23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Yağdı ancak yetersiz Ç ukurova bölgesinde üreticilerin kaygıyla beklediği yağış iki aylık aradan sonra geçtiğimiz pazartesi günü sağanak halinde geldi. Buğday üreticisinin yüzünü biraz olsun güldüren 4 saatlik sağanak sırasında metrekareye 12 kilogram yağmur düştüğü, bölgede asıl etkili yağışın bugünden itibaren başlayacağı bildirildi. Osmaniye, Mersin, Adana, Ceyhan ve Tarsus'u içine alan bölgede etkili olan yağışın iki aya yakın süredir tarlada ekili olan buğday için çok yararlı olduğunu belirten yetkililer, bundan sonra düşecek yağışların verim ve rekolte için gerekli olduğunu söyledi. Meteoroloji Adana Bölge Müdürlüğü yetkilileri ise, etkili yağışların bugün başlayacağını ve hafta sonuna kadar devam edeceğini kaydetti, çiftçinin beklentilerine yanıt verecek yağışların beklendiğini açıkladı. Doğu, Güneydoğu ve Doğu Akdeniz'de üreticiler yağmur bekliyor YUSUF BAŞTUĞ hafta sonu yağış alacağını duyurdu. ADANA Anamur'dan Hakkari'ye dek Doğu Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde uzun süredir yağış bekleyen üreticiler, yağışların yetersizliğinden yakındı. Ekim yapan üreticiler tohumların çimlenmesi, yapmayanlar da toprağın tavını alması için yağış istiyor. Oldukça endişeli olan üreticiler dört gözle gökten düşecek damlaları bekliyor. Meteoroloji yetkilileri de, bölgenin bu Üretici örgütleri tedirgin Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Akdeniz Bölge Sorumlusu ve Kahramanmaraş Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Topçuoğlu, sorumluluk alanlarındaki Adana, Mersin, Hatay, Antalya, Kahramanmaraş, Gaziantep, Osmaniye ve Kilis'te kuraklık endişesi yaşadıklarını anlattı. Bölgeye 2.5 ay önce yağış düştüğünü aktaran Topçuoğlu, “Hububat risk altında. Ekilen hububatın büyük bölümü çimlenmedi. Bazı yerlerde hiç ekim yapılamadı. Ben de üreticiyim. Ektiğim buğdayı bozmayı düşünüyorum. Bugünlerde 'yağış olacak' deniliyor, bekliyoruz” diye konuştu. Doğu ve Güneydoğu'ya yağış düşmedi Bu yıl ekim sezonunun ardından çok az yağışın düştüğü Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde de üreticiler kuraklık kaygısı yaşıyor. Bölgeye buğday, arpa ve mercimek ekiminin ardından neredeyse hiç yağış düşmedi. Sulanabilir alanda üreticiler kendi olanaklarıyla sulamaya başlarken, kuru tarım yapılan bölgelerde çiftçiler kara kara düşünüyor. Şanlıurfa Ziraat Odası Başkanı Halil Dolap, bu yıl ekim ayının başında bazı bölgelerde düşen kısmi yağışın dışında yağmur yağmadığını belirtti. Bu durumun çiftçide kuraklık endişesine neden olduğunu dile getiren Dolap, uzun süredir ekim işini tamamlayan bölge çiftçisinin yağış beklediğini anlattı. Sonbaharın ilk günlerinde düşen yağıştan önce ekim yapan çiftçilerin, yeşerdikten sonra yağmursuzluktan dolayı ekinlerinin kurumaya başladığını ifade eden Dolap, bazı çiftçilerin tarlayı yeniden sürmeye başladığını söyledi. Bölgenin şu günlerde yağış almaması durumunda verim kaybı olacağı belirtildi. ÇÜ’de emekli öğretim üyelerine sert uyarı: “Odalarınızı boşaltın” ADANA (Cumhuriyet Bürosu)Çeşitli savlarla gündemden bir türlü düşmeyen Çukurova Üniversitesi'nde (ÇÜ) bu kez, yaşamlarını bilime adayan emekli öğretim üyelerine nezaketten uzak biçimde, “Odalarınızı boşaltın” denildi. Yer sorununu gerekçe göstererek emekli olan yaklaşık 30 öğretim üyesinin odalarına göz koyan ÇÜ yönetimi, “Gereğinin yapılması” için dekanlara yazı gönderdi. Dekanlar da kendilerine uygun olduğunu düşündükleri yöntemlerle yönetimin talimatını uygulamaya koyuldu. Bazı dekanlar olduğu gibi yönetimin istemini emekli öğretim üyelerine iletti. Kimi dekanlar, fakültelerinde yaşanan yer sorununu çözmek için “Emekli öğretim üyesi odası” tahsis etti, kimileri de odaların paylaşılması için orta yolu bulmaya çalıştı. saydı sorun yoktu. Ama dekanlara yazı yazılarak, nezaketten uzak bir şekilde odalarımızı boşaltma talimatı verilmesi hiç yakışık olmadı. Bizler ömrümüzün sonuna dek bilime hizmet etmek için yaşıyoruz” diye sitemde bulundu. Sorumluluğu dekanlara yüklediler Fakültenin sorumluluğunun dekanlarda olduğunu ve sorunu dekanların çözmesi gerektiğini anlatan üniversite yönetimine yakın çevreler ise yaklaşık 78 yıldır emekli öğretim üyelerinin yer, oda, internet ve telefon sorunu yaşayan mevcut öğretim üyeleri, araştırma görevlileri ve öğrencileri rahatsız ettiğini savundular. Aktif biçimde çalışan öğretim üyelerine saygı duyduklarını bildiren yetkililer, “Emekli öğretim üyelerimiz başımızın tacı ama bazıları odalarına hiç uğramıyor. Bazıları yalnızca gazete okumaya geliyor, bazıları balık tutmaya gidiyor” diye açıklama yapmaya çalıştılar. Emekli öğretim üyeleriyle ilgili sorunun özellikle fiziki olarak yer sorunu bulunan Ziraat Fakültesi'nde Peyzaj, Ekonomi, Toprak Bölümleri'nde yaşandığı öğrenildi. Ekili alanlarda toprak çatlamasıyla kendini gösteren kuraklığın çiftciler arasında kaygı yarattığını vurgulayan yetkililer, verim kaybının kaçınılmaz olduğunu söylediler. ZMO: “Ciddi sorun var” reticilerin yaşadığı kuraklık endişesiyle ilgili görüştüğümüz Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Adana Şube Başkanı Şahin Yeter, kurak bir dönem yaşandığını, Çukurova Bölgesi'nin geçtiğimiz günlerde aldığı yağışın da yeterli olmadığını söyledi. Bu mevsimde olması gereken yağışların yaşanmadığını belirten Yeter, “Karadeniz'de de yağış sıkıntısı var. Çiftçiler DSİ'ye başvuruyor. Özellikle sulama imkanı olmayan yerlerde ciddi sorun var. En kısa sürede yeterli bir yağış olmazsa Ü Şahin Yeter çiftçi zor durumda kalacak. Umarız yağışlar olur” dedi. ZMO Hatay Şube Başkanı Ahmet Sever yağışların yeterli olmadığına dikkat çekti. Bazı üreticilerin henüz ekim yapmadığını, ekenlerin de zarar gördüğüne işaret eden Sever, “Bugüne dek ekili yerlerin çimlenmesi gerekiyordu ama yağış alamadık. Ekmek isteyenler için de toprak tavlanmadı. Ovada yaklaşık bir milyon dönüm alanda buğday ekiliyor, üreticiler yağış bekliyor” açıklamasında bulundu. Sitem ettiler Yüzlerce akademisyenin ve on binlerce öğrencinin bulunduğu ÇÜ'de yıllarını eğitime ve bilime veren emekli öğretim üyeleri ise, ÇÜ yönetimine kırgınlığını dile getirdi. Yıllarca hizmet ettikleri üniversitenin ihtiyaçlarını bildiklerini belirten emekli öğretim üyeleri, “Bize saygılı ve uygun bir dille istenilen anlatıl Ahmet Sever Gaziantep Jeoloji Mühendisleri Odası Temsilcisi Serindağ: JMO Başkanı Baki sarsıntılara dikkat çekti: “Rant kaygısı deprem Akdeniz bölgesinde depremler durmuyor gerçeğini unutturuyor” SAVAŞ KÜRKLÜ BEKİR ŞAHİN GAZİANTEP Jeoloji Mühendisleri Odası Temsilcisi Ali Serindağ, Gaziantep’in Türkiye’nin en önemli tektonik hatlarından biri olan Doğu Anadolu Fay Hattı’nın etki alanı içinde bulunduğunu belirtti, kente 45 km. uzakta olan fay hattının ülkedeki en tehlikeli fay hattı olduğuna işaret etti. Depreme dayanıklı yapılar için Zemin Etüt Raporları konusunda özellikle yapı denetim kuruluşları ve belediyelerin gerekli duyarlılık ve dikkati göstermediklerini söyleyen Serindağ, “Bu raporların kaliteli hazırlanmaması, yapı üretiminin de kaliteli olması konusunda sıkıntı yaratacaktır” diye konuştu. Türkiye’nin, sahip olduğu jeolojik, topoğrafik ve meteorolojik koşulları nedeniyle büyük çaplı can ve mal kayıpla JMO Temsilcisi Serindağ, Gaziantep ve çevresindeki fay hatlarıyla ilgili bilgi verdi, tehlikeye dikkat çekti. rına yol açan afet olayları ile sıkça karşılaştığını anımsatan Serindağ şöyle konuştu: “Gaziantep’e yakın olan ve 90 km. uzunluğundaki GölbaşıTürkoğlu kesiminde tarihsel ve aletsel bulgulardan elde edilen verilere göre büyüklüğü 7 ve üzerinde bir depremin 1513 yılında meydana geldiği biliniyor. Gaziantep’in ilçelerinden İslâhiye ve Nurdağı’ndan geçen yaklaşık 145 km. uzunluğundaki TürkoğluAntakya kesiminde de 150 yıldan fazla zamandır büyük deprem olmadı. Bu durum, aslında söz konusu alanların deprem üretme potansiyeli açısından ne kadar tehlikeli olduğunun işaretidir. Burada meydana gelebilecek bir depremden Gaziantep’in etkilenmemesi mümkün değildir. Belediyelere bu konuda büyük görev düştüğünü kayde den Serindağ, alınması gereken tedbirlerle ilgili de şunları söyledi: “Eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi alanlarda yaşadığımız çarpıklığın bir benzerini afet konusunda da yaşıyoruz. Düşük standartlarda sağlıksız yapılaşma, düşük nitelikli kentleşme, bilimsel normlara dayalı arazi kullanım ve yer seçimi kararlarının rantsal kaygılara yenik düşmesi maalesef ülke gerçekliğimiz haline gelmiştir. Bilim ve teknolojinin gereklerini uygulamak yerine niteliksiz yapı üretim anlayışı, ‘afetlerin kader olduğu’ anlayışıyla birleşmekte, az gelişmişliğin beslediği bu yaklaşımlar, yanlış yer seçimlerini ve yeterli mühendislik hizmeti almadığı için daha doğuştan zaafiyetli binaları ortaya çıkarırken, jeolojik bilginin unutulmasını beraberinde getirmekte ve toplum deprem hafızasını yitirmektedir.” ADANA Önemli bir deprem kuşağında yer alan Akdeniz bölgesinde son bir aydır 2.2 ve 3.9 şiddet aralığında 200’den fazla deprem saptandığına dikkat çeken Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Melih Baki, “Fayların tektonik yapısındaki hareketlenme, sismik aktivitenin çok üzerinde seyrediyor. Yani dep remler durmuyor. Bu dikkat edilmesi, üzerinde durulması gereken bir durum” dedi. Doğu Akdeniz bölgesindeki depremleri kontrol altına alan, ancak depremlere de neden olan fayların tektonik yapısındaki hareketlenmenin bir süredir devam ettiğini irdeleyen ve normal sismik aktivitenin çok üzerinde bir hareket yaşandığını vurgulayan Baki şunları söyledi: “Oluşan deprem büyüklükleri 2.2 ile 3.9 büyüklüktedir. Derinlik ve dağılımlarına baktığımız zaman oluşan bu depremlerin çok önemli olduğu görülür. Özellikle 7080 yıldan beri sakin olan Ecemiş fay koridorunun özellikle Gazioluk, Silifke, Kırobası, Mersin, Tarsus’taki hareketlenmesi kadar, Osmaniye tarafındaki eş zamanlı deprem yığılmları da dikkat çekicidir. Bir ay önce yaşanan İskenderun Körfezi’nde yaşanan 4.6’lık deprem ve artçıların ha reketlenmesi önem kazanmaktadır. Akdeniz ve bölgedeki hareketlenmeler, Doğu Akdeniz bölgesinde tektonik faylardaki bu sarsılma tüm gelişmelerin bu yönde olduğunun göstergesidir. Tüm bu gelişmelere karşın Türkiye’de ulusal bir deprem politikasının gündeme alınmamasının kaygı verici olduğunu kaydeden Baki, “Halkımızın da dikkatli olması gereklidir. Bir doğa olayının felaketlerle sonuçlandığı, büyük can ve mal kayıplarının yaşandığı ülkemizde, ne yazık ki, hiç deprem yaşanmamış gibi davranan, depremi unutan, insan hayatını ve kamu yararını önemsemeyen bir anlayış hüküm sürüyor. Doğal afetlerle ilgili yasalar Meclis’e gelmedi ama çok çelişkili deprem genelgeleri ortada dolaşıyor. Olabilecek bir deprem felaketinin sorumluları bu çözüm yolunu aramayanlar olacaktır” dedi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear