25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

17 OCAK 2021 7 İnsanı insandan soğutmak sözü beni düşündürdü ÜLKER İNCE inceulker@gmail.com Okumaya dair Hannah Arendt “İnsanların çoğu kötülüğün kökeninin bencillik olduğunu düşünür ama kötülüğün nedeni o değildir, insanı insandan soğutmaktır” dedi. Kitaplar okunup atılsın diye yazılmıyor, filmler seyredilip geçilsin diye yapılmıyor. Gerçekten okunsun diye yazılıyor, gerçekten seyredilsin diye yapılıyor. Burada “okumak” sözcüğünü en geniş anlamıyla kullandığımı söylemeliyim. İçinde kitap okumak da var, bir filmi okumak da var, dahası tarihi okumak da var, ne bileyim, insanı, hayatı ve asıl önemlisi kendini okumak da var ve bu anlamıyla okumak, insanın hayat pratiğini doğrudan etkileyen bilgi dağarının temel oluşturucusu, hayat pratiğiyle doğrudan doğruya ilişkili bir şey. HHH Salah Birsel’in bir kitabında okumuştum, Marcel Proust sık sık yakınırmış, İnsanlar kitapları okumuyor, yalnızca sözcükleri okuyor” diyormuş. Sözcükleri okumadan kitaplar okunmaz diyeceksiniz. Bu doğru ama kitapları okumak sözcükleri okumanın çok ötesinde bir şeydir. Pekiyi, nedir? Örneğin bir önceki yazımda Piyanist adlı kitaptan bir pasaj alıntılamış ve yazımı bazı sorular sorarak bitirmiştim. Onlar kendime sorduğum sorulardı. Size pasajı biraz hatırlatayım. İkinci Dünya Savaşı sırasında Polonya’yı işgal eden Naziler Varşova’da Yahudileri toplayıp gettoya hapsetmişlerdi, orada yaşayanların büyük çoğunluğu, her gün biraz daha yoksullaştıkça yoksullaşıyor, bir lokma yiyecek bulamayıp sokaklarda dileniyor, bazıları açlıktan sokaklarda ölüyordu. Gettodaki çok varlıklı ve paralı küçük bir kesimse, Nazilerle rahatça işbirliği yapmakta, hatta servetlerine servet katmakta, her şey tıkırındaymış gibi eğlencelerine devam etmekteydi. Bu ikinciler için, “Bunlar nasıl insan” diye sormadan edemiyordunuz.. Ya da İnsan bu mudur” diye de soruyordunuz. Acaba bunun nedeni bencillik midir, benmerkezcilik midir, kendi dışındaki insanların acılarını umursamamak mıdır, nedir, diye sormadan edemiyordunuz. HHH Sokaklarda dilenen ve açlıktan ölmek üzere olan insan kardeşlerine beş kuruş yardımda bulunmayan varlıklı kesimin bir üyesi olan bir kadın da, sokakta açlıktan ölmüş bir başka kadının ölüsünün gömülmesi için para verdiğinde bunu iyilik olarak görmenize olanak yoktu. Çevresindekilerden birinin onun için “İyilik meleği” demesi size çirkin geliyordu. Doğruyu söyleyeyim ben insanın bu çirkinliğini bencillik hastalığına bağlama eğilimindeydim ama bu arada felsefeci Hannah Arendt’in hayat öyküsüyle ilgili bir film seyrettim, O filmde Hannah Arendt “İnsanların çoğu kötülüğün kökeninin bencillik olduğunu düşünür ama kötülüğün nedeni o değildir, insanı insandan soğutmaktır” dedi. İnsanı insandan soğutmak sözü beni çok düşündürdü. Bu, bencillikten çok daha korkunç bir şey dedim. Çünkü insanlar bazen bencillik dürtüsüyle de iyi şeyler yapabilirler. HHH Bir kitabı okumanın, o kitabı okumakla, bir filmi seyretmenin o filmi seyretmekle sınırlı olmadığını, hepsinin iç içe olduğunu, dahası okuduklarınızdan, seyrettiklerinizden öğrendiğiniz bir şey varsa, o şeyin ışığında dönüp kendinize, kendi hayatınıza ya da genel olarak hayata bakmanız gerektiğini hatırlatmak için yazıyorum bütün bunları. Örneğin, en azından bir iyilik yaptığınız zaman, bu gerçekten iyilik mi, gerçek iyilik nedir, hayatı korumak için birine sadaka vermek tek başına yeterli midir, diye sorgulamıyorsanız, okumak hiçbir işe yaramıyordur, demek istiyorum... HHH Günümüzde, yaşadığımız ülkede “İnsan bu mudur?” sorusunu sormamızı gerektiren pek çok durumla karşılaştığımız kanısındayım ama bu soruyu soranların “İnsan budur” yanıtını vermekten kaçındıklarından da eminim. Çünkü insanın bu olmaması gerektiğini hepimiz biliriz, yaşamanın anlamlı olabilmesi için insan bu olmamalıdır. “Okuyanla okumayan bir olmaz” derler ama aralarında bir fark olacaksa (bazen olmuyor) keşke diyorum fark, insanın insanlaşması yönünde olsa ve okumak insanın kedini eğitmesine, insanlaşmasına yarasa.... Kaçırmayın emrah kolukısa Haluk Bilginer Fatih Artman Öner Erkan u Milyonfest’te son iki gün 2 0 2 1 yılının ilk müzik festivali “Milyonfest Online”, 18 Ocak’a dek çevrimiçi etkinlik ve gösteri platformu Sosyo’da devam ediyor. Bu çerçevede bu akşam Duman, Cem Adrian ve Ceylan Ertem, yarın ise (18 Ocak) Pentagram, Pinhani ve Fatma Turgut konserleri var. u Smart komedi ‘Vahşi Şeyler’ Y eni dijital platform Exxen yeni alternatifler sunma gayretinde. Bunlardan biri de her hafta 15 dakikalık iki bölümle smart komedi olarak lanse edilen “Vahşi Şeyler” adlı dizi. Nurgül Yeşilçay, Selim Bayraktar, Hazal Türesan ve Aytaç Uşum başrollerde. u Görüp görmediklerimiz... T ürk Edebiyatı’nın usta ismi Mario Levi, yedi kitaplık İstanbul serisi Gördüklerimiz Göremediklerimiz’in üçüncü kitabı “O Pazartesi”de okuru Eminönü’ne davet ediyor. Bir ilçe romanı olan “O Pazartesi”de ayrıca yazarın kendi çektiği fotoğraflar da yer alıyor. u ‘Joseph K’ şimdi çevrimiçi D as Das’ın Das Das Online başlığı altında başlayan çevrimiçi gösterimleri tiyatroseverler için önemli alternatifler sunuyor. 23 Ocak Cumartesi izleyebileceğiniz “Joseph K” bunlardan biri. Mert Fırat’ın rol aldığı ve Tom Basten’in yazdığı oyun Anadolu Efes tarafından dijitalleştirilmiş. Biletler Mobilet üzerinden alınabilir. u Centilmen hırsız Arsene Lupin A rsene Lupin’i bilmeyeniniz yoktur. Maurice Blanc’ın yarattığı ve centilmen gizemli hırsız Lupin, Netflix’te yeni bir uyarlamasıyla bekliyor izleyiciyi. Omar Sy başrolde. u The Avalanches’dan albüm A vustralyalı elektronik müzik topluluğu The Avalanches’ın üçüncü albümü “We Will Always Love You” 2020’nin sonlarında piyasaya çıktı ve çok beğenildi. 25 parçanın yer aldığı albümde aralarında Tricky, Neneh Cherry, Kurt Vile, Johnny Marr, MGMT, Jamie xx gibi isim ve grupların da bulunduğu çok sayıda konuk var. Engin Günaydın Yalnızlık Taylan Biraderler’in Netflix için çektiği yeni filmleri “Azizler” yalnızlığın binbir çeşidi içinde kaybolmuş bireylerin hikâyelerini kara mizah tonunda anlatan bir yapım. Engin Günaydın ve Haluk Bilginer’in sürüklediği film yeni yılın ilk sürprizlerinden. EMRAH KOLUKISA Haluk Bilginer’in gerçekten kusursuzluğa yaklaşan performansı başta olmak üzere tüm oyuncu kadrosunun (adını saymadıklarımız: Öner Erkan, İlker Haksum, Okan Yalabık, Fatih Artman, Hülya Duyar, Gülçin Santırcıoğlu, Helin Kandemir) elbirliğiyle sırtladığı “Azizler” şimdiye kadar orta halli bir sinema karnesi olan Netflix’i ‘iyi’ seviyesine çıkarıyor. Ha gayret, pekiyi yakındır. ömür boyu Üzerine bir süredir devam eden (ve sosyal medyada sosyolojik/siyasi/felsefi ve bilumum temelli çıkarımlara sebep olan) tartışmaların yavaştan sönümlendiğini görsek de henüz etkisi hafızalarımızdan silinmeyen “Bir Başkadır”ın yazarı ve yönetmeni Berkun Oya’nın senaryosuna katkıda bulunduğu bir filmle Netflix yeni yılın ilk sürprizini patlattı. “Azizler” muhtemelen “Bir Başkadır” denli çok tartışılmayacak ve kitleleri bölmeyecek ama farklı açılımları ve denemeleriyle hem filmin yönetmenleri Taylan Biraderler’in filmografisinde hem de en azından 2021’in bilançosunda kendine hatırı sayılır bir yer edinecek gibi görünüyor. asıl sahibi erbil “Azizler” temelde iki karakter üzerine inşa edilmiş bir film: Aziz (Engin Günaydın) ve Erbil (Haluk Bilginer). Her ne kadar Aziz hem filme adını verdiği hem de filmin başından itibaren takip etmeye başladığımız karakter olduğu için daha ön planda gibi gözükse de Erbil çok daha bütünlüklü bir şekilde ele alınan karakter olarak filmin asıl sahibi oluyor bizce. Aziz’in hikâyesi bir türlü tatmin edici şekilde yanıtlanamayan sorularla (neden sevgilisinden ayrılmak istiyor ve ayrılamıyor örneğin ya da neden evinde ablası, eniştesi ve denyo oğullarıyla oturuyor, hayattaki amacı ne vb sorular) bezeliyken Erbil’in hikâyesi gitgide açımlanıyor ve karakter çizgisi çok net bir şekilde önümüze konuyor. Bunun bilinçli bir tercih olduğu belli; üstelik filmin absürd tonuna da belli ölçüde uyum gösteriyor ama ben kendi adıma Aziz’in hikâyesinin de daha dolu dolu Caner’in ‘denyo’luğu O nur Ünlü sinemamızda hali hazırda absürd mizahı en iyi kullanan isim muhtemelen ama Tayolmasını yeğlerdim açıkçası. lan Biraderler’in de en azından bu filmFilmin ana teması şüphesiz ‘yalnız le absürd mizahın başarılı örneklerinlık’. Kimisi yalnız kalmaya çalışıyor den birini verdiklerini söylemek müm(Aziz), kimisi yalnızlıktan kafayı sıkün. Ölüm, intihar, ölümcül hastalık yırmış (Erbil), kimisi kalabalıklar ara gibi kasvetli konuların devreye girdisında yalnız (Alp), kimisi ise yalnızği bölümlerde kara mizahın sınırlarınlığının farkında bile değil (Cevdet)... da devinen film kimi karakterlerinin yaBir dijital ajansta çalışan ve patronu rım yamalaklığını ve biri hariç (Binnur Alp’in deyişiyle kendi alanında (edit, Kaya’nın Kamuran’ı) kadın karakterleCGI vb) bir dâhi olan Aziz filmin açı rinin silikliğini izleyiciye attırdığı kahkalış sahnesinde sevgilisi Burcu’dan ay halarla affettiriyor. 6 yaşındaki Caner’in rılmak için onunla bir kafe‘denyo’luğu ki filmin de buluşur ve ağzından “bien komik sahnelerinraz yalnız kalmak istiyoden bazıları, itiraf ederum” sözlerinin çıktığına lim, Caner’i canlandışahit oluruz. Gerçekten de ran Göktuğ Yıldırım’ın film boyunca yalnız kalmak şaşırtıcı oyunculuğuyla için çabalar durur Aziz. Abparlattığı bölümler lilası, eniştesi ve 6 yaşındasan bilmez âlemcinin ıski oğulları evine ‘çöktüklerarlı iletişimsizliği (“firinden’ evde de yalnız kalayatlar böyle abicim”), mamaktadır ve kâh Erbil’de annebabasının kavgakâh Alp’te kalarak yalnızlılarını onlara bir şeyler ğının izini sürmektedir. Tuanlatmak için kamerahaf bir şekilde Aziz’e takınGöktuğ Yıldırım ya çekip internete yükletılı olan Alp ise yalnızlığıyen küçük Cansu’nun, nı bilinçaltında bir yerlerde kardeşsiz ebeveynleri işi paraya dökünce yaşadıolmasına bağlamıştır muhtemelen ve ğı acı çaresizlik ki burada da Bergüzar Aziz’i kardeşi (ya da abisi) olarak kod Korel ve Halit Ergenç müthiş bir perforlamıştır kendi hayal dünyasında. Aziz mans sunuyorlar kafasına avize düşen en saf yalnızlığı ‘eve kız atacağım’ ba Erbil’in kırılan avizeye üzülmesi ve tabii hanesiyle Alp’in kendisi için boşalttığı ki film boyunca Aziz’e hediye ettiği kollüks evinde bulsa da bu da onu tatmin yenin hesabını soran Burcu’nun (İrem etmeyecek ve film kendi içinde sarmal Sak) bozuk plak misali aynı noktaya tabir şekilde dönerek başladığı noktada kılıp kalması gibi detaylar akıllarda kasonlanacaktır. lan anlar ve sahneler filmden.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear