Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 Hazine sandığı Aydın Büke Güher ve Süher Pekinel’in kariyerlerinin önemli kilometre taşlarını bir araya getirdikleri kapsamlı bir çalışma, “Treasures.” Arthaus etiketiyle piyasaya sürülen kutunun içinde 4 DVD, 7 CD, 2 BluRay ve 100 sayfayı aşan bir kitapçığın yanı sıra 7 dilde yayımlanan video söyleşiler yer alıyor. Tıpkı bir hazine sandığının kapağını açtığınızda önünüze birbirinden kıymetli bir sürü şeyin serilmesi gibi, kutunun kapağını kaldırdığınızda Pekineller’in geçen yıllar içinde ne müthiş bir kariyere imza attıklarına, bunu yaparken de gerçekten yüreklerini ortaya koyduklarına bir kez daha tanık oluyorsunuz. Bu hazine, sanatçılarla yapılmış söyleşileri de barındırıyor. Ve belki de insan en çok bunları seyrederken yüreklerini bizlere ne denli içtenlikle açtıklarını fark ediyor. CESUR KARARLAR Güher ve Süher Pekinel ülkemizde başladıkları piyano eğitimlerini Paris, Frankfurt ve ABD’de sürdürmüşler. İkiz olmaları, birlikte müzik yapmalarını kolaylaştırsa da mükemmelliğe ulaşmak için her gün yepyeni deneyler yapıp farklı yöntemler geliştirmişler. Gelenekselleşmiş, solistlerin karşı karşıya oturma düzenini, son derece cesur bir kararla terk ederek çalgılarını sahnede biri biraz daha önde olmak üzere yan yana, ardından arka arkaya yerleştirmeye başlamışlar. Pekinellere göre insan birlikte çalarken birbirinin gözlerine bakmak yerine, tüm konsantrasyonunu diğerinin “kulağı olmaya” yoğunlaştırırsa sonuç müziğin ifade gücünü pekiştiriyor. Güher ve Süher Pekinel için başarılarla dolu eğitimin hemen ardından konserlerle dolu bir yaşam başlamış. 1984’te ünlü şef Herbert von Karajan tarafından Salzburg Paskalya Festivali’ne davet edilmeleri ise onların kariyerinin bambaşka bir boyutta devam edeceğinin habercisi olmuş. Her geçen gün yükselen başarı grafikleri, hem ünlü şeflerle konser vermelerine hem de Penderecki ve Bernstein gibi bestecilerin onlar için yapıtlar bestelemelerine neden olmuş. Jacques Loussier’nin kendileri için uyarladığı Bach’ın piyano konçertolarını, geçtiğimiz günlerde yaşama veda eden sanatçıyla birlikte çok farklı bir tarzda yeniden yorumlamışlar. RENKLİ BİR DEMET Onların yıllar içinde hiç değişmeyen belki de en karakteristik özelliklerinin, sahneye adım attıkları andan itibaren herkesi adeta kendileriyle birlikte müziğin içine katmaları olduğunu düşünüyorum. Sayısız kez salonda izleyici, pek çok defa da sahne üzerinde onlara eşlik eden orkestranın içinde yer alan biri olarak, Güher ve Süher Pekinel’in konserlerinin nasıl dinamik ve en ince ayrıntısına dek analiz üzerine oturtulduğu hemen anlaşılan dinletiler olduğunu gayet iyi biliyorum. “Treasures” adıyla müzikseverlere sunulan bu kapsamlı çalışma Güher ve Süher Pekinel’in müzik dünyasında ne denli köklü bir geçmişe sahip olduklarını, ne denli önemli isimlerle aynı sahneyi paylaştıklarını bir kez daha hatırlamamıza olanak sağlıyor. Bir söyleşilerinde, Türkiye’de doğup, dünyanın farklı köşelerinde yaşamlarını sürdüren sanatçılar olarak kendilerini pek çok farklı çiçekten oluşan bir buket gibi hissettiklerini söyleyen Pekineller bu çalışmayla bizlere adeta çok renkli, koskocaman bir demet sunuyorlar. 14 NİSAN 2019 Her şeye rağmen hayat İlk firar, ilk korku, ilk öpüşme, ilk kayıp, ilk gözaltı, ilk açılım, yetmiş yaşında yaptırılan ilk dövme, hacizden sonra eve alınan ilk eşya, ilk suç ortaklığı, ilk itiraf... K arakarga Yayınları’ndan çıkan Rağmen kitap dizisinin “İlkler” sayısında, 36 kadının ya dinden emin bir yer açacağını düşünüyorum.” Rağmen’in kitaba dönüşmesi ise üç ay gibi kısa sürede olmuş. Sinem’in “Elbette!” diyeceğim soru zısı, 27 kadının da çizimi var. sunu, siz de yanıtlayın diye Kitap, toplumsal ayrışmanın yoğun olduğu dönemlerde da Ayça Han buraya bırakıyorum: “Örgütlenmek bizden mi soru hi kadınların yan yana dura luyor ne?” rak, birbirlerine sıkı sıkıya sarılma “İlkler”de yazar olarak tanıdığı larının en güzel örneklerinden. İki mız isimlerin yanı sıra, yerli alterna haftada üç baskı yaptı. tif müzik sahnesinin kadife sesli ka Kadınların “renkli ve karanlık” dınlarından Deniz Tekin, türlü bağla hikâyelerinin yer aldığı kitabın Ge rın bülbülü Melike Şahin ve hayatı nel Yayın Yönetmeni Sinem Sal, se ma Sen Yağmur Dök isimli grubuyla rinin çıkışını şöyle anlatıyor: “Edebi giren ve bir daha asla çıkmayan Ezgi yat dergilerinin ve yayınevlerinin or Altıner de yer alıyor. Sal, “Bu isim tak özelliği erkek ağırlıklı olması... ler zaten, yazan, şarkı söyleyen, üre Ortak neşe, ortak emek, ortak inanç ten ve erkek cehenneminin ortasında la çıktık. Ayşen Şahin Aksakal, Rağmen ismini duyduğunda şöyle demişti ‘Biz kadınların hayatı rağmen kelimesiyle geçiyor.’ Öyle. Bir şeyler başarıyoruz, engellere rağmen. Hak ettiğimiz yere bazen gelemiyoruz, çok çalışmamıza rağmen. Gündelik hayatımız bile böyle geçiyor. O mahalleye rağmen bu ruju sürüp çıkacak mısın çıkmayacak mısın, ailene ve topluma rağmen o öyküyü yazacak mısın yazmayacak mısın…” Şarkıdan yazıya dimdik duran kadınlar” diyor. Serinin ikinci sayısının teması da şimdiden belirlenmiş: Baba. Ekip, kısa bir nefes aldıktan sonra yeni isimlerle çalışmaya başlayacak. “Bu yola çıkarken, hemen hepimiz aynı şeyi düşünüyorduk. Genç kadın yazarlara da yer açalım diye. Eskiden dergiler yeni isimler keşfettiğiniz mecralardı. Kitapla Rağmen’in hayalini kurduğu gece rı olmayan yazar küçük bir deftere yazarların isimlerini ları ilk kez der yazmış Sal. Herkesin heyecanla karşı gilerde keşfede ladığını, küçük gruplar halinde buluş bilirdiniz. Ama tuklarını dile getiriyor. Önce tema be şu an dergilerde lirlemişler. Sonra öyküleri toplamışlar. yazmak için ne Ece Zeber, Zeynep Özatalay ve Pınar yazık ki ya ha Ergün’ün desteğiyle, öykülere çizimler li hazırda popü yapacak uzunca bir çizer listesi oluştu ler bir insan ol rulmuş: “Hepimiz kendi tarihimizde aç manız gerekiyor ya tığımız alanı Rağmen’e taşıdık aslında. da apoletli isimle Rağmen’in hepimize ferahlatıcı, ken rin sizi işaret etme Sinem Sal Pervin Özcan’ın, Meltem Gürle’nin “Kaplanın Gözü” yazısı için çizdi. si gerekiyor” diyen Sal, Rağmen’in birinci sayısında, daha önceden ismini hiç duymadığı, şimdi bayıla bayıla okuduğu yazarlar olduğunu söylüyor. Geliri kadınlara Birbirlerinden güç alan; hayatları boyunca omuzlarının üzerinde taşıdıkları tüm “rağmen”leriyle söyleyecek sözü, haykıracak nefesi olan kadınlar, kadın mücadelesinin ve kadın dayanışmasının gücünü bir kere daha göz önüne seriyor. Se rinin tüm geliri Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na bağışlanacak. Sal, “Platform hepimiz için sol yumruğunu havaya kaldırdı ve bir an bile gevşetmedi. Okurun da sürecin içinde bağışıyla var olduğu yaşayan, yaşatan bir dinamik gelişiyorsa, daha ne olsun” diyor ve ekliyor: “Asla yalnız yürümüyorsun!” Çizerler u Zeynep Özatalay u İpek Konak u Ece Zeber u Gülcan Şenyuvalı u Ayşegül Devecioğlu u Zülal Öztürk u Vardal Caniş Su u İrem Ülgen u Esin Özbek u Ayşen Pirenk... Yazarlar u Gaye Boralıoğlu u Melike Şahin u Deniz Tekin u Ezgi Altıner u Figen Şakacı u Şermin Yaşar u Müge İplikçi u Pelin Buzluk u Oya Baydar u Aslı Alpar u Esmahan Akyol u Berrin Karakaş u Zehra Çelenk u Çağnam Erkmen u Sinem Sal u Güliz Arslan u Menekşe Toprak... Fanatikler kitap yakar fı bahane edilerek aslında müstehcen bulunduğu için bir dönem tutucu çevrelerce yasaklanmış bir kitaptır bu. Yani kitapların başına gelir bu tür işler. Onlarca örnek verilebilir buna. Polonya’nın Gdansk kentinde bir grup din adamının, aralarında Harry Potter kitaplarının da bulunduğu bazı kitapları “törenle” yaktıkları haberinin benim açımdan şaşırtıcı bir yanı yoktu doğrusu. Çünkü kitapların özellikle Harry Çizgi romana ölüm Çocukların hayal dünyasını geliştiren Harry Potter gibi kitaplara düşmanlıkta dincilerin üstüne yoktur. Çizgi romanlar da bu düşmanlıktan payını almışlardır fazlasıyla. ABD’li din adamlarının bu işte öncü olduğunu da belirterek 1930’lar ABD’sinden örnek Potter’ın başına çok sık gelir bu. ler vereyim. İki tanesini hatırlarım örneğin. Biri 2001’de New O yıllarda çizgi romanlar Amerika’da çok ama çok Mexico’nun Alamogordo kentinde yaşanmıştı. Şehrin popülerdi. Her biri milyonlarca satan Dick Tracy, kilisesinde Jack Brock adlı din adamının öncülüğünde Flash Gordon, Tarzan, Batman, Süpermen gibi ikon yakmışlardı bu güzel çocuk kitabını. Brock, daha son laşmış çizgi romanlar vardı. Bu tür kitaplara ilk saldırı ra yaptığı açıklamada Harry Potter yüzünden çocuk 1940’ta Chicago Daily News gazetesinden geldi. Ga ların sihrin, bü zetede yer alan bir yünün saldırısı makaleye göre bu na uğradıklarını iddia ediyor Harry Potter filminden bir sahne. çizgi romanlar “zararlı bir kuşağın du. “Okudunuz doğmasına yol açı mu kitabı” diye yordu.” Bu “tes sormuşlardı ona, pite” destek veren “hayır, hiçbiri Roma Katolik Kili ni okumadım” ol sesi fırsatı kaçırma muştu yanıtı. İki yacak, bir kampan yıl sonra bu kez ya başlatacaktı. Michigan’da bir 1948’de de Ti Evangelist kilise me dergisinde dö sinde yakılmıştı nemin popüler çiz Harry Potter. gi romanların biri Yazarı J.K. hakkında bir maka Rowling, gerçek le yayımlandı. Psi ten hayal dünya kiyatristlerin de gö sı çok geniş biri. Edebi bir tarafı yok der kimileri yazdı rüşleri alınarak yazılmış makalede bazı çizgi roman ğı Harry Potter’lar için ama okuyanın çok keyif aldığı da ların çocukları olumsuz etkileyebileceği ileri sürülü inkâr edilemez. Kitabın kahramanı Harry gibi uçacağını yordu. Nihayet Eylül 1948’de Los Angeles’ta çizgi ro düşünüp yüksekçe bir yerden atlayarak yaşamını yitiren manların reşit olmayanlara satışı yasaklandı. çocuklar yüzünden Harry Potter’lar suçlandı bir hayli. Asıl felaket de bir ay sonra geldi. Sakinlerinin çoğu Goethe de BaudelaIre de çiftçi veya madenci olan West Virgina’nın küçük kentlerinden Spencer’da Veli Öğretmen Birliği üyesi Ma Bu birçok kitabın başına gelmiştir aslında. Goethe’nin bel Riddell adlı bir öğretmen, öğrencisi David Mace’i ‘Genç Werther’in Acıları’ adlı kitabının da Avrupa’da bir kampanya başlatması için kışkırttı. Mace, 26 Ekim intihar salgınına yol açtığı söylenmiştir. Söyleyenlerden 1948’de geniş bir arazide topladığı binlerce öğrencinin biri şu dünya edebiyat çevrelerinin çok değer verdikle katılımıyla önce bir Süpermen çizgi romanını “zihin ri Madame de Staël’dir. ‘Genç Werther’in Acıları’ için, sel, fiziksel ve ahlaki açıdan zarar verdiğine inanıyo “Dünyanın en güzel kadınından daha fazla intihara yol rum” diyerek yaktı. Gerisi de geldi tabii. Binlerce çizgi açmıştır” der. Bundan, büyük Goethe’nin de memnun roman yakıldı o gün. olmadığını, hatta “Tanrı beni ikinci bir Werther yazmak Haber yayılınca New York’ta Binghamton’daki St. zorunda bırakmasın” dediğini söylerler. Patrick Akademisi’nde de rahip ile rahibeler öncülü Karısını doğrayıp daha sonra da intihar eden bir ğünde binlerce çizgi roman aralarında Mickey Mouse adamın yatak odasındaki masada, Baudelaire’in ‘Kö ya da Donald Duck da vardı, yakıldılar. tülük Çiçekleri’ adlı kitabı bulununca, basın, katilin Yani Polonyalı dincilerin eyleminin arkasında koca bu kitaptan etkilenmiş olabileceğini yazmıştı. Bu tara bir tarih yatıyor. C MY B