23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

I S A R A R A L S U 22 EKİM 2023 4 Türk tasarımcı Tuğcan Dökmen’den Londra’da moda ve sanatı birleştiren bir sergi meremy palr ak Tüllerin içinden nkara’da başlayan yaşamöyküsünü boyutlu tekstil işlerim, ve büyük ölçekli açık karakterlerdeki kadın resimleri çizerdim. Londra’da sürdüren ve farklı hava enstalasyonlarımın fotoğrafları yer alıyor. Doldurduğum bu defterlerle başladı moda açılardan baktığı dünyayı farklı Enstalasyon fotoğraflarını eşim Felix Koch tasarımı merakım. Simdi görüyorum ki disiplinleri bir araya getirerek ile birlikte çektik. Çerçevelenmiş işlerimdeki büyüyünce nasıl bir kadın olacağıma karar Aanlamlandıran bir isim Tuğcan tülleri bazen beş kat, bazen de 100 kata kadar vermeye çalışmışım. O his benimle. Hâlâ Dökmen. Küçük yaşlarda başlayan moda tasarım üst üste koyarak düzenliyorum. Her kat bir büyüyünce nasıl bir kadın olacağıma ilgisini eğitimle biçimlendiren sanatçı, sonrasında öncekinden daha kısa kesildiği için renkler karar vermeye çalışıyorum. O yüzden Londra ve Paris Moda haftalarında yer aldı. transparandan opaklığa derece derece geçiyor. Bu tasarımlarım ve tarzım arasında Hüseyin Çağlayan, Diane von Furstenberg, geçişlerde oluşan çizgilere farklı formlar vererek bir mesafe var. Hayal dünyam ve Beymen gibi modaevlerinde çalıştıktan desenler oluşturuyorum. Her kat tül elle kesilip gerçekte olduğum dünya. Saydam, sonra Koreli sanatçı Do Ho Suh’nın ekibinin kompozisyona yerleştiriliyor. Dikkat ve emek renkli, hafif, uçuşan tüller de bana parçası oldu. Şimdi ilk kişisel sergisi “Tül” isteyen, zamanla geliştirdiğim bir teknik. Sergi, kendimde daha çok görmek istediğim ile Londra’daki LOT Projects’te 27 - 29 Ekim doğal manzaradan esinlenerek şeffaflığı, opaklığı, vurdumduymaz, rahat, neşeli havayı arasında sanatseverlerle buluşmayı bekliyor. ışığı, renk tonlamasını, mekanı, iki boyuttan üç çağrıştırıyor. Kendi benliğim ile Yaratımla sürecini kendisinden dinleyelim... boyuta geçişi araştırıyor. Renklerin işimde önemli ideal benliğim arasındaki uçucu sınırı bir yeri var. Gündoğumu ve batışı sırasındaki hatırlatıyor olabilir. Annem babam u Bu bir moda sergisi değil de yaratıcı bir sanatsal Tuğcan gökyüzüne ve ufka olan hayranlığım, kat kat üst psikolog olduğu için fazla analiz ediyor birikimin dışavurumundan kalanlar diyebiliriz Dökmen üste koyduğum tüllerin renk seçimine ve renk da olabilirim tabii! sanırım. geçişlerindeki düzenine esin oluyor. Doğadan Her alanda disiplinlerarası siyah-beyaz esinlenip çerçevelediğim kompozisyon sınırların ortadan kalkmaya başladığı bir ve renkleri, büyük ölçekli açık hava dönemdeyiz. Tül bir moda sergisi olmamasına enstalasyonlarımda doğal manzarayla tekrar karşın moda işlerimden esinlenen bir sergi. Bozkıra dönüş bütünleştiriyorum. Dediğiniz gibi yaratıcı birikimin doğal bir şekilde kendiliğinden dışavurumu. Sergide farklı renk u Sergide Tuz Gölü kenarında, tarlada ve u Tülün sembol dünyanızda nasıl bir anlamı var? uçsuz bucaksız alanlarına dönme ihtiyacı ve yoğunluklarda düzenleyip iki cam arasına Anadolu bozkırlarında yaptığınız enstalasyonlar Bir çok küçük çocuk gibi ben de farklı hissediyorum. Sergi uzun süredir sıkışıp da yer alıyor. Çalıştığınız alanlar bana sıkıştırarak çerçevelediğim tüllerden oluşan iki tarzlarda giysiler giydirdiğim değişik kalan tül katmanlarımın serbest bırakılması, sadeleşmeyi, öze dönmeyi ve boşluklara yer yıllar sonra yeni bir anne olarak eve dönüşün bırakmayı çağrıştırıyor. getirdiği ruh halini yansıtıyor. Hamileliğimin yedinci ayında eşimle u Serginin açılışı Cumhuriyetimizin 100. Londra’dan Ankara’ya gittik. Pandemi yıldönümüne de denk geliyor. Bu bilinçli bir tercih dönemiydi ve kızımı doğurduğumda aileme miydi? yakın olmak istedim. 16 yıldan beri ilk defa Bilinçli değildi ama denk gelmesine Ankara’da bu kadar uzun süre kaldım. sevindim. Çünkü Cumhuriyetin 98. yılı Yarım kalmış bazı işlerimi, hislerimi tamama için Kızılay’a asılan bayraklardan da erdirdiğim, sanatıma çok katkısı olan bir esinlenmiştim. Ankara’da tarlalarda süre oldu ve sergideki işlere yansıdı. Bir gerçekleştirdiğim enstalasyonlar Kurtuluş çeşit yurda ve öze dönüş güzellemesi. Kat Savaşı’nın yaşandığı bölgede. Bu bir kat, üst üste koyduğum farklı renklerdeki tesadüf ama sonradan fark ettiğimde tam tüllerle yıllardır çalışıyorum. Genelde da Sakarya Savaşı’nın yapıldığı topraklarda birleştirip giysi yapıyorum veya iki cam tüllerimin dalgalanması bana çok hoş geldi, arasına sıkıştırıp çerçeveliyorum. Ankara’da hüzünlendirdi. Yıllardır yurtdışında olmak içimden bu sıkışıp kalmış tülleri ferahlatmak, gelgitler içinde yaşamama yol açıyor. Bir özgürleştirip açık alana yaymak geldi. Kendi gözüm dünyada, bir gözüm Türkiye’de. Sergi yarattığım bir çeşit baskı ve kaygıyla geçirdim yurtdışı yıllarımı. Sansürlediğim, dışarı benim için öze dönmekle, döndüğün yeri yeni çıkmak isteyen bir yanım var. Ankara’da bir gözle görmekle ilgili. Sergilenen işlerim Tuz Gölü yaşarken ilgimi hiç çekmiyordu ama şimdi bu tür duygular içinde kızımı doğurduğum hayatımın önemli anlarında bozkırın dönemi yansıtıyor. İklim krizine karşı yanıt panruhçuluk olabilir mi? Panruhçuluğun ‹ S T A N B U L yükselişi atrix, dünyayı algılama ABD yapımı filmde kahraman kişi ABD’li biçimimize etki eden bir asker olan Jake Sully’dir. Neytri’ye olan filmlerin başında gelir. aşkı sayesinde kutsal yaşam ağacı Eywa’nın KITAP Burada bulunan gerçeklik hakikatini anlayan Jake, insan oluşun Molarak deneyimlediğimiz doğasına dönüp hepimiz adına bir tarafın dünya filmin repliklerinde yapı söküme temsilcisi olur. uğratılır. Neo, dünyayı kastederek “Bu AğAç mı bilge insAn mı? gerçek değil mi” diye sorar. Morpheus’un ayşe acar “İnsanın doğası ağaçla, hayvanlarla yanıtı şöyledir: “Gerçek nedir? Gerçeği paylaşılan bir doğadır ve hatta bir bilgelik nasıl tanımlarsın? Eğer hissedebildiğin, hiyerarşisi söz konusu olacaksa bir ağaç tek başına FUARI koklayıp, tadıp, görebildiğin şeylerden söz insandan daha bilgedir.” Bu nahif düşüncede ağacı ediyorsan ‘gerçek’ beyne iletilen elektrik daha bilge yapan şey onun insan gibi bozulmamış sinyallerinin yorumlanmasıdır.” olması ve bu nedenle varoluşun kaynağına Film, gerçekliğin sorgulanmasında büyük bir insandan daha yakın olmasıdır. Panruhçuluk bize başarı sağlar. Bu dünyanın sahici olmadığına şöyle der: “Her dağın, çiçeğin, ağacın içsel yaşamı gönderme yapan (post-modern) tüm mistik vardır ve bu yaşam tek bir şeyden kaynaklanmakta öğretiler “Matrix”ten hareketle savlarını ve bu ‘bir’ paylaşılmaktadır. İnsan kendi doğasına sağlamlaştırma yoluna giderken dünya kendisinden dönmek istiyorsa bu doğa tabiat (tab edilmiş, el etek çekmeyi marifet bilen insanlarla bir çöle damgalanmış, zorunluluğa tabi) olarak varoluş dönmeye devam eder. sahnesinde var olan şeydir.” Panruhçulukta insan Elbette gerçek beyne iletilen elektrik sinyallerinin kendi varlığının sorumluluğunu doğadan alan ve yorumlanmasıdır ancak bu gerçekliğin var olmadığını böylece özerk ve özgür olabilen bir varlık değildir. bize söylemez. Bilimsel olarak da onaylanan bu durum Kapitalizm insan denilen varlığın omuzlarında duyusal gerçeklik için geçerlidir ve duyusal gerçeklik büyük bir yüktür. Yalnızca doğayı değil insanı da -tüm gerçeklik düzeylerinde olduğu gibi- zaten özneden üretim ilişkilerinin sürdürülmesinde bir nesneye bağımsız bir “şey” değildir. dönüştüren büyük bir beladır. Fakat kapitalizmin Nes Nede N öz Neye inşa ettiği yaşamdan kaçışın alternatifi panruhçuluk “Matrix”, “Gerçeklik nedir” sorgulamasında bilimsel olmamalıdır. Her geçen gün biraz daha büyüyen olgunun çarpıtılarak nesneden (bu dünyadan) özneye iklim kriziyle panruhçuluk da yükselişe geçmiş kaçışa neden olan ve bu nedenle Stoa bilincini tarih durumdadır. İklimde yaşanan kriz insanlar sahnesine yeniden çağıran bir filmdir. arasında varoluşsal bir krizi de hepten tetiklemiş “Matrix”ten 10 yıl sonra gösterime giren bir görünmektedir. başka bilimkurgu film “Avatar” da dünyayı İklim krizine sahici bir çözüm doğanın algılama biçimimize etki etmiş ve “panruhçuluk”un kutsallaştırılmasından ziyade tüketim yükselişine neden olmuş bir filmdir. alışkanlıklarımızın kitlesel hareketle değişiminde Dünyayı paraya çevrilecek hammadde olarak aranmalıdır. Tüketim alışkanlıklarının gören askeri bir şirket, Pandora gezegeninde değiştirilmesinin örgütlenmesi yerine “son kalan yaşayan Navi’lere huzur vermez. Şirket, madde doğa”ya dönüp ona hammadde olarak değil ama Ziyaret Saatleri hazzıyla vahşileşmiş modernizmi temsil ederken bu kez insanın varoluşsal krizini çözecek bir bilge tuyapkitapfuari Hafta sonu* : 10.00 - 20.00 kitapfuari doğayla mutlak bir uyum içinde gerçekliği olarak sarılmak, onu kutsamak ve övmek iklim Hafta içi : 10.00 - 19.00 www.istanbulkitapfuari.com (*5 Kasım : 10.00 - 19.00) deneyimleyen Navi’ler insanlığın saf haline, krizine bir çözüm sunmamaktadır. modern öncesi geçmişe gönderme yapar. Panruhçuluk mevcut sorunlardan ve insanın hakiki B Ü Y Ü K ÇE K M E CE TÜYAP FUAR VE “Eğer dünyanın kurtarılması gerekiyorsa onu doğası olarak görülmesi gereken “özgürlük”ten bir KONGRE MERKEZİ İSTANBUL da biz yaparız” mesajını vermeyi ihmal etmeyen kaçış olmaktan başka bir şey değildir. BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB (TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR. L U 28 Ekim 5 Kasım 2023
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear