26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

SAYFA 4 25 ARALIK 2009 CUMA İSKEN suç duyurusu Adana C. Savcılığı’nda Bölgede yatırımları destekleyenler de var, karşı çıkanlar da ATO, İSKEN mağdurlarını tedavi edecek ? İSKEN’den açıklama: “Ulus lararası çevre standartlarına uygun işletmecilik yapıyoruz.” ADANA (Cumhuriyet Güney İlleri Bürosu) Yumurtalıklı balıkçıların avukatı İsmail Hakkı Atal tarafından İSKEN ve Ç.Ü. Su Ürünleri Fakültesi yöneticileri hakkında yapılan “Temel milli yararlara karşı faaliyette bulunarak çıkar sağladıkları, görevi kötüye kullandıkları ve resmi belgeyi gizledikleri” savıyla yapılan “suç duyurusu” Yumurtalık Savcılığı’nın “Yetkisizlik” gerekçesiyle Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’na geri gönderildi. İSKEN tarafından yayınımızla ilgili gönderilen açıklamada gazetemiz hakkında suçlayıcı ifadeler kullanıldı. Doğu Akdeniz’de termik santral karşıtı platform oluşturmak amacıyla Adana Tabip Odası öncülüğünde girişim başlatıldığı öğrenildi. Platformun çeşitli etkinliklerin yanı sıra, bölge halkını sağlık taramasından geçireceği, bölgede İSKEN mağdurlarını tedavi edeceği bildirildi. “Suç duyurusu” başvurusuyla ilgili hukuk süreci yürürken İSKEN tarafından yayınımızla ilgili açıklama gönderildi. İmza kısmında herhangi bir yetkilinin adı bulunmayan, sadece “İskenderun Enerji Üretim ve Ticaret A.Ş.”yazılı “gözdağı verircesine” yapılan açıklamada, yayınımız çarpıtılarak bir tartışma ortamı yaratılmak istenildiği, ayrıca balıkçıların avukatı Atal için de küçümseyici ifadeler kullanıldığı dikkat çekti. İSKEN’in “uluslararası çevre standartlarına uygun işletildiği” savlanan söz konusu açıklamada “Bugüne kadar yetkili, uzman ve bağımsız bilimsel kuruluşlarca yapılan tüm izleme ve denetleme çalışmalarının sonuçları da tesisin çevre üzerinde olumsuz bir etkisi olmadığını açık ve net bir şekilde ortaya koymaktadır” denildi. İSKEN açıklamasıyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Avukat Atal ise şunları söyledi: “Bizim İSKEN’in doğaya ve çevreye zarar verdiğine ilişkin tüm iddialarımızın dayanağı var. Bu dayanak da, parasını bizzat İSKEN’in ödeyerek Ç.Ü. Su Ürünleri Fakültesi’ne yaptırdığı izleme ve değerlendirme raporudur. Bu raporların sonuçlarını kamuoyundan gizleme ve değiştirme çabaları sonuçsuz kalmıştır. Sadece soyut inkâr yoluna başvurmaları abesle iştigalidir. Ayrıca, basın özgürlüğünü tehdit eder bir ifade kullanmaları da haklılığımızı gösteren başka bir husustur.” Bu arada, Adana Tabip Odası (ATO)’nın öncülüğünde Doğu Akdeniz’de termik santral karşıtı bir platform oluşturmak amacıyla girişimler başlatıldığı öğrenildi. Konuyla ilgili görüştüğümüz ATO Genel Sekreteri Dr. Gülşah Seydaoğlu, girişimin önümüzdeki ay örgütlenme sürecini tamamlayacağını belirtirken ayrıca, İSKEN’in yol açtığı çevre tahribatından etkilenen bölge halkının sağlık taramasından geçirileceğini, sağlığını yitiren mağdurların tedavisi konusunda çalışmalar yapılacağını söyledi. Seydaoğlu, “Platform girişimimiz Türk Tabipler Birliği ile yörede örgütlü meslek odaları, çevreci kuruluşlar ve demokratik kitle örgütleri nezdinde sürdürülmektedir. Büyük olasılıkla 2010 Ocak’ının ortalarında çalışmalarına başlayacak” dedi. Yumurtalık tartışılıyor ? Baştarafı 1. Sayfada ZMO: “Gelecekten endişeliyiz” Mevcut İskenderun DemirÇelik, BOTAŞ, Toros Gübre, İSKEN Termik Santrali ve BTC doğalgaz, Kerkük Yumurtalık petrol boru hattı tesislerine yeni petrol boru hatları, rafineriler, tersaneler ve termik santrallerin ekleneceğini söyleyen Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Adana Şube Başkanı Şahin Yeter, Yumurtalık ve Doğu Akdeniz’in geleceğinden endişe duyduklarını belirtti. Yatırım ve planlamaların bilimsel altyapıya, araştırmalara dayanmadığını ve bilimadamlarına danışılmadığını anlatan Yeter, şunları söyledi: “Bölgede kurulması planlanan ithal kömüre dayalı çok sayıdaki termik santraller ayrı bir endişe yaratmaktadır. Mevcut İsken Termik Santralinin atmosfere gaz salınımının izin verilen değerlerin altında olduğuna dair resmi açıklamalar yapılmaktadır. Bunun böyle olduğu kabul edilse dahi 67 adet termik santralden salınacak zararlı gazların toplamının yaratacağı tehlike düşünülmemekte ve bundan hiç söz edilmemektedir. Atmosfere giden ve bir süre sonra yer yüzeyine yağışlarla veya rüzgar, yerçekimi ile ulaşan maddeler veya bunların oluşturduğu bileşikler ikinci kez bitki, su ve toprağı kirleterek değişik düzeyde çevre şartlarının değişmesine neden olmaktadır. Bölgenin arazi yapısı ve hava koşullarına bağlı olarak, etki yüzlerce kilometreye kadar yayılabilmektedir. Asit yağmuru denilen bu olgu yalnızca canlılar için değil, doğadaki tüm varlıklar için tehlike oluşturmaktadır” Vali İlhan Atış: “Çevre kirlenmeyecek” ? Yumurtalık Ceyhan bölgesinde yapılacak rafineri ve enerji santrallerinde nitelikli 12 bin işçinin istihdam edileceğine işaret eden Adana Valisi İlhan Atış, “Bu işçiler nitelikli işçi olacak. Kurslar açılacak, eğitimler verilecek. Biz de eğitim ve kurs vereceğiz. 2010 yılının sonu, 2011 yılının içinde 5.5 milyar dolarlık yatırım başlayacak” dedi. Vali Atış, yatırımların lagünler veya çevreye zarar vermeyeceğini de savladı. Yatırımların çağdaş tekniklerle yaşama geçirileceğini anlatan Atış, “AB'ye girmeye hazırlanan Türkiye'de, çevreye zararlı bir tesis kurmak mümkün mü? Büyük denetimler var. Zor bir şey. Yatırımlar kesinlikle çevre kirliliğine yol açmayacak” diye konuştu. bölgenin birinci derecede deprem bölgesi olduğuna da dikkat çeken Yeter şunları anlattı: “Ne yazık ki Ülkemizde amaç dışı tarım arazisi kullanımı talana dönüşmüştür. Sanayileşme, kentleşme, enerji ve ulaşım stratejileri toprağı yok saymakta, toprak korunması gereken kaynak değil, kullanım malı olarak görülmektedir. Bunun sonucu olarak yanlış kullanım, kirlilik ve bozunum süreci, toprağın üretkenlik yeteneğini hızla düşürmektedir. Türkiye sanayisine ve ihracatına bu topraktan kaynak sağlayacaktır. Toprak yoksa; su yoktur, bitki yoktur, canlı yoktur, yaşam yoktur. Unutmayalım ki gelecekte bu topraklarda çocuklarımız yaşayacaklar. Yeşil doğanın rengidir. Siyah ise karanlığın. Yeşil doğayı siyaha, dolayısıyla geleceğimizi karanlığa çevirmeyelim” Çalık'ın projesi yargıya taşınacak Çalık Grubu'nun Yumurtalık sahilinde kurmayı planladığı petrol rafinerisinin tamamen 1. sınıf tarım arazileri üzerine planlandığı da bildirildi. CHP'li İl Genel Meclis Üyesi Ahmet Baştagül, rafineri nedeniyle Yumurtalık'ta tarımsal amaçlı kullanılan 8 bin dönüm birinci sınıftarım arazisinin yok edileceğini söyledi. AKP'ye yakınlığıyla bilinen Çalık Grubu'nun kurmayı planladığı rafineri ve petrokimya tesislerinden sadece 8 bin dönüm arazinin etkilenmeyeceğine işaret eden Baştagül, tüm bölgenin bu gelişmelerden olumsuz etkileneceğini vurguladı. Rafinerinin işletilmesi aşamasında kalıcı yapıların ve sert yüzeylerin bulunduğu alanlarda doğal yapının biteceğini, tarım arazisinin yanısıra maki ve kumul alanın da yok olacağını dile getiren ve gazetemize özel açıklamalar yapan Baştagül, şöyle konuştu: “Ortalama bir rafinerinin günlük toplam su ihtiyacı 13 bin tondur. 10 yıl sonra insanların içecek su bulması bile tehlikedeyken, su kaynaklarımızı heba edecek günde 50 bin ton su kullanılacak yatırımlar insan sağlığı üzerinde olumsuz etkilere yol açacaktır. Denizden saatte 50 bin ATO Başkanı Şaban Baş: “Yabancı sermaye geliyor” ? Ceyhan'ın 18 Ekim 2007 tarihinde 'Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi' ilan edildiğini anımsatan Adana Ticaret Odası Başkanı Şaban Baş Çukurova bölgesinin özellikle yabancı sermayenin ilgi gösterdiği bir enerji üssüne dönüşme konusunda emin adımlarla ilerlediğini söyledi. BaküTiflisCeyhan (BTC) Ham Petrol Boru Hattı, Sugözü Termik Santrali, BOTAŞ, Toros Gübre Sanayi ve büyük ölçekli 7 adet gaz dolum tesisi yatırımlarının ardından Turkuaz, Petrol Ofisi, Çalık Grubu gibi büyük sermayeli firmaların da Yumurtalık Serbest Bölgesi'ne yatırım konusunda Enerji Piyasası Kurulu'ndan gerekli izinleri aldığını belirten Baş, ayrıca yabancı ortaklı çok sayıda firmanın bölgeye yatırım konusunda araştırma ve incelemelerde bulunduğunu belirtti. Yatırımların önemli bir istihdam yaratacağını söyleyen Baş, bölgenin kalkınmasında bu yatırımların önemli yer tutacağını anlattı. metreküp ton, günde 1 milyon 200 bin metreküp ton soğutma suyu çekilerek, yüksek ısıda tekrar denize deşarj edilecek olması nedeniyle deniz suyunun ısısı yükselecektir. Soğutma suyu denizden çekilip tekrar denize deşarj edilirken kirletici zehirli maddelerle su kirleneceği gibi, balık, larva ve yumurtaları da borular vasıtasıyla çekilerek telef olacaktır. Bölgede mevcut bulunan, İskenderun Demir Çelik, Botaş, Toros Gübre, Sugözü Termik Santrali ve BTC'nin de bulunduğu gözönüne alındığında, bu tesislerden çıkan sıvı, katı ve havaya verilen kirli gazların doğal ortamı giderek bozduğu bilinmektedir. Yeni yapılacak tesis veya tesislerin ek yükü yaşamı tehdit edecektir” “Geleceğimizi karanlığa çevirmeyelim” Planlanan yatırımların kurulacağı Çevreciler tepkili ? Yumurtalık'a bağlı Gölovası'nda da 42 balıkçının BTC'nin 'Deniz ve deniz canlılarına zarar verdiği, av sahasını daralttığı' gerekçesiyle dava açtığını anımsatan avukat İsmail Hakkı Atal, Yumurtalık Körfezi'nin Türkiye'nin en önemli sulak alanlarından biri olduğunu ve bu alanı korumaya çalıştıklarını vurguladı. Bölgede kurulan BTC, İsken Termik Santrali, petrokimya tesisleri ile petrol rafinerilerinin çevre için tehlikeli olduğunu irdeleyen Atal şunları söyledi: “İSKEN Termik Santrali açıldığında, 'Bu tesisler çevre için zararlı olacak' dedik. Sonuçlarını şimdi görüyoruz. Balıkçılar avlanamıyor. Deniz suyu ısınıyor, av sahaları daraldı, ürün çeşitliliği azaldı. Termik santralin bacaları standartlara uymadığı için çevreyi kirletiyor. Açılan davalarda bunları dile getirip, önlem alınmasını istedik. Öncelikle körfez ve çevresini kurtarmaya, sonrasında da balıkçılarımızın mağduriyetini gidermeye çalışıyoruz.” RAMSAR SÖZLEŞMESİ NEDİR? ? Ramsar Sözleşmesi, 3895 sayılı kanunla onaylanarak, 17 Mayıs 1994 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlandı. Bu sözleşmenin hükümlerine dayanılarak 30 Ocak 2002 tarihinde Ulusal Sulak Alanları Koruma Yönetmeliği çıkartıldı. Bu yönetmelik, sulak alanların korunması ve geliştirilmesini hedefliyor. Yönetmelik kapsamında uluslararası ölçekte korunan Ramsar Alanları ilan edilebileceği gibi, ulusal düzeyde başka sulak alan koruma sahaları da ilan edilebilmektedir. Yönetmeliğin genel hükümleri kapsamında tüm sulak alanların korunması ve akılcı kullanımı gerekiyor. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear