24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

4 16 MART 2008 / SAYI 1147 İNTERNET İDEOLOJİSİ Bahçeşehir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden Prof. Dr. Yılmaz Esmer, kısa bir süre önce Türkiye’deki internet kullanıcısı olan ve olmayan kitle arasındaki farkları inceleyen bir araştırmaya imza attı. Kadınerkek eşitliği, ırk ve din ayrımı ve siyasi görüş gibi alanlarda ilginç sonuçlara ulaşan Esmer, ideolojinin internet kullanımını etkilediği görüşünde. Yaptığınız araştırmada Türkiye’de internet kullanan ve kullanmayan insanlar arasında hayata bakış anlamında ciddi farklar göze çarpıyor. Sizce bunun altında yatan sebepler nedir? Öncelikle eğitim ve yaş gibi faktörlere dikkat çekmek gerekiyor. Fakat demografik etkenleri sabit tuttuğumuzda da bir farklılık gözleniyor. Bunun sebeplerini kestirebilmek kolay değil. Acaba belli bir ideolojiye sahip olanlar mı internet kullanmaya yatkın? Yoksa internet kullananlarda mı zamanla o ideolojiye yakınlık doğuyor. Elimde kanıt olmamakla birlikte, evrensel görüşe sahip olanların internete daha kolay alıştığını düşünüyorum. Araştırmanızdan sonra interneti ve gelişen iletişim teknolojilerini günlük hayatın bir parçası olarak görüyor musunuz? Türkiye’de bu, hâlâ bir azınlık için geçerli. Önemli bir kitle ya internetten haberdar değil ya da çok kısıtlı bir kullanım alanına sahip. Ancak gelişme çok hızlı. Youtube, insanların hayatlarını 24 saat canlı yayınlamasına olanak tanıyor. Tüm özel bilgilerimizi paylaştığımız internet sizce ne kadar güvenli? İnternetin, 20 yüzyılda popüler olan gelecek teorilerinde çok bahsedilen o büyük birader olduğunu söyleyebilir miyiz? Büyük birader, sırf internette değil gelişmiş kameralar ve hassas dinleme aygıtları gibi diğer birçok iletişim teknolojisiyle de işbaşında. İnternet ise çok hızlı şekilde yayılmanın aracı. Büyük birader tarafından izlendiğimiz gibi özel kayıtlarımız anında bütün dünyaya servis ediliyor. Onon beş yıllık gelişim sürecine bakarak internetin gelecekte insan hayatı üzerinde nasıl bir rol oynayacağını düşünüyorsunuz? Şu anda da çok önemli bir etkisi var. Bunun giderek artacağından kuşkum yok. Artık her tür iletişim internet üstünden yapılıyor. Bunun değişmesi için bir neden göremiyorum. Umut ve korku arasındaki kablolar Banka işlemleri, yemek siparişleri ya da muhabbet etmek için artık odanızdan çıkmanıza gerek yok. İnternet emrinizde. Peki odamızda, bilgisayarımızın başında gerçekten yalnız mıyız? İşte burası biraz karışık. Türkiye teknoloji alanında muasır medeniyetler seviyesine ulaşmaya çabalarken birçok ülkede internetin güvenilirliği ve kişiselliği tartışılıyor. Deniz Ülkütekin Baştarafı 1. sayfada Bunun en iyi örneklerinden biri 27 Nisan 2007’de Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinden yaptığı duyuruydu. Kamuoyu ve medyada emuhtıra olarak algılanan basın açıklaması, üzerinde çok da tartışılmayan bir noktayı ortaya çıkardı. İnternet artık ciddiyeti ve gelenekçiliğe olan bağlılıklarıyla bilinen resmi kurumlar için de kanıksanmıştı. Yine de Mustafa Akgül, daha işin çok başında olduğumuzu düşünüyor. İnternet sayesinde herkesin kendi gazetesi ya da televizyonuna sahip olabileceğinin altını çizen Akgül, bu olanağın toplumsal yaşam üzerinde önemli bir değişim yaratabileceğini ve böylece katılımcı demokrasinin altyapısının oluşturulabileceğine de dikkat çekiyor. Siyasette değişimin çabuk gerçekleşmediğini kabul ediyor, “ama” diyor “internetin hızı bu süreci etkileyecektir ve yararları geniş kitleler lehine olacaktır”. kolaylaştırmaktan uzak. Edevlet uygulamasının başarılı bir şekilde uygulandığı ülkelerde ise farklı bir sıkıntı var. “Fişleniyoruz” ya da “büyük biraderlerin gözü üstümüzde”, diyerek özetlenebilir bu sıkıntı. Komplo teorileri üretmeye gerek yok. Zaten edevlet sisteminde yapılan işlemler kayıt altına alındığı zaman bir vatandaşın dosyası kendiliğinden ortaya çıkıyor. Ancak interneti, günlük hayatta sırf resmi işlemler için kullanmıyoruz. Neredeyse tüm bilgilerimiz, kablolar aracılığıyla sanal dünyaya yayılıyor… Tehlike de işte bu noktada başlıyor. Mesela, Bulgaristan’daki internet kullanıcıları için artık özel bilgilerini sanal dünyada paylaşmak büyük bir risk taşıyor. Çünkü 1 Mart’ta yürürlüğe giren yasayla birlikte İçişleri Bakanlığı, internet üzerinden yapılan haberleşmeyi kayıt altına alabilecek. Kullanıcılara servis sağlayan şirketlere tüm sesli, yazılı ve görüntülü mesajları bir yıl boyunca arşivde tutma zorunluluğu getirildi. DENETİM TARTIŞMASI Bulgaristan bu uygulamayı açıktan açığa yürütüyor. Birleşmiş Milletler bünyesinde kurulan WGIG (İnternet Denetimi Çalışma Zaten birkaç yıldır gündemde olan edevlet, tartışmaları, tüm Grubu) ise gizli bir şekilde yürütmekle suçlanıyor. Grubun dünyada internetin ne kadar yaygın bir kullanım alanı olduğunu hazırladığı raporda virüs ve kötü niyetli yazılımlarla mücadelede çok iyi özetliyor. Edevlet temelde vatandaşların vergi, fatura, Uluslararası bir örgütlenme kurulması gerektiği belirtiliyor. kimlik yenileme, nüfus sayımı ve sigorta gibi işlemlerini bilgisayar Ancak bu girişimin, internetin daha kolay denetlenmesi ve sansür başında yapabilmesi için oluşturulan bir sistem. Sadece uygulanması için bahane olarak kullanıldığını düşünenler de yok vatandaşlık numarasını kullanarak tüm kurumlara aynı veri tabanı değil. Dünyada bu tehlikenin farkına yavaş yavaş varılmasına karşın üzerinden ulaşmak ve bürokrasinin engellerinden sıyrılmak Türkiye’deki koyu devletçi bakış açısının insanların özel haklarını mümkün, ama Türkiye’de 22 Ekim 2000’de yapılan nüfus sahiplenmesini engellediğini düşünen Mustafa Akgül büyük sayımıyla birlikte verilen TC kimlik numaralarımız şimdilik işimizi birader meselesinin en açık şekilde sansür tartışmaları sırasında ortaya çıktığı görüşünde. Youtube ve Ekşisözlük sitelerinin kapatılması 2007’de gündemi uzun süre işgal etti. Akgül’ün de değindiği internet sansüründe devletin nasıl yetersiz kaldığı ise sitelere erişim sırasında ortaya çıktı. Birçok kullanıcı, bilgisayarlarının internet protokol adreslerini değiştirerek bu sitelere rahatlıkla erişti. Yasak olarak adlandırılan karar sadece internet mekanizmasına hâkim olmayan kullanıcılar için geçerliydi. Bill Gates, on yıl sonra her an internete bağlı olarak yaşayacağımızı öngörüyor, oysa dünya üzerinde fakirlik ve açlıkla mücadele eden ve değil bilgisayar, transistörlü radyonun bile zor bulunduğu birçok ülke var. Ancak internetin yayılma hızı da fazlasıyla göz kamaştırıcı. 2007’de kullanıcı sayısı bir önceki yıla göre yüzde 265 arttı. Afrika’da ise yayılma hızı yüzde 882. Ancak nüfusun sadece yüzde 4.7’si internet kullanıyor. Yani gelecekte iletişim teknolojisi konusunda iki Desen: Zeynep Özatalay kutuplu bir dünyayla karşılaşabiliriz. Ama iyi O ysa, Akgül interneti sanayi devriminden çok daha önemli bir yenilik olarak görüyor. “Esas sorun interneti kalkınma için kullanılabilir hale getirmek”, diyor. Gerçekten de kullanıcılara, banka işlemlerinden, yemek siparişine kadar birçok alanda olanak tanıyan internetin gelecekte insan yaşamı üzerinde nasıl bir rol üstleneceği bilinmiyor. Belki sanal dünya bir moda ve zamanla kaybolup gidecek. Belki de ileride internete vücudumuzdaki küçük elektronik cihazlardan ulaşacağız. Ancak bu kadar sürede yaşanan değişim bile çok hızlı. Artık siyasi tartışmalar bile internet üzerinden yapılıyor. Resmi işlemleri de edevlet aracılığıyla yapmaya niyetlendik, ama şimdiye kadar yapılanlar hadi hayırlısı demek için bile yeterli değil. Biz, internet çağına adapte olmaya çalışırken, bunu başaran ülkelerde ise kişilik haklarının saklı kalması ve “büyük birader”lerin takibiyle ilgili sorunlar tartışılıyor. SSCB’nin Sputnik’i uzaya göndermesi üzerine bilimsel çalışmalara hız veren ABD’de 29 Kasım 1969’da California Üniversitesi ve Stanford Araştırma Enstitüsü arasında ilk internet kablosunu çekildi. 1981’e gelindiğinde ağın sadece 213 kullanıcısı vardı. 1994 sonlarında dünyaca ünlü Times dergisinde internetin neden hiçbir zaman popüler Mustafa Akgül... olamayacağı üzerine bir makale yayımlandı. Sebep, yeni kullanıcılara ve ticari girişimlere açık olmamasıydı. Birkaç ay sonra Netscape arama motoru hizmete girdi. 2007 Aralık ayı itibarıyla ise yer yüzünde tam tamına bir milyar 319 milyon 872 bin 109 kişi düzenli olarak internet kullanıyor. Bu, dünya nüfusunun yüzde yirmisi demek. Türkiye ise 16 milyon 7 bin 200 kullanıcıyla en çok internet kullanan ülkeler arasında 16. sırada. Ancak nüfusa göre değerlendirdiğimiz zaman yüzde 14 gibi düşük bir rakam ortaya çıkıyor. AB ülkelerindeki internet kullanıcılarının nüfusa göre oranı yüzde 47. İstatistikler, internetin hem Türkiye’de hem de dünyada gösterdiği gelişim açısından önemli. Yine de günlük hayatımızda ne kadar yer tuttuğuyla ilgili görüş edinmek için yeterli değil. Siyasi gündemden, günlük ihtiyaçlarımıza kadar hemen her yerde interneti kullanıyoruz. mi, kötü mü, yanıtı kişiye ve duruma göre değişecek olan bir gelişmeye de kapı aralıyor internet. Bu hızda yayılmaya devam ederse televizyon ve gazete gibi medya organlarının işlevini yitirmesi kaçınılmaz görünüyor. Bu durumda 20. yüzyılın süper güçleri, medyanın gücünü eskisi gibi kullanamayabilir. Çünkü internetin kontrol edilmesi çok daha zor. Aslında internet, temelde izlenen izleyen ve yazan okuyan gibi kavramları hızla tersine çevirebilecek mekanizmalara sahip. Günümüzde çok popüler olan Myspace, Devianart, Youtube gibi paylaşım sitelerinde her kullanıcı çektiği videoları, kaydettiği şarkıları veya yaptığı çizimleri sergileyebiliyor. Üstelik herhangi bir sansüre takılmadan ve hiç de azımsanmayacak bir izleyici kitlesine. Yine de internet üzerinden oluşturulan örgütlenmeler için kesin bir yargıya varmak zor. Kullanıcı adedinin arttığı batıya doğru gidildikçe, sanal ortamda yapılan çağrılar da daha fazla gündem yaratıyor. Hayvan hakları savunucularından düşünce özgürlüğü isteyenlere, işçi oluşumlarından milliyetçi ve ırkçılara kadar çok çeşitli gruplar, internet üzerinden örgütleniyor. Bu alandaki en başarılı girişimlerden biri, küreselleşme karşıtı eylemlerdi. 1999’da Seattle’da ve 2001’de Genova’da yapılan eylemlere dünyanın dört bir yanından göstericilerle birlikte çok geniş bir katılım sağlandı. GELECEK BELİRSİZ... İnternet üzerinden eylemler sadece örgütlenmeyle sınırlı kalmayabilir. Sık sık kullanıcıların başına bela olan virüsler çok hızlı bir şekilde yayılıyorlar. Şimdilik sırf bireysel kullanıcıları rahatsız eden ve network sistemlerinde tahribat yaratan bu kötü niyetli yazılımların, gelecekte hedeflerini edevlet yapılanmaları ve çok geniş network ağlarıyla çalışan çokuluslu şirketler olarak belirlemesi durumunda şirket ve devlet mekanizmalarında verecekleri hasar umulmadık sonuçlara yol açabilir. Elon Üniversitesi’nde 2004 ve 2006’da yapılan araştırmalarda internetin geleceğine yönelik ilginç öngörüler ortaya çıktı. En çarpıcı öngörülerden ikisi bilgi kaynaklarının artacağı buna karşın doğru bilgi edinmenin zorlaşacağı ve İngilizcenin diğer dillerin yerini alacağı… Bu iki öngörü, George Orwell’ın 1984 romanındaki ütopik ülkedeki şartlarla çok uyuşuyor. Mustafa Akgül ise tüm iyi ve kötü olasılıkların dışında internetin insan yaşamı için çok önemli bir fırsat olduğunu düşünüyor. “Bilginin, yaşamın her tarafında bilinçli kullanımı, kalkınmaya ciddi bir ivme verme potansiyelindedir” diyor ve ekliyor: “İnterneti en az Avrupa Birliği kadar önemli görüyorum. Bir seferberlik anlayışıyla bu teknolojileri öğrenme, kullanma ve üretme yarışına girmek bir devlet politikası olarak benimsenmeli”. İnternet çok kaygan bir zemin. İçinde, tüm dünyada olup bitenlerle ilgili bilgiler ve fikirler var. Ancak çok içli dışlı olduğunuzda dış dünyadan soyutlanabilirsiniz! G
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear