23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

SAYFA 31 ARALIK 2010 CUMA 2 N e do rele ğr re u SİVEREK’İN ESMER ÇAYI Kentin kuzeyinden, yeraltı kaynakları ve yağmur sularının birikmesiyle büyüyen, kent içi ve Kale çevresinden geçerek ‘Şehir Suyu’ adını alan bu derecik, daha ilerde Hacı Hıdır Çayı ile birleşip bu günkü Hacı Hıdır Baraji’na karışmaktadır. Esmer Çayı, daha önce kalenin etrafinda yer almış ve rivayetlere göre kalenin düşman savunmasında kullanılan hendeklerin doldurulmasında kullanılmıştır. Çevresini sardığı “Kinaba ve Kan Kalesi” adıyla anılan kalenin çevresindeki su bir kesimce günümüzde Kan Deresi ismi ile de anılmaktadır. 19551965 yılları arasında yapılan ıslah çalışmaları sonunda kentin ortasında kalan, büyüyen kentte atık suların karışmasıyla kirli bir görüntü veren Esmer Çayı’nın üzeri Belediye tarafindan kapatılmıştır. ENTELEKTÜEL DÜZEYİ GİTTİKÇE YÜKSELEN KENT: MERSİN MERSİN (Cumhuriyet) Mersin, entelektüel düzeyi yüksek insanların yaşadığı bir kent olarak kültür sanat etkinlikleriyle güneyde geçtiğimiz yıla damgasını vuran kent oldu. Yılın son etkinliği Mersin Kenti Edebiyat Ödülü töreni, Mersin’in bu yanına gönderme yapılan konuşmalarla iz bıraktı. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) eski başkanlarından Kadri Şaman döneminde başlatılan ve bu yıl düzenlenen dördüncüsünde Latife Tekin’in aldığı ödülün töreni yurtiçi ve dışından tanınmış edebiyatçıları Mersin’de buluşturdu. MTSO’nun 125. kuruluş yıldönümü etkinliklerine denk düşen ödül töreninde “Nükleer Santrala Hayır” mesajı veren Latife Tekin’in romancılığı anlatılırken Mersin’in entelektüel yapısına vurgular yapıldı. Vali Hasan Basri Güzeloğlu, Büyükşehir Belediye Başkanvekili Kemal Sığırcıkoğlu, MTSO Başkan Yardımcısı Serdar Kuyucuoğlu, Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Faik Burakgazi, Hürriyet yazarı Özdemir İnce, yazareleştirmen Celal Soycan’ın yanı sıra çok sayıda davetlinin katıldığı MTSO’daki törende konuşan Yazar Tekin, Büyükeceli beldesinde Akkuyu olarak bilinen Mersin Kent Edebiyat ödülünü alan Tekin, yaptığı konuşmada nükleer santralların çevre ve insan sağlığı için tehdit olduğuna dikkat çekti. Tekin,”Nükleer Santrala Hayır” dedi yerde yapılması planlanan nükleer santrale karşı olduğunu dile getirdi. Tekin, “Bence daha her şey bitmiş değil, gerekli kişilerin olaya müdahil olmasıyla bu santralin yapımı engellenebilir” dedi. Nükleer santralden dolayı Mersin’i düşündüğünde negatif duygulara kapıldığını dile getiren, Tekin, “Bu olaydan sonra bendeki Akdeniz’e ve Mersin imgesine karşı bir soğukluk oluştu. Bu yüzden bana göre kentte bir edebiyat ödülü vermek, bu soğukluğa karşı muhalif tavır koyma anlamında çok önemli. Zihnimde canlı cansız ayrımı yapamıyorum ve insanların bu dünyaya yaptıkları şeyler beni çok mutsuz ediyor. Bence daha her şey bitmiş değil, gerekli kişilerin olaya müdahil olmasıyla bu santralin yapımı engellenebilir” diye konuştu ANTAKYA KALESİ VE SURLAR Büyük İskender’in generallerinden Seleucos I. Nikator tarafından M.Ö. 300 yıllarında kurulduğu bilinen an Antakya Kalesi, dünyanın önemli tarihi yapıları arasında yer alır. Sırasıyla Seleucoslar, Romalılar, Bizanslılar, Haçlılar, Selçuklular ve Osmanlılar tarafından kullanılarak zamanımıza dek ayakta kalabilen kale, sayısız depremler ve savaşların yanı sıra insan eliyle de büyük tahribat görmüştür. Bugün ayakta kalan duvarların büyük bir bölümü M.S. 6. yüzyılda Bizans İmparatoru Justinianus tarafından yapılmıştır. Kale duvarları, Asi Nehri’nin kıyısından başlayarak Silpius Dağları arasında dolanıp, Küçükdalyan’da yeniden nehre kavuşmaktaydı. Şimdi ise ancak Silpius Dağı üzerindeki kısımlar bulunmaktadır. ANIT AĞAÇLARIMIZI TANIYALIM... ‘Ödül uluslararası olabilir’ Tekin, böyle bir ödülün uluslararası boyut kazanması gerektiğini vurgulayarak gerekli desteği vermeye hazır olduğunu ifade etti. Tekin, “Bu edebiyat ödülü, hem Mersin’in hem de kent edebiyatçılarının dünyada tanınmasını ve edebiyatçıların bu güzel kente gidip gelmesini sağlayabilir” şeklinde konuştu. Sanatçıların sonsuza dek taşınacak değerler olduğunu ve korunması gerektiğini vurgulayan Vali Güzeloğlu da, Mersin’i, farklı inançların aynı ortamda iç içe yaşandığı bir kent olarak tanımladı. Ağacın Yerel Adı: Çınar Latince Adı : Platanus orientalis L. Yaşı: 1500 Boyu: 20 m Taç Genişliği :23 m Gövde Çevresi : 8.75 m Yaşadığı Yer : Osmaniye'nin Bahçe ilçesi Kızlaç Köyü MTSO’daki tören ve diğer etkinliklere edebiyat ve yazın dünyasından çok sayıda tanınmış isim katıldı. Güzeloğlu, “Mersin, yaşadığı dönemin tüm tanıklıklarını yapan mirasın capcanlı yaşandığı kentin adıdır. Mersin, böylesine bir coşkunun, destanın, masalın adıdır. Bu masalların seslendiricisi, bu seslerin dile getiricisi Latife Tekin’e böyle bir edebiyat ödülünün verilmesi de en az Mersin kadar anlamlı ve değerlidir. Tarih sıradanları değil, sıralamayı bozup yeni bir başlangıç yazanları yazıyor. Ben bu açıdan Latife Tekin’in önemli bir farklılığı ortaya koyduğunu düşünüyorum” dedi. MTSO Meclis Başkanı Faik Burakgazi de kent edebiyat ödülünü kendilerinin başlattığını ancak zaman içerisinde gerçek sahipleri olan halka devredeceklerini ifade etti. MTSO olarak sanatçının yanında olduklarının altını çizen Burakgazi, “Latife Tekin gibi büyük sanatçıları Mersin’de ağırlamaktan memnun olduk” dedi. Ödül, ilk düzenlendiği 2007 yılında Nezihe Meriç’e, 2008 yılında Tahsin Yücel’e, geçtiğimiz yıl ise Osman Şahin’e verilmişti. MTSO salonundaki törenden sonra edebiyatçılar Rina restaurantta verilen akşam yemeğinde buluştu. Köle, “Yakası Kürklü Yeşil Parka”yı imzaladı ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Süreyya Köle, ilk romanı, “Yakası Kürklü Yeşil Parka”yı okurlarıyla buluşturdu. Cumhuriyet Kültür Sanat Merkezi’nde (CKSM) düzenlenen imza etkinliğinde, Adana edebiyat dünyasının tanınmış isimleri ve kitapseverlerle biraraya gelen Köle, “Cumhuriyet arşivinde yaşam bulan romanıma gösterilen ilgi beni hem heyecanlandırdı, hem de ikincisi için güven verdi. Çok mutluyum” dedi. Yazın ve edebiyat dünyasından çok sayıda kişiyle kitapseverlerin katıldığı imza etkinliğinde konuşan Köle şunları söyledi: “İlköğretime başladığım yıllardan beri yazmayı düşündüklerimi, Cumhuriyet gazetesinin arşivinden de yararlanarak yazıya döktüm. Cumhuriyet arşivinde yaşam bulan kitap konusundaki düşüncem ise Adana’da filizlendi. ‘Yakası Kürklü Yeşil Parka’da aslında yalnızca benim ve ailemin yaşadıklarını değil, bir dönem Türkiyesi’nin ve o dönem işçinin, emekçinin, üniversite öğrencilerinin yaşadıklarını da anlatmaya çabaladım. Umarım, başarmışımdır. Bana yardımcı olarak cesaretimi artıran başta Cumhuriyet olmak üzere tüm yazar arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Gösterilen beğeni bana ikinci kitap için cesanet ve umut verdi.” Köle’nin kitabıyla ilgili konuşan yazar Hasan Hüseyin Gündüzalp ise, Türkiye’nin belli dönemini iyi bilmesine karşın, Köle’nin kitabında farklı şeyler gördüğünü belirtti, “Özellikle romandaki anlatım dili beni yaşananlar kadar çok etkiledi” dedi. Süreyya Köle daha sonra okurları için kitaplarını imzaladı. KOCA ÇINAR Köyün yaşlılarının, “Kızlaç köyü, çayır çimenlik bir düzlükte kurulmuştu, bu düzlükte tek bir çam bile yoktu” diyerek söze başladıktan sonra “ancak, yukarıdan çam, kekik kokusu gelirdi” diye eklemesi şaşırtıyordu dinleyenleri. Anlatılanlara göre, eskiden çokça bulunan geyiklerine türküler bile yakılmış yörenin... Şimdilerde geyik görme olanağı yok kuşkusuz. Ancak, siz yine de kokusunu duymak isterseniz çamın, kekiğin, bir yol o taraflara gidiverin! Bunların yanı sıra en azından Koca Çınar'ı görürsünüz... Öykülerle dolu çam kokulu orman yolunda bir süre ilerledikten sonra yol biter, şaşırmayın! Kızlaç köyünün tepesinden baktığınızda geniş bir taca sahip Koca Çınarı gözgöze gelirsiniz... Bir piknik alanı olarak kullanılan orman ve orman açıklıklarından oluşan bu bölgede bir su kaynağı da var. Ayrıca, eğer mevsimiyse ınarın tam gövdesinin altında pembe pembe açmış çiğdem çiçeklerini de görürsünüz. Düşen bir yıldırım Koca Çınar'ın içini yakmış, koca bir kovuk oluşmasına yol açmış. Bu ara, en yaşlı dalı kendi ağırlığını taşıyamadığı için kırılmış. Kırılan dalın yere değen ucu, yere kök salmış; bir doğa harikası yaratarak yeniden filiz vermiş bu kökten. Anıt ağacın gövdesine ucu sivri bir aygıtla yazılmış bazı isimlerin yanı sıra aşklarını kazıyanların bıraktıkları izleri de görürsünüz. Sanki yöre halkı ya da ziyarete gelenler, kendi isimlerini, aşklarını ağaca kazıyarak ölümsüzleştirmek isetercesine bırakıp gitmişler izlerini. Öğrendiğimize göre, Osmaniye Valiliği, bu ağacı da tabiat varlığı olarak tesçil ettirmiş. Türel’in sergisi sürüyor GAZİANTEP (Cumhuriyet) Burdurlu Ressam İsmail Türel, yapıtlarını Gaziantepli sanatseverlerle buluşturdu. Sanko Sanat Galerisi’nde açılan sergiye gösterilen ilgiden büyük mutluluk duyduğunu belirten Türel, çalışmalarında Burdur, Antalya ve Isparta başta olmak üzere çeşitli ortamlardan, özellikle kırsal kesimden kesitler yansıtmaya çalıştığını söyledi. Uzun yıllar suluboya çalışması yaptığını belirten Türel, “Akriliğin olanakları benimle örtüştüğü için bu teknikle, renklerin nokta ve çizgiyle uyuşmasını önemseyerek, severek tabiat sevgisini hareketli fırça dili ve renklerle tuvallere yansıtıyorum. Beğenilmesinden de doğru yolda olduğumu hissediyorum” dedi. Şimdiye dek Burdur, Antalya, Ankara, İstanbul ve İzmir’de 8 sergi açan Türel’in Sanko Sanat Galerisi’nde açtığı ve 29 eserinin yer aldığı sergi, 5 Ocak 2011 tarihine dek gezilebilecek. Köle’nin CKSM’deki imza etkinliğine katılan şair yazar H. Hüseyin Gündüzalp kitapla ilgili düşüncelerini açıkladı. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear