22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

R PAZAR 3 5/4/07 15:40 Page 1 PAZAR EKİ 3 CMYK 8 NİSAN 2007 / SAYI 1098 Haydi kadınlar siyasete ve Meclis’e... İpek Özbey Semiha Öztürk. (Fotoğraf: Vedat Arık) S emiha Öztürk. Siz onu birkaç haftadır gazetelerde yer alan bıyıklı fotoğraflarıyla tanıyorsunuz. Yıllarca bir gazeteci olarak kadınların sesini duydu, duyurdu, şimdi de bunu bir kampanyayla Meclis’e taşıma görevini üstlendi. Üyesi olduğu KADER’in 10. yıldönümünde özel bir şey yapmak istemiş ve bir seçim kampanyası yürütmeye koyulmuşlar. Hedeflerini de belirlemişler: “Daha çok kadını Meclis’e sokmak”... “Tüm siyasi partilerden önce seçim stratejimizi açıkladık, çünkü bizim almamız gereken çok uzun bir yol var” diyor Öztürk. “Bir iletişim komisyonu kurduk ve Banu Acun’la birlikte bir reklam şirketi aramaya başladık. Çünkü KADER’in hiç parası yoktu ve biz her şeyi gönüllü yaptırmak zorundaydık…” Adrena Reklam Şirketi gönüllü çalışmayı kabullenince, ilk adım atılmış, sonra geceler boyu sloganlar tartışılmış. Bıyık fikri de o gecelerin ürünü, öneren reklam şirketi… Peki, onca şöhretli ismi bir araya getirmek, bir de bıyık taktırmak zor olmadı mı? “Hayır” diye yanıtlıyor Öztürk “Çünkü, kapısını çaldığımız ünlülere adım adım nasıl ilerleyeceğimizi anlattık. Şu rakamları sıralamak bile yetiyordu… 1935’te Meclis’teki kadın temsil oranıyla dünya üçüncüsüydük, şimdi sondan dördüncü, 167 ülke arasından 163’üncüyüz... İran ve Suriye bile üzerimizde. Suudi Arabistan gibi dört Arap ülkesinin önündeyiz. 1935’i yakalayamadık... Bunu anlattığımız herkes, ünlü veya ünsüz, gerçekten durumumuz bu kadar kötü mü diye soruyor...” Bıyıkla ne anlatmak istediklerini soruyorum Öztürk’e, bir soruyla karşılık veriyor: “Bıyık takmasaydık bu kadar ilgi çeker miydik?” Sonra da yanıtlıyor: “Hayır… Yıllardır kadın örgütle ri derdini anlatmaya çalışıyor, KADER üç ayrı seçim kampanyası hazırladı. Anlattık anlattık, kimse dinlemedi…” Bıyık, TBMM’ye de ayna tutuyor. Cumhuriyet tarihinde kadının temsil oranı yüzde 2.2 olduğuna göre, yüzde 98’e kendilerini göstermek gerekiyor. “72 yıldır Meclis’te gayri resmi, yüzde 98’lik bir erkek kotası uygulanıyor. Bıyıklı ünlülerimiz de basit ve net bir soru soruyor, Meclis’e girmek için erkek olmak şart mı?” Kampanyanın üç aşamalı olduğunu biliyoruz. Başka sürprizler olacak mı? “Birkaç hafta içinde kadın seçim programını açıklayacağız. KADER 10 yılda çok çalıştı. Armut piş ağzıma düş yapmadı.” İKİNCİ AŞAMA BİLİNÇLENDİRME... Kampanyanın birinci ayağı dikkati çekmekti, belediyelerin ücretsiz kullandırdığı bilbordlardaki bıyıklı ünlüler bunu başardı. İkinci aşama bilinçlendirme, üçüncü aşama ise “Amaç ayaklandırmak”. Yani seçim listelerinde kadınları ilk sıralara yerleştirmek… Hedef bu. Biliyor muydunuz? Son genel seçimde, Meclisteki siyasi partilerin aday listelerinin ilk üç sırasında sadece yedi kadın varmış, diğerleri partilerinin aldıkları oy oranı doğrultusunda, biraz da şansla girmişler Meclis kapısından. Peki, çeksek kadınların bıyıkları elimize gelir mi? Hayır, afişlerdeki o bıyıklar takma değil, kalemle çizilmiş. “Sanki bir el gelip üzerine karalamış gibi bir efekt yaratsın istedik” diyor Semiha Öztürk “Bıyık, kadının bir parçası değil, sadece gönderme yaptık”. KADER’in bıyıklı kadın afişleri dikkat çekiyor, ama kadınlar kararlı, bu dikkatinizin dağılmasına izin vermeyecekler. Kadınların siyasette olmasının önemini bıkmadan, usanmadan anlatacak, siyasette lobinin nasıl yapıldığını öğretecekler… Nihai hedef ise, önümüzdeki seçimlerde aday listelerine çok sayıda kadını sokmak… Kampanyayı, yürütücüsü Semiha Öztürk anlatıyor. KADER bugüne kadar 20 bin kadına ulaşmış... Binlerce kadını siyaset okullarında siyasete hazırlamış, okuma yazma kursları verirken, kadınlara siyasi partilerin içinde lobiciliğin nasıl yapıldığını anlatmış. Elbette eleştiriler de almış bıyık kampanyası, bazı köşe yazarları, kadın milletvekilinin sayısının artmasını istiyoruz, ama bunun yolu bıyık takıp dikkat çekmek mi, yoksa partilere girip bilfiil çalışmak mı, diye sormuş. “Kadınlar hep vardı partilerde” diye karşı çıkıyor bu eleştiriye Öztürk. “Kapı kapı gezip partisini anlatan, propaganda yapan kadınlar değil miydi? Ama listeler hazırlanırken unutuldular. Hangi parti lideri kadın kollarına dönüp, kim aday olsun diye soruyor. Kadınlar hep mutfakta hizmet ediyorlar, erkekler her zamanki gibi salonda, yani Meclis’teki koltukta hazır oturuyor” diye karşılık veriyor. Peki, kadınlar niye sınırları zorlamıyor? “Önemli bir soyadınız, servetiniz, ailenizde önemli bir erkek siyasetçi, bir grubun (meslek odası, dernek) desteği yoksa, erkek siyasetçiler kadınlarla çalışmaya hevesli olmuyor, bu da kadınları durduruyor.” KADER’in yaptırdığı bir araştırma, Türkiye’nin yüzde 82’sinin kadınları siyaset sahnesinde görmek istediğini gösteriyor. Peki, siyasete kadın eli değdiğinde ne olacak? “Kadın da siyaset yapacak. Niye kadından mucizeler bekleniyor? Yasal olarak kadının her hakkı var, ama uygulamaya, erkek egemen sistemin sonucuna bakın… Zihniyet devrimi gerek… Kadın daha iyi yapar diye bir şey yok... Soru şu, niye kadın yok olmalı? Kadın, gündelik hayatı, yaşamın kendisini Meclis’e taşıyacak. Kadın toplumun kurucu üyesidir, kadın sorunu toplumun sorunu demektir. Toplumun yarısı hep temsil edilen olmuşsa, kendini temsil edemiyorsa, o zaman bu eksik demokrasi demektir...”
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear