23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

19 ŞUBAT 2006 / SAYI 1039 9 Ezel Akay’ın amacı politik mizah yapmak. “Alaycılık, bizi nefretten kurtarır” diyor. Mizah ona göre hem masum hem tehlikeli. “Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?”de de işte bu masumiyet ve tehlike var. Bu, Anadolu ortaçağını konu alan üç filmlik serinin ilki. Sırada, “Yargu” ve “Romalı Celal” var. Korku olduğu sürece Sizin bir de oyunculuk yönünüz var, keşfedilmeyi mi bekliyorsunuz? Evet, ama olmadı bir türlü (gülüyor). Ben oyuncuyum, görsel sanatlar eğitimime oyunculukla başladım. Hep oynayayım diye fırsat bekliyorum, ama yönetmenlikten fırsat kalmıyor. Bir yönetmen keşfederse oynayacağım inşallah. Taksim’den başlayıp Levent’e kadar banka ve dükkânlara sorarak, iş aradığınız bir döneminiz olmuş. O zamanlardan şimdiye ne değişti? Hiç değişmedim demiyorum, ama işsiz, parasız kalırsam bugün de hiç gocunmadan iş arar, ne iş olursa yaparım. Şu ana kadar karpuzculuktan marangozluğa kadar pek çok iş yaptım. Kamerayla tanışmanız, reklam filmleriyle başladı. Bunu da sinemaya geçebilmek için yaptınız, ancak bu 16 yılınızı aldı. Neden bu kadar beklediniz? Bizim kuşağın çocukluk hayatı çok kısa sürdü. Kimse bir türlü istediği şeye başlayamadı, herkesin içinde bir şeyler kaldı. İlk reklam filmimde objektiften mi, vizörden mi bakılır bilmiyordum, sonra öğrendim, ama hayat kaygısıyla sinemaya geçemedim. Yılda 4050 reklam filmi çekiyordum, o parayı kazanıp bir kenara koymak hayatımı değiştirmeyi geciktirdi. Bir noktadan sonra kararlı davranabilirdim, bu kararı vermediğime çok pişmanım. Reklam yönetmenliğinin sinema yönetmenliğine yararı oldu mu? Aletedevatın, teknolojinin nasıl kullanıldığını öğretti, ancak öğrenilenleri sinema için kullanırken dikkatli olmak lazım. Aletler masum şeyler değil, hepsi bir ideolojiyle üretiliyor. Belli bir kullanım tarzı, aynı zamanda bir hayat tarzı getiriyor. Dolayısıyla reklam filmini yaparkenki haleti ruhîye ile sanat üretirkenki haleti ruhiye arasında ciddi bir fark olması gerekiyor... Sizi Nokta dergisinin 7 Şubat 1988 sayısında, sokaktaki vatandaşın “meçhul bir otoritenin buyrukları”na karşı gösterdiği tepkileri ölçmek için yaptığı bir denemede, elinde megafonla emirler veren, kimliği belirsiz kişi olarak görmüştük. Sizce yine megafonu alıp sokağa çıksanız, aynı itaati bulur musunuz? Bulurum. Şu anda her topluma korku hâkim. Tanrı bile sevgi nesnesinden ziyade korkulacak bir şey. Cemaatin kendisi de kendisinden korkuyor. Bu olduğu müddetçe insanları yönetmek kolay, yeter ki doğru zaman da doğru yerde olun. Fotoğraf: UĞUR DEMİR Gölge oyunundan beyazperdeye H acivat ve Karagöz, Anadolu’nun en önemli iki mizahçısı. Hatta kimi tarihçilere göre, mizah nedeniyle ilk idam edilenler onlar. Şimdi beyazperdenin kahramanları olarak Ezel Akay’ın filminde tekrar hayat buldular: “Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?” Anlatılan son yıllarda içi boşaltılmış, vay vay, cav cav’larla dolu bir HacivatKaragöz oyunu değil, oyun ile gerçeğin, din ile iktidarın iç içe geçtiği bir tarih. Yüzlerce reklam filminin ve “Neredesin Firuze”nin yönetmeni olarak tanıdığımız Ezel Akay iddialı, “Bu, doğru bildiğimiz şeylerden sapan, hem eğlendiren hem de insana kazık atan bir film” diyor. Derdi, politik mizah yapmak. “Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?” de bunun ilk girişimi. Ezel Akay ile filmi, mizah ve siyaset, sinema ve hayat üzerine konuştuk. Hacivat ve Karagöz ile ne zaman tanıştınız? Hacivat ve Karagöz’ü oyunlarından önce, mezarlarıyla tanıdım. Onlar için yapılmış bir anıtın üzerinde sekiz yaşındayken misket oynardık. Daha sonra KaragözHacivat metinlerini okumaya başladım. Hepsini anlayamadığım ince politik eleştirileri, özel bir argosu olan kitapmaşa yapıyoruz. Bütün yollar açık değil, ama anlatıcının bir karar vermişliği yok. Buna izleyici karar verecek. Siz politik mizah peşindesiniz. Oysa günümüzde genel kanı, mizahın politikadan ayrıldığı yönünde. Mizah illa politik olmak zorunda değil, ancak ileri gitmeye aday. Politikliği, önüne ne geleceğine bağlı. Kişi, karşısına hiç politik problem gelmezse, başka şeylerin mizahını yapar, ancak politik bir konu olduğunda, ne kadar apolitik olursa olsun duramaz. Şimdi Cem Yılmaz ön sırada oturan üniformalı birine ağzından kaçırıp bir laf söyleyebilir. Esprisi politik olmasa da, o adam üniformalı olduğu için politik hale gelir. Psikolojide, “Alaycılık, öldürmenin amaç deplasmanıdır” diye bir laf vardır. Öldüremediğimiz şeyleri, alay ederek, kendimizden uzak tutuyoruz. Alaycılık, bizi nefretten kurtarıyor. Hikâyenin oturduğu temellerden biri de Hacivat ve Karagöz’ün göbek bağlarının olmaması. Evet, göbek delikleri yok, dolayısıyla göbek bağları da yok. Günümüz şartlarında bir sanatçının göbek bağsız olması ne kadar mümkün? Mümkün. Esra Açıkgöz Türkiye’de işleyen düzen bu değil ama... Ama ben böyle bir yapımcıyım. Yapımcısı olduğum filmlerde yönetmenlerle birlikte karar verdik. Bu düşüncede olan başka yapımcılar da var. Son 10 yıldır özellikle Amerika’da bağımsız sinemanın yükselmesiyle böyle bir akım çıktı. Yine de yapımcılık zihniyetinden uzaklaşmak istiyorum, çünkü işimi engelliyor. Filmin dağıtımına kadar her şeyiyle ilgilenmem gerektiğinden ikinci filme geçemiyorum. ANADOLU ORTAÇAĞI ÜÇLEMESİ... Yani artık Ezop’u daha sık göreceğiz. Gerçi bu filminizde yönetmen yerine, anlatıcı Ezop yazıyordu, neden? Bundan sonra yönetmen adını kullanmamak niyetindeyim. Bence seyirci açısından yönetmen yanlış bir terim. Seyircinin ekibi yöneten kişiyle alakası yok ki. Onun karşı karşıya kaldığı şey, anlatıcının anlatısı. “Bir bilmem kim filmi” gibi söylemlerini de ahlaksız buluyorum. Bu, ekibe haksızlık. Sinema, büyük bir kitle tarafından üretilmiş, kitlesel bir sanat. O yüzden de hâlâ ahlaki problemlerini çözebilmiş değil. Anlaşılan sizin yönetmenlik tanımınız, “Sette Tanrı benim” söylemlerinden çok uzak. Evet, zaten bir kere herkes Tanrı’yı filan bir kenara koysun. Bir yönetmenin, anlatıcı olmayı içine sindirmesi, bir meddahla aynı konumda olduğunu unutmaması lazım. Genel olarak sinemada efsane ve masallara dönüş var. Sizce bunun nedeni ne? Bu ülkenin bir kimlik problemi var. Bu, en azından 200 yıldır devam eden, bu ülkede bir iç savaş olmasının da nedeni olan bir problem. Dolayısıyla can yakıcı bir mesele. Kimlik de her zaman insanın geçmişe dönmesini gerektiriyor. İnsanlar, “Kimim ben?” diye sorduklarında, önce “Kimdim ben?”in yanıtı arıyorlar. İki dönem filmi daha yapmayı planlıyorsunuz, değil mi? Evet, aslında Anadolu Ortaçağı üçlemesi gibi bir projem vardı. Hacivat ve Karagöz bunların son serisi. Diğeri, benim bir hikâyemden yola çıkarak, Haldun Çubukçu ile oluşturduğumuz bir roman, “Yargu”. Bir Türkmen kabilesini yargılayan Moğol mahkemesi ile ilgili. Bir de Mevlana Celaleddin Rumi ile Şemsi Tebrizi’nin arkadaşlığını anlatan “Romalı Celal” diye bir projem var. lardı. Onlardan çok zevk alırdım. Şimdi HacivatKaragöz gösterileri, çocukların bile canını sıkacak kadar zayıf metinlerden oluşuyor. Kırpıla kırpıla modası geçmiş bir eski zaman temaşası haline geldi. Hatta son 10 yılın gençleri HacivatKaragöz’ü tanımıyorlar bile. Filmle bu durumu düzeltmeyi mi amaçlıyorsunuz? Aslında KaragözHacivat üzerine bir film yapmak için yola çıkmadım. Mizahın hem ne kadar masum, hem de ne kadar tehlikeli olduğunu; mizah yapanların politikadan uzak durmaya çalışsalar da mizahlarını bir adım ileri götürdüklerinde politik bir cehenneme düşeceklerini göstermek için bir film yapmak istedim. Osmanlı’nın ilk zamanlarına kadar götürebileceğimiz bir tarih olunca da, bu toprakların ilk mizahçıları ve söylentiye göre de ilk idam edilen mizahçılarını işlemek kaçınılmaz oldu. Süleyman Demirel’in mizahçılarla ilgili söylediği bir lafı da duyuyoruz filmde: “Mizah bir yumruktur, ne zaman kime vuracağı belli olmaz”. Sizin yumruğunuz kimeydi? Bu hikâyenin içinden değişik fikirler çıkarılabilir. Biz o fikirlere ilham verecek hazneler yaratıyoruz, ibretli te Ama ne kadar mümkün? Bu, dönemden döneme değişiyor. Sanatçılar birbirinden cesaret alıp, yalnızlık korkusunu yenip büyük başkaldırılarda, neredeyse devrimci denebilecek girişimlerde bulunabiliyorlar. Tabii herkes yeteri kadar cesur değil, ancak kimsenin insanları yeteri kadar cesur olmamakla itham etme hakkı yok. Geçmişte de bugün de göbek bağı olmayan, en azından bunu bir destur haline getiren sanatçılar var, zor olsa da... Siz bunu becerebiliyor musunuz? Becerebilmek için film yapıyorum. Birilerine hikâye anlatırken aslında kendime de telkinde bulunuyorum. Her filmimde biraz daha farklı bir insan olmaya doğru gidiyorum. İnşallah olur... Hem yapımcılık hem de yönetmenlik yapıyorsunuz ve yapımcılığın gerçeği kâr, yönetmenliğinki ise yaratıcılık. Bunları nasıl dengeliyorsunuz? Aslında bu anlayış dünyada da, Türkiye’de de değişmeye başladı. Artık yapımcılar paranın sahibi değil, parayı örgütleyen kişi, kârla ilgisi yok. Yapımcı yönetmenin ikizidir, partneridir. Son derece yaratıcı bir rolü vardır. “Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?”de Güven Kıraç, Beyazıt Öztürk, Haluk Bilginer ve Şebnem Dönmez oynuyor... Ben yönettim, o oynadı Filmin başrolündeki kadınlarından biri de Şebnem Dönmez. Nasıl dengelediniz, oyuncuyönetmen ve karıkoca ilişkisini? Dengelemedik vallahi, yönetmen oyuncuyu yönetti. Hatta oyuncu Şebnem’e eşim olduğunda atmadığım fırçaları attım (gülüyor). Şaka bir yana öyle fırçalama gerektiren bir hayatımız yok. Oyuncuyönetmen açısından da bir problem yok. Ancak magazin dünyası açısından bir problem olduğu kesin, malzeme çıkarmak için ilişkimizi ortaya dökmeye çalışıyorlar. Peki sette karıkoca olmanın avantaj ve dezavantajları neydi? Avantajları çoktu, daha erken işe başladık, daha uzun rolüyle ilgili konuştuk. Çok hassas, gidişligelişli, her yöne çekilebilecek,en çok uğraştığımız rollerden biriydi Ayşe Hatun. Elinizde gıcırtılı bir rol varsa, oyuncu da onun değerini vermeye çalışıyor. Bu filme özellikle kadınların gitmesini istiyorum. Onların eleştirilerini, ne düşündüklerini, kadınların bugünkü durumu ile o günkü durumu arasında nasıl bir ilişki kuracaklarını merak ediyorum. Film, kadınlık meselesinin bir imparatorluk kurulurken nasıl değiştiğini de gösteriyor. CUMHURİYET 09 CMYK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear