Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2 14 TEMMUZ 2013 / SAYI 1425 B Herkesin ‘benim evim’ diyeceği bir yer... izim Ev, farklı kimliklerden insanların ortak hayalle yola çıktıkları bir proje. Kimsesiz yaşlılara, engellilere ve ihtiyaç duyan kadınlara yaşam alanı sunmakla kalmayacak, onları paylaşan, dayanışan, sevgi dolu bir ailenin de üyesi yapacak. Ev sakinlerini ekmeklerini kendi yapacakları, ballarını besledikleri arılardan elde edecekleri, meyve ve sebzelerini ekip biçecekleri bir yaşam bekliyor. Gerisini Mahmut Alınak anlatıyor. Bizim Ev’in çıkış hikâyesi nedir, nasıl bir ihtiyaç sizi böyle bir proje kurmaya sevk etti? “Kalbiniz acı çekenlerin çığlıklarına sağırsa, güneş girmez kendinizi kapattığınız karanlık zindanınıza,” diyor bir Roman atasözü. Yeryüzünde tek bir yoksul ve acı çeken tek bir insan oldukça tüm insanlık yoksul ve kalbinden yaralı sayılır. Bu düşünceyi bir hayat felsefesine dönüştüren bir grup hümanistin kardeşlik projesidir Bizim Ev. Günlük hayatın kargaşasında ve ESRA bizi kamçılayıp duran hırslarımızın pençesinde farkında AÇIKGÖZ değiliz, ama insan insanın cenneti ve biricik mutluluk pınarı. Yani hepimiz dünya insanlığına karşı ödenmesi imkânsız bir borç altındayız. İşte bizler borcumuzu az da olsa ödemek için bu projede yer aldık. Kimler var inşa sürecinde? Kamuoyunda ilgi çeken isimler şimdilik yok aramızda. Projenin henüz başında olduğumuz şimdilik birkaç emekli öğretmen, korunmaya muhtaç birkaç kadın, iki engelli, birkaç işsiz, bazı gençler, iki müşavir ve ben varız. Proje için yeniden avukatlığa döndünüz ve kazandıklarınızı Bizim Ev’e aktaracaksınız. Siz neden dahil oldunuz bu projeye ve nasıl bir güç itti sizi yeniden avukatlık yapmaya? Avukatlığı hiç sevmedim. 1976’da Digor’da kalp çarpıntıları arasında girdiğim ilk duruşmada avukatlıktan soğudum. Ne var ki başka bir işim yoktu, çaresiz devam ettim. Ta ki milletvekili oluncaya kadar… Çok uzun yıllardır düşüncelerimde çakıp sönen bir hayalim vardı; Kendi paramla kimsesiz yaşlılarla çocukların barındığı bir ev yapmak. Ancak bunu yapacak param hiç olmadı. Avukatlıktan kazandığımı bazı ticari işlere yatırarak büyütmek ve bu hayalimi gerçekleştirmek istedim. Fakat kazanacak yerde zarar ettik. Hayalimdeki bu evi kuramayacağımı anlayınca doktor olmak istedim. Elimde çantamla köy köy dolaşıp insanlara tıp hizmeti vermek istiyordum. Gel gör ki üniversite sınavına girmeyi göze alamadım. Bu yüzden romanlarımda hep bir doktor kahramanım oldu. Geride bıraktığımız bu kış İstanbul Avcılar’da metrobüsten inmiş köprüden geçiyordum. Hava buz gibiydi. Köprüde derin düşünceler içinde yaşlı bir adam gördüm. Başında eski bir şapka, sırtında yıpranmış bir ceketle betona serdiği gazeteye oturmuştu. Dilenci değildi, önünde satmak için birkaç tarak, birkaç çakmak ve ayakkabı Bizim Ev, pek çok boyası duruyordu. Paltolarına insanın hayali yapışmış insanlar önünden hızla aslında. İhtiyacı geçip gidiyorlardı. O ise gelip gidenlerin farkında bile değildi, olanların büyük gözleri boşluğa dalmış öylece bir aileymişçesine duruyordu. Onun yaşadıklarından yaşayacakları ve sanki ben sorumluymuşum gibi kendi kendime lanet ekip biçtikleriyle, okuyarak bir hırsız gibi hızla ürettikleriyle oradan uzaklaştım. Köprünün kendi ihtiyaçlarını merdiveninden inerken genç bir kızın sesiyle uyandım. Selpak karşılayacakları mendil satıyordu. Mendil tutan bir yaşam alanı elini öne doğru uzatmış, boşluğa seslenir gibi, “Mendil, mendil ister sözünü ettiğimiz. misiniz?” diyordu. Yüzü ve elleri Bu hayal için soğuktan morarmıştı. Bakınca avukatlıktan gözlerinin kör olduğunu fark ettim. Nedense yine kendime kazandıklarını kızdım. Bizim Ev’e Sonraki günler o yaşlı adamla bağışlayacak genç kızın çaresiz yüzleri beni hep rahatsız edip durdu. Kızın Mahmut Alınak. acıklı sesi kafamda çınlayıp duruyordu. Yakın zamanda bir de cezaevi ziyaretine gittim. Bilet parası bulamayan bazı mahpus eşlerinin iki yıldan beri görüşe gelemediklerini öğrendim. Duyduklarım karşısında cezaevinde olmadığım için kendimden utandım. Bizim Ev projesini duyunca nasıl olduysa doktorluk hayalim bir anda sönüp gitti. İçimde bir ses avukat olarak da insanlara yardımcı olabileceğimi söyledi. O gece sevinçten uyuyamadım. Avukatlıktan kazanacağım parayı Bizim Ev’e verecektim, onlar da gerekli olan yerlere harcayacaklardı. Bizim Ev’le ilişkilenmem işte böyle başladı. YERYÜZÜ CENNETİ YARATMAK İSTİYORUZ Nerede kurulacak Bizim Ev? Nihai amacımız her ilde Bizim Ev’in bir benzerini kurmak. Bunun için ilk kuracağımız evde başarılı olmalıyız. İlkin İstanbul’a yakın bir yerde hazine arazisi kiralamakla işe başlayacağız. Ekonomik imkânlarımız ölçüsünde Bizim Ev’in aile fertlerinin kalacakları uygun yerler yapacağız. Aile üyelerimiz birbirleriyle olduğu kadar hayatla da canlı bir ilişkide olacak. Kardeşlik ruhuyla şenlenecek evimizde herkesin gücü ve yeteneği ölçüsünde yapacağı bir işi olacak. Nasıl bir ev dizaynı olacak? Ekilip biçilebilen bir arazide yer alacak. Evi ve arazisini yaşayanlarıyla, yurtiçinden ve yurtdışından yardıma gelen gönüllü gençler çekip çevirecek. Doğal tarım yöntemleriyle her çeşit sebze ve meyve yetişecek. İhtiyaç fazlası meyve ve sebzeler satılacak, geliri Bizim Ev’in olacak. Ahırımız ve kümesimiz olacak. Hayvanların sütlerini işlemek için küçük çapta bir mandıra kurulacak. Yağ, peynir, yoğurt ve kaymak üretilip butik bakkallara satılacak. Her çeşit kümes hayvanı beslenecek, ihtiyaç fazlası et ve yumurtalar satılacak. Evin sakinleri ekmek ihtiyaçlarını kendi karşılayacak. Bal ihtiyacı beslenecek arılarla karşılanacak. Çiçekçilere satılmak üzere çiçekler yetiştirilecek. Meyve ve sebzelerden konserve ve reçel üretilecek, fazlası satılacak. Yemekler ortak mutfakta pişecek. Mülkiyeti kimseye ait olmayacak ama herkesin “Benim evim,” diyebileceği bir yer olacak. Küçüğünden büyüğüne herkesin birbirine sevgiyle baktığı, seslendiği ve dokunduğu bir aile ortamı... Kimse gelecek kaygısı taşımayacak, kimse kimseye muhtaç olmayacak; üzüntüsünde, sevincinde ve hastalığında kendi evinin şefkatli varlığını hep yanında hissedecek. Bir yeryüzü cenneti yaratmak istiyoruz. BİZİM EV İYİ İNSANLARIN ESERİ OLACAK Kimlere açık olacak ev? Bakıma muhtaç kimsesiz yaşlılar, kimsesiz engelliler ve korunmaya muhtaç kadınlar Bizim Ev’in sakini olacak. Şu an ne aşamada proje? Proje henüz bebeklik günlerini yaşıyor. Neler yapabileceğimizi konuşuyoruz. AB’nin destek fonlarından yararlanabilmemiz için dernek ya da vakıf şeklinde bir tüzelkişilik kazanmamız gerekiyor. Bunun formalitelerini tamamlamaya çalışıyoruz. Paramız olduğunda ilk işimiz arazi kiralamak. Sonrası kolay, insan iradesinin baş edemeyeceği hiçbir güçlük yok. Projeyi duyanlar çok heyecanlanıyor ve yardım etmek istiyor. Onlardan yardım almakta şimdilik utangaç davranıyoruz, ancak alışacağız. Bir lira bile bizim için çok değerli. Destek olmak isteyenlerin ne yapması gerekiyor? Bir bankada hesap açacağız. Ayrıca bizimev100@gmail.com adresinden bizimle doğrudan görüşebilirler. Hayalini kurduğumuz kardeşlik cenneti tüm iyi insanların ortak eseri olacak. l C M Y B