Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 26 MAYIS 2013 / SAYI 1418 Acele ettirilen çocuklar! “Çocuğum için her şeyin en iyisini yapmaya çalışıyorum, ona bir sürü fırsatlar sunuyorum, her yere götürüyorum ama gene de mutlu olmuyor.” Bu cümle size de tanıdık geldi mi? Çevrenizden çok mu duyuyorsunuz? Ya da siz de mi aynı durumdasınız? O zaman bırakın artık koşturmayı. Çocuğunuzu bir etkinlikten diğerine sürüklemeyin, bırakın biraz da boş boş otursun ya da çizgi roman okusun, oyun oynasın. Ayna Eğitim ve Psikolojik Danışma Merkezi Uzman Psikolojik Danışmanı Belin Güner Nas, yeni nesil çocukların artık küçük bir yetişkin gibi davrandıklarını ama onların hâlâ bir çocuk olduğunun unutulmaması gerektiğine dikkat çekerek, aileleri uyarıyor: “Süper çocuklar yetiştirmek uğruna çocuklarınızı depresyona sürüklemeyin.’’ Son yıllarda annebabalardan, “her çocuğun hoşuna gidecek şeyleri yaptırıyoruz, yine de mutlu olmuyor”, “bütün haftasonlarımız koşuşturmacayla geçiyor” çocuklardan ise “sabahtan öğlene kadar at biniyorum, öğleden sonra önce keman kursuna sonra da etüde gideceğim”, “Sınavdan düşük not alırsam annem başıma dikilir” serzenişlerinin geldiğini vurgulayan Belin Güner Nas, bu durumu “Acele Ettirilen Çocuklar” kavramıyla açıklıyor. Amerikalı psikolog David Elkind tarafından ortaya atılan bu kavram, çocukların zamanlarını, annebabaların tercihlerine göre düzenlemeleri, bu düzenlemenin de her hafta daha fazla ders, çocuğu sosyal, akademik ve kültürel alanlarda geliştirebilecek daha fazla etkinlik anlamına geliyor. Nas’a göre, bu etkinlikler yapılmadığı zamanlarda annebabalar rahatsızlık hissediyor, “iyi annebaba” olmadıklarını düşünüyor, eğer çocukları, “en iyi yüzücü olmak” , “jimnastik madalyası almak”, “en iyi dereceyle okuldan mezun olmak” gibi ulaşılabilir fırsatları değerlendirmezlerse, “Onları bir adım ileri taşıyacak şeyi kaçırmış olurlar mı?” sorusuna takılıyorlar. FİGEN Bu yüzden de fırsat sayılarını ATALAY sürekli artırmaya çalışıyorlar. Belin Güner Nas, kapasitelerinin üzerinde ve erkenden başarıya zorlanan bazı çocukların, kliniklere depresyon tablosu ile geldiğini, “tükenmişlik sendromu” ve “kronik yorgunluk” yaşayan çocukların sayısının arttığına dikkat çekiyor. Nas, “Daha sıklıkla strese bağlı baş ağrısı, karın ağrısı ve kaygıya bağlı diğer sıkıntılar, annesine, günün iki saatini jimnastikte geçirmek ya da keman çalmak istemediğini söylemekten korkan çocuklarla karşı karşıya kalıyoruz” diyor. l figenatalay@yahoo.com Minik modacılardan yardım AREL Eğitim Kurumları ilkokul öğrencileri, yardım amaçlı tasarladıkları tişörtlerin satışından elde edilen geliri “Cerrahpaşa Pediatrik Onkoloji Servisi”ne bağışladı. AREL öğrencilerinin geçen aylarda “Cerrahpaşa Pediatrik Onkoloji Servisi’ne yardım kampanyası kapsamında düzenledikleri “Mutluluk” konulu tişört tasarım yarışmasında dereceye giren tasarımlar, Bücürük firması tarafından üretilerek satışa sunuldu. l Hayallerindeki parkı çizdiler Gratis’in, çocuklara resim sanatını sevdirip onların hayal dünyasına yeni pencereler açmak amacıyla düzenlediği resim yarışmasının sonuçları belli oldu. “Hayallerindeki Oyun Parkını Yarat” konulu yarışmada, Antalya’dan Pelin Çimen birinci, Kayseri’den Çağla Çiçek Tahtasakal ikinci, Kuşadası’ndan A. Defne Erkan da üçüncü oldular. l l Çocuklarınızı ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yönlendirin. Ancak bu etkinliklerin iyi planlanması ve çocuğun kapasitesinin çok üzerinde olmaması gereklidir. l Serbest oyun oynamasına ve hayal kurmasına izin verin. Bu çocuklara bağımsızlık sağlar ve kim olduğunu hissettirir. l Çocuklarınızı dinleyin. Ancak bu sadece size ne söylediklerini değil onların beden duruşlarını, yüz ifadelerini, ses tonlarını da dinlemektir. Dramaya giderken, ayakkabısını bağlarken keyfini ya da keyifsizliğini hissetmektir. l Çocuğunuzu boş boş dururken, hiçbir şey yapmıyorken, peçetelerden oyuncak yaparken ya da çizgi roman okurken gördüğünüzde rahat bırakın. Bunları yapın Daha iyi bir gelecek için Önce Kadın. Kadınlarımız Türkiye ekonomisine katılsın diye, Vodafone Önce Kadın İlan Servisi’ni onların hizmetine sunduk. Kadınlarımız 2488’e ilanlarını kısa mesaj ile gönderip sahibinden.com’da ürünlerini satarak emeğini kazanca dönüştürebilecek. Siz de el emeği göz nuru ürünlerden satın alın, onlara destek olun. ATAOL BEHRAMOĞLU Hangi haber nasıl verilmeli? G azetenin başlıca işlevi haber iletmektir. Bizdeki uygulamada kimi kez haber başlığından çok köşe yazısı başlığı ile karşılaşırız. Benim için gerçek gazete, toplumu ilgilendirecek haberi öncelikle öğrenip duyurandır. Bunun başarılması, kuşkusuz, maddi olanaklarla, uzman muhabir sayısıyla, yine maddi olanaklardan bağımsız olmayan ilişkiler ağıyla ilgilidir. İkinci aşama, haberin yorumlanması, bir başka deyişle de veriliş tarzıdır. Elimizdeki haberi nasıl, neye göre vereceğiz, vermeliyiz? Bu yazıda kısaca bu konuya değinmek istiyorum… *** Bu noktada karşımıza yansızlık (tarafsızlık) kavramı çıkıyor… Bir basın (medya) organı yansız olabilir mi? Evet, olabilir… Fakat söz konusu toplumda demokrasi ne kadar gerçekleşmişse, o kadar… Demokrasi, öncelikle, halk kitlelerinin, yurttaş topluluklarının, bütün toplumsal sınıf ve tabakaların örgütlü olduğu; ülkede ve dünyada olup biten her şeyi kontrol edebildiği, sorular sorabildiği, önerilerde bulunabildiği sistem demektir. Böyle toplumlarda, basın (medya), yanlı da yansız da olsa, yalan söyleyemez, hiç değilse belli bir düzeyi korumak zorundadır. Dünyada böyle toplumlar var mı? Biraz yakından bakalım… *** Kimilerince örnek bir demokrasi olarak düşünülüp gösterilen ABD’nin, tam tersine, gelmiş geçmiş en totaliter (baskıcı, demokrasi karşıtı) bir sistemin boyunduruğu altındaki bir ülke olduğu rahatlıkla söylenebilir. Bu sistem paranın egemenliği altındadır. ABD halkı dünyanın en örgütsüz halklarından biridir. Sonucunda medya da paranın egemenliğindedir. Batı Avrupa ülkelerinin birçoğunda, halk kitleleri belli ölçülerde örgütlü olduğu için, basının da belli ölçülerde yansız yayın yaptığı söylenebilir. Bizde de basın (medya) birkaç istisna dışında, ABD’deki gibi paranın buyruğundadır. Bu anlamda bir küçük Amerika olduğumuz doğrudur. Şimdi yansızlık konusunu da kısaca irdeleyelim… *** Büyük çoğunluğuyla sistemin buyruğunda, yanlı ve çoğu kez her anlamda ve her alanda saptırıcı yayın yapan bir basın (medya) ağının karşısındaki devrimcidemokratsosyalist basın (medya) yansız olamaz… Tam tersine, yanlı olmak zorundadır… Çünkü bu bir savaştır… Yanlı olmak gerçeği saptırmak değil, onun altını çizmek, onu en etkileyici biçimde verebilmektir… Bizdeki, olduğu kadarıyla, devrimcidemokratsosyalist basın (medya) bunu ne ölçüde başarabiliyor? Tek tek örnekler vererek irdelenmesi gereken bir konu… Tek bir yazının sınırları içinde ise bunu yapabilmek zaten olanaklı değil. Fakat, sözünü ettiğim türdeki basınyayın organlarının yöneticileri kendilerine şu soruları sorabilmelidir: Habercilikte ne ölçüde başarılıyım? Okur gazetemi daha çok haberciliğim için mi, köşe yazıları için mi izliyor? Okur benden ne tür haberleri nasıl vermemi bekliyor? Bu konuda benim tutumum nedir, nasıl olmalıdır? Kimi kez fazlaca tatsız tuzsuz, kimi kez fazlaca abartılı mıyım? Önemli haberleri atladığım, izleyip sunmakta geciktiğim, ya da fazlaca tekrara düştüğüm oluyor mu? Okur mu beni, ben mi okuru yönlendirmeliyim? Bu ilişkide ölçü ve denge nasıl saptanacak? Sistemin buyruğundaki medyayla eşit olmayan koşullarda yarışta ve savaştayken, başarılı olmak için ne yapmalıyım? Aklıma ilk elde gelen sorulardan bazıları bunlar… Böyle bir konuyu tek bir yazıda irdeleyip sonuçlandıramayız… Fakat devrimcidemokratsosyalist basını oluşturan gazetelerimizin yöneticileri bu ve benzer soruları kendilerine sorabilmelidir.. Bu basın organları arasındaki (hiç kuşkusuz dostça olması gereken) yarışta en çok kazanacak olanlar da, kendilerine bu gibi soruları sorup yanıtlayacak ve gereklerini yerine getirebilecek olanlardır. l ataolb@cumhuriyet.com.tr ILAN 2488 sahibinden.com’da yerinizi alın Nigar Gürsel Yöresel ev yapımı ürünler Gaziantep Servis ücretsizdir. İçerik sorumluluğu aboneye aittir. Aralarda boşluk ile ILAN, İL PLAKA KODU, ilan metni ve fiyat bilgisi 2488’e gönderilmelidir. İrtibat numarası abone numarası olarak eklenir. İlanların şekli değiştirilebilir. Kontrol sonrası 1 ay www.sahibinden.com’da ve uygun mecralarda yayınlanacaktır. İlanların yayınlanmama hakkı saklıdır. İlanlarda ilçe, mahalle ve resim temsili olarak belirtilebilir. Ayrıntılı bilgi: vodafone.com.tr C M Y B