Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 MART 2020 5 Son 11 yıldır erkek şiddetinden kurtulmak için mücadele veren Zeliha Erdemir: Artık benim bir umudum var Zeliha Erdemir’in çığlığını gazetemizden duyurmuştuk, hatırlayacaksınız muhtemelen... “Ölmeden önce se davasının duruşması var... Zeliha şimdi yeni bir işe baş ladı. Umuyoruz ki bu yeni bir başlangıç olur onun için. Kadınların ve ailesinin desteğiyle ayakta kalabildiğini söylüyor. simi duyun” diyordu, Facebo Zeliha’ya 8 Mart’ı ve geleceğe ok paylaşımında... Onlarca suç dair hayallerini sorduk. duyurusuna rağmen boşandı ZEHRA ÖZDİLEK “Üniversiteden mezun ğı erkeğin şiddetinden kurtula olur olmaz evlendim ben. 8 mıyordu, her an ölüm tehditle Mart’larda okulda etkinlikleri ri alıyordu. Zeliha artık biraz olsun rahat miz oluyordu ama bu kadar bilinçli de nefes alabiliyor oğlu Mert Can ile ama ğildim tabii. Şiddete dair, ‘insan isterse hâlâ pek çok sorun var... buna boyun eğmez, isterse engeller’ diye Zeliha, Muğla Üniversitesi Muhase düşünürdüm içten içe.. Şimdi dönüp ba be Bölümü mezunu, 33 yaşında. Oğlu il kıyorum da insan istese de kurtulamıyor kokul ikinci sınıfta. Didim’de ailesiy muş... Destek şartmış... Ailem hep ya le yaşıyor. Üç yıl evli kaldığı Murat Cem nımdaydı, ‘arkandayız’ dediler hep. An Kara’dan 2016 yılında boşandı ancak nem ‘kaç sene daha çekeceksin’ diyordu. kurtulamadı. Şiddet öyküsü 2011 yılına Ben ‘evlilikler beş senede oturuyormuş’ uzanıyor. Evlendikleri andan beri hatta diyordum ona ama beş sene bile dayana hamileyken bile şiddet gördü. Kara’dan madım. bin bir güçlükle boşandığında oğlu üç buçuk yaşındaydı. Kara, görüşme bahanesiyle aldığı çocuğu kaçırdı, Erdemir 58 PARKA GIDEBILIYORUZ Oğlum bir buçuk yaşındaydı antidep gün oğlunu aradı. Bu sürede yaklaşık iki resana başladım. Kasılmalarım, titremeay tutuklu kalan Kara, kefaletle kurtuldu. lerim oluyordu... Annem ilacı alıp soba Ve yıllardır tehditlere, fırsat bulduğunda saldırmaya devam etti. YENI BIR IŞ, YENI BIR HAYAT ya attı ‘biz varız’ dedi. Onlar olmasaydı... Düşünemiyorum ne olurdu. 4 kardeşiz biz, iki kız, iki erkek. Çok şükür kardeşlerimin hayatı iyi. ” Zeliha, bu sürede pek çok kez işsiz “Koruma kararı, elektronik kelepçe ve kaldı, daha doğrusu işten çıkarıldı, çün şimdi tutuklu olması bizi rahatlattı. Oğ kü Kara işyerinde de olay çıkarıyordu. lumla özgürce parka gidebiliyorum. Beş En son geçen yılın kasım ayında çocu buçukta işten çıkıyorum, o ödevlerini bi ğun okulunun önünde yoluna çıktı, sal tiriyor, beni bekliyor. Bazen deniz kena dırmaya çalıştı, tehdit etti. Didim 1. As rına gidiyoruz... Pedegog desteği aldık liye Hukuk Mahkemesi, aralık ayında yıllardır. Bana söyleyemediği bir şey ol Kara’nın, üç ay boyunca Erdemir’in evi duğunda ‘Basri Ağabeyimle bir konuşa ne, çocuğunun okuluna bin metreden bilir miyim’ diyor. Ben hep ‘baban o, be fazla yaklaşmamasına karar verdi. nimle kavga etse de seni seviyordur’ di Kara, elektronik kelepçeyle denetle yordum. necekti. Önce elektronik kelepçe bozuk Basri Bey’e, ‘Annem beni kandırıyor, çıktı, hemen yenisiyle değiştirildi. Ancak babam beni sevmiyor’ demiş. O da ba Kara, geçen şubat ayında ayak bileğine na ‘Çocuk her şeyin bilincinde, sen des takılan kelepçeyi kırdı ve hakkında “dev tek ol, babasıyla ilgili tepkilerini yönlen let malına zarar verme” suçundan soruş dirme’ dedi. Şu an daha mutlu gerçekten, turma açıldı ve şu an tutuklu. Hakkında geçen yürüyüş yapıyorduk, bir an durdu açılan pek çok soruşturma var. ‘babama yaklaştık’ dedi, sonra ‘o hapis Zeliha şikâyetinin sayısını hatırlamıyor teydi, artık gezebiliriz’ dedi, yürümeye artık, 30’u geçmiş olmalı... Kara’nın para devam etti. Ben her yerde o da yanımda cezasına mahkum edildiği pek çok dosya olsun istiyorum. Belki baba açığını kapa var. 24 Mart’ta uzun yıllardır süren darp tırım zannediyorum...” İSTANBUL SÖZLEŞMESİ ŞİDDETTEN KORUR! “Bu olayları yaşadığımdan beri İstanbul Sözleşmesi’ni ve 6284 sayılı yasayı çok okudum. Ezberledim. Her şey bir yana sözleşmede şiddete maruz bırakılan kadının korunması için bütün kurallar yazılı, her şey düşünülmüş ama maalesef imzada kalmış. Uygulanmıyor. Beni hâlâ uzlaştırma için arıyorlar. Geçen gün aradılar, ‘İstanbul Sözleşmesi’ne göre beni çağırmanız çok büyük bir hata’ dedim. Bir önceki uzlaştırmacı, ‘Bir çocuğu okutsun ya da senden özür dilesin gazete ilanıyla’ demişti. İnanılır gibi değil...” OĞLUM IÇIN HER ŞEY “Tektim, ailem dışında kimse yok sanırdım. Başa çıkamayacağımı düşünürdüm, şimdi kadınların beni desteklediğini biliyorum, mutluyum. Güzel hayaller kuramazdım. Hep ‘Oğlumun mezuniyetini göremeyeceğim, işe başladığını göremeyeceğim...’ Hep kötü bir şey olacak. Şimdi, oğlum büyüyecek, iyi bir okuldan mezun olacak, hayatını kuracak... Bu hayali kuruyorum. Tek istediğim ona destek olmak, ona adadım kendimi, onun için çalışıyorum...” Zeliha Erdemir “Kadınların özgür olduğu, yaşama hakkının elinden alınmadığı, kadına saygının olduğu bir hayat istiyorum sadece. Oğlumla özgürce yaşayabilmek, rahatça korkmadan onu parka götürebilmek istiyorum. Kaç yıldır oğlumla yanımızda biri olmadan dışarı bile çıkamıyorduk. Dışarı ikimiz çıkıyoruz ya, bu bile özgürlük bizim için...” GEÇMIŞ OLSUN DEDILER GITTILER “Elimde bir sihirli değnek olsa, evlenmemiş olsam, onu tanıdığım gün hiç olmamış olsa... Evlilik beni büyüttü, gençlikten çıktım. Hayatımı yaşamadan esir hayatının içine girdim. Kıskandığında ‘seviyor da yapıyor’ diyordum. Keşke ilk şiddette bitirseydim. Bir kere yapan hep yapar. Şimdi ne kadar tutuklu kalır bilmiyorum. Koruma kararı 23 Mart’a kadar. Tutuklanınca denetimli serbestlik bürosundan gelip kelepçenin cihazını aldılar. ‘Geçmiş olsun’ dediler, gittiler...” Kadın haklarını savundu, 700 yıl önce hem de Bİ DÜNYA İNSAN Tarihin ilk feminist kadını: Christine de Pizan MUSTAFAK. ERDEMOL ABD’nin New York kentindeki bir dokuma fabrikasında son derece olumsuz koşullarda, üstelik çok düşük ücretle çalışan kadın işçilerin 8 Mart 1857’de başlattıkları grevin kanla bastırılması sonucu 146 kadın işçi yaşamını yitirmişti. Oysa tek istedikleri daha iyi koşullarda çalışmak, 10 saatlik iş günü, eşit işe eşit ücretti. II. Enternasyonal’in 1910’da Danimarka’nın Kopenhag kentinde yapılan toplantısında Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin önder kadınlarından Clara Zetkin’in önerisiyle 8 Mart, Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanıyor yıllardır. New York’lu o kadın işçilerin hak arama mücadelesi feminist hareketlere de esin kaynağı oldu bilindiği gibi. New York’un cesur dokuma işçisi kadınlara 8 Mart vesilesiyle saygılarımızı, sevgilerimizi iletelim bir kez daha. ONU ANMAMAK OLMAZ Böyle bir günde, 15. yüzyıl Fransası’nda yaşamış önemli bir kadın yazar olan Christine de Pizan’ı anmamak olur mu? Haklarını bırakın, kadının bir sosyal varlık olarak esamesinin bile okunmadığı bir yüzyılda kadın hakları için mücadele veren müthiş bir kadındı o. 13651430 tarihleri arasında yaşamış bir yazar, şair, filozoftu. Birçoğumuz ondan Simone de Beauvoir, sayesinde haberdar olduk. Beauovir “cinsini savunmak için kalemini kullanan ilk kadın” diye söz eder Pizan’dan. Yazarak hayatını kazanan ilk kadın olduğundan da. Ben Christine de Pizan’a ilişkin en kapsamlı bilgiyi Gerda Lerner’in “The Creation Of Feminist Consciousness: From the Middle Ages to Eighteenseventy (Feminist Bilincin Yaratılışı Ortaçağ’dan 18. yüzyıla kadar)” adlı kitabından okudum. Harika bir kitaptır bu, bulup okunmasını öneririm, erkek egemen dünyaya direnen muhteşem kadınları anlatır. Kadınlar için yaşamın bugünkünden çok daha zor olduğu, kadınların eğitim olanağından yoksun oldukları bir dönemde de Pizan, bir kadın hakları savunucu olarak nasıl var olabildi diye merak edilebilir elbette. Kimi açılardan şanslı sayılırdı. Kadınların da eğitim almasına inanan bir babası ile entelektüel meraklarını destekleyen, araştırmacı karakterini teşvik eden bir eşi vardır her şeyden ön ce. Şans dediğim bu. En azından babasına, sonra da eşine karşı bazı hakların kazanımı için mücadele etmesine gerek kalmamıştır. Eşinin kendisine sağladığı, özgüvenini de geliştiren o destek, 20’li yıllarının başında dul kaldığında üç çocuğunu büyütürken çok işine yaramıştır. Bir başka şansı da yapıp etmelerinde Fransa Krallığı’nın da desteğini alması. Kulağa son derece tuhaf geliyor ama kraliyete de görüşlerini kabul ettiren biri olduğunu anlıyoruz bundan. Kabul etseler de kadın hakları için tek bir adım atmamış tabii krallık. ŞIIR DE YAZDI, SIYASI ELEŞTIRILER DE Şiir yazardı, baladları da vardı. Bu biliniyor. Yaşadığı dönemde kimi düşüncelerini şiir ya da balad kılığında dile getirmek isteyişi anlaşılabilir. Dönemin erkek yazar, düşünürleri de itirazlarını böyle ifade ederlerdi. Nedense sanatın koruyucu olduğuna inanmışlar. Fakat de Pizan sadece şiir, balad yazmış değildi. Düz yazıları da, siya si değerlendirmeleri de vardı. Jan Dark’a şükranlarını içeren mersiyeler yazmıştır, Fransa Kralı Charles’ın hayatını kaleme almıştır ama günümüzde en çok kadın hakları konusunda yazdıklarıyla anımsanıyor. İyi ki öyle anımsanıyor. Çünkü harika metinlerdir yazdıkları. Polemikçi bir yanı olduğunu da söylerler.1339 yılında yayımlanan Sevgi Tanrısı adlı kitabında zamanın kadın düşmanı yazarlarına verdiği yanıtlar çok ilgi çekicidir. Çok sayıda erkek yazarla yaptığı edebi tartışma da vardır. En ünlü kitabı Kadınlar Şehri’dir. İngilizce basıldı. (Ben de okuyayım.) Kadınların topluma katkılarını üç temelde inşa eder bu kitapta: Akıl, Adalet, Doğruluk. Bu çerçevede erkek egemen koşulların kırılabileceğini savunuyor. Pizan’ın son büyük eseri Barış Kitabı’dır, 1413’te yayımlandı. Fransa’daki iç savaşa karşı yazılmış bir kitaptır bu. Dönemin kralına bilge, adil, onurlu, dürüst nihayet halka açık/yakın olması önerisinde bulunur. Venedik doğumlu olduğu için İtalyanların “bizden” dediği ama Fransızların kendilerinden saydığı, oysa tüm dünya kadınlarına ait olduğunu bildiğimiz Christine de Pizan, 1430’da 66 yaşındayken Fransa’nın Poissy kentindeki manastırda öldü. Ama hâlâ “yaşıyor”. Erkek şiddetine son! Yaşasın Kadınlar Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, Yaşasın Kadınlar’da adliye koridorlarında davalarını takip ettiği kadınların öykülerini, kadın cinayetlerine ilişkin çözüm yollarını kadınlar için, kadınlarla birlikte verilen mücadelenin içinden anlatıyor.