24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

8 Bir giden hep gidiyor, vazgeçemiyor Datça; bugün, yarın ve daima... Üç kız, bir ana K ıyıya aradaki yol kadar uzak olan Gülcan bizim gönlümüzde taht kuran yer. Üç kız bir ana işletiyor... Anne Şükrüye Hanım, 12 yıl sürekli gözleme yapmış, büyük kız Gözde, 13 yaşından beri benzer yerlerde çalışmış, üniversite okumuş, okul bittiğinde de “Anne gel burayı devralalım” demiş. Ona göre dünyanın en güzel yemeklerini yapan kişi annesi... Dört odaları var, en fazla 15 kişi ağırlıyorlar. Şükriye annenin, bademli kabak ezmesi, tahinli patlıcanı, ızgara kalamarı ve avcı böreği ilk akla gelen tatlardan... OLCAY BÜYÜKTAŞ Knidos, iki ayrı deniz, iki ayrı liman Bölgenin illa ki gezilmesi gereken yerlerinden biri tabii ki Eski Datça ve Can Baba ziyaretinden sonra Knidos. Antik kente arabayla da tekneyle de gitmek mümkün. İki ayrı güzergâhı olan tekne turları da ziyaret için ideal. Rotalardan biri Akdeniz biri Ege koylarına yapılıyor. İki ayrı deniz, iki ayrı kıta, iki ayrı limanı olan antik kentte kazılar devam ediyor. Soluklanmak için yalınzca bir mekân var. Orada da bir liralık dondurma 10 lira! Tekne turları Datça merkez dışında Hayıtbükü ve Palamutbükü’nden yapılıyor. Fiyatları 100 liradan başlıyor. Büyük grupların pazarlık şansı var. 85 liraya kadar inmek mümkün. Yemekte, güzel bir ızgara balık, yeşilliğin büyük bölümü bahçeden toplanmış, göz doyurucu bir salata ve makarna ikram ediliyor. İçecekler ekstra. Su üç, bira 20 lira. Fiyatların arttığını söylemiştik ya, mesala Datça Taşlık tarafında 35 liraya hamburger gördüğümü de yazmadan edemeyeceğim. Yeşil dağlar, bazen mavi bazen turkuvaz bir deniz, kıvrılan yollar, biraz yukarılarda püfür püfür esen akşamlar, yıldızlar... Daha ne olsun... 28 TEMMUZ 2019 Üç yıl önce hayatımıza girmişti, bir ara gider arkadaşımızın yıllardır hayalini kurduğu tavuk çiftliğini görür sonra başka diyarları keşfederiz diye düşünmüştük. rizm siteleri bu işi sizin için gayet iyi yapacaktır. Mesudiye’den kuşbakışı Diyelim ki ikiüç kafadar ailesiniz, arabayla gittiniz, mesala Mesudiye kö Tabii ki yanılmışız... yündeki Villa Vino’ya bir uğrayın de Biraz reklam repliği gibi olacak ama riz. Sahibi İzmirli, tatlı, enerjik, yakla bir tutkudur Datça, daha doğrusu Pala şık 20 yıldır buralarda tarımla uğraşan mutbükü... Şimdiye kadar az seveni gör bir kadın; Çiğdem Erkan. Kendisi için medim. Ya çok sever her türlü uzak yaptırdığı evi, çocuklar okul nedeniy lığına ve zorluğuna kar le uzaklaşınca fazlaca bü şın hep gidersiniz ya yük gelmiş ve kirala da bir kez gider da maya başlamış. Gü ha da gitmezsi zel bir taş ve ah niz. Ama buralar paş ev. Birisi dört da yaşayanlar di kişilik olmak üze yor ki, “eğer üç re dört odası ama kez üst üste geldiy asıl olarak şahane seniz siz artık yarı bu bir manzarası var. Ha ralısınız, bir an önce bura va açık olduğunda karşıdan da ne yapacağınıza karar verin ve gerek Rodos’u görebileceğiniz güzel bir bal li adımları atın...” kon, akşamları yıldızları seyredebilece Ben buraları mekân tutacaklar için de ğinizi sakin bir bahçe söz konusu. Gi ğil de “yaa neymiş bu Datça” diyecek rişte sizi tatılılkla karşılayan iyi huylu ler için kısa bir rota önereceğim. İlk iş bir köpek ve tekir kedi de çabası. yçkgndDAsBnsntİnkeziüaiiieıiaeanusmamztzl,rnsmmdminilü,ıMyzaobaeialhyeiSre.mırizg.kalbkozukak.ıgiinğaiiournyğödiimzd,nEgabyyçalşemuuac’iaieiidğcdka,g’rıçklbüueüekyueoibailiürlknğsb,aranlkukkim.ci“iilrnbtinba1aeuiaycunz7Dğşveıreıllnas,yaeıkada,löyagaaakNDkaanaömdtrıroceçeaalklaaylegaafrtbaödliçtneyasnDvayaeas’ryakedgmai’açırrlsneüntfıaam5iaçkiızaykkl5nan9aeeala’5beazlkndbyl,1aria.”agikalab1rcriDk,imydaurbadsisaaeasrkkiaeirraırtmnsaacDdyisdan.iteleıe.azian.kds.eaVnfiellgdaüeOzclgkzpV.zoaeeeiaevrniBklnnlmgaglsoduoibıerlirvna,üuekaseıkbydmzadüioş.anleeriBudokr.mmaslioZtmzilsnnyüaibdaayiemtzeekükey.nknlüyaakTüebrzodnadüsuekbiaarka.isnebmi,şaHıesikzhaakamoüiHvilğnoçlslyeraüilrrkhzudıayeeraeykeianmeilrrebkıDlavuçrditökninerbklolzdelizoiduceyüıulzneoeylıayuecekianllllaeudklmüşngaaivitkıezemrçaüaçğeavhnedzacytoseâiaagagıeıln.ükrâi.., munda kaldık cuk var, ara ama Datça için ba yok ya da en iyi yol oto arabayla uğ mobil, yoksa raşmak is otobüs. Çünkü temiyorsu otobüsler uçak nuz o za biletleri aldığı man Ovabü nız tarihe göre 350 liraya kadar çıkıyor. kü ama bizde Çok erken almak da iyi değil, ek sefer bağımlılık yaratan Palamutbükü’ndeki lerle şansınız yaver giderse üç gün önce apartlar sizin için ideal olabilir. Son dö de 175 lira civarına bilet bulabilirsiniz. nemlerde fiyatların biraz artığını, sezo Uçakla giderseniz, transfer için nu kısa olan bölgede, turizmle para ka İstanbul’dan “Datça Transfer” ya da zanmak isteyen kesimin iştahının da bi “Datça Gezi”den yer ayarlayabilirsi raz artımış olduğunu söylemek gereki niz. Gezi 50, diğeri 60 lira. Dalaman’dan yor. Palamut’ta ön taraflarlardaki apart Datça’ya yaklaşık 2.5 saatte gidiliyor. larda fiyatların 750 liraya kadar çıktığı Eğer kaldığınız otelin transferi varsa ayrı. nı da gördük. Arka taraflarda 300’e ini Bizim için dostumuzun deyimiyle yor. O nedenle gitmeden önce de son “kümesinde kalıp” gündüzleri pansiyon ra da mutlaka bir fiyat araştırması ya ya da apart otellerin sahillerinden deni pılmasında yarar var. Palamutbükü’nde ze girmek en iyisi. Herkesin bir arkadaşı Badem, Ada, Aylin, Nostalji ve Mavi olamayacağı için bildiğimiz köy ve bük Beyaz ilk akla gelenler... Ovabükü’nde lerde akılda kalan, dikkat çeken yerle ise hemen dikkat çekenler ise Nil, Poy ri sıralayabiliriz. Ama zaten otel ve tu raz ve Gülcan... Kitapların esriklik veren kokusu 1 M ustafa Kemal Erdemol tam kitap tutkunu. Kendi anlatmasına göre kitap kokusuna bağımlı. Bundandır zevkle okuduğum şahane çalışmasının adı “Kitap Kokusu” Daha yeni okuryazarlığa başladığı yıllarda açar kitabı, kâğıdın ve mürekkebin tadına varırmış. İddiasına göre, oradan içeriğe dair ipucu elde edermiş. Bir dönem dünyayı kasıp kavuran Patrick Süskind’in “Koku” romanına gönderme yapıyor Erdemol.  Ben de, bu tuhaflıklara düşkünüm, kendimde olanları iyi bilirim. Bir zaman pürüzsüz olması gerektiğine inanırdım sayfaların, öylece saklanması gereğine inanırdım. Ne büyük yanılgı! Oysa altı çizili satırlar, yanlara düşülen notlar kitabın değerini artırıyor, ona kişilik veriyor. Sahaftan edindiğim kitapları iyice didiklerim. Elbette benden önce okuyan kişinin kimliği önemli. –Okur kimliğinden söz ediyorum. Elde olmadan, o meçhul okur nelere dikkat etmiş düşünür kişi. Benzerlikler bulunca sevince kapılıp tanımak istersin bazen. Belki uzakta bir yerde, çoktan unutmuştur o satırları. Tuhaf, yazarlık için de aynı durum geçerlidir. Yazarların tüm yazdıklarından sorumlu olması istenir, haksız talep. İnsan nasıl kefil olur her söze? 2 K itaplar, yazmak, yazarlar üstüne düşünmek, bunları toplayıp kitap yapmak zevkli uğraş doğrusu. Erdemol, öyle ayrıntılar aktarıyor ki, izini sürmek istiyorsun sözü geçen yazarın. Kafka ve Montaigne yalnız uyumaktan hoşlanırmış. Kadınsız notu da var. Uyumanın tek kişilik olması gerektiğine dair inanç taşıyan çok kimse vardır, ayrıca yazarlıkla bir başınalık arasında ilişki kurmak doğal. Kafka içine kapanıktı, biliyoruz. Montaigne’nin kendisi için okuma, yazma şatosu yaptıracak denli bencil olduğu da açık. Buna bencillik derken ikiyüzlülük yapıyorum. Gıpta ediyorum böyle geniş zaman ayırabilmiş olmasına, hatta vurdumduymaz biçimde kendine ait dünya kurup, kimseciklere kapılmadan düşünmesine, yazmasına. Ben başaramazdım. İnsansız yaşam soluk, renksiz gelir. Felsefe yapmak için inzivaya çekilmek bir yol, tersi de mümkün. 3 Margaret Mitchell’i tanımıyorum. Başından şiddete uğradığı bir evlilik geçmiş. Aynı dönem iki arkadaş âşık oluyor genç kadına, o sporcu olanı seçiyor. Kaslar, beden çekiyor demek. Sonuç feci oluyor, şiddete uğruyor. Bu kez öteki âşık giriyor devreye. Ne erdem, böylesi kolay değil elbet.  Evleniyor John ve Margaret. Genç kadın, kocasının editörlük yaptığı gazetede muhabirliğe başlıyor. Yaşadığı acılarla başa çıksın diye duyarlı eş John eve kucak dolusu kitap taşıyor. Şakayla karışık, oku ma tutkunu Margaret’e soruyor John: “Neden okumak için kendine kitap yazmıyorsun?” John ertesi gün Remington marka daktilo ile geliyor eve, bir de not iliştiriyor: “Hanımefendi, yeni kariyeriniz için sizi kutluyorum.” Margaret Böylece bir ro Mitchell mancı doğuyor. Kadın ne yazacağının çaresizliği içindedir. “Ne yazayım peki?” diye soruyor eşine. Yanıt edebiyat tarihine geçmeli: “Ne biliyorsan, onu yaz!” Erdemol ne güzel bulup çıkarmış. Bu arada daktilo ile roman yazan ilk kişinin Mark Twain olduğunu öğreniyorum. Tarihe bu yönüyle de geçen kitap Tom Sawyer. 4 P ıtrak gibi bitiveren yazarlık kurslarında türlü yöntemler denenir. Sanırım en etkili olanı bu öyküyü anlatmak, akıllı eşin yanıtını vererek yola koyulmaktır. Kurgu yapmak demek, kaba uydurmalarla okuru kandırmak değildir. “Bildiğini yazmak” demek, içine yaratıcılık katmadan, kendinden söz açmak anlamına gelmez. Kişi çevreyi gözler, çoğu zaman ayırdında olmadan zihnine görüntüler, sesler, imgeler, yüzler kazınır. Farkında olmadığımız onca ayrıntı kişiliğimizi oluşturduğu gibi, yazarlığa da yön verir. Aşk evliliği yapmış, ardından şiddete maruz kalmış Margaret, belki bu kez şefkatle sığınmıştır John’a. Romana buradan koyulmasından daha haklı gerekçe olur mu? Kişinin yaşamöyküsü yazmasından farkı nedir peki romancılığın? 5 Attila İlhan gençliğinin İzmir’inde bir roman için sokaklarda aylak dolaşırken, aradığı kadını görmüş. Pantolonlu, elinde sigarayla sahilde salınarak yürüyen, kısa saçlı kadını izlemiş bir süre. O dönemin İzmir’inde bu cesaret ilgisini çekmiş. Genç kadına vesile bulup yanaşınca, ev kadını tadında sözleri şaşkına çevirmiş İlhan’ı. Demişti ki: “O görüntüyü aklıma kazıdım. Sonra, bir akşam misafirliğinde evli barklı, silik, hatta bayağı sıradan başka bir kadınla tanıştım. Baş başa kalıp söyleşince, nasıl arzu dolu, çizgi dışı dünyası olduğunu öğrendim, şaştım kaldım. Bu iki kadını aklımda birleştirdim, romanı kurdum.” Bildiğini yazmak demek yaratıcılığı askıya almak değildir. Okuru olmadık işlere inandırabilir yazar, önemli olan roman hakikatini tastamam kurabilmektir. Uydurmak, yalancılık değildir. Bir tür yalandır, ancak herkesin baştan razı olduğu koşulları olması gerekir. Okur, romancının ona önerdiği evrene ikna olmaya bir boyutuyla hazırdır. Bir boyutuyla hazır olması riski de getirir. Bir yandan da tam tersi demektir. Yani? Eğer beceriksizce ortaya saçılan sözcüklerle okuru tavlamaya kalkarsa yazar, okur hemen samimiyetsizliği sezer. 6 K onu konuyu açıyor. Erdemol’da öyle yapmış. İnsanlar neden “deneme” türüne mesafeli anlamam. Oysa kolaydan zengin kültür olanağı sunar bize denemeler. Her zaman bilgi peşine düşmek gerekmez, okumayı öğrenmeye indirgemek zaaftır. İyi okur, dilin doğurduğu lezzeti önemser. Kişi ne yazarsa yazsın, eğer dil lezzetinden yoksunsa okura fayda sağlayamaz. Fayda sorunu üstüne uzunca konuşmak gerekir. Ansiklopedik bilgiye artık kolay ulaşıyoruz. O halde bu görsel bombardıman çağında, salt okumaya özgü, biricik lezzeti taşıyan metinlere gereksinim var. Baştan sona, sinemasal bir öykünün cazibesi neden olsun ki? Onu beyazperde de izlemek mümkün. Ama şiirin gücünü, imgenin düşünceye kattığını ancak dille bulabiliriz. 7 Erdemol: “Hakkını teslim edelim, 14501515 yılları arasında yaşamış Aldus Manutius adlı Venedikli bir matbaacıya çok şey borçluyuz. İtalik harfleri bulmakla kalmadı, noktayı virgülü de o yarattı. Satırların sonuna noktayı ilk o koydu. Virgüldeki o kuyruk gibi çıkıntıyı ekleyen de odur. Bu adam için, ‘Yazıyı yazı haline sokan kişidir’ derler.” Tartışmaya yeni pencere açıyor. Sahi bu tartışma kimle kim arasında ki? En verimli tartışmaların kişinin kendi aklında, çelişen fikirler arasında sürdüğünü söylemeliyim. Böylece yaratıcılık gelişir. Erdemol’un vurguladığı “yazıyı yazı yapan adam”ı niye hiç merak etmemişim acaba? Oysa eğer bu olanaklara sahip olmasam ne düşünebileceğim, ne varlığımı anlamlı kılacağım. Yazar, bir iletiyi aktarmaktan önce, huzursuz, kanayan zihnini tedavi etmek için katlanır/ girişir bu işe. Bildiğini yazmak demek yaratıcılığı askıya almak değildir. Okuru olmadık işlere inandırabilir yazar, önemli olan roman hakikatini tastamam kurabilmektir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear