Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
YIL 23 SAYI 1190 / 11 OCAK 2009 Bu karikatür engellidir! Valeri Kurtu, karikatürün duayenlerinden. Moldovyalı ama Almanya’da yaşıyor. Yandaki karikatürü Alman gazetelerinde yayımlanmadı ama İtalya’da ödül aldı. Kurtu, günümüzde karikatüristlerin “dişsiz” olduğunu düşünüyor! Halis Dokgöz Sayfa 6 İran’da kadınlar iktidarın bütün baskılarına rağmen eşitlik kavgalarını sürdürüyor. Şehnaz Gulami de bu kavganın içinde. İran’da yaygın olan web blog üzerinden gazetecilik yapıyor. Kadın sorunlarının yanı sıra kimlik mücadelesi de veriyor. İran Azerilerinin yaşadığı engellemeleri, cinayetleri yazıyor ve hesap soruyor... Gulami şimdi nedensiz ve sorgusuz hapiste. Türkiye’deki İranlılar onun serbest bırakılmasını istiyor. İranlı kadınlar eşitlik hakları için kavga ediyor. Bir eylemleri de “Eşitlik İçin Bir Milyon İmza” kampanyası... Şehnaz Gulami Devamı 2. sayfada Berat Günçıkan Çığlık, karanlık ve Şehnaz Şehnaz Gulami, kilometrelerce uzakta genç bir kadının kendisini kurtarmak için nasıl çırpındığını görmüyor. İhtimal, dünyanın bir yerlerinde özgür bırakılması için çabalayanlar, özellikle de kadınlar olduğunu biliyor, ama onlar kim, tanımıyor. Gulami İran Azerisi, kırk beş yaşında bir gazeteci. Kadın. En çok da kadın sorunları ve hakları üzerine yazıyor, Azerilerin İran’da yaşadığı varlık ve kimlik sorunları da konuları arasında. Bu da onu sık sık İran polisiyle karşı karşıya getiriyor. Şimdi yine cezaevinde, açlık grevinde ve avukatının Avrupa’da yaşayan Azerbaycanlıların kurduğu “Şehnaz Gulami’yi Savunma Komitesi”ne bildirdiğine göre durumu pek de iç açıcı değil. Bu röportaj, Şehnaz’ın yukarıdaki durumunu anlatan ve destek isteyen bir mailden doğdu. Maili yollayan kendisini Türkiye’de yaşayan, on sekiz yaşındaki İran Azerbaycanlısı olarak tanıtıyordu. Ayrıca İran Azerbaycanı Siyasi Mahpuslarını Savunma Birliği üyesiydi. Adını da yazmıştı. Ancak konu röportaj yapmaya gelince tek bir talebi oldu, gizlilik. Ne ismi olacaktı, ne fotoğrafı. Evet, yüz yüze görüşebilirdik, ama gizliliğine sadakat sözüyle. Bütün gizli servisler gibi İran gizli servisinin kollarının da nereye kadar uzanabileceğini kestiremediğim için söz verdim. Sonra anlaşıldı ki onun bu talebinin altında gizli servisten çok ailesinden duyduğu tedirginlik saklı. Ailesi, öğretmen babası ve ev kadını annesi onun adına gizli servisten duydukları korkuyla etrafında bir kalkan örüyor. O bu kalkanı deliyor ama gizli saklı... Onların üzülmesini, daha gerçeği korkmasını hiç istemiyor… Korku öylesine derin ki bugün pek çok aile İran Konsolosluğu’na gitmek istemiyor, sırf bu yüzden sıradan bir işlem bile sürekli erteleniyor… Tahran’dan Türkiye’ye geldiklerinde beş yaşındaymış. Yolculuk nedeni Irakİran savaşı sonrası yaşanan siyasi ve ekonomik sıkıntılar ve baskı. Siyasi yapı derken, ailesinin siyasetle bir ilgisi yok, onların Tahran’daki çoğu Azerbaycanlı gibi “asimilasyon”a uğradıklarını düşünüyor. Babasının ailesi çoğu Azeri gibi Sovyet devriminden sonra Baku’dan Tebriz’e göç etmiş, Şah döneminde de Tebriz’den Tahran’a gidilmiş. Devrimden sonra göçenlerin sayısı artmış, Azeri nüfus neredeyse Tahran nüfusunun yarısıyla kendini eşitlemiş. Ancak çoğu onun tanımıyla “Farsize” olmuş, yani Farslaşmış. İran’da “Torkeher/eşekaptal Azeri” fıkralarının çok yaygın olmasının nedeni de bu. “Sanki üstlerinden Azeri olmanın yükünü atmak istermiş gibiler” diyor. Bir de sınırla bölünen kentler var, Culfa’nın yarısı İran’da yarısı Ermenistan’da, Astara’nın hem İran’da hem de Azerbaycan’da toprakları var. Arada Araz nehri sınır olmuş, Araz da ayrılığın sembolü olarak Azerbaycan şiirine sızmış... Babası uzun yıllar İngiltere’de yaşamış, sadece evlenmek için ülkesine dönmüş. Evlenip çocuğu olduktan sonra da bu kez Türkiye’ye doğru yola çıkmış. O liseyi bitirmiş, üniversiteye hazırlanıyor, uluslararası ilişkiler okumak istiyor. İki üç yılda bir kez İran’a gidiyor, neredeyse bütün akrabaları Tebriz ve Tahran’da. Ona kalsa daha sık gidecek ama olmuyor. Akrabaları da pek sık gelemiyor, biraz gündelik hayatın çelme takması, en çok da parasızlık yüzünden... Önümüzdeki ay teyzesinin geleceğini umuyor… EKOLOJİK KRİZE KARŞI YEŞİL SOSYALİZM... Küresel ısınma, tüketilen kaynaklar, kirlilik... Kapitalizm, dünyanın ekolojik sistemini de tahrip ediyor. Çözüm, yeşil sosyalizmde. Ekolojik mücadeleyi Marksist düşünceyle birleştiren ekososyalistlerin sayısı artıyor. Ay sonunda Brezilya’da oluşturulacak ekososyalist bildirgeye Türkiye’den de imza var... Esra Açıkgöz Sayfa 3 ÇÖPTEN HAYATIN MİMARLARI: GERİ DÖNÜŞÜM İŞÇİLERİ Vedat, 13 yaşında. Bir geri dönüşüm işçisi. Sabahları çalışıyor daha çok. El arabasıyla kâğıt, metal topluyor. İş arkadaşı babası. Topladıklarını biriktirdikleri depoda yaşıyorlar. Vedat da diğer işçiler gibi Urfa Siverekli. Yaptıkları işin ağırlığından biçiminden yakınıyorlar... Gülşen İşeri C M Y B Sayfa 7 C MY B çok toplumun kendilerini algılama