25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

11 MAYIS 2014 / SAYI 1468 5 Bu bir Taksim biyopsisi “Taksim Tenakuz” Bahadır Boysal’ın kişisel sergisi. Belki de iç çatışması, intiharı, arınması... Çünkü sergi tanımı pek azını anlatıyor hikâyenin. “Taksim Tenakuz” 24 Mayıs’a kadar Karşı SanatVersus Art’ta görülebilir, tecrübe edilebilir. Yazkış, pratik ve şık Nevim Akdeniz’in 2014 yaz ve 2015 kışı için hazırladığı koleksiyonu, kıyafet statüleri arasındaki farkları belirsizleştiriyor. Tasarımların ilham kaynağı ise modaya hayatında yer veren kadınlar. K arikatürist Bahadır Boysal “Taksim Tenakuz”da Taksim ve Cihangir’i deşiyor. Bir tür biyopsi yaptığı. Bunu da “gece yaşamak” kurgusunu üzerinden sürdürülebilir bir lanetle yapıyor. Elbette tüm bunların kalbine kendi yaşanmışlıklarını koyuyor. Kolay anlaşılır değil ama gerçek bir iş çıkarmış Bahadır Boysal. İşte hikâyenin devamı... “Taksim Tenakuz” bir küfür gibi ya da sert bir tokat. Bu ne zaman birikmeye başladı içinizde? Yıllardır Taksim, Cihangir hattında yaşıyorum ve uzun süredir de dergide buraları anlatıp çiziyorum. Aslında kurtarılmış bölge dedikleri bu güzergâh, hem laneti, hem tılsımı barındırıyor içinde. Anadolu’da veya başka ülkelerde olmayan ALİ DENİZ bir şey bu… Bu halin, gözle USLU görülür gittiği yer Bizans. Batı Roma tarafından lanetlenmiş Bizans ve sonra hiçbir padişahın da adam edemediği Taksim… Bizler de atalarının, dedelerinin günahlarını çeken bugünkü tipleriz işte. Tema “gece yaşamak” olsa da TaksimCihangir hattının laneti zamandan bağımsız gibi. Evet… Zamandan bağımsız! Böyle bir zamansızlık koridoruna sahip olduğumuz için şükranlarımızı sunmalıyız belki de. İstanbul’dan Taksim’i ve kenarlarını çıkarın; geriye ne kalır acaba? Diğer eski, tarihi semtleri bu duruma bir önerme olarak canlandırmaya çalışıyorlar hep ama olmuyor, olmuyor; canlanmıyorlar. Bir şeytan üçgeni çizmişsiniz aslında. Belki de bir intihar mı demeli? Bu üçgen, içinde belki intiharı da barındırıyor diyebiliriz ama o bile çıldırasıya, dostlar başınadır. Her konuda lanetli bir şölen vardır diyelim. “Buralarda zaten iyi şeyler yetişmez.” derler en sonunda. İyi ne? Kötü ne? Hayat ne? Değişen ne? Çoğunlukla her şey az daha aşağı gidip Boğaz’a dökülüyor. Sonra oradan geri çıkıp buraya geri A geliyor; sonra tekrar Boğaz’a… Bu devinim, buraların alameti farikası. Bu sergi bir günah çıkarma mı yoksa şifa bulmamı bu anlamda? Günah çıkarmadır konu. Buraları solumayı devam ettiğin sürece şifa bulmak imkânsız. Hem şifa bulup ne yapacaksın? Çok insan niyetlenmiştir buna. Çevreye ve öteye Anadolu’ya bir faydası mı olmuş şimdiye kadar? Bir yandan bilerek, farkında olarak yaşamanın kaygısını anlatıyor gibisiniz. Tüm sanatçılar bunun derdinde zaten. Kutsal kitapların bile bir köşesinde “İnsanoğlu sıkıntılı olarak var edilmiştir.” sözü geçer. Var olma sıkıntısı, en başıboş bırakılmış şeydir bilimde. Ama hayata bir söz söylemek; hani belki az önce bahsedilen “şifa” da bu sözü ya da sözleri söylemekten, dinlemekten ibaret. Çalışmanız zoraki bir empati, belki de yüzleşme. Siz bu savaştan sağ çıktınız mı? Hâlâ söylemek istediğin bir şeyler varsa soluduğun havaya, bastığın toprağa dair; bundan daha canlı ne olabilir? Üstelik malzemeler tükenmiyor hiç bu sözünü ettiğimiz koridorlarda. Haydi bunun adı “Taksim” olsun. Çok veri var işe yarayacak. Bunları doğru kullanıp, var ettiğin mucizeye kendinin de şaşıracağın çok imkân var. Bu arada Aya Kitap’tan çıkacak olan “Osmanlı İşkenceleri” albümü de yer alıyor sergide. “Osmanlı İşkenceleri ve Diğerleri” albümüm, onbir yıl önce dergide çizdiklerimden oluşturduğum ve çok tutulan bir albümdü. Temelde, sahaf sahaf gezip derlediğim tarihi eziyetlerdi. On bir yıl içinde çok şey eklendi. Genişletilmiş baskısı Aya Kitap etiketiyle çıktı. Her ne kadar Batılı işkenceler daha akıl dolu da olsa, net ve heybetli yöresel eziyetler de çok kitapta. Görsel açıdan da, tarihi saptamalar açısından da dolu, zengin bir çizgi albüm. l S Küçük adımlar ve anlık izler apan Türkiye’deki alternatif olacağı aşikâr. Malum bu topraklar müziğin yeni seslerinden. üstüne nefes alıp ve dinlediğimiz “Anlık İzler” isimli ilk albümü şeylerden duyduğumuz, gördüğümüz, sıcak sıcak raflarda yerini alışken, grup yaşadığımız herhangi bi olaydan üyeleri Baykal Ada ve Hikmet etkileniyoruz. Altınyıldız’la konuştuk. Sapan nasıl bir araya geldi? Bugüne kadar genelde alternatif İlk konserlerinizi nerelerde müzik yapan grupların ucundan bir verdiniz? Kaç kişi dinliyordu sizi? yerlerinden Anadolu Rock tınılarını Hayran sayınız bir anda mı arttı? Söyleşiler: tutturdukları görmüştük. Bunu ticari İlk kalabalık konserinizde ne DENİZ kaygılarla yapanlar da vardı. Ancak hissettiniz? son zamanlarda bu tarz eskisi kadar B. Ada: 2009’da gitarist olarak yer ÜLKÜTEKİN revaçta değil gibi. Türk alternatif alabileceğim bir grup arayışındaydım. müziğinde geleneksel tarz artık Bir sitede Hikmet’in o zamanki eskisi kadar revaçta değil mi? grubunun gitarist aradığına ilişkin ilanı görüp Baykal Ada: Sounda ilişkin yaptığımız tercihin hemen mesaj attım. Gruba dahil olduktan sonra her ne kadar bir kısmı bilinçli olsa da, bir kısmı cover yerine beste çalışmalarına yoğunlaşma isteği tamamen dinlediklerimizin etkisiyle oluşuyordur. arttı. Diğer grup üyelerinin gruptan ayrılmalarıyla Bildiğim kadarıyla dinlediğimiz müziklerin büyük birlikte daha önceden tanıdığım ve beraber bir kısmı Anadolu Rock tınıları barındırmamakta. de çaldığım Cihan ile iletişime geçtik. Tahsin Bu bir yerme değil elbette. Yalnızca ilgimiz o aramıza geçen sene, bu dönemlerde katıldı. yönde değil. Genel pencereden bakacak olursak, İlk konserlerimizi Peyote ve o zaman faal olan Türk alternatif müziğinin kapsamı eskisine göre Dogzstar’da verdik. Bir dinleyici kitlesi oluşturacak genişlemiş durumda. Çeşitlilik artıyor. Yurtdışında adımlar daha atılmamıştı. Bir anda ivmelendiğimiz yapılan işlere erişim eskisine oranla çok daha kolay. Bu durumun da Türkiye’deki müzisyen veya grupların üretim süreçlerini doğrudan etkilemekte olduğunu düşünüyorum. Hikmet Altınyıldız: Belki de yeni yapacağımız bir şarkı da bu bahsettiğimiz tınıları kullanabiliriz. Yine içimize sinen Sapan hali ile söylenemez. Hep küçük küçük adımlar attık. Miller Music Factory birinciliği veya Be the band ikinciliğinin de etkisi olmuştur, ama ayaklarımızı yerden kesen ani bir hayran sayısı artışına da tanık olmadık henüz. İlk kalabalık konserimiz herhalde Efes Pilsen One Love Festivali’ydi. Oldukça içsel sözleriniz olduğunu düşünüyorum. Bu sözlerle kimleri yakalayabileceğinizi düşünüyorsunuz? “Böyle bir kaygımız yok”u cevap olarak kabul etmiyorum. B. Ada: Sözler yazılırken kullanılan üslup çok doğrudan ve açık değil. Ne denmek istendiği belli elbette. Daha ziyade günlük konuşma dili ile edebî bir ifade biçiminin arasında olduğu söylenebilir sözlerde kullanılan üslubun. Özellikle bir kesimden insanları yakalaması gibi bir kaygımız yok. Herkesin kendinden bir şey bulabilmesi. Bu elbette dolaylı anlatımla yakalanması kolay bir şey değil. Ancak hepimizin yaşadığı hissiyatlar özünde az çok benzer. H. Altınyıldız: Aslında şarkıların sözleri her ne kadar dolaylı da görünse, içlerinde doğrudan bir ifadeyle oluşturulan cümleler de var.Tabii bu neye hangi yönden bakmak istediğinizle de alakalı bir durum. Bir şarkı herkeste birbirinden farklı etkiler. Şarkının melodisi veya sözleri, bir kişiyi mutlu bir hissiyata sokarken diğer yandan başkası tarafından çok karamsar bulunabiliyor. O yüzden de şarkıların hikâyesine çok fazla değinerek kendiliğinden dinleyicinin içinde oluşabilecek bir duyguyu yönlendirmeyi tercih etmiyoruz. İki de Fransızca şarkınız var. B. Ada: Franzsıca söz yazımı benim yarı Fransız yarı Türk olmamla ilgili. Yani kısacası Fransızcanın ana dilimin olmasından kaynaklanıyor. Albümün son şarkısı “Perdu” de sahnede icra ettiğimiz bir şarkımızdı. Bu yönümüzü biraz belirginleştirmek istedik herhalde. Albüme de katkı sağlayacığı fikriyle iki Fransızca şarkıyı dahil ettik. l “Anlık İzler” isimli ilk albümü henüz piyasaya çıkan alternatif müzik grubu Sapan küçük adımlarla zirveye çıkmayı amaçlayan bir grup. rdahan’da başlamış moda yolculuğu Nevim Akdeniz’in. Henüz çocuk yaşlarda çizime olan yeteneği, kendisini Maltepe Meslek Lisesi’nde modayla tanıştırmış. O kadar ki, üniversite eğitimi öncesinde bile üç yıl moda sektöründe çalışmış. Uzun ama oldukça keyifli hikâyenin satır başlarını aktarıyoruz isze. Çünkü, bugünlerde Nevim Akdeniz, ilk koleksiyonunun heyecanını yaşıyor. Önümüzdeki yaz ve kış sezonları için iki farklı konseptte hazırlanan Nevim Akdeniz Kolesiyonu, gece, iş ve günlük yaşam kıyafetlerini ufak değişilerle bir arada sunmayı amaçlıyor. Yani hem şıklığı hem de pratikliği ortaya çıkaran kıyafetler var karşımızda. İsterseniz lafı uzatmayalım ve koleksiyonuyla ilgili ayrıntıları Nevim Akdeniz’den öğrenelim. Koleksiyonunuz oldukça ilgi çekici ve yenilikçi. Nelerden ilham aldınız? Koleksiyonumda 2014 yaz ve 2015 kış tredleri baz alınarak yapılan iki ayrı grup var. Koleksiyonu hazırlarken güçlü, dinamik ve moda hakkında fikri olan, modaya, hayatında kimliğinin yansıması olarak yer veren kadınlardan ilham aldım. Bu kadınlar trendleri referans olarak alıyorlar ve tasarımcının kimliğini taşırken kendilerini bir askı olarak kullanmadan yorumlarını katıyorlar. Tasarımlarda hangi detaylar daha çok dikkat eçkiyor? Minimalist kuplar var koleksiyonda. Üzerindeki detaylarla farklılaşan, çalışma hayatında kullanılabilecek ama ufak bir parçayla geceye de taşınabilecek parçalar ağırlıkta. Smokin ceketler iddialı gelebilir belki ama spor parçalarla, mesela düz bir tshirt ve kot pantolonla yorumlandığı takdirde gün içinde de rahatça taşınabilir bence. Modelleri tasarlarken gece ve gündüz diye ayırmamaya dikkat ettim. Modeli taşıyacak kişiyi yorumlarken özgür bırakmak istedim. Çekimler de oldukça dikkat çekici olmuş. Moda çekiminin modacı için önemi ne boyuttadır? Çekimler yorucuydu çok, ama bu eğlenmemize engel olmadı. Moda çekimi bir tasarımcı için son noktayı koyduğu andır. Kıyafetleri kendi kombinasyonu olarak sunduğu tek an. Çünkü sonrasında tasarımlar sahibine geçer ve artık tasarımcının “styling” konusunda etkisi kalmaz. Yorum, modeli taşıyacak kişiye aittir artık. Çekimler için Photocrea ekibiyle çalıştık. Koleksiyonu, kombinasyonlarla yormadan sade bir şekilde sunmak kararını almıştık. Mahir Kozan ilustrasyon çizimlerimi baz alarak fotoğrafları çekti. Web sitemizde, çizimlerle beraber sunulacak fotoğraflar. Ekleyeceğiniz... Yorucu ama keyifli geçen bir sürenin sonunda çıkan bir koleksiyon oldu. Nevim Akdeniz ATÖLYE7 olarak sunduğumuz ilk koleksiyonumuzun enerjisinin herkese yansıyacağını umuyorum. l Nevim Akdeniz C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear