24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

2 22 ARALIK 2013 / SAYI 1448 Portekiz’in caz dünyasına armağanı H enüz ilk albümüyle platin plak  satışlarını geride bırakan 26 yaşındaki  Luisa Sobral, 2009 yılında mezun  olduğu Berklee Müzik Koleji yıllarından beri  şarkılar yazıyor ve özellikle sahnede yarattığı  romantik ve otantik tarzıyla da dikkat çekiyor.  Müziklerinde caz, soul ve pop tarzlarını  buluşturan Luisa Sobral’ın son albümünde  genç yıldıza sadece ünlü İngiliz pop caz  şarkıcısı Jamie Cullum değil ayrıca meşhur  fado sesi Antonio Zambujo ve uluslararası  piyano yıldızı Mario Laginha da konuk oluyor.  Jamie Cullum, Melody Gardot gibi isimlerle  caz festivallerinde aynı sahneyi paylaşan  İspanya’dan, Fransa’ya, Çin’den, İngiltere ve  Almanya’ya kadar konserleriyle de büyük ilgi  gören Luisa Sobral romantik caz ve soul  şarkılarını Türkiye’de ilk kez 24 Ocak’ta İş  Sanat’ta söylemeden önce albümünü,  şarkılarını, daha önce gezip çok sevdiği  İstanbul’u anlattı. Eleştirmenler müzikleriniz için soul, caz ve pop karışımı diyorlar, peki siz müziklerinizi nasıl tarif ediyorsunuz?   Sanırım benim için müziklerimi tarif  etmek oldukça zor. Müziklerim daha çok  etkilendiğim müziklerin ve kişiliğimin bir  karışımı. Caz ve pop karışımı diyebilirim  çünkü sevdiğim müzisyenlerin çoğu da  bahsettiğim kategorilerdeler. Aslında  müzik kategorilerinin tek amacının müzik  mağazalarını organize edebilmek olduğunu  düşünüyorum. İlham aldığınız isimler olarak Billie Holiday ve Ella Fitzgerald’ı örnek veriyorsunuz; peki caz efsanelerini ilk keşfettiğinizde hangi yaşlardaydınız?   Caz dinlemeye ancak 16 yaşında  başladım. O zamanlar öğrenci değişim  programı için Amerika’daydım ve okulda  bir caz orkestramız vardı, o tarzda şarkı  söylemeye ve o tarzda vokal armonilere  gerçekten kendimi daha yakın hissettiğimi o  zamanlar fark ettim. Çok genç bir şarkıcı ve şarkı yazarısınız ve müzikleriniz de oldukça yumuşak; kimi zaman günlük hayatınızda Lady Gaga ya da Madonna gibi yüksek enerjili müzikler de dinliyor musunuz? Portekiz’in caz dünyasına armağan ettiği genç şarkıcı Luisa Sobral’ın yıldızı, 2011’de yayımlanan ilk albümü “The Cherry On My Cake” ile adını duyurduğundan beri parlamaya devam ediyor. Sobral, özellikle canlı performanslarıyla büyük ilgi görüyor.   Sanırım hepimiz  dinliyoruz hatta  dinlemek istemesek bile.  Genelde pek radyo dinlemem ve  televizyondan da çok hoşlanmam ama bir  şekilde herhangi bir yerde şarkılarından birini  duyduğumda sözlerini ya da melodiyi bildiğimi  fark ediyorum. Bence her yerde oldukları  için; dükkânlarda, restoranlarda, barlarda,  dolayısıyla niyetiniz olmasa da şarkılarını  öğrenmiş oluyorsunuz. 2012’de Alejandro Sanz’la “La Musica no se Toca” albümü için kaydettiğiniz bir düetiniz de var, sizce bu düet kariyeriniz için büyük adımlardan biri sayılabilir mi?  Eğer o şarkı Portekiz dışında  da yayınlansaydı belki de büyük bir adım  olabilirdi, ancak sadece albümün Portekiz  baskısıyla sınırlı kaldı… Şarkı sözleriniz özel hayatınızdan ipuçları da veriyor mu?  Ben karakterler yaratmayı seviyorum,  onlara bir geçmiş ve bir hikâye verebilmeyi  seviyorum ama eğer o öyküleri tahlil etmeye  başlarsam, eminim ki hepsinde benim  hayatımdan da parçalar vardır. Albümdeki  şarkıların çoğu yarattığım karakterler hakkında  şarkılar ama geriye kalanlar da benim başıma  gelenler; ancak albümdeki en kişisel şarkım  “The last one” diyebilirim… Albümünüz “I was in Paris” şarkısıyla açılıyor, kaç kez Paris’e gittiniz ve Paris’in en çok neyini seviyorsunuz?  Paris’e 4 kez gittim ama neredeyse son iki  ay boyunca hep Paris’teydim. İnanılmaz bir  şehir. Baktığınız her yerde sanat var ve metro  hariç gittiğiniz her yerde çok güzel ekmek  kokuyor… Dolu caz kulübü, müthiş müzeler,  harika restoranlar da var ayrıca Fransız  sinemasının da büyük bir hayranıyım. İngiltere’nin meşhur pop caz şarkıcısı Jamie Cullum’ın konser açılışlarında sahne aldıktan sonra şimdi de albümünüzdeki en yumuşak şarkılardan “She walked down the aisle” ile düet yapıyorsunuz; Cullum’la düet şarkınızı nasıl seçtiniz?  Jamie ile  söyleyebileceğimizi  düşündüğüm 2 şarkı  vardı ama favorim  kaydettiğimiz şarkıydı  ve o da beğenecek  mi diye gönderdim  CENK ve Jamie de beğendi.  ERDEM Ayrıca aşk şarkısı  düetleri pek bana  göre olmadığından seçtiğimiz şarkı sanki  ona âşık olduğum bir şarkıyı söylermiş gibi  de değil, şarkıda başka iki insanın hikâyesini  anlatılıyor ve çok hoşuma gidiyor.. Ünlü fado şarkıcısı ve besteci Antonio Zambujo ile de “Ines” adlı şarkıda düet yapıyorsunuz, peki Portekizli bir şarkıcı olarak müziklerinizde fado etkisi de var mı?  Portekizli olduğum için fado etkisi  kaçınılmaz ve ben de fado dinleyerek  büyüdüm. Nerelerde fado etkileri  hissediliyor bilemem ama bir Portekizli  oluşum kişiliğimin bir parçası ve kişiliğim de  müziklerimin büyük bir parçası olduğuna  göre, sanırım bir yerlerde fado etkileri de  hissediliyordur. Albümünüzün kapağında bir gül fotoğrafı var, ayrıca fark ettim ki şarkılarınızda da sık sık gül kelimesi geçiyor; yoksa gülleri çok mu seviyorsunuz?  Çiçekleri çok severim ve insanlara çiçek  isimleri verilmesi de ayrıca çok hoşuma  gider, sanki çiçek isimleri onları daha hassas  hale getiriyor… İstanbul’da 24 Ocak’ta ilk kez konser veriyor olacaksınız; peki İstanbul hakkında neler biliyorsunuz?  İstanbul’a iki kez gittim ve en beğendiğim  şehirlerden biri. Mısır Çarşısı gerçekten çok  hoşuma gidiyor, Sultanahmet Caminiz çok  güzel, ayrıca Aya Sofya, deliler gibi kalabalık  sokaklarınız ve çatılarınız da çok hoşuma  gidiyor. İstanbul’a yeniden gelmeyi ve  beraber çalıştığım müzisyenlere de şehrinizi  göstermeyi dört gözle bekliyorum… l C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear