22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

9 haziarn 2024 7 O genelde susuyor, şarkıları konuşuyor. Feridun Düzağaç uzun süre sonra yeni bir tekli ile sevenlerinin karşısında ‘kariyerime asla tapmadım’ aklaşık beş yıldır müzikal bir suskunluk içindeydi Feridun Feridun Düzağaç’ı bilenler bilir. Lafını esirgemez, Düzağaç. Onu çok seven ve nasıl bir tavrı olduğunu bilen kadim düzen onun değerlerine uzaksa vazgeçmenin Y dinleyicileri için bile uzundu bu süre. erdemini bilir... Belki de bu yüzden söyledikleri Şimdi “Kötü Adam” isimli teklisi ile geri döndü. hemen dikkat çekiyor ve değer buluyor. Beş yıl Hep olduğu gibi zamanın ruhuna hâkim, bireysel duyguları toplumsal katmanlardaki karşılıklarıyla sonra çıkardığı “Kötü Adam” şarkısı da yine görerek oluşturduğu dizeleriyle. Sözün geri dinleyenlerinin duygularını yansıtıyor. kalanını ona bırakalım... u “Kötü Adam”da sürekli yanlış kararlar verip yanlış adamlara âsşık olan bir kadın anlatılıyor. Aynı zamanda ülkemizdeki kutuplaşmanın etkisiyle giderek büyüyen, semiren ve karakteri belirginleşen bir kötü adam tektipine de işaret ediyor. Şarkıyı kızıma yazdığımı düşünen ve ‘asl Ola n dinledikten sonra kızlarının gelecekleri için kaygılarını dile getirip tatlı tatlı sitem eden BiRli kte çok mesaj aldım. Sokak köpeklerine uğursuz geldiğime dair orantısız mizahi mesajlar da sÖYl eMek’ maalesef. Oysa şarkıdaki “acımasız, saf kötü, taş kalpli” tanımı deprem felaketi sonrası yardım için çırpınan insanlara saldıran bütün kötü kalplilere u “Göz önünde olmadığı için içten isyanım adına not üzüldüğünüz, bir şarkınız var mı? aldığım duygularımdı. “Şarkı-toto”yu hep dinleyici kazanır. Bir şarkı, Sonra sonra evrildi dinleyici sevince şarkı oluyor yani. O şarkının bu kadar dinlediğiniz haline. sahiplenilmeyenleri derhal olmadım. Öyle yaşayanları küçümsedim hatta sevilmesine şaşkınlıktan çok “100’ler kulübü”nde bir şarkı Bana sorarsanız içimde. İlk zamanlar “Hatırımız için bu kararınızı uyuturuz” diyen bir kötülüğe karşı yazarı yani en az 100 şarkı yazmış bir yorgun olarak sanki tek dünyaya ve lütfen delin”ler zamanla “Sen kim oluyorsun ağzımı bozmadan şarkı yazabilir bir şarkının gölgesinde dinleniyormuşuz duygusu asıl rahatsız insanlığa kötülük da bizi boykot ediyorsun”a dönüp düşmancılık miyim? Ağzımı bozmam. Kalp olduğum ki üzerine konuşulduğu kadar önemsediğim bir durum üzerinden tuttuğum kırmama kaygımı da sağlıklı oyununa dönüşmüştü. Bunlara gülüp geçiyorum da değil. konserlerimize gelenler bilir, kadim dinleyicilerimizin minik bir ışık bu deniz bulmuyorum. Bu benim artık. İyi kötü konser verdiğimiz sürece duymak istedikleri şarkıları bile “Ya bunlar çok efkârlı, boşver” şarkı. Aynada otosansürüm sanırım. “gözlerden uzak kaldığım” fikrine katılmıyorum. ülkütekin diyerek geçiştirmelerim çoktur. Çat diye “l osing My Religion söyle” gözlerimizin Basit bir tercih meselesi bu. diye bağıran birisi çıkabiliyor, yanıbaşındaki bir başka dinleyici Düşmancılık oyunu dibine kadar u O günlerden bugüne uzanan 11 yıllık sürede “Bu da amma cover yaptı he” diye hayıafl nırken. Benim için tebessüm ederek bakabiliyorsak sorun u Gezi olaylarının ardından müzik ve genel olarak sanat camiasının siyaset aslolan birlikte şarkı söylemek, “kurumuş Ölüyorken”i hep bir yok. Sorunuzda andığınız tip hayatın medyanın olayları yansıtmaması veya karşısındaki tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz? ağızdan söylemek enfes olurdu elbette ama bilmiyorum. her yerinde. Futbolda, trafikte, siyasetin taraflı yansıtması üzerine bir boykot Kamu vicdanını acıtan ne olduysa derdimizi, Hep bir ağızdan söylenen yeterince şarkılarımız var ve bile isteye üstünden nemalandığı düşman kararı almıştınız. Sessizliğinizde bunun kaygımızı fikrimizi yazıp söylemenin vatan bu benim en değerli hazinem. Hem “Onlarca şarkı kardeşlik ya da nefret ekseninde. Elimizde etkisi var mıydı? haini ilan edilmelere çıktığı bu karanlık sokakta yazmış biriyim” diye böbürlensem ne olacak? kamerası her daim açık telefonlarımızla O boykot kararından da önce en susmaya sığındım. Aklım sadece bana yetiyor Şarkı yarıştırmaktan, kıyaslamaktan durduğumuz sürece dünya daha iyiye gitmeyecek. başından beri aslında hiçbir zaman “medya olsun. Ne mağdur edebiyatı yapmaya utanma vazgeçeli çok oldu. ve pr”a inanmadığım gibi medya için de hiç duygum izin verir ne de “Canları sağ olsun” u Değer yargılarının birbirine girdiği bir çağdayız çok cazip olmadım. Veya her zaman benden demeye gönlüm razı gelir. Kimseye kırgın ve diye düşünüyorum. Bazı olağan görünen şeyleri cazip birileri oldu. Aramızdan zamansız ayrılan söylemek bile yasakken, “Bu kadarı da olmaz artık” kızgın değilim. Kimseye de devrim veya cesaret yargılarından geçmiş olduk. Dünya diplomasız ve yokluğuna alışamadığımız bir dostum denilen pek çok durum da olağan görülüyor. Böyle bir madalyası verecek ne yetkim ne konumum yargıç doldu yavaş yavaş ve diplomasız benimle koca bir turne geçirdikten sonra şaka çağda şarkı sözü yazmak zor mu? var. Canları veya özgürlükleriyle bedel ödeyen “öğreten”. Bahsettiğiniz değer yargılarının ve yollu “Oğlum ne biçim starsın sen, ‘sex drugs Etkileşim, beğeni, takip, teşhir tıklanma gerçek mağdurun yanında birkaç Instagram ahlaki çöküntünün ahlakçılık ile eşzamanlı zirve vs. ne derseniz diyelim, nice “akıllı telefon and rock’n roll’ değil ‘et süt yumurta’sın postunda yediğim küfürlere ve iptal edilen birkaç yaptığı saçma sapan mevsimindeyiz hayatın, kullanıcılığı” öncelikleriyle yaşamaya alışmış maşallah” demişti. Hakkımdaki en çarpıcı ve düzine konser için ağlıyor değilim. Sadece hatta doğrudan buna doğmuş genç nesillerin değer garipsediğim de bu. Anlamak mümkün değil doğru tanımlamadır bu. Buyum ben, böyle üzgünüm, başka bir yerden bakmaya ihtiyacımız yargılarına geç kalmasını yadırgayamayız. Birileri veya usta ozanın nefis özetiyle “Anlamak mutluyum. Boykot kararı ise bugün olsa yine hiç var. Fark etmeye, anlamaya ve nihayet insanlığa “Size sosyal medyadan para kazanma çözmeye yetmez”. Söz yazmak ise benim için düşünmeden vereceğim bir karardı. Kişisel ve uyanmaya. Şahane bir uykuya ve bir halkın asla zor olmaz ama kendime şunu sorarım, önemsiz tarihimin “aferin”idir o tavrım. Hiçbir şansı bahşediyoruz, ne kadar cüretkâr ve rahat uyandığına tanık olduğum şahane bir rüyaya olursanız o kadar kazanırsınız” dediği gün değer sordum da: “Değer mi?” Misal, “15 günde zaman “kariyerini yöneten” ve ona tapan biri ihtiyacım var. Belki hepimizin. Disney+’ta yayımlanan dizide Elizabeth Moss he Veil”in, gelişimleri hikâyenin en büyük aY’a seYaHat ikna becerisi destekçisi. Hatta hem Moss performansı ile göz kamaştırıyor. bir hayli hem de Adilah’ı canlandıran yüksek, Marwan’ın rollerinde büyü- “T “yok olma leyici olduklarını söylemek takıntılı” ve yeni kimliklere gerek. Ancak kötü bir karakter ‘Peçe’nin bürünebilme hızıyla nam olarak Adilah’ın portresi o salmış MI6 ajanı ile hikâyenin denli “beyaza” yakın betimle- girizgâhında bir havalimanında niyor ki bir süre sonra Imo- tanışıyoruz. Karşısında oturan BaŞak Bı Çak gen Adilah’ın yanında daha ardındaki kimlikler: adam, Interpol’ün kendisini gri kalmaya başlıyor. Bu bir basakbicak yakalayacağını öğrendiği anda bakıma Moss için yaratılan @gmail.com karakterin hem tüm hikâyeyi soruyor: “Kimsin sen?” İngiliz Puanım: 6.5/10 ‘The Veil’ sırtlayacak kadar zengin ajan yanıtlıyor: “Son 37 gündür olması hem de aktrisin perfor- yaptığın her hareketi ve sözü mansıyla ilişkili. Öte yandan Adilah’ın ezberleyen kişiyim.” kuşku uyandırma yönünün törpülenmiş Bu andan sonra yeni görevi için görüntüsü, iki karakter arasındaki zıtlığın yeni kimliğini belirleyen ve aslında bir zayıflamasına neden oluyor. Şu bir ger- bakıma olay örgüsü boyunca yaşayacağı çek ki sinema tarihi, kötü karakterlerin kimlik krizinin fitilini ateşleyen Imogen gücüyle desteklendiği için unutulmaz (Elizabeth Moss), IŞİD’in en güçlü hale gelen iyilerle dolu. Adilah, dünyanın komutanlarından biri olduğu düşünülen en korkunç terörist gruplarından birinin bir kadını, Adilah El Idrissi’yi (Yumna üyesi olarak daha fazla siyaha bulanmış Marwan) bulmak üzere Türkiye-Suriye olsaydı ve filmin gizemini daha fazla sınırındaki mülteci kampına gidiyor. besleseydi “peçelerinin ardındaki kim- Karlarla kaplı kampta açlık çeken likleri gösteren” iki kadının yolculuğu insanlara, özellikle çocuğu olan annelere seyirci üzerinde daha etkili olurdu. “The yemek dağıtırken gördüğümüz Adilah’ın Veil”in ve dolayısıyla dizinin yaratıcısı -bir vesileyle- kaçmasına yardımcı olan Steven Knight’ın bu noktada hikâyeyi Imogen’in görevi kadının Djinn al Raqqa, çok daha ileriye götürecek bir fırsatı yani Rakka’nın Cini lakaplı komutan kaçırdığını ve halihazırda pek çoğu tek olup olmadığını öğrenmek. Ancak boyutlu izlenimi uyandıran karton yan Anadolu’nun dağlarından önce İstanbul’a, karakterler ile onlara iliştirilmiş klişe peşi sıra Paris’e ve Londra’ya uzanacak dokundurmalarla birlikte inandırıcılığını bir yolculukta sahip oldukları çoklu -bazı anlarda- zayıflattığını düşünüyorum. kimliklerin ötesine geçen ve birbirlerini Bununla birlikte her iki kadının öykü tanıyan iki kadının “arkadaşlığı” “The boyunca yaşadığı değişimin yanı sıra Veil”in katmanlarını inşa ediyor. Ne var Imogen’in benlik krizinin, geçmişini, ki bu katmanlar arasına sıkışan kimlikler, ailesini, yaşadıklarını keşfe dönüşmesi yalnızca Adilah için değil bir süre sonra ve finalde görkemli bir monologla ahlaki sınırlarını ve görev tanımlamasını süslenmesi bütününde “The Veil”i kaybetmeye başlayan Imogen için de sürükleyici bir dizi yapmaya fazlasıyla kaçınılmaz bir benlik arayışına dönüşüyor. yetiyor. Neticede bir çırpıda izlenen, türkiye’ De geçen serüven aksiyon ve drama dozunun dengeli Gerçekten de Türkiye’de aldıkları ilk olduğu ama en çok da Moss’un ve pasaporttan itibaren asıl kimlikleri su Marwan’ın kimyalarının The Veil’i yüzüne çıkmaya başlayan, şekil değiştir- parlattığı bir casus serüveni bu. İki mekle ünlüyken sonradan öğreneceğimiz kadının, kimliğin ve ahlaki sancıların, iyi- nedenlerle birbirlerine karşı şekil değiş- kötü karmaşasının ve acılı geçmişlerin bir tirmeyi bırakan iki kadının bu karakter mozaiği ve bir hayli de duygu yüklü.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear