Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
R PAZAR 12 29/3/07 15:43 Page 1 PAZAR EKİ 12 CMYK 12 1 NİSAN 2007 / SAYI 1097 12 Eylül’e dair ilk “politik” film: Zincirbozan BÜLENT EMİN YARAR Bülent Emin Yarar geçen yaz “Beş Vakit” filmiyle kazandığı Altın Koza ödülünün ardından geçen hafta da tiyatro dünyasının en yetkin isimlerine verilen İsmail Dümbüllü ödülünün sahibi oldu. Oynarken devleşen aktörlerden biri olan Yarar, “Zincirbozan”da Bülent Ecevit rolüyle filmin en gerçekçi karakterine hayat veriyor. Sizce nasıl biri Bülent Ecevit? Halkla iç içe, cesur ve samimi bir adam. Hâlâ halkın gözünde sempatik bir yeri var. Film, bir Amerikan komplo teorisinin çevresinde dolaşıyor. Ecevit de bu durumun farkında, ama elleri kolları bağlı olduğundan bir şey yapamıyor. Sizin 12 Eylül’le ilişkiniz nedir? Ben o dönem lisedeydim. Boş yere çok kan döküldü. Birçok arkadaşım suçsuz yere hapis yattı veya yurtdışına kaçtı. Bir arkadaşım, hiçbir şeye karışmadığı halde adam öldürmekten askeri mahkemede yargılandı, hatta beni de şahit olarak dinlediler. Veterinerlik Fakültesi son sınıftaydı. Tüm ailesi perişan oldu. Film, Rahşan Ecevit’in eşi üzerindeki etkisini gösteren ilginç karelere sahip… Ben “Ecevit eşinin etkisindedir” kısmını bir yana bırakıp, onları iki yol arkadaşı olarak gördüm. Bülent Bey’in eşinden etkilenmesi çok doğal. Tiyatro sahnelerinde unutulmaz performanslar ortaya koydunuz ama sinemada sizin değerinizi Reha Erdem takdir etti. Şimdi de ilk filmini çeken bir yönetmenle çalıştınız. Kendinizi geç kalmış hissediyor musunuz? Ben sinema filmlerinde yeni yeni rol almaya başlamış olmaktan şikâyetçi değilim. Kendimi hayatın akışına bıraktım hep. Reha’nın filmleri seyirciyi bilinçaltına götürdüğü için yüzleşmek daha kolaydır. Atıl’a da kolaylıkla güvenebileceğimi gördüm. Eğer birlikte çalıştığınız insana inanmıyorsanız bir süre sonra onunla sataşmaya başlarsınız. O zaman iş boşluktadır, herkes yaptığı işten vazgeçmiştir. AVNİ ÖZGÜREL Neredeyse yarım asırdır sürdürdüğü gazetecilik serüveni boyunca derin meselelere hassasiyetiyle dikkat çeken Avni Özgürel, aynı zamanda bir senarist. 20 yıl önce “Belene” ve “İz Peşinde” gibi dizilerle izleyiciyi ekranlara kilitlemişti. Şimdi ise “Zincirbozan” filmiyle genç nesle 12 Eylül döneminde kapalı kapılar ardında yaşanılanları anlatmaya amaçlıyor: “İhtilal genç kuşaklar tarafından birkaç suikastten ve darbeci generallerden ibaret sanılıyor, ama 12 Eylül İhtilali’nin bir de uluslararası boyutu var. Bu boyut doğrudan doğruya Türkiye’yi etkiliyor. Türkiye’de uzun yıllar MİT’in maaşlarını Amerika ödedi. Türkiye’de çok hissedilmeyen bir Amerika var. 1980 öncesinde Yunanistan’da albaylar cuntası vardı. Türkiye’nin, batının da desteğiyle, gerçekleştirdiği Kıbrıs harekâtıyla bu cunta büyük kan kaybetti, sonunda NATO’nun askeri kanadından çıkarıldı. 1944’den itibaren geliştirilmiş, soğuk savaşın zirvede olduğu ana kadar olgunlaştırılmış bir NATO stratejisi vardır. NATO’nun kurduğu savunma zincirinin Atina halkası o dönem kopunca sistem işlemez hale geldi. Cunta devrilip de yerine gelen Karamanlis’in de ilk işi NATO’ya dönmek oldu. Ama Türkiye, Yunanistan’ın üyeliğini veto etti. Kıbrıs’taki durumu Suavi Eren, Kenan Evren rolünde... kabullenmeden vetoyu kaldırmayız, dedi Ecevit. Hem de Amerika’nın olanca baskısına rağmen. Dikkat edin, 12 Eylül’ün hemen akabinde Türkiye vetoyu kaldırdı. Bu ülkede böyle bir askeri müdahalenin yapılmasında Demirel ve Ecevit’in tavırları da etkili oldu. 12 Eylül öncesi meydana gelmiş suikastların bir kısmını bu filmde göreceksiniz. Kemal Türkler, Nihat Erim, İstanbul Emniyet Müdürü Mahmut Türker… Türkiye’yi ihtilale sürükleyen ve hatta askeri de kuşatan hadiselerin arka planı, bu filmde anlatılıyor. Biz işkenceleri anlatmak yerine Türkiye’ye kurulmuş tuzağı anlatılıyoruz. Bu tuzak dün vardı, bugün de var. Türk gençleri birkaç kez bu tuzağa düştü. Oysa idealleri uğruna çarpışmışlardı. Bu film, o dönemde olanların gerçek yüzünü görmeye imkân uyandırırsa, en azından kuşku duymanıza sebep olursa, işimizi doğru yapmışız demektir. Benim de gazetecilik hayatım boşuna gitmemiş olur. Çünkü kaç yıldır hep bu konuyu yazıp çizdim.” Senaryosunu Avni Özgürel’in yazdığı, Atıl İnaç’ın yönettiği “Zincirbozan”, 12 Eylül’e dair politik bir film. Darbenin uluslararası bir entrika olduğunu iddia ediyor. Karakterleri dönemin siyasileri; Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Kenan Evren ve eşleri. Örgüt üyeleri de var elbette. Feride Çetin “Zincirbozan” 13 Nisan’da gösterime girecek. Filmde Bülent Ecevit’i Bülent Emin Yarar, Rahşan Ecevit’i ise Suna Selen oynuyor. Bu filmde “kötü adamlar” var! A tıl İnaç sinemacı bir ailenin oğlu. Çocuk yaşta setlerde buldu kendisini. “Menekşe Koyu”, “Robert’s Movie”, “Geçmiş Bahar Mimozoları” gibi yapımlarda rol aldı. Sonra felsefe okuyup akademisyen olmak üzere Amerika’ya gitti, ama insan kaderinden kaçamıyor… O da sekiz yıl sonra geri döndü ve TV dizileriyle yönetmenliğe adım attı. Altın Portakal’lı yönetmen ağabeyi Ulaş İnaç’la (Türev) ortaklaşa gerçekleştirdiği projelerle sinemaya ısındı. İlk filmi “Zincirbozan”da, 12 Eylül’ün uluslararası bir entrika olduğunu iddia ediyor. Filmin senaristi ve yapımcısı Avni Özgürel’in de desteğiyle “provokatif” bir iş koydu ortaya ve istiyor ki bu film konuşulsun… İddialı bir başlangıç yapmak istediğiniz için mi 12 Eylül’ü anlatan politik bir işe soyundunuz? Bu işe başlarken “Zincirbozan”ın ilk filmim olduğunu bilmiyordum. Avni Özgürel’in senaryosundan altı bölümlük bir televizyon dizisi yapmayı düşünüyorduk. Yapımcı şirket ve diziyi yayımlayacak kuruluş görüntüleri gördü ve elimizdekini sinema filmine dönüştürmeye karar verdik. Kullanamadığımız görüntüleri sonra dizi versiyonu olarak televizyonda yayımlayacağız. 12 Eylül filmi olarak değerlendirilen “Babam ve Oğlum” çok gişe yapınca, o dönemde geçen filmlerin arkası kesilmedi. “Zincirbozan” da bu furyadan mı etkilendi? O filmle ciddi rant gördü yapımcılar ve voleyi vurmak için o dönemde geçen hikâyelere para yatırdılar. “Zincirbozan”ın farkı,12 Eylül darbesini hazırlayan nedenleri ve darbenin sonuçlarını, siyasi kimlikleri başrole taşıyarak anlatması. Bu filmde ordu, siyasiler, örgütler, CIA’nin Türkiye istasyon şefi var. Yapımcılar filmde aşk, işkence veya talihin sillesini yemiş garip yurdum insanının olmadığını bilerek para yatırdılar. Siyasiler filminizden haberdar mı? Aralarından size destek olan çıktı mı? Filmdeki karakterlerin çoğu hayatta, izlediklerinde nasıl tepki vereceklerini bilmiyorum. Bazı karakterlerin gerçek ismini kullanmadık. Mesela filmdeki Cüneyt karakteri Amerikalıların Türkiye’deki adamı. Bunu biz uydurmadık. Türkiye Cumhuriyeti’nde CIA ajanlığı suçundan tutuklanmış MİT operasyon başkanı var. Sinemamızda belli bir mesleki ciddiyeti olan adamlar “kötü adam” sayılmazlar. Oysa biz Türkiye’nin masum ve aydın insanlarının kanını üzerinde taşıyan istihbarat görevlilerini portreliyoruz. Onun dışında siyasiler de var. Ekipçe Süleyman Demirel’in evine konuk olduk. Senaryoyu okumuştu. Darbenin olacağını bildiğini söyledi, ama, darbenin arkasında Amerikan komplosu vardır, demedi. Kenan Evren galaya geleceğine dair haber gönderdi. Avni Özgürel sağ kökenli bir gazeteci, siz ise aileniz itibarı ile soldan gelen bir isimsiniz. Aranızda nasıl uyum sağlandı? Kendimi solcu olarak nitelemiyorum. Çünkü 80’li yıllarda büyüdüğüm için politikaya karşı bir mesaZincirbozan filminde örgüt üyeleri de var.. fem var. Solculuk öyle bir kavram haline getirildi ki, bir romantiklik atfedildi o ideolojiye ve içeriği Örgüt üyelerini canlandıran genç oyuncular, siyasileri canlanboşaltıldı. Solcular “kaybeden” olarak gösterildi. 12 Eylül’den dıran tecrübeli oyunculardan daha büyük bir heyecan taşıyorsonra gençlerin kendilerini politik olarak gerçekleştirmelerinin lardı. Volga Sorgu ve Mehmet Ali Nuroğlu çok emek harcadıönü tıkandı. Toplum topyekün bireyciliğe itildi. Böyle bir ortamlar. Gerçek karakterleri oynayan oyuncularla filme başlarken, da ne kadar solcu olunursa ben de o kadar solcuyum… Özgütaklit ve tipleme yapmayacağımız konusunda anlaştık. Bülent rel hoşgörülü ve aydın biri. Kendini ait hissettiği ideolojiyi çok Emin Yarar Ecevit’i çok katmanlı bir halde, tutkuyla oynadı. Oyunrahat eleştirebiliyor. Uzlaşamadığımız bir nokta olmadı. culuğu o kadar seviyor ki, onu sonsuza kadar sıkılmadan izleBU FİLM SALT BİR DARBE HİKÂYESİ DEĞİL yebilirsiniz. Filmde diyorsunuz ki, 12 Eylül bir Amerikan oyunudur. Bu kadar insan yok yere yok olmuştur. Sizce nasıl tepkiler Özgürel gibi bir gazetecinin senaryoyu yazması işinizi koalacaksınız? laylaştırdı mı? Bu salt bir darbe hikâyesi değil, uluslararası bir entrika hikâO, hem bu filmin senaristi hem de yapımcısı. Yapımcılar yöyesi aynı zamanda. Filmde zaman kısıtlamamız olduğundan Abnetmenlerin hareket kabiliyetini maddi olarak kısıtladıkları için di İpekçi miladını kullanamadık, ama dizi 1979 şubatında Abdi iki taraf arasında anlaşmazlıklar çıkar. Avni ağabeyin senarist İpekçi’nin öldürülmesiyle başlıyor. Bu filmi yaparken Hrant tarafı daha ağır bastığı için biz bir sorun yaşamadık. GenelkurDink’in öldürülmesi bana bu dönemle o dönem arasındaki benmay’dan destek alamadık, ama Özgürel Cumhurbaşkanlığı köşzerlikleri gösterdi. Provokasyonun yöntemleri itibarıyla 30 yıl kü, Başbakanlık konutu, TBMM binası, havaalanları gibi mekânöncesiyle benzerlikler görüyorum. Ben o dönemde yaşananlaların ayarlanmasında büyük çaba harcadı. rın yakın gelecekte tekrarlanacağına dair ciddi sinyaller de gö Filmin oyuncularının performanslarını nasıl değerlendirüyorum. riyorsunuz? Atıl İnaç.