23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

R PAZAR 10 24/5/07 16:23 Page 1 PAZAR EKİ 10 CMYK 10 DİMES, MEYVESUYU SATIŞINI YENİ REKLAMI İLE ARTTIRMAYI PLANLIYOR 2001’de meyve suyunda marka iletişimine başladık. Bu anlamda diğer meyve suyu markalarının da önünü açarak, meyve suyu pazarını büyütme yolunda büyük adımlar atıldı. Tüketicileri meyve suyu&nektar ve diğer içecekler hakkında bilinçlendirmek için çalışmalar yaptık. 2010’da Türkiye’deki meyve suyu tüketim miktarını, yıllık 10 litre/kişi seviyesine yükseltmeyi amaçlıyoruz. Dimes’in bu sektördeki payı nedir? 2004’ten bu yana meyve suyu sektöründe liderliği en yakın rakibimizle paylaşıyoruz. Pazar payımız o dönemden beri yüzde 26 ile 21 aralığında seyrediyor. Üretim hacmi olarak değerlendirildiğinde ise açık arayla lideriz. 23 çeşit meyve suyumuzla, Türkiye meyve suyu pazarında en geniş ürün yelpazesine sahip firmayız. Ayrıca marka bilinirliğinde de açık arayla birinciliğimiz devam ediyor. Dimes’in sektördeki ihracat payı nedir? Daha çok hangi ülkelere satış yapılıyor? Özellikle son 10 yılda arttırarak gerçekleştirdiğimiz ihracat hamleleri ile üretimimizin yaklaşık yüzde 20’sini 53 ülkeye ihraç ediyoruz. ABD, Kanada, İngiltere, Fransa, Almanya, Hollanda, İsveç, Ürdün, KKTC, Türki Cumhuriyetleri... 2004'te “Pazar Çeşitliliği” alanında “İhracatın Yıldızı” ödülünü aldık. 2010’da, toplam üretimin yüzde 50’sini ihraç etmeyi hedefliyoruz. Türkiye’de 97’de 3.5 olan meyve suyu tüketimi, 2006’da 7.9 litreye çıkmış. Sizce bu artışın nedeni nedir? Dünyada meyve suyu ve nektar pazarının daha hızlı bir büyüme kaydediyor, tüketiciler daha sağlıklı ve kaliteli bir yaşam amacıyla doğal ve sağlıklı ürünlere yöneldi. Ülkemizde gittikçe artan bilinçli ve seçici müşteri kitlesi, aromalı ve toz içecekler ile gazlı içeceklerden uzaklaşmaya başladı. Meyve suyu ve nektarlar ile fonksiyonel sıvı gıdalar ise büyüyen bir kategori haline geldi. Özellikle “%100 meyve suyu” pazarı, 2005’te önemli bir artış eğilimi gösterdi, bu 2007'de de devam edecek. Bir tüketici meyve suyunun kaliteli olduğunu nasıl anlayabilir? Ambalaj üzerindeki içerik bilgilerini iyice okusunlar. Öncelikle katkısız olması, sonrasında ise; içerdiği meyve oranı, yoğunluğu, tadı, kokusu bir meyve suyu için önemli kalite göstergeleridir. Meyve suyunu cam bardağa koyarak yani rengini, yoğunluğunu görerek ve kokusunu alarak tüketsinler. Dimes olarak; 49 yıldır “Soframıza koymayacağımız meyveyi işlemeyiz, çocuğumuza içirmeyeceğimiz ürünü üretmeyiz” prensibiyle hareket ediyoruz. 2004’ten beri ürünlerimizden sitrik asit (E330) kullanımını kaldırdık, asitliği düzenlemek amacıyla limon suyu kullanıyoruz. Başka ürünlerin üretimine yönelme gibi projeleriniz de var mı? Dimes’in misyonu, “Tarım ve hayvancılığa dayalı gıda ve hizmet sektöründe, lider olmayı hedefleyerek, en sağlıklı, kaliteli ürünleri, doğaya ve insana saygı ilkesiyle, en verimli şekilde topluma sunmak için var olmak”. 1995’te, Orta Karadeniz Bölgesi’nde kaybolmaya yüz tutmuş süt hayvancılığının yeniden kalkındırılması ve köyden kente göçün önlenmesi amacıyla süt işleme ve dolum tesislerini yatırım programımıza aldık ve aynı yıl UHT süt ve süt ürünleri üretimine başladık. 27 MAYIS 2007 / SAYI 1105 ALIŞVERİŞ Rahatlığı sevenlere Anıl İç Giyim 2007 koleksiyonunun şık ve rahat body modelleri Anıl satış noktalarında 15 ile 20 YTL, saten gecelik ve pijama takımları ise, 35 ile 50 YTL arasında değişen fiyatlarla satılıyor. Dimes’in yüzü Mehmet Okur Hakan Alp Dimes, 50 yıldır meyve suyu sektöründe hizmet veriyor. Mehmet Okur, NBA’de oynuyor. Şimdi bu iki ismi birleştiren bir reklam filmi oynuyor televizyonlarda: Mehmet Okur, kendisiyle maç yapıyor. Maç sonunda yorgunluğunu gidermek için sarıldığı ise, bir meyvesuyu, Dimes... İşte Dimes’in Genel Müdürü Ozan Diren’in anlattıkları... Şıklık ayağınıza gelsin Yeşil; içinizi kıpırdatan yaz gecelerinde şıklığı ayağınıza getiriyor. Doreler, beyazlar, leopar desenler, kır düğünlerinin vazgeçilmezi dolgu topuklar ve onları tamamlayan zarif çantalar… Hepsi bu yaz Yeşil’in vitrinlerinde. Nivea’dan erkekler için... Nivea For Men, yeni ürünü Serinletici Nemlendirici Bakım Jeli’ni piyasaya sundu. Ürün cildi etkin bir şekilde nemlendirerek gün boyu bakım yapıyor, cilde serinlik hissi ve enerji veriyor. Nane özleri, ıso magnezyum ve taurin içeren jel, hafif ve yağsız formülüyle anında emiliyor, cildin nem dengesini koruyor. Ozan Diren... Mehmet Okur’la yaptığınız reklam filminin ortaya çıkış hikâyesi nedir? Ürünlerinizin tanıtımı için neden Mehmet Okur’u seçtiniz? Yaptırdığımız araştırmalar, Dimes’in tüketici zihnindeki konumunun sağlıklı, güvenilir ve yenilikçi bir marka olduğunu ortaya koydu. Bu algı üzerine; başarı, dinamizm ve eğlence öğelerini ekleyerek, iletişim ve reklam stratejimizi oluşturduk. Dimes’in değerleriyle örtüşen, sağlıklı, güçlü ve güven veren, popüler, başarılı ve pozitif bir isim arayışımız vardı. Başarıları, düzenli ve mutlu aile hayatı, istikrarlı prefosyonel spor yaşamı nedeniyle kampanyamızın yeni yüzü olarak Mehmet Okur’u seçtik. Mehmet Okur’un Dimes’le ortak bir diğer özelliği ise uluslararası arenadaki başarıları ile Türkiye’nin adını duyurması. Film, seyirciyi şaşırtması açısından kendi sürprizini yarattığı gibi, Dimes’in tek rakibinin kendisi olduğunu bir kez daha vurguladı. 50 yılda sektörde ne gibi değişimlere tanık oldu? Bu değişimler Dimes’e nasıl yansıdı? 1958’de Tokat’ta kurulan firmamız, 1964’te Tokat’ta ilk meyve suyu üretimini gerçekleştirerek, Türkiye’de meyve suyu sektörünün kurulmasına öncülük etti. Geçmişe göre, pazara sunulan ürün çeşitliliği, tüketici beklentileri ve eğilimleri büyük ölçüde değişti. Plajda ya da davette... Silk&Cashmere, özel olarak tasarladığı tişört ve fularların yanı sıra hem mayo bikini üzerinde, hem de şık bir gece kıyafeti olarak kullanılabilen taş ve boncuk süslü şifon bluzlarını da kadınların beğenisine sundu. Güneşin kavurucu sıcaklığında ısınmayan ve yakmayan özel antisolar enjeksiyon makineleri ile üretilmiş taşlarla süslediği şifon bluzlar, beyaz, turkuaz, yeşil ve kahverengi gibi renklerle kombine ediliyor. Mehmet Okur ... SOFRA Aylin Öney Tan Malta Erikli Jöle Malta eriği çekirdeği acı badem tadı taşıyor. Bu yüzden de benzer şekilde çekirdekleri aynı tadı taşıyan kayısı ve şeftali ile tuhaf bir uyum gösteriyor. Hazır jöle kullanmak mutfak ilkelerime ters düşse de, böyle ufak kaçamaklar bazen kaçınılmaz oluyor. Pazar brunchlarında, çocuk partilerinde, yaz akşamlarında serinletici hafif bir tatlı olarak deneyebilirsiniz. 1 paket kayısı veya şeftali jölesi, 1/2 kg. malta eriği, 500 ml. su (ya da şeftali aromalı soğuk çay) Malta eriklerini soyun ve ayıklayın. Bir iki meyvenin çekirdeğini sert bir cisim ile hafifçe ezin. Çekirdeklerle birlikte suyun yarısını kaynatın. Böylece çekirdeklerin acı badem kokusu suya geçecektir. Suyu süzün ve jöleyi bu sıcak suda karıştırarak çözün. Jöleyi kolay çözülmesi için asla ateşe koyup kaynatmayın, aksi halde jölelenme özelliğini kaybedecektir. Eriyen jöleye kalan suyu veya şeftalili çayı ekleyin. Eğer jölenizin çabuk donmasını istiyorsanız eklediğiniz su veya çay çok soğuk olmalı veya nihai miktar değiştirmeyecek şekilde birkaç küp buz ile takviye edilmeli. Ayıklayıp doğradığınız erikleri jöleye karıştırın ve şekilli bir jöle kalıbına veya tercihen metal bir kâseye dökün. Buzdolabında sertleşene kadar birkaç saat bekletin. Servis yapacağınız zaman kalıbı birkaç saniye sıcak su dolu bir kaba batırın ve kalıbın üzerine servis tabağını kaparak hızlıca ters çevirin. Böylece dış yüzeyi hafifçe eriyen jöle kolaylıkla kalıptan çıkacaktır. İlk kadın şoförümüz Türk kadını her sahada olduğu gibi makinecilik ve otomobilcilikte de kendisini göstermeye başlamıştır. Bundan 20 gün evvel Perihan Hanım isminde bir Türk kızı, aliyyülalâ (en iyi) derecede bir şoför ehliyetnamesi almaya muvaffak olmuştur. Perihan Hanım gayet mükemmel surette makinecilik ve şoförlük bilmektedir. Türk kadınlarından ilk defa şoför ehliyetnamesi almaya muvaffak olan Perihan Hanım’la dün bir muharririmiz görüşmüştür. Perihan Hanım 20 günden beri şehir içinde resmen otomobil kullanmaktadır. Kendisi yedi aydan beri otomobil kullandığını, fakat yaşının küçük olmasından dolayı ehliyetname verilmediğinden şehir haricinde otomobiliyle gezdiğini söylemiştir. Perihan Hanım henüz 18 yaşındadır. Fakat tashihi sin (yaş düzeltmesi) yaptırarak 21 yaşını doldurduğuna dair vesika almıştır. Çünkü seyr ü sefer talimatnamesi mucibince 21 yaşını doldurmayanlara vesika verilmemektedir… 18 Mayıs’ta şoför vesikası alan Perihan Hanım artık faaliyetine hız vermiştir. Amatör şoför Perihan Hanım her gün akşama kadar bir refikasıyla (kız arkadaşıyla) birlikte gezmektedir. Fakat Perihan Hanım otomobilinde... şimdiye kadar hiçbir kaza yapmamıştır. Perihan Hanım tahsilini İstanbul’da bir Fransız mektebinde bitirmiş ve dört sene kimyagerliğe çalışmıştır. Bunun için Perihan Hanım kendi namına izafeten kolonya çıkarmakta ve Anadolu’ya sevk etmektedir. Perihan Hanım bu hususta otomobilinden de istifade ederek kolonyalarını nakletmektedir. Perihan Hanım kendisiyle görüşen muharririmize şu sözleri söylemiştir; “Otomobilimi merak saikasıyla kullanıyorum. Bu benim için aynı zamanda bir spordur. Şimdiye kadar hiçbir kaza yapmadım ve yapacağımı da zannetmiyorum. Çünkü direksiyonumu gayet dikkatli kullanmaktayım. Geçen gün siz benim cezalandırıldığımı gazeteye yazmışsınız, Fransa gazeteleri de iktibas etmişler. Şimdi de şoförler benimle; ‘Vesikanız var mı?’ diye alay ediyorlar. Halbuki ben cezayı acemilikten almadım. Yaşım küçüktü de ondan…” Dün Perihan Hanım otomobiliyle Köprü’den Karaköy’e gelirken bir lastiği patlamış ve fren tutmayarak otomobil kaymıştır. Bu esnada meydan memuru “Dur!” emrini vermişse de Perihan Hanım fren tutmadığından otomobili durduramamıştır. Meydan seyr ü sefer memuru da numerosunu almış ve rapor vermiştir. Perihan Hanım bunun haksız olduğunu söylemektedir. 2 Haziran 1927 Perşembe Akdenizli Japon kdeniz’in tam orta noktasından adını alarak bahçelerimize girmiş bir Japon var. Malta eriği namı diğer Eriobotrya japonica aslında Çin’in güneydoğu bölgesi ve Japon adalarına ait bir meyve. Japonya’da en az bin yıldır yetiştirildiği biliniyor. Kış günlerinde yeşilliğini koruyan yaprakları, minik sarı ampuller gibi ilkyaz gecelerinde salınan meyveleri ile Akdeniz’e pek yaraşan bu Japon güzelinin binlerce kilometre kat edip kendini Akdenizli kılması uzun bir hikâye. Bu albenili Japon’a âşık olup, onu yerkürenin bu tarafında ilk kez meşhur eden ise Avrupa’nın kuzey köşelerinden gelen bir Alman ile bir İsveçli olmuş. Botanikçi Engelbert Kaempfer’in Japonya yolculuğu Avrupa florasına umulmadık katkılar yapar. Bir süre Prusya’da çalıştıktan sonra İsveç’te yerleşik bir iş bulan A araştırmacının asıl hayali yeni diyarlar keşfetmektir. Bu tutkusunu hayata geçirmek için dış elçiliklerde alâkasız işler yapmaya razıdır. Böylece Rusya’dan başlayarak doğuya doğru yolculuğu başlar. Gezmeye, görmeye tutkulu bilim adamı Moskova’dan İran’a, İsfahan’dan Batı Hint kıyılarına kadar pek çok diyarı kat eder. Ancak asıl hedef bellidir. Kaempfer Japonya’da iki yıl geçirecektir. O zamanlar yabancılara açık tek Japon limanı olan Nagazaki’ye yanaştığında tarih 1690’dır. Bölgedeki bitkileri tanıma derdinde olan Kaempfer, Nagazaki limanındaki tercümanları ikna ederek kendisine yerli tohumları getirmelerini sağlar. Böylece turuncu, sulu, lezzetli ve ferahlatıcı meyveyi fark eden ve batı yazınında ilk kaydeden kişi olur. Kaempfer’in meslektaşı İsveçli botanist Thunberg, neredeyse bir asır sonra 1712’de aynı limana yanaşacaktır. Mesleki dürtüsüyle onun da Japonları ikna etmesi gecikmeyecektir. Kısıtlı da olsa karada araştırma yapmasına izin verilen Thunberg bazı bitkileri detaylı olarak tanımlar ve Avrupa’da tanıtır. Bu bitkilerin başında Malta eriği de bulunmaktadır. Londra’daki meşhur botanik bahçesi “Kew Gardens” tarafından 1787 yılında ekimi yapılan “Japon Meyvesi” artık Avrupa’ya adım atmıştır. Kısa sürede Fransız Rivyerası, Cezayir, Malta ve Ortadoğu’ya yayılan bitki birdenbire Akdenizli bir kimlik kazanıverir. Akdeniz havzasının buğulu yaz sıcağına, zaman zaman ansızın sertleşen kış soğukluklarına alışkın bu nazsız ağaç kısa sürede bahçelerin yıldızı olur. Kış boyu koyu yeşil iri yapraklarıyla endamını bu bitkinin menşei bir taraftan da yerli halk için hâlâ gizemini korumaktadır. Çoğu ülkede muşmulaya benzetilerek Japon muşmulası olarak adlandırılır. İtalyanlar Nespola Giapponese adını yakıştırırken, Fransızca konuşulan ülkelerde Néflier du Japon ismini uygun görür. İngilizcede de Japanese medlar adı kullanılsa da asıl adını Çinceden alır. Loquat kelimesi meyvenin Kanton bölgesi Çincesindeki adıdır. Bizim buralarda ise muhtemelen ilk kez Malta’dan gelmiş olmalı ki Malta eriği adı uygun görülmüş. Oysa günümüzde Malta adasında Malta eriği pek yaygın değil. Çok rüzgârlı olduğundan ancak duvarlarla çevrili bahçelerde meyve yetiştirilebilen adada meyveye Malta eriği denmiyor, aynen diğer Akdeniz ülkelerindeki gibi muşmula anlamına gelen Naspla adı ile anılıyor. Bizde de Antalya, Alanya, Mersin; İskenderun gibi Akdeniz kentlerimizde “muşmula” olarak adlandırılmasının kökeninde ise Akdeniz’in diğer ülkelerinde olduğu gibi Malta’da da meyvenin muşmulaya benzetilmesi yatsa gerek. Yeni Dünya adlandırması ise akla Amerika’nın keşfiyle gelen yeni yiyeceklerden biri zannedilmesi olasılığını akla getiriyor ama bu sadece bir tahmin. Malta Eriği, Yeni Dünya, Muşmula… Nasıl adlandırırsanız adlandırın, ta Japonya’lardan buralara gelen bu taze tadı sofranızdan eksik etmeyin. aylinoneytan@yahoo.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear