Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 1 EYLÜL 2013 / SAYI 1432 Robert Kolej 150 yaşında GENCO ERKAL: Kendimi orada buldum Robert Kolej mezunu Genco Erkal da mesleğini, sanatını oraya borçlu olduğunu anlatıyor; “Ne olduğumu, olacağımı Robert Kolej’de öğrendim. Kendimi orada buldum. Çünkü eğitim bir sanattır orada. Küçükken sünger gibiydik ve her şeyi emiyorduk. Orada doğru olanları içimize aldık, değerleri sahiplendik. Şimdi ki eğitim sisteminin ezici baskısı hiç olmadı üzerimizde. Robet Kolej o zaman ve hala özgürlüğün tanımıdır. Ben Shakespeare’i kendi dilinde konuşarak oynamayı orada öğrendim. Bize genç yaşta büyük sorumluluklar verildi. Örneğin son yılında tiyatronun başındaydım ve o yıl ilk kez bir öğrenci tiyatrosu olarak Anadolu turnesine çıktık. Bu çok büyük bir tecrübeydi bizim için.” l Kaybetmenin acısı bu sergide D ALİ DENİZ USLU 1863 yılında erkek öğrencilere hizmet vermek amacıyla kurulan Robert Kolej bu yıl 150. yaşını kutluyor. Robert Kolej, eğitimin evrensel değerine inanan Cyrus Hamlin ve Christopher R. Robert tarafından Birleşik Devletler sınırları dışında kurulan ve halen devam eden ilk Amerikan okulu. 150 yıllık tarihinde devrimlere, savaşlara, depremlere, yangınlara, salgın hastalıklara tanık olan Kolej, kapılarını tek bir gün kapatmadan bugünlere geldi. Birbuçuk asır boyunca dünyanın önde gelen eğitim kurumlarından biri olan Robert Kolej’i, 1871 yılında kız öğrencilere eğitim vermek üzere kurulan Amerikan Kız Koleji takip etti. Aynı yıl iki okulun birleşmesiyle karma eğitim vermeye başlayan Robert Kolej, yaklaşık 150 yıl boyunca çeşitli evrelerden geçerek Türkiye’nin en köklü ve önde gelen eğitim kurumlarından biri olma niteliğini sürdürmeye devam ediyor. Robert Kolej ABD’nin sınırları dışında Amerikan Behice Boran eğitim sistemi ile kurulmuş ve eğitim hayatına devam eden ilk kurum olma özelliğini taşıyor. Robert Kolej, Türkiye’ye dört başbakan, Nobel Ödüllü bir yazar, sayısız bilim adamı, akademisyen, gazeteci, sanatçı, sporcu, Reha İsvan politikacı ve aynı zamanda (1971 yılında) Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden biri olan Boğaziçi Üniversitesi’ni kazandırmış köklü bir kurum olma özelliği taşıyor. Eğitimde eşitliği hedef alan okul, Türkiye’nin her bölgesinden Robert Kolej’e girmeye hak kazanan yetenekli gençlere fırsat sağlayabilmek için kaynaklarının ciddi bir bölümünü burs fonuna ayırıyor. Şu an Robert Kolej öğrencilerinin yüzde 24’ü burs imkânından faydalanıyor. Bu bursların sağlanabilmesi için okula en büyük destek ise mezunlarından geliyor. aire Galeri, 4 Eylül – 5 Ekim tarihleri arasında Ahmet Duru, Buğra Erol, Candan Öztürk, Deniz Rona ve Evrim Kavcar’ın katılımlarıyla gerçekleşecek “Kayıp” isimli grup sergisine ev sahipliği yapıyor. Serginin amacı mı? “Emek, uğraş, çaba, irade ve azimle elde edilmiş her şeyin değerini elbette ki en iyi onu kazanan bilir. Bu ister bir diğerinin sevgisi ya da güveni olsun, ister mücadeleyle edinilmiş hak ve özgürlükler... Kaybetmenin acısı ise en ağırıdır. Zor kazanılır bazı şeyler hayatta: güven, sevgi, itibar, güç. Ama çok çabuk da kaybedilebilir. İşte o kadar hassastır elde etme ile kaybetmenin dengesi bu değerler HALDUN DORMEN: Dünyayı orada tanıdık Haldun Dormen de Robert Kolej’de sanata yönelik faaliyetlerde hep başı çeken biriydi. Dormen Robert Kolej’deki günlerini; “Nefes almamı sağladı Robert Kolej, dünyayı orada tanıdık. Kendimizce çılgınlıklar yapıyorduk, herkesin bir rüyası vardı. Daha yaşanabilir bir dünyayı kurabileceğimize inanmıştık. Ben oraya Galatasaray Lisesi’nden geçtim, sonra da Amerika’ya gittim. Robert Kolej’liler arkalarında bir evi olduklarını bilir, ve kardeşleri ve iyi dostları...” diye anıyor. l Ahmet Duru söz konusu olunca... Ve bir kez kaybedilince, hiçbir şey aynı olmayacaktır... Bu sergi kişisel ve toplumsal seviyede ters düz olan ve ani değişimler sonucu kaybedilen değerler üzerinedir.” Sergide her sanatçı bir “kayıp” durumuna odaklanıyor. Deniz Rona’nın “Devre” adlı eserini, asker üniformasıyla tek ayak üzerinde bir saat Galatasaray meydanında durma performansının çekimleri oluşturuyor. Candan Öztürk “Soruşturma”da bir masa etrafına toplanmış, yargılama yetkisine sahip iktidar sahiplerinin yüzlerindeki donuk, mesafeli ve vakur ifadede şüphenin izlerini arıyor. Ahmet Duru’nun karakalem çalışmaları ise kayboluş anını konu ediyor. Bir uçak içindeki canlıların hayatlarını kaybetmeden az önceki saniyeyi ya da bir kazı çalışması için patlatılan dinamitleri resmediyor Duru. l Halet Çambel Abidin Dino Ne isimler yetiştirmiş Robert Kolej, yetiştirmeye de devam ediyor. Dile kolay, tam 150 yıldır ayakta duran bir eğitim kurumu burası. Her mezunu orayı evi gibi görüyor, arkadaşlarını da kardeşi. Robert Kolej köklü tarihi boyunca diplomasi, politika, iş dünyası, sanat, akademi, eğitim gibi çeşitli alanlarda liderler yetiştirdi. Kimler yok ki mezunları arasında; Ercan Arıklı, İsmail Cem, Abidin Dino, Ayşe Kulin, Behice Boran, Betül Mardin, Burhan Karaçam, Bülent Ecevit, Cem Karaca, Cem Kozlu, Cemal Kafadar, Çiğdem Talu, Dani Rodrik, Engin Cezzar, Genco Erkal, Göksel Kortay, Feyyaz Berker, Halet Çambel, Haldun Dormen, Hüsnü Özyeğin,Mina Urgan, Nejat Eczacıbaşı, Nuri Çolakoğlu, Orhan Pamuk, Ömer Koç, Perihan Mağden, Rahmi Koç, Rahşan Ecevit, Serdar Bilgili, Sina Akşin, Suna Kıraç, Şakir Eczacıbaşı, Şenes Erzik, Tansu Çiller, Tolga Örnek, Ercüment Şener, Tosun Terzioğlu ve daha bir çok isim... l metis edebiyat'ta yeni Benjamin Stein Her ruha hitap ediyorum DENİZ ÜLKÜTEKİN Beyaz Tuval Bu romanda dinibütün Yahudiler arasında geçen parçalanmış hikâyeler okuyacaksınız. Romanda izleyebileceğiniz iki ana yol ve birbirine dolanan yan patikalar var. Her kapağın ardında romana başlamak için olası bir giriş bulunuyor. Okumaya nereden başlayacağınız size kalmış ya da tesadüfe. Hikâyeyi kitabın ortasına dek okuyabilir, sonra ters çevirip öteki girişten okumaya devam edebilirsiniz. Ya da bir yan patikadan gitmek için her alt bölümden sonra kitabı ters çevirip öteki tarafta bıraktığınız yerden okumaya devam edebilirsiniz. Ama kuşkusuz kendi yolunuzu aramanız da mümkün. S Çeviri: Fikret Doğan Roman, 336 sayfa Juli Zeh Sessizliğin Gürültüsü Bosna'ya Yolculuk 2005 yılından itibaren Metis Edebiyat'ta eserlerine yer verdiğimiz Juli Zeh savaşın ertesinde Bosna'ya gitti. Bu yolculuğun izlenimlerinden oluşan Sessizliğin Gürültüsü, doğanın büyüleyici güzelliğiyle savaşın yıkımının iç burkan izlerinin iç içe girdiği, savaşın hayaletlerinin hâlâ her yerde kol gezdiği bir ülkeyi yalın bir şiirsellikle anlatan etkileyici bir kitap. Yolculuk boyunca yaşadıklarını derin bir duyarlılık ve ince bir mizah anlayışıyla aktarırken bir yandan da savaşın doğasını, sebep ve sonuçlarını sorgulayan Zeh'in akıcı anlatısı, küçük öykülerden örülü bir roman tadında. Çeviri: Sevinç Altınçekiç Roman, 224 sayfa metis İpek Sokak 5, 34433 Beyoğlu, İstanbul T 212 2454509 F 212 2454519 E bilgi@metiskitap.com W metiskitap.com oul müziğin kraliçesi Lisa Stansfield 18 Eylül akşamı Harbiye açıkhava Tiyatrosu’nda olacak. İşin önemli yanı, onca yıldan sonra Stansfield’in ilk kez İstanbul izleyicisiyle buluşacak olması. Kendisi de konser hakkındaki heyecanını gizlemiyor. Onun adına bir başka heyecan verici durumsa yedi yıl aradan sondra çıkardığı albümünün başarısı. Yeni albümünüz Seven (Yedi) hakkında ne söylersiniz? Albüm başlığıbasit olsun mu istediniz yoksa yedinin sizin için daha derin bir anlamı var mı? Öncelikle çok heyecanlıyım. Uzun zaman sonra yeni bir albümle, yeni şarkılarımla insanların karşısına çıkıyorum. Albüm 7 yıl aradan sonra 7 Ekim’de çıkıyor. En başta aklımda hiç ismini “Seven” koymak yoktu ama konserlerimde yaptığım birkaç röportajda, henüz albümün bir adı olmamasından ve 7. albümüm olmasından dolayı “Bize yeni albümünüz Seven’dan bahseder misiniz?” diyorlardı, ben şaşırıyordum, adı bu değil albümün diyordum ama sonradan bunun bir işaret olduğunu düşünüp, öyle kalmasına karar verdim. Kendi kendine geldi yani albümün ismi. O yüzden benim için ne sıradan ne de derin bir anlamı var. Albüm kendisi karar verdi ismine. Albümü öncekilerden farklı kılan nedir? “Seven” aslında bir olgunluk dönemi albümü. Müziğimde çok büyük farklar yok. Soul bana çok hitap eden bir müzik tarzı. Yeni albümde, sevdiğim ve bütünleştiğim tüm soundları bir araya getirdik. Jazz, swing, R&B ve biraz da soul karışımlarıyla tüm ruhlara hitap edeceğimi düşünüyorum. Kariyerinizde bunun gibi pekçok geri dönüş var. Bu aynı zamanda çok iniş ve çıkışınız olduğu anlamına da geliyor mu? Demek siz öyle değerlendiriyorsunuz. Çünkü benim bu son albümüme kadar gayet düzenli bir kariyerim oldu. Albümlerim ve yer aldığım projelerim hep zamanlamalı gitti. Sadece bu albüm için bir ara verdim. Onda da göz önünde O soul müziğin yaşayan en önemli isimlerinden biri. Hayat dolu sesiyle her yaşa ve kalbe seslenen bir müzik ustası. Lisa Stansfield, 18 Eylül akşamı, İstanbul’da olacak. olmadığım için ara gibi göründü. Oysa biz hep çalıştık. Yeni şarkılar, düzenlemeler çok kolay oluşmuyor. Hakkınızda duyduğum en güzel söz, “Lisa Stansfield’le karşılaşacak kadar şanslıysanız, dikkatli olun. Hayatınızı anında sözlere ve müziğe dönüştürebilir” oldu. Gerçekten böyle mi? Öyle bir durum olduğunu söylüyorlar. Etrafımdaki her şey bana ilham veriyor. Şarkı yazmak için sadece benim yaşamam gerekmiyor. Etrafımdaki her olaydan, her insandan, onların yaşadıklarından etkilenip yazabilirim. Değişik insanlarla tanıştığımda mutlaka uzun sohbet edip, tanımaya çalışırım ve o anda aklıma bir şey gelmese bile mutlaka sonrasında bir şarkı sözü çıkar. İstanbul konseri hakkında ne söyleyeceksiniz? İzleyiciler için özel bir anı olacak mı? Türkiye’ye ve İstanbul’a ilk kez geliyorum. Oldukça değişik bir deneyim olacak. Çok şey duyuyorum ülkeniz hakkında. İstanbul’un çok güzel ve büyüleyici bir şehir olduğunu biliyorum. İlk kez geliyor olmaktan dolayı çok heyecanlıyım. Mümkün olduğunca şehri gezmek ve keşfetmek istiyorum ama maalesef İstanbul’da çok uzun bir süre kalamayacağım. En kısa zamanda geri gelip her yeri detaylıca keşfetmeyi planlıyorum. Çünküşehriniz çok güzel ve cezbedici görünüyor! En önemlisi, yeni şarkılarımı ilk kez bu konserde söyleyeceğim. Sürprizler olacak, 90’lara gideceğiz beraber. Türk hayranlarım ile birlikte çok güzel ve keyifli bir konser geçireceğimize, dinleyicilerle çok eğleneceğimize eminim. l C M Y B