23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

10 eylül 2023 5 İlayda Akdoğan’la bir Z kuşağı olarak her anlamda büyümenin nasıl bir şey olduğunu konuştuk ‘Büyüdüm, geliştim, MErYEM Parlak değiştim’ enç kuşağın sevilen oynncuları arasında yer alan İlayda Akdoğan, Netflix yapımı polisiye üçlemesinin ikinci filmi “Kötü Adamın 10 Günü”nde bir kez Gdaha Pınar olarak izleyiciyle buluştu. Başarılı oyuncuyla hem rolündeki dönüşümü hem de yaşamındaki değişimleri konuştuk. u “İyi Adamın 10 Günü”nün ardından “Kötü Adamın 10 Günü”nde de Pınar'a rol verdiniz... Karakterin değişimi, dönüşümü sizde şimdiye kadar nasıl bir iz GiYSinin bıraktı? Pınar benim için çok özel bir karakter. İlk duYGuSu anlaştığımızda üç kitabı da okumuştum ve daha birinci filmi çekerken bile diğerleri için heyecanlıydım. ön EMli Ergenlikten genç kadınlığa geçişi, duygusunun ve u Genelde şık ve güdüsünün değişimini yansıtabilme fırsatı benim için sade giysileri tercih çok keyifliydi. İlk defa da dönüşümünü bu kadar net ettiğinizi görüyorum. görebildiğimiz bir karakteri canlandırdım aslında. alışveriş ölçütleriniz u Oyunculuğu sosyal anlamda duyarlı olduğunuz neler? konularda farkındalık yaratmak için de kullanmak Tamamen içinde istediğinizi söylemiştiniz. Bu hedefinizin neresindesiniz? mutlu hissettiğim Bunu istediğim gibi şekillendirebilmek için biraz giysiler. kombinim, ruh halimi gerçekten daha yolum var. Süreçte çok şey deneyimleyip çok şey etkiliyor. O yüzden öğreniyorum. İyi bir izleyici ve dinleyiciyim. Zamanı bana yakıştığını gelince bunun işime yarayacağını düşünüyorum. düşündüğüm, “Mustang” filminde oynamak bu konuda ufkumu çok zamansız, iyi genişletti. Bende bıraktığı hisleri unutmadan gelecek hissettiren parçalara için kendime koyduğum hedefler var. yöneliyorum. u “Mustang’la”, Oscar adayı bir filmde yer almış oldunuz. Büyüdükçe ve kariyer basamaklarını tırmandıkça mesleğin, sette olmanın, bir karakterle özdeşleşmenin, anlamında ne gibi bir dönüşüm oldu? Büyüdüm, geliştim, değiştim ama işime olan motivasyonum hiç değişmedi. Zamanla daha da u roham kabir’le uzun süredir profesyonelleştim ama 16 yaşından beri sette süregelen mutlu bir ilişkiniz olduğu olup sektörün içinde büyüme fırsatım olduğu söyleniyor. Günümüzde ilişkilerin en büyük için çok şanslıyım. İşim beni en çok mutlu eden, ‘Toksik’lik sorunlarından olan “toksik” davranışları motivasyonumu en çok yükselten şey. Zamanla bunu ilişkinizden nasıl uzak tutuyorsunuz? çok daha iyi anladım. Güzel deneyimler yaşadım. Aslında ikimizde toksik değiliz ve böyle Bunların hepsi bir araya geldiğinde yol daha da keyifli bir ilişki dinamiği aramıyoruz. İletişimimiz aramıyoruz oluyor. kuvvetli, her şeyi konuşuyoruz. Birbirimizi u Spotify listenizde son dinledikleriniz nelerdir? olduğumuz gibi kabul ediyoruz ve Drake - Search & Rescue değiştirmeye çalışmıyoruz. Dave, Central Cee – Sprinter ‘En samimi Korku öğeleriyle puslu anılar arasında ‘The Souvenir’in izinden giden Joanna Hogg yapımı halimle’ u Sosyal medyadaki işbirliklerinizle de biliniyorsunuz. Bir ailenin hayaletleri: Sosyal medya, yaşamdaki öncelikleriniz arasında kaçıncı sırada yer alıyor? Ben Z kuşağıyım ve aslında kendimi bildim bileli sosyal medyanın içindeyim. Bu yüzden oraya sonradan adapte olmak yerine “Bu platformlarla Sonsuz Sır büyüdüm” diyebilirim. İnsanlarla iletişime geçip en samimi halimle kendimi ifade edebilmek, günlük islerle kaplı bir ormanda, gecenin yaşamımı paylaşmak çok hoşuma gidiyor. Biraz karanlığında ilerleyen ve ailenin da kendime anı bırakıyorum, dijital günlüğüm “sınıfsal” özelliklerini açık eden gibi. Öncelik konusunda da hayatımı sırf oradan bir araba... Arabanın içinde uyu- yansıtmaya çalışarak yaşamıyorum ama çok keyif Syan yaşlı bir kadın ve onu doğum aldığım için paylaşımlarıma zaman ayırıyorum. gününü kutlamak üzere Galler’de bir otele götüren kızı... Joanna Hogg, enfes “The Souvenir” filmlerinin bir devamıymış duygusu uyandırmakla kalmayıp o gezegenden küçük elementleri ana karakterinin omuzlarında birer toz kırıntısına dönüştüren yeni filmi “Sonsuz Sır” (The Eternal Daughter) ile yeniden yarı küçük anları nedeniyle kısmen doğru da... bir biçimde annenin yüzünde ve Julie’nin otobiyografik bir dünyaya giriş yapıyor. Ancak bu pelerin filmin sizi korkutmaya satırlarında görünürlük kazanıyor. Evdeki Ancak bu evren eğilimli olmadığı gerçeğini gizlemeye her obje, bir sığınağı anımsatan tuhaf yeşil bu kez daha çok aY’a SEYaHaT çalışmadığı gibi anlatı ilerledikçe ışıklandırmalı koridorlar, çevredeki nemli gotik bir hayalet burnunuza gelen dram kokusunu da fark ormanın üzerine çökmüş ve neredeyse hiç filmi kisvesi altına etmenize izin veriyor. kalkmayan pus ve genlerinden aktarılan gizlenmiş derin Otele girdikleri andan itibaren acılı hatıraların zihnini ve bedenini rahat kederlerle, ailevi onları kaba bir şekilde karşılayan otel bırakmadığı Julie... bağlarla, belleğin görevlisinden, odaların tümü doluymuş sinsice perde gibi davranılmasına ve aslında Julie ve Filmden Filme çektiği hatıralar annesi Rosalind’den başka kimsenin akt arılan anılar ve bir otelin duvar olmamasına veya labirenti andıran Başak Bıçak Joanna Hogg, kıvrak bir hamleyle “The kâğıtlarına sinmiş koridorlarından geceleyin başlayan Souvenir”de Julie’yi canlandıran Honor tarihi olaylarla gıcırtılara değin her ayrıntı filmin yaratmak basakbicak Swinton Byrne’nın gerçek yaşamdaki bezeli... İkinci istediği huzursuzluk üzerine kurulu. Ancak @gmail.com annesi Tilda Swinton’ı yeni bir Julie olarak Dünya Savaşı’nın bu duygu sözde bir hayaletin musallat ekrana konumlandırıyor ancak daha da göz yoğun sisinin olmasından öte evin üzerine yerleştiği alıcı olan ve filmi güçlendiren seçimi anne arazisinin üzerine çöktüğü bir otele toprağın, içinde yaşayan insanlarının, olarak da Swinton’ı kadrosuna eklemesi. annesiyle gelen Julie -belki de “The pencerelerinin, duvarlarının ve en çok da Böylelikle filmden filme, kuşaktan Souvenir”in Julie’si- kısa bir süre önce annesi aracılığıyla Julie’ye sirayet eden kuşağa, atalardan bireye, bir yönetmenin ölen babası üzerine konuşmak belki bu bir tedirginliğin yansıması. Julie ve annesi zihninden sinemaya aktarılan her bir anının hikâyeden bir film çıkarmak ve annesiyle konuşmaya ve geçmişe ilişkin kapıları yüklendiği ıstırap, pişmanlık, hüzün ve biraz daha yakınlaşmak istiyor. Bunun aralamaya başladıkça yükselen keder, kasvet Sonsuz Sır’da kümeleniyor ve için de annesinin küçükken, “The Blitz” anneyle kızının gündelik konuşmalarında filmi şekillendiriyor. Bu film, vitrinindeki denilen Alman bombardımanından kaçarak havaya karışıyor. Bellek tazelendikçe “korku motifiyle” sizi cezbeden ama teyzesinin yanına sığındığı ve hafızasında anne “yaşlanıyor”, Julie evin “acılı satın aldığınızda, daha çok bir tarihin, bir önemli bir yer tutan, şimdilerde otel olarak bağrışlarıyla” her geçen gün daha çok ailenin, bir anne ve kızının tüm yükünü kullanılan bu köşkü seçiyor. Öykünün kıvranıyor. Gündüzleri kimsenin olmadığı açılış sahnesindeki tekinsiz ortamdan ve sırtladığını fark ettiğiniz antika bir eşya bir oturma odasında çay eşliğinde yapılan gibi. Ve sonuçta nesneler, bizim onlara ona eşlik eden notalardan filmin bir korku kısa sohbetlerde, geceleri yemek salonunda anlatısı olduğu düşünebilir. Rahatsız edici ya da yatak odasında açığa çıkan anılar nasıl baktığımızla alakalıdır. Puanım: 7/10 Fotoğraf: ayhan akbaş
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear