşanmışlıkları, inançları ve tarihi simgeleyen anıt ağaçlar çok özel bir yer tutmaktadır. Bunlardan Külliye Zeytini hem tarihi hem kültürel öneme sahiptir. Boyu 7 metre ve gövde çapı 1metre olup tarihi kayıtlara göre bin 350 ya Mersin Ardıç şında olduğu tahmin ediliyor. Bu ağaçların ekoturizmde kullandığınızı söylemiştiniz. Bu konuyu biraz açar mısınız? Bu tur programını ilk olarak 2005 yılında ortaya koyduk. Yaptığımız araştırmalardan elde ettiğimiz bu bulguları 4 günlük “Anıt Ağaç Turları” olarak düzenledik. Bu oluşumda bize TEMA’nın ekoturizm ve alternatif turizm turlarının organizasyonunu yapan birimi Biyotematur yardımcı oldu, tur paketlerini katılımcılara duyurdu. Turun lideri ve tur sorumlusu yani bu konuda bilimsel eğitim almış, uzmanlaşmış kişiler olarak bizler ekoturumuzun bilimsel tur rehberliğini yapıyoruz. Özellikle bilimsel doğa rehberliğinin önemini burada vurgulamak istiyoruz. Böylesi ekoturizm yaklaşımlarında rehberliği en iyi doğa eğitimi almış kişiler yapacaktır. Gezinin içeriğini yabancı turistlerin de katılabilmesi için İngilizce ve Fransızca çeviriyoruz. Tur programı Adana’dan başlıyor ve Hatay Yayladağ’a kadar uzanıyor. Sadece anıt ağaç gösterimi ve bilgilendirmesi değil yörenin yerel yaşamı, gastronomisi, tarihi ve doğal güzellikleri gibi birçok özellik de tanıtılıyor. Vakit kaldıkça müze, kilise, cami gibi tarihi mekân ziyaretlerinin de yapılabilmesi için programda bazı esnek noktalar bıraktık. Anıt ağaç gezisi bir trekking turu değil. Bu nedenle her yaştan katılımcının gelebilmesi için araçla neredeyse her ziyaret noktasının çok yakınına kadar gidiyoruz. Sonuç olarak neler söylemek istersiniz? Ülkemiz ve özellikle doğal çeşitliliğimizin yüzde 50’sini barındıran Doğu Akdeniz Bölgesi ekoturizm için uygun olan birçok doğal kaynağı barındırıyor. Bunların arasından Anıt Ağaçlar ekoturizmde bölgemizi ve ülkemizi öne çıkaracak yani bir marka değeri yaratacak niteliktedir. Çünkü birçok ülkede böylesine yaşlı ağaçlar çok az ya da Ulu Çınar hiç bulunmamaktadır. Bu Türkiye’nin turizm ürün çeşitlendirmesinde yeni bir marka ve stratejidir. Bu kaynağın korunarak sürdürülebilir ekoturizm yaklaşımı ile değerlendirilmesi ülke tanıtımı ve turizmi açısından kaçınılmazdır. Erozyonla mücadelede belediye ile işbirliği Toroslar sedirlenecek ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Toroslarda erozyonu önlemek için yapılacak çalışmalarda Adana Büyükşehir Belediyesi ile Orman Bölge Müdürlüğü’nün işbirliği yapacağı belirtildi. Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak, “Torosları yeniden ormanlaştırmak için binlerce sedir tohumunu toprakla buluşturacağız. Bu erozyon için gerekli” dedi. Ortak yürütülen yeniden ağaçlandırma çalışmalarının Toroslardaki ağır kış koşulları nedeniyle zor yürütüldüğünü, ancak Çatalan Baraj Gölü ile Seyhan Baraj Gölü havzalarını yakından ilgilendiren erozyonla mücadele kapsamında aralıksız sürdürüleceğini kaydeden Durak, Karaisalı Orman İşletme Müdürü Mustafa Tekel ile birlikte yaptığı inceleme sırasında şunları söyledi: “Ormanların çeşitli nedenlerle yok olmasıyla koruyamadığı toprak, aşırı yağış, karların erimesi sonucu meydana gelen erozyonla aşağıya kayarak ırmak ve dere yataklarına akıyor, ardından göllerimizi dolduruyor ya da denize gidiyor. Şimdi tüm çabamız, Torosların bin 800 metreye kadar olan çıplak kalmış bölümlerini yeniden ağaçlandırmak, ormanlaştırmak. Bu çalışmamız, bütün dünyanın üzerinde hassasiyetle durduğu küresel ısınmanın olumsuz etkisini azaltmak için de önemlidir.” C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear