25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

31 AĞUSTOS 2008 / SAYI 1171 3 DERGİDEN lay yeri Eskişehir. Üniversite öğrencisi K. geçen pazar, Anadolu Üniversitesi yakınlarındaki bir yurtta kalan kız arkadaşı M. ile yurdun önünde buluştu. Birbirlerini yanaklarından öptükleri sırada sokağı bir “oha” sesi çınlattı. Narayı atan bir polisti. K. yanında kız arkadaşının olduğunu söyleyip polisten daha dikkatli konuşmasını istedi. Polis daha da sertleşti, K. ile M.’yi ekip otosuna bindirip karakola götürdü. Kendisi için “korunaklı” alanda daha da sertleşti polis. Neden karakola götürüldüklerini öğrenmek isteyen gençleri nezarete atmakla tehdit etti. Kız arkadaşının daha da mağdur olmasını istemeyen K. alttan almaya, ortamı yumuşatmaya çalıştı. Polis de neden başta kendisine tepki verdiğini sordu, ne hakla onu dikkatli konuşmaya çağırıyordu? Ortam yumuşamıştı ama madem karakola girilmişti, cezasız çıkılmayacaktı. “Size en hafif cezayı yazıyorum” dedi “60’ar lira ödeyeceksiniz”. Bu paranın karşılığı olarak bir suç da gerekiyordu, “Çevreyi rahatsız etmek”. Gençler görmemişti ama tam onlar öpüşürken polisin yanlarından geçen bir aile “Siz ne biçim polissiniz” demişti, “Bu öğrenciler burada öpüşerek bizim ahlakımızı bozuyorlar”. Gençler 60’ar lirayı ödediler, polisin verdiği makbuzu cüzdanlarına koyup karakoldan çıktılar. Polisin yaptığı işlem yasal değildi, ancak gençler korkuları ve öfkeleriyle başlarına gelebilecek daha kötü muameleden korunmak adına baş başa kalmayı yeğlediler. İhtimal yaşadıklarını anlattıkları ve anlatacakları arkadaşları da karşı cinse merhaba ya da veda öpücüğü verirken tedirgin olup çevrelerini kolaçan edecekler… Bu olay bir polisin işgüzarlığından ibaret değil. Her türlü özgürlüğü kendi iktidarlarına bir tehdit sayan, gövdeyle akıl arasında yarattıkları uçurumla toplumu muhafaza etmeye çalışan, en temel arzulara ve davranışlara koydukları yasaklarla insanın varolma iradesini elinden alanlar için en korkulası alan, gündelik hayatlarımız… Oraya hâkim olamadıkça, iktidarlarının pekişmeyeceğini biliyorlar. İçki yasaklarının nedeni de bu. Ankara Keçiören’de içki satan bir büfenin sahibini kalaslarla dövdürtüyor, İstanbul Moda’da tarihi eski iskelede içkisiz lokanta açıyorlar… Ali Deniz Uslu, bu hafta, Moda sahilinde içki içme haklarının engellenmesini protesto için, her cuma akşamını bir eylem gecesine dönüştüren Modalılarla konuştu… 1 Mayıs eylemlerinde, üstelik gazetenin bahçesinde polis copuyla kolu kırılan Uslu’nun karşısında yine polisler vardı! Eskişehir’de öpüşmeyi cezalandıranlar, Moda’da iskeleyi rakıdan, biradan ve bilumum alkolden koruyorlardı! Bize düşen de içmek ve öpüşmek hak ve hazzımızı “muhafaza” etmek! İyi haftalar... Berat Günçıkan bguncikan@yahoo.com O İmparator 10 yaşında Brin ve Page, Google çağının yaratıcıları. Google 10. yılını kutluyor. Yasaklanmadığı ülkelerde bilgisayarla haşır neşir olan hemen herkesin günde en azından bir defa ziyaret ettiği arama motorunun kolları artık ölçülemeyecek kadar uzun. ABD başkanlık seçimlerine bile o yön veriyor. Hükümetlerin başaramadığını yapıp, mahremiyetimizi de tehdit ediyor… sanal alemin bekçilerine bir de uyarısı var, “10 yıl içinde insanlardan, herhangi bir hükümetin hiç yapmadığı kadar bilgi topladılar. Eğer Google kötü ellere geçerse her an Google, çalışanları için yarattığı ortamla bilindik şirketlerden çok farklı. ‘Büyük Birader’e dönüşebilir”. İhtimal Keen’in kaygısını paylaşan Demokratik Parti Derleyen: Nazlı Babaloğlu senatörü Herb Kohl gibi politikacılar en sonunda “Google’ın çok erken ya da çok hızlı” büyüyüp büyümediğini sorgulamaya başladılar. Google geçenlerde 1 trilyonuncu web sitesini bünyesine oogle, arkadaş canlısı büyük bir dev mi yoksa açgözlü kattı. Bilindiği gibi şirket, başta Çin olmak üzere her ülkede bir azman mı? Dünyanın her tarafında milyonlarca insan kullanılamıyor, fakat ABD pazarındaki hissesi yüzde yetmişe ulaştı. her gün Google’ı kullanıyor. 10 yıl önce iki üniversite Başından beri Page ve Brin bilgiyi bedavaya ulaşılabilir kılma öğrencisi tarafından bulunan Google, şimdi bütün çabasındaydılar ve işin ticari kısmını düşünmediler. Üç sene medyayı yutma yolunda. Fakat biz Google’dan her bilgi boyunca yatırım sermayesi tarafından desteklendiler ve hiç kâr aldığımızda, Google da bizim sırlarımızı topluyor. Yoksa bu havalı etmediler. Ne zaman ki arama sonuçlarının çıktığı sayfaya reklam bebek büyüdü ve mahremiyete karşı bir tehdide mi dönüştü? koymaya başladılar işte o zaman milyonlar yağmaya başladı! İstekli bir şekilde geldiler. Genç, hırslı, zekilerin de en zekileri. Google cirosunun yüzde 99’unu bu yoldan elde ediyor. Bu rakam, “Googleplex”te toplandılar. Sonunda laptoplar kapandı ve oda 4.2 milyarı kar olmak üzere, 16.6 milyar dolar. Bu durum bazı sessizleşti. Şimdi sıra Barack Obama’nın yapacağı konuşmadaydı. üreticileri rahatsız etmiş olmalı ki Google’ı, bilgileri izinsiz almak, “Bu toplantıda umulmayan bir şey var” dedi başkan adayı, telif haklarını hiçe saymak ve elde edilen kârdan hak ettikleri Google’ın Kaliforniya merkezindeki tişört denizine bakarak. yüzdeyi vermemekle suçluyorlar. “Bizim paylaştığımız şey dünyayı baştan aşağı değiştirme idealidir”. Başkanlık için gerekli politik deneyimi olup olmadığı sorulduğunda ise kendisini 10 yıl önce akıllarında büyük düşler varken Google’ı keşfeden üniversite öğrencileri Sergey Brin ve Larry Page’le karşılaştırdı; “Sanıyorum ki Larry ve Sergey’in de bir Fortune100 şirketi kuracak ve yönetecek deneyimleri yoktu’”. 26 yaşındaki Google çalışanı Nicole Resz da Obama için “o zinde ve canlı. Onda Google’a benzeyen bir yan var” dedi. Obama modernleşmeyi anladığını göstermeye kararlı olmalı ki şirketi ziyarete gelen başkan adayları arasına yedincisi olarak adını yazdırdı. “Google’ın desteği olmadan kim başkan olabilir?” Bu bir zamanlar saçma bir soru gibi görünebilirdi ama artık değil. Çünkü tarihteki en hızlı büyüyen şirket ve birçoğuna göre en güçlüsü olan Google’ın dünyayı algılayışımızdan, haberleri nasıl aldığımıza, işimizi nasıl yaptığımızdan, nasıl bilgi topladığımıza kadar hayatımızın her köşesine girme potansiyeli var. Akıllarımıza o beyaz açılış sayfası ve komik renkli logo o kadar iyi kazındı ki, “google”lamak diye bir fiil kullanıyoruz, daha düşünmeden o malum sayfayı açıyoruz. Google’ın rengârenk logosu, göründüğü kadar masum mu? Artık “düşünüyoruz”, öyleyse “google”larız! açısından sakıncalı olduğu düşünülen buluş yüzlerin ve plakaların flu gözükeceğinin garantisinin verilmesiyle İngiltere’de de kullanılmaya başlandı. Google’ın kolları her yere ulaşıyor. Eposta, anında mesajlaşma ve alışveriş gibi hizmetleri, Microsoft’un sunduğu bütün hizmetlerin yerine geçebilecek yazı yazma programları var. Şu anda Apple’ın ipodunun yerine geçebilecek bir cep telefonu ağı üzerinde çalışıyorlar. G GOOGLE SİYASETE ATILIYOR Daha geçen günlerde Knol isimli, Wikipedia’nin alternatifi bir sanal ansiklopedi sitesi hizmete girdi. Şirketin, gelecek için çeviri, ses tanımlama, video arama gibi projeleri var. Brin ve Page’in gözleri yukarılarda, uzayda. Özel bir şekilde finanse edilmek kaydıyla aya inebilecek bir uzay mekiği yapana 20 milyon dolar teklif ediyorlar. Bu, tek bir kuruluş için çok fazla sorumluluk değil mi? Eskiden petrol ya da demirçelik zenginlerine yakın olmak için çabalayan politikacılar şimdi Page ve Brin gibi bilgi devlerinin peşinde. “The Register” isimli teknoloji dergisinin Genel Müdürü Andrew Orlowski “İnternet, politikacıların Google Zeitgeist konferansı gibi hadiselerde gidip dua ettikleri laik bir din gibidir. Her politikacı kendini ileri görüşlü biri gibi göstermek için Google çocuklarıyla fotoğraf çektirmek ister” diyor. Eski başkan yardımcısı Al Gore uzun zaman şirkete baş danışmanlık yaptı. Google’ın CEO’su Eric Schmidt başkan adayı Obama’ya ekonomi danışmanlığı yapıyor. Demokratik Parti ve Cumhuriyetçi Parti arasında yapılan milli kongrelerde, Google delegelere takvim, eposta ve grafik gibi yazılımlar hazırlıyor. Clinton’ın eski hükümetinde üyelik de yapan, İletişim Müdürü Bob Boorstin “Google bu yıl politikaya da atıldı” sözleriyle durumu özetliyor. Google’ın Washington kadrosunda John McCain’in eski genel danışmanı Pablo Chavez’in de olduğu beş kulisçi var. Ancak bunların hiçbiri küçük ama etkili bir organizasyon olan “Dijital Demokrasi Merkezi” başkanı Jeff Chester’ı etkilemiş görünmüyor. Chester, “Bu durum diğer kulis faaliyetlerine bir hakaret, senatör adaylarını Washington’daki merkeze getiriyorlar ve google’ı kullanarak seçimleri nasıl kazanacaklarını anlatıyorlar. Google Demokratik Parti’nin göz bebeği ve şüphesiz ki Obama’nın olası zaferi Google’ın Washington’daki konumunu sağlamlaştıracaktır” diyor. Boorstin ise suçlamaları dikkate almayarak, Microsoft, AT&T ve Verizon gibi rakiplerinin kulis yapmaya Google’dan çok daha fazla para ve zaman harcadıklarını söylüyor. Fakat Chester eleştirisini kararlılıkla sürdürüyor: “Google ikiyüzlü davranıyor. Yaptıklarının çok etkili pazarlama yöntemleri olduğunu kabullenme konusunda daha istekli olmalılar. Google bilgi sağladığını iddia ediyor ama tek yaptığı bilgi toplamak ve reklam yapmak” diyor. Çevreci ve hayırsever tutumlarına rağmen Google’ın imajı iyiden kötüye doğru seyrediyor. Eski Intel genel müdürü Andy Chief’e göre Google “steroid kullanan, her işte parmağı olan bir şirket”. Ancak bütün bu beğeni ve yergiler gerçeği değiştirmiyor: Banliyödeki bir garajda başlayan proje, bütün dünyayı yiyen bir şirkete dönüştü! İngiliz gazetesi Observer’ın haftalık eki Review 17 Ağustos tarihli sayısında dikkatleri rengarenk logonun altındaki dev buzdağına çekti. G Cumhuriyet DERGİ* İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Editör: Berat Günçıkan Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli/İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Koordinatör: Neşe Yazıcı / Hakan Çankaya Reklam Müdürü: Dilşad Özkaya Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 7475 / 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri/Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul * Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. cumdergi@cumhuriyet.com.tr GARAJDA BAŞLAYAN TARİH İki çalışkan öğrenci Page and Brin, on yıl önce zararsız bir banliyö evinin garajında Google isimli şirketi kurdular. İkilinin misyonu “dünyadaki bilgileri organize etmek, herkes tarafından ulaşılabilir ve kullanılabilir kılmak”. Hayatlarının her gününü ve dakikasını web sitelerini, blogları, kitapları, kendi ansiklopedilerini araştırarak, epostaları, haritaları karıştırarak videoları izleyerek geçiriyorlar. Bu sayede de gelecek zamanın tarihçileri 21. yüzyılın en dönüm noktası olarak 11 Eylül 2001’i değil de Google’ın bulunduğu 7 Eylül 1998 tarihini gösterebilirler. İngiliz yazar ve Silikon Vadisi’nde girişimci olan Andrew Keen “Bu şeyin önemini görmezden gelmek mümkün değil” diyor, “bunu her düşündüğümde daha da etkileniyorum, kesinlikle bilginin doğasında bir devrim yarattılar, araştırma artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası. 50 100 yıl sonra tarih internet üzerinden yazılmaya başlandığında, bu iki Stanfordlu çocuktan bahsedecek”. Keen’in Google “dünyadaki bütün bilgiler” dediği zaman kastettiği gerçekten de bu bütün bilgiydi… 2002’de yürürlüğe giren GoogleNews dünyanın dört bir tarafındaki geleneksel medyadan güncel ve enteresan haberleri derliyor. Gazeteler ise bundan şikâyetçi, çünkü onların haberleri nice uğraşın sonucu… Google’ı izinsiz haber kullanmak ve bilgi çalmaktan dava eden ve davayı kazanan bir grup Belçikalı gazete şimdi 39 milyon dolarlık alacaklarının peşinde. Şirket, 2004’te de milyonlarca kitabı dijital olarak taramak için bir grup kütüphane ve üniversiteyle anlaşma imzaladıklarını açıkladı. Artık Google kullanılarak Oliver Twist gibi klasikler ve daha milyonlarcası interaktif ortamda okunabilecek. 2005’te hizmete giren, Google Maps ve Google Earth ise dünyada her yerin haritasına ulaşabilmemizi sağlıyor. Geçen yıl Google Street View Amerika’da kullanıma sunuldu. Bu buluş Google Earth ve Maps’i bir adım öteye taşıyor ve göz hizasında fotoğraf ve görüntülere ulaşmamızı sağlıyor. Özel hayatın mahremiyeti BU TOPRAKLARDAKİ ZEYTİNDALI iyatro Zeytindalı, topluma ve hayata dair söyleyecek sözü olan bir topluluk. Kendilerini, “toplumcu sanatın her daim çırakları” olarak tanımlıyorlar. Yeni oyunları “Acıyı Bal Eyledik”te de, yaşadıkları ve yaşadığımız topraklardaki umutları, acıları kısacası hayatı sahneliyorlar. Hasan Hüseyin Korkmazgil’in şiirlerinden ortaya çıkan oyun, Erkan Umut’un derlemesi ve yönetimiyle sahneye taşınmış. Kırkıncı sanat yaşamını geride bırakan Gülsen Tuncer’e sahnede şiirleri yorumlarken, Nejmi Aykar ve Ender Yiğit T C M Y B C MY B eşlik ediyor. Korkmazgil’in, daha önceden Ahmet Kaya, Tuncay Akdoğan, Grup Yorum tarafından bestelenen şarkıları ise İlkay Akkaya tarafından seslendiriliyor. İlk olarak 23 Ağustos’ta Kadıköy Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde izleyiciyle buluşan Acıyı Bal Eyledik, Eylül’de Antalya, İzmir ve Ankara’da sergilenecek. Tiyatro Zeytindalı, sonrasında İstanbul’a dönecek ve gösterimlerine yeni sahnelerinde devam edecek. G zeytindali@tiyatrozeytindali.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear