Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
5 AĞUSTOS 2012 / SAYI 1376 7 Felaket haberleri artacak CNN Türk meteoroloji editörü, hava yorumcusu, namı diğer “havayı koklayan adam” Bünyamin Sürmeli. Mesleğiyle o kadar bütünleşti ki sokakta herkes ona havayı soruyor, tutmayan tahminleri için sitem ediyor ya da teşekkür ediyor. Sürmeli bir süredir de küresel ısınmaya dikkat çekmek için belgesel hazırlıyor. İlk belgeselinde Alaska’yı anlatan Sürmeli, Arizona’da çöl çekimi yapmak isterken postmodern bir Kızılderili kabilesi tarafından kısa bir süre göz hapsine bile alınmış. Şimdi ise rotasını Kenya’ya çevirmiş. Röportaj: ALİ DENİZ USLU / Fotoğraf: VEDAT ARIK Her kanalda hava durumu yorumcusu var ama siz en çok sevilenlerin başındasınız. Var mı bunun bildiğiniz bir nedeni? İnanın hiçbir fikrim yok. Belki de içgüdüsel bir seçim bu. Bilimsel bir açıklamasının olduğunu düşünmüyorum. Bu arada tüm hava durumu yorumcuları aynı hava bilgisine sahip değil. Her yorumcu kendi bilgisini derliyor. 1997 yılından beri hava tahmini yapıyorum. 1999’dan beri de profesyonelim. Türkiye pek çok kulvarda olduğu gibi burada da bu işlere geç girdi. Örnek modelimiz yoktu. Kendimiz, el yordamıyla bir şeyler denedik, uğraştık. Bugünlere kolay gelmedik. Özellikle kış aylarında size göre hareket ediyor insanlar. Ben de öyle ama tutmayan tahminleriniz yüzünden arkanızdan laf ettiğim de çok oluyor. Bu işin dünya üzerinde mükemmeli yok! Yüzde 95’i yakalayabiliyorsanız başarılısınızdır. Tüm tahminlerin tutmasını beklemek çok doğru ve mantıklı değil. Bilimin netliği burada biraz flu. Tutma, tutmama hikâyesinin matematiği nedir? Elbette pek çok etken var bu işi etkileyen. Milimetrik bir fark, rüzgâr, hava derecesinde bir değişim ya da buhar dengesinde bir oynama her şeyi değiştirebilir. En basit ameliyatta bile yüzde olarak ölüm riskiniz var. Herkes size, her yerde “Hava nasıl olacak yarın?” sorusunu sorma hakkını görüyor olmalı? Evet, herkes beni tanıyor gibi davranıp, “selam” dedikten sonra havayı soruyor. İçten ve rahat bir şekilde soruyorlar. Tabii bu samimiyet benimle mi havayla mı onu bilemiyorum. Sanırım ben bu işten başka iş yapamam artık! “Alaska” belgeseli çektiniz, sonra da “Arizona”. Havadan sıkıldınız mı? Bünyamin Sürmeli Arizona Belgeseli’nden sonra şimdi Kenya için hazırlanıyor... değişimler, çok sık karşılaşmadığımız hava olaylarına gidiyor. Belgesel çekerken Arizona’da Kızılderililer tarafından bir süre “göz hapsinde” tutuldunuz. Sanırım onlar size “Hava nasıl olacak?” diye sormadı? Biz tüm çekim izinlerimizi ABD’den almıştık ama orada butik bir Kızılderili devleti var. İletişimi zor bir bölge ve izinlerimizi kabul etmediler, “Bunlar ABD’den aldıklarınız, bizim izinlerimiz değil” diye bizi durdurdular! Tam vazgeçip döneceğiz, bırakmadılar da... Kendi araştırmalarını yaptılar. Butik bir güvenlik ofisinde, dizüstü Benim derdim hep bilgisayarlarla araştırma Peki, yazın kalanı ve bu kış küresel ısınma ve onu başladı. Kafanızda ne nasıl geçer? anlatabilmekti. Çöl, canlanıyor bilmiyorum Görüntü uzun bir yaz olacağı buzul anlatıp ama prefabrik evlerde yönünde. Eylülü dolu dolu yaz gibi duruyordum ama ve karavanlarda yaşayacağız. Bu yıl havada ciddi bir sıkışmıştım köşeye. yaşayan bir kabileden dengesizlik var. Kış da çetin Çünkü dönem iletişim bahsediyorum. Yarı geçecek görünüyor. Tüm ve teknoloji dönemi, bağımsız bir Amerikan dünyada görünen o ki 2013 görüntü vermeden bir şey filmini yaşadık. yazı da sıcaklık olmuyor. Hem zaten ben de Kullandığım arabanın bakımından hatırda hikâye anlatmayı seviyorum, markasını bile sordular, kalacak. belgeselde bunu bulabileceğimi Türkiye’deki ev adresimi aldılar düşündüm. ve tam sekiz saat sonra izin Küresel ısınma diyoruz da ne kadar verdiler. Şimdi hangi ülke var? farkındayız olacakların? Felaket haberleri artacak. Zor zamanlar Şimdi Kenya için hazırlanıyoruz. Başka program teklifleri de geliyor mu? bekliyor dünyayı. Ama sona yaklaşmadık, ne Oyunculuk da yapabilirsiniz belki! yapabiliriz sorusunu sormak için hâlâ zamanımız var. Dünyanın genel sirkülasyonlarındaki Hava durumu sunuculuğu ve belgeselcilik dışında şu ana kadar böyle bir teklif gelmedi ama yarışma ya da tartışma programı olursa bu tür bir çalışma içinde yer alabilirim. Oyunculuk da olabilir. Hiç unutamadığınız bir anınız ya da sizi çok heyecanlandıran bir haber var mı? Bir düğün organizasyonu şirketinden arayıp “Kemer Country’de hava nasıl?” dediler ve bunu tüm hafta boyunca gün gün arayıp sordular. Ondan sonra beni Taha Akyol aradı ve “Çok sevdiğim bir arkadaşımın Kemer’de düğünü var, hava nasıl olacak?” dedi. Tüm hafta Kemer ile ilgili tahminleri bildiğim için, “Hava gayet güzel, güneşli, yakından uzaktan geçecek herhangi bir şey yok! Rahat olun” dedim. Neyse Taha Bey düğün günü beni aradı, “Burada gök delindi, sağanak var” dedi. “Nasıl olabilir?” dedim. O dönemlerde de telefonlar yok, internet kafeye gittim. Tüm modelleri açıyorum hiçbir şey yok, damla düşmüyor. Şaka sandım önce. Sonra “Siz neredesiniz?” dedim. “Antalya Kemer’deyim, bari bu yağış arada kesiliyor mu, nikâhı kıyıp öyle çıkalım” dedi. Siz hangi havaları seviyorsunuz? Ben bahar çocuğuyum, nisanda doğdum. Haberlerde olduğu kadar hava durumu izlerken de dikkatimi çeken bir durum var, “haftaya korkunç bir kar gelecek önleminizi alın” dediğinizde insanlarda tuhaf bir keyif ve heyecan duyuyor sanki. Kazaları izlemeyi seviyoruz, felaketler değişik bir heyecan veriyor. İnsanoğlunun yapısında bu var. Söylediğinize her anlamda katılıyorum. İnsanlar tuhaflar, bazen bahsi geçen yoğun kar ve fırtına gelmedi diye bile bana kızanlar oluyor. Yaz uzun geçecek er annebaba “söz dinleyen” çocuk ister! Ama çocuklar söz dinlemez! Çünkü onlar, bizim talimatlarımıza göre hareket eden robotlar değiller! Biz her şeyi planlarız; yatma saati, kalkma saati, yenecekler, içilecekler, eller yıkanacak, soğuk su içilmeyecek, koşulmayacak, hızlı yenilecek, hızlı giyinilecek, ödevini zamanında yapacak, bağırmayacak vb. Çocuklar, bu kadar yüksek beklentiyi karşılamakta zorlanınca da, bizim gözümüzde “söz dinlemeyen çocuk” oluverirler! Özel ALEV Anaokulu Rehberlik Servisi uzmanları, çocukların beklentisinin çocuğun dünyasında yeri ihtiyaçlarını şöyle sıralıyor: yoktur. Kısa sürede her beklentiye Güven ihtiyacı: Çocuğun zorlandığı uyum sağlamasını beklemek anne bir davranışı değiştirebileceğine önce FİGEN baba çocuk arasında çatışmaların anne babanın inanması gerekir. Eğer artmasına neden olacaktır. yetişkinin bu konuda umudu yoksa ATALAY Başarabildiğini görme ihtiyacı: Ne çocuk bunu hissedecektir. “Nasılsa bir yaparsa yapsın yeterli olmadığını şey düzelmez, ne desem boş” hisseden bir çocuk değişim için çaba düşünceleriyle biçimlenen tutumlarla istenen göstermeyecektir. Bu nedenle küçük çabalarını davranış oluşturulamaz. fark etmeli ve bu da çocuğa söylenmeli. Haftanın Koşulsuz kabul ihtiyacı: Ne yapmış olursa olsun her günü yatma saatini geciktiren bir çocuk her yönüyle kabul görme ve sevilme ihtiyacı haftada bir gün zamanında yatmayı başarıyorsa bu karşılanmayan çocuk, anne baba ile işbirliği yapma önemli bir gelişmedir. Bunu haftanın iki gününe konusunda zorlanır, davranışını değiştirmektense çıkarabilmek önemlidir. direnir veya umursamaz davranır. Çocuğun yapabileceği davranışı ondan Tutarlı ve kararlı yaklaşım: Her gün aynı beklenti beklemek: Çocuk yaşına ve yeteneklerine uygun içinde olmak önemli, bir gün dişini fırçalamamasına olmayan beklentiyi başaramayacağı için, her anne önemli bir şey değilmiş gibi yaklaşıp ertesi gün babanın çocuğun içinde bulunduğu yaş özellikleri unutmamasını beklersek davranış değişikliği hakkında bilgi sahibi olması önemlidir. Örneğin oluşturmada yeterli olunamayacaktır. okulöncesi dönemdeki bir çocuğa 'odanı topla' İhtiyaç duyduğu zamanı verebilmek: Çocuğun demenin bir anlamı yoktur. hızında ilerlemek önemli, yetişkinin aceleci Çocuklar neden söz dinlemez H ZÜLAL KALKANDELEN Sarı gazetecilik on 10 yıldır medyanın yaşadığı çöküşü gün be gün izledik bu ülkede. Yalan yazanlar, dönekler, iftira atanlar, kavga edenler, iktidara yaranmak için takla üstüne takla atanlar köşe kapmaca oynuyor her yerde. Diğer yanda iktidara karşı duruşları nedeniyle sorgulanıp tutuklananlar var. Bir anda el konulup hükümete yakın işadamlarına satılan gazeteler, bir gecede tamamen farklı yayın yapmaya başlayan televizyon kanalları gördük. Türkiye’de basın tarihi incelenirse, daha önceki yıllarda da buna benzer durumların yaşandığı ortada ama sanırım hemen herkes mesleğin en fazla itibar kaybettiği dönemin 2002’den bu yana geçen süre olduğu konusunda hemfikir. Ben bu mesleğin eğitimini almış ve ona gönül vermiş bir gazeteci olarak, 2000’lerin şimdiye kadar olan kısmını hep derin bir üzüntüyle anacağım. Çünkü hem iktidar basın özgürlüğünü tamamen yok etti, hem de bizzat bu mesleği yaptığını iddia eden bazı kişiler meslek etiğini ayaklar altına alıp ezdi. Az da olsa ana akım medyada hâlâ vicdanının sesini dinleyip onuruyla yazanlar da var. Ancak genel olarak baktığımızda durum gerçekten içler acısı. Cumhuriyet’in bu son 10 yıllık dönemde AKP’nin BOP endeksli neoliberal politikaları karşısında izlediği yayın politikası, hiç zikzaklamadı; hep emekçiden, aydınlanmadan, uygar bir yaşamdan yana olan kesimlerin sesi oldu. Dileyen arşivlere bakabilir. Arşive girmişken diğer gazetelere de bakarlarsa, görecekleri karşısında şaşırmasınlar. Mesela ÖSYM skandalı Şifre Palavra, ÖSYM Haklı” diye karşısında “Ş Welcome Mr. başlık atan Taraf’ı, Obama’yı “W President” diye karşılayan Hürriyet’i, Başbakan’ı Photoshopla sol kolunu kaldırmış Che tişörtü içinde göstererek, “B Bir sosyalist parti lideri gibi konuştu” diye sürmanşet atan Radikal’i ve daha nicelerini görebilirler. S Davranış değişikliği kazandırmak için 1. Adım: Bilgilendirme Çocuğun davranışında istenen değişimin gerçekleşebilmesi için önce çocuğun bu değişim hakkında bilgilendirilmesi gerekir. 2. Adım: Takip Bilgilendirmeden sonra, çocuğun söz konusu davranışı gösterebilmesi için bir süre tanınması gerekir, bu süre içersinde yapılan takip sonucunda sorumlu davranışın ortaya çıkıp çıkmadığına, ne sürede ortaya çıktığına, hangi zamanlarda davranışın yapıldığınayapılmadığına dikkat edilmelidir. 3. Adım: Geri Bildirim Belli bir süre sonra gidişat hakkında bilgilendirmek gerekir. Eğer istenen sorumlu davranışın sayısında artış varsa uygun pekiştirmelerle motive edilmeli, eğer beklenen sorumlu davranışın ortaya çıkmasında sıkıntılar varsa, bu sıkıntılar ve olası nedenlerinin çocukla paylaşılması gerekir. 4. Adım: Hatırlatma İstenen davranış eğer gerçekleşmiyorsa yeniden hatırlatma sürecine gidilmelidir. figenatalay@yahoo.com Küçük yıldızlar mezun oldu Y ıldız Teknik Üniversitesi Yaz Spor Okulları’ndan mezun olan minik Yıldızlılar, mezuniyet belgelerini, sportif ve sahne başarılarıyla göz doldurdukları törenle aldılar. Yaz spor okulu etkinliğine katılan 712 yaş grubu öğrencileri, ailelerine önce havuzdaki hünerlerini gösterdiler, ardından da sahne sanatlarındaki marifetlerini. Yaklaşık 100 öğrenci, okuldaki etkinliklere, her sabah yüzme ile başladılar; basketbol, voleybol, oryantring, modern dans, halk oyunları, resim, müzik gibi eğitsel çalışmalarla devam ettiler. Çocuklar, haftanın bir günü de kültürel bir gezipiknik yaptılar. C M Y B C MY B 18 Aralık 2004 tarihli gazetelere bakarlarsa, 1617 Aralık 2004’te Brüksel’de yapılan Avrupa Birliği zirve toplantısında Türkiye’ye Hedef tam dayatılan şartları kabul edip bunu “H üyelikti, o da alındı!” diyerek yansıtan Başbakan’ın sözlerinin manşetlere şöyle Avrupa’nın Ay yansıdığına tanık olabilirler: “A Yıldızı” (Sabah), “İ İşte Bu Kadar” (Takvim), “D Dik Durduk Kazandık” (Akşam). O manşetlerin atıldığı tarihten bu yana 8 yıl geçti ve hiç de “işte bu kadar” denilenecek bir durum yaşanmadığı, o dönemde dik durup kazanmadığımız, Avrupa’nın ay yıldızı olmadığımız ortaya çıktı. İletişim fakültelerinde gazeteciliği meslek olarak seçecek gençlere öğretilen ilk kural, Gerçeğin izinden ayrılmama” ilkesidir. Ama “G ben Türkiye’deki medyaya baktığımda bu ilkeyi sahiplenen, yani mesleği etik değerlerine uygun olarak yapan çok az gazeteci görüyorum. Sözünü ettiğim, farklı bakış açılarından kaynaklanan yorum farkları değil; doğrudan gerçeklerin çarpıtılması. Gazetecilik artık herkesin her konuda, yeterli deneyime sahip olmadan atıp tuttuğu bir alan haline geldi. Birçok olayda gerçekler çıkarlar, donanımsızlık ya da araştırmama yüzünden çarpıtılınca, bugünkü sarı gazetecilik ortaya çıkıyor. Oysa hiçbir gazetecinin olanı farklı gösterip kamuoyunu yanıltmaya hakkı yok; gazeteciliğin özü, olanı halka olduğu gibi iletmektir. Köşe yazarları köşelerinde yorum yapabilir ama onlar da o yorumu yaparken gerçekleri değiştirme hakkına sahip değildir. Yine de yapıyorlarsa, önce kendi itibarları, sonra da çalıştıkları medya kurumunun itibarı iki paralık olur. Bir gazetenin güvenilirliği kolay kazanılmıyor; ancak aksi görüşte okuyucuların O gazete yalan yazmaz” dediği an, bile “O güvenilirlik onayı alınmış demektir. www.zulalkalkandelen.com kzulal@yahoo.com