Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 Hey gidi Ali Kocatepe Hey Gidi Dünya, Ben Yine Sana Vurgunum, Melankoli gibi unutulmaz bestelerin sahibi Ali Kocatepe ellinci sanat yılında. Müziğin duayen ismiyle bu elli yılın bir çetelesini çıkardık. DENİZ ÜLKÜTEKİN Kendimi gayet formda hissediyorum. Yeni bir başlangıcım arefesindeyim. Elli yıl önce müziğe adım atarken, bu işi meslek olarak yapmaya kararlıydım. Müzik deyince, içinde değişik dallar var, yorumculuktan yapımcılığa kadar. Radyocu ve televizyoncu olarak da içinde olabilirsiniz. Ben her biçimde müziğin içinde oldum ve çok şey yaşadım. Geri dönüp baktığımda yaptığım işlerin kalıcı olması, genç kuşağın da saygıyla yaklaşması beni son derece mutlu ediyor. Bu yeni başlangıçta da yeni kuşakla biraz daha ortak çalışarak devam etmeye kararlıyım. İlk sahneye çıkışınızı hatırlıyor musunuz? Hatırlamaz mıyım! Atatürk Lisesi’nde. Akordeon çalıyordum o zamanlar. Müziğe onla başladım. Daha sonra çocuk doktoru olan Erol Balık gitar çalıyordu, Giray timbar çalıyordu. O resim hâlâ durur. İzmir’de lisenin sütunlu salonunda İtalyanca şarkılar söylemiştim o konserde. Daha Türkçe pop ortada yoktu. Sonra arkadaşlarla orkestra haline dönüşüp konserler vermeye başladık. O günden bu güne Ali Kocatepe müziği nasıl evrildi? Altmışların sonunda ilk plağımı yaparken, idolüm olarak Timur Selçuk’u seçmiştim. O dönem şarkılarıyla Türk Müziği’nin baş yapıtlarını yarattı. Hemen akabinde Anadolu Pop patladı, ben de protest müzikte adımlarımı attım. “Yeni Bir Dünya istiyorum”la 68 kuşağının bir temsilcisi haline geldim. Ama batı armonisine hep daha yakındınız. Öyle ama “Dertli Gönül”, “Ayşeme” gibi şarkılarla, Fikret Kızılok ve Barış Manço’nun kulvarında da ses getirmeye başladım. O gün ne gerektiriyora o kuşağın içinde oldum. “Ben Sana Vurgunum”, “Melankoli” gibi bestelerimle yapımcılığım da ortaya çıktı. Bülent Ortaçgil’in “Benimle Oynar mısın” albümünü yaptığımda, “ne biçim albüm iflas edeceksin” demişlerdi. Meğersem Türk popunun başyapıtını yapmışız. Eurovision’a besteler hazırlarken hep çağı takip ettim. Seksenlerde hem arabesk yüzünden hem de müzik para kazandırmadığı için uzaklaştım. Gelişim Yayınları’nda Erkekçe dergisini çıkardık. Sekiz yıl Türkiye’nin en çok satan dergisinin yazı işleri müdürlüğünü yaptım. Doksanlarda prodüktörlüğe döndüğümde, bir prodüksiyon şirketi kurduk, dizilere başladık, ardından Show Radyo’nun başına geçtim. Prodüktörlüğe döndüğümde Suat Suna’ya bir albüm yaptım ve tuttu, çok başarılı oldu. 2000’lerde sahne hayatınız yeniden hareketleniyor. Aysun Kocatepe’yle sahne çalışmaları geliştirdik. Sahnede düet yapmamız çok ilgi çekti. Duruşumuz ve repertuar zenginliği sayesinde hep renkli programlar yaptık. Son bir yıldır yaptığımız “Nereden Geldi Bu İlham Perileri” gösterisi de çok ses getirdi. Dünya şarkıları, kendi şarkılarım, Türkiye’nin klasiklerini barkovizyon eşliğinde gerçek öyküleriyle ortaya koyuyoruz. Baktığınız zaman, laylaylom konserler yerine projeler ortaya koyuyorum. Tek sıkıntı, sponsor. İnsanlar para ödemeden konser izlemek istiyorlar. En büyük arzum yeni projede bütün Türkiye’de sahne almak. Biraz da “Söz Müzik Ali Kocatepe”den bahsedelim. Sizin için çok heyecan verici bir gece olacak. İzzet Öz sanat hayatımı özetleyen bir video yaptı, konser onunla başlıyor. Ardından birlikte çok güzel işlere imza attığımız pekçok sanatçıyla sahneye çıkacağız. Boğaziçi Caz Korosu yönetmeni Masis Aram Gözbek, Kocatepe Yaz Korosu’nu yönetecek. Bu sürpriz bir koro. Tiyatrocu, sinemacı ve müzik adamlarının, yeni kuşağın ilk defa bir araya geleceği bir koro. Akdeniz Çocukları şarkımı seslendirecekler. Şarkı ilk çıktığında, Nilüfer, Füsun Önal, Gökben, ben ve rahmetli Esin Engin beraber seslendirdik. Yani çok renli geçecek bir konser, müzikseverler duysun istiyorum. l A li Kocatepe, sanat hayatındaki ellinci yılını, Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu’ndaki “Söz Ve Müzik Ali Kocatepe” isimli etkinlikle kutlamaya hazırlanıyor. Çarşamba akşamı yapılacak organizasyon sürprizleri de beraberinde getiriyor. Kocatepe’nin yıllar öncesinden beraber çalıştığı Nilüfer, Bülent Ortaçgil ve Özdemir Erdoğan gibi isimlerle sahne alacağı gecede genç kuşaktan ünlüler de Kocatepe Yaz Korosu adı altında biraraya gelecek. İçlerinde kimler yok ki, Ayça Tekindor’dan Ruhi Sarı’ya, Mert Fırat’tan, Engin Hepileriye kadar, pekçok ünlü de sahnede olacak. Öncesinde biz de Kocatepe ile zamanda bir yolculuğa çıktık. Ellinci sanat yılınız, neler hissediyorsunuz? Öğrenmek beni yeniliyor Miya “iyi kalpli ve hoş insan”, “prenses” gibi pek çok farklı anlama geliyor. Miya’ın en çok hoşuna giden ise “hep iyiye, güzele doğru giden”. Çünkü bu onun müziğini anlatıyor. Miya müziği özgürlüğü olarak görüyor. Hayatın götürdüklerini onunla tamamlıyor. ALİ DENİZ USLU Müzik nasıl büyüdü içinizde ve bugünlere nasıl geldiniz? Annem keman çalardı ve çok güzel bir sesi vardı. Evin içinde ya plaklardan, kasetlerden ya radyodan çalan müzikler yaşardı. Küçükken en sevdiğim şey, akşam yemeği sonrası odama kapanıp, sevdiğim müzisyenleri dinlemek, yenilerini keşfetmek, uzanıp o müziklerle, sözlerle başka başka dünyalara dalmaktı. Hayal kurdukça yazardım. Yalnızlığımla mutlu olan bir insanım, tek başıma olmayı, düşüncelerimle baş başa kalmayı severim.Biriktirdiğim şarkıları albüme çevirmem ise demin bahsettiğim kırılma noktasında verdiğim bir karar. Dünyaya bakışımızın, müzik zevklerimizin çok uyuştuğu Murat Matthew Erdem ile, bir buçuk sene başka her şeyi bir kenara atıp, “Uzaklaşmalıyım” albümü için çalışmaya başladık. Bu noktada Sony Music / Şemsettin Göktaş’ın Miya’ya inanıp, destek olmuş olması da büyük bir şanstır. Müziğin herkesteki karşılığı başka, kimi için sığınak, kimi için isyan, kimi için umut, kimi için öfke. Sizde neye karşılık geliyor? “Özgürlük” olabilir… Sınırları olmayan kocaman bir gezegen… İç dünyam… Sorgulamalarım, haykırışlarım, fısıltılarım…. Olduğum gibi olabildiğim ve düşüncelerimi, hayallerimi paylaşabildiğim yer… İçimdeki bütün benler ile yaşadığım uzay boşluğu … Bir söz yazmak, yazabilmek ayrı bir yetenek. Çünkü dert anlatabilmek günümüzde büyük sıkıntı. Sözlerimi müziğin içerisinde yazarım. Evimde bir müzik odam var. Keyif aldığım ortamı yarattıktan sonra müzik ile oyun oynamaya başlarım. Artık beni nereye götürüse… “Uzaklaşmalıyım, Uzaklaşmalıyım bu şehirden. Koşup kaçmalıyım bu zehirden” diyordunuz. Kaçmam mümkün mü, ya da her kaçış yine bu şehre dönmek ile mi sonlanıyor? Bu şehir yorucu, evet ama aslında en yorucu olan içinde yaşadığımız dönem. İnsanın insana, yeşile, hayvanlara yaptıkları, tüm duyarsızlıklar, empati yoksunluğu, yükselmiş egolar, kolay yoldan bir şeylere ulaşmaya çalışmalar, hırs, paranın hayatların merkezine oturmuş olması, güç savaşları… Üzerinde yaşadığımız dünyayı, kendi evimizi yine kendi ellerimizle her geçen saniye biraz daha yok eden, ölümcül virüsler gibiyiz. Kaçmak pek mümkün gibi görünmüyor tüm bunlardan. En azından tüm bu kötülüklerin farkında fakat uzağında yaşamak istiyorum. Bu albümde bu duygu durumum ile yazdığım bir çok parça var… Büyüme parçasında dediğim gibi “küçük şeyler mutlu eden” ya da Aslında parçasında hissettiklerim gibi… “Dünyadan uzak, ruhum çıplakken; sokaklar sessiz, ışıklar sönmüşken iyiyim.” “Dünya! Dokunma bize, kirletme… İyiyiz biz küçük hayallerle”. l M Fotoğraf: VEDAT ARIK İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Miyase İlknur Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Ayşe Yıldırım Başlangıç Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi:?Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli / İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü: Hakan Çankaya Reklam Müdürü: Beste Paydaş Ertan Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74/75 (0212) 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt / İstanbul Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir Yerel süreli yayın / cumdergi@cumhuriyet.com.tr / @cumdergi iya’nın “Uzaklaşmalıyım” albümü yeni bir soluk, yeni bir tat. Geç fark ettiyseniz de bir kayıp. Pop, alternatif rock, blues ve elektronik müziğin bir füzyonu Miya’nın müziği. Şarkılarının sözleri ise boğuldumuz bu hayattan kaçışı anlatıyor. Belki kaçmamıza yardımcı olmuyor ama en azından deniyor. Yeni dünyanın riyasının farkında. Müzisyen, oyuncu, arkeolog, grafiker ve web tasarımcısısınız. Başka bilmediklerimiz de var mı? Üniversitede Ön Asya arkeolojisi okudum, sonra Grafik Tasarım eğitimi ile devam ettim. Yeni şeyler öğrenmeyi, kendime hep bir şeyler katmayı seviyorum. Üretmek, var olduğumu hissettiriyor. Öğrenmek beni yeniliyor. Oyunculuk nasıl bir serüvendi, neler oldu neler bitti? Hayat bir serüven. Karşınıza hep çatallı yollar, ara sapaklar, gizli tüneller çıkıyor ve siz o yollar arasında seçimler yapıp sonunu bilmediğiniz bir yere doğru ilerliyorsunuz. Yollardan geçerken hep bir şeyler toplayıp biriktiriyorsunuz bir sepette ve tüm bu biriktirdikleriniz o uzun yol boyunca mutlaka bir işinize yarıyor. Oyunculuğa reklam filmleri ile başladım. Sonra dizi oyunculuğu ile devam etti bu serüven. Hayatta yaptığınız her şey size bir şeyler öğretiyor. Oyunculuk kendimi daha iyi tanımama yardımcı oldu. Şimdi müzik ağır basıyor sanırım. Aslında hepsinin mayası yaratmaktan geçiyor. İç sesimi bir şekilde dışarıya çıkaramazsam, üretmezsem, yaratmazsam çok mutsuz oluyorum. Kafamın içerisi de pek susmaz! Bu yüzden oldum olası geceleri uyuyamama gibi bir derdim var! İşte o sesleri bir şekilde yazıya, melodilere, resimlere dönüştürdüğüm zaman huzur buluyorum. Hayatınızdaki en büyük kırılma neydi? Önce babamı, bir süre sonra da beklenmedik bir şekilde annemi kaybetmem oldu. Bir kız çocuğunun özellikle annesini kaybetmesi bir tokat gibi sersemletiyormuş insanı. Onların yanında ya da uzağında dahi olsanız, hayattalarken içinizde bir şey biliyor ki; ne olursa olsun, orada size her koşulda kucak açacak, başınızı okşayacak, düşerseniz elinizden tutup kaldıracak güvenli bir sığınağınız var. O sığınağı kaybettiğinizde yapayalnız hissediveriyorsunuz. Kendi başınızasınız artık hayatta ve yaşınız kaç olursa olsun çocukluğunuz o an bitiveriyor. Hayatın ne kadar kısa ve değerli olduğunun farkına varıyorsunuz. Kendinizin, sizin isteklerinizin, hayallerinizin ne kadar önemli olduğunu anlıyorsunuz. Bu kırılmayı yaşamasaydım, şarkılarımı belki bir albüme dönüştürmezdim. C M Y B