Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 KASIM 2004 / SAYI 973 VEDAT SAKMAN Müzisyen Protesto ediyorum... Atları da Vururlar 1930'lu yılların Amerikası'nı anlatıyor. Ama bugünün Türkiyesi'yle örtüşen çok şey var. O gün Amerika'da yapılan dans yarışmaları çılgınlığı, günümüzdeki pop star yarışmalarının zihniyeti aynı değil mi? 1934 yılının Amerikası'nda bin beş yüz dolar için bütün gençlerin gittiği, aşağılandığı dans yanşmalanyla 2004 Türkiyesi'nin pop star yarışmalan birbirini bire bir karşılıyor. Pop star yarışmalarında üniversiteyi bitirmiş çocuklar bile var. Ancak bu insanlar olm'adık hakaretleri işitiyorlar. Bir yaşam boyu bunu nasıl taşıyacak bu çocuk, değer mi? Hadi orada star oldun, ev aldın, araba aldın, bir sene, iki sene sonra onların hepsini satar, perişan da olursun. Çünkü temelin yok. zamanım Özge Özberk'in adı 1970li yılları anlatan televizyon dizisi "Çemberimde Gül Oya" ile gündeme geldi. Vizyona yeni giren G.O.R.A. filminde oynadığı uzaylı prenses rolüyle de bu ilgi süreceğe benziyor... Medya yeni keşfetse de aslında o 10 yıllık bir oyuncu... Şimdi benim Aslında bu tip yarışmaların temelinde, seyircinin katıldığı bir gözetleme, trajediyi izletne ve bundân zevk alma durumu var. Tansiyonu yüksek tutma oyu.. nun bir parçası. Bir diğer unsur da arkadaşını, hatta sevgilini ezerek, eleyerek yarışı kazanmak. Insanoğlunıın yapısında şiddet var, dolayısıyla o zaaflardan yatarlanılıyor. Ortada başka birinin zor du'^tümundah zevk ahnması var. Bîr bâ§kasının aşağılanmasını gormek diğerinin kendini iyi hissetmesine sebep oluyor. Kurulan bağlantı bu. Bir dönem bizde kanlı diziler falan yapdmıştı, bu Amerika'da elli sene önce yapılmış..Bunun sonu yok; mesele adam kesmeye kadar gider. Peki pop star yarışmalarına katılan jürilere ne demeli? Muazzez Abacı gibi önemli bir müzisyenin bunu desteklemesi beni açıkça çok şaşırttı. Hepsini protesto ediyorum. Şapkayı önlerine koyup şu konuştuklarımızı düşünsünler. Çok ayıp ediyorlar. Topluma karşı sorumluluklan var onların. Toplum onlara para kazandırmıştır, bir yerlere getirmiştir. Müzik salt şarkı söylemek değil, edilen her lafm bir önemi olduğunu düşünmeliler. Herkes şöhretini korumak için bunalıma düşebılir, ama onların izinden giden hayranlarını da düşünsünler derim. Arkalarına bakmaları gerekir. Işte buradan Atları da Vururlar'a geliyoruz... Esra Açıkgöz ŞAKİR GÜRZUMAR Ankara Devlet Tiyatrosu Yönetmeni O Aynı çöküntü yaşanıyor... u oyunu ikinci kez sahnelememin nedeni; her şeyden önce iyi bir oyun (roman uyarlaması) olması. Ayrıca değişmeyen dünyada, özellikle de Türkiye koşullarında yeniden oynanması gerektiğine inandığım bir yapıt. Üstelik günümüzdeki popüler kültürle, yaşadığımız vahşi, acımasız kapitalizmle bire bir örtüşüyor. Evet, "Atları da Vururlar" tarihsel önemi olan bir yapıt, ama bugünün Türkiyesi'ne de denk düşüyor. Oyunda ekonomik krizden etkilenen Amerikan gençlerinin, ortaya konan para ödülü için ölümüne dans etmeleri anlatılıyor. Organizasyonu düzenleyenler ise oldukça yüklü paralar kazanıyor, insanları acımasızca sömürüyorlar. Dolayısıyla yarışmacılar ruhsal çöküntuye itiliyor. Bizdeki bazı TV kanallannda yayımlanan yanşmaların bundan farkı nedir ki? Evet, belki bu yarışmalarda insanlar ölmüyor, ancak aynı ruhsal çöküntüler yaşanıyor, insanlar aynı biçimde sömürülüyor. Bir kısım izleyici (ki bu oran oldukça yüksek) ekranın karşısına kilitleniyor ve bu yarışmalara oldukça yüklü paralar akıttlıyor. Kültür yozlaştırılıyor, seviyesizlik hat saflıaya çıkıyor Yarışmacıların ve izleyicilerin sırtından kazanılan rant tartışmasız çok yüksek. B zge Özberk. "Çemberimde Gül Oya"nın kmlgan, âşık, cesur kızı. îki gün önce vizyona giren G.O.RA.'da ise Prenses Ceku rolünde. Özberk 10 yıllık bir oyuncu. Bu yüzden yükselişini hızlı bulmuyor. Ona göre her şeyin bir zamanı var ve bugün de onun zamanı. Özberk'le G.O.R.A. ve Çemberimde Gül Oya'yı konuştuk: Neden oyuncu oldunuz? Çünkü başka hiçbir şey yapamayacağımı anladım. Ve bunu kavradığımda 18 yaşındaydım. Istanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi'ni kazandım, aynı tarihlerde de BKM'ye girdim. Başlarda tiyatro ile üniversiteyi birlikte götürdüm. Okulu bıraktım ve Müjdat Gezen Sanat Merkezi'ne başladım. Ya oyunculuk olmasaydı... Arada yazılar yazıyorum. Ufak ufak denemeler yazan bir yazar olmak isterdim. Olurdum diyemiyorum, ama bunun üstüne giderdim. Bir de yönetmen olmayıisterdim. Şaban Askerde ile başlayân öyunculuğunuz Bizimkîler, Sır Dosyası, Bizim Ev, Yıldız Tepe, Çemberimde Gül Oya ve G.O.R.A. ile devam etti. Dönüp baktığınızda sizin için dönüm noktası hangisi? Kesinlikle Çemberimde Gül Oya. Bizimkiler, benim için bir pişme dönemiydi. Oyunculuğumu gösterebildiğim dizi ise Çemberimde Gül Oya. llk defa kendimi dramada gördüm. Oysa kendimi şen şakrak, komedilik rollere yakın buluyordum. Belki narsisistlik gibi gelecek, ama diziyi izlediğimde ben bile duygulanıyorum. Kendim olarak değil, Yurdanur karakteri olarak baktığımda "Ya bu kız bunları yaşamış" deyip ağladığım anlar oluyor. Çemberimde GU1 Oya'dan önce 70'li yıllarla ilgili bilginiz var mıydı? Yoktu. Annem bazen anlatırdı o dönemlerin zorluğunu. Ama senaryoyu okuyana kadar, böylesi bir sağsol çatışmasını, insanların fikirlerini söyleyemeyecek durumda olduğunu bilmiyordum. Şimdi araştırmalar yapıyor, o dönemi yaşamış insanlarla konuşuyorum. Peki böylesi kırılgan bir dönemi yeniden yaşatma sorumluluğu korkutma dı mı sizi? Korkutmadı, çünkü sonuçta bu bir dizi. Mehmet dizide devrimci gençliği temsil etmiyor, sadece bir sempatizan. Olaylar, sürekli günümüze dönüyor. Böylece, o dönemin komşu, aile ya da sevgili ilişkilerini bugünle kıyaslama şansımız oluyor. 70'ler keşke yaşanmasaydı, ama yaşanmış ve bunlar Türkiye'nin gerçeği. Dizi olumsuz tepkiler de aldı. Ama eleştirenler bile inatla izlemeye devam ediyorlar. Bu dizinin tutmasının nedeni ne sizce? Devam ediyorlar değil mi?(gülüyor) Geçen hafta Istanbul Üniversitesi'ne gittik. Inanılmaz bir coşku vardı. Sanki Beatles çıktı sahneye, ayakta alkışladılar. Demek ki, güzel bir şey yakalamışız. Geçen gün sokakta bir teyze durdurup "Yurdanur kızımsayendekocama tekrar âşık oldum " dedi. Çok gururlandım. Dizide Yurdanur, Mehmet için ailesini düşünmeden terk ediyor. Özge Özberk de ilişkilerini bu kadar cesur yaşayabiliyor mu? Ben şeyi bir kenara atıp, sadece aşkın peşinden gidemem. Bu dönemde kimse de gitmez. Bu büyük bir cesaret ister. Dizi isteklerimizin peşinden tutkuyla gitmemiz gerektiğini gösteriyor bize. Her şeyi özensiz yaşıyoruz, ilişkilerimizi, sevgimizi... Ama ben büyük aşkların peşinde de değilim. Sadece iyi aşk yaşa mak istiyorum. Çok zor bu, ama onu düşündüğümde yüzümde gülümseme oluşuyorsa, bu doğru bir aşktır. Ya G.O.R.A.'da rol almanız?.. Çok ani oldu. Yönetmen Omer Faruk Sorak ve Cem, Prenses Ceku rolü için bir çok kişiyi denemişler. Bu süre boyunca ben hep diplerindeyim Çekimlere 2 ay kala "gel gorüşelim" dediler. Senaryoyu anlattılar, inanılmaz coştum, heyecanlandım. Cem Yılmaz'la çalışmanın zorluğu neydi? Hiçbir zorluğu yok. Bilakis ağzınızı toparlayamıyorsunuz Yani en büyük zorluğu gülmekten oynayamamak. Çok profesyonel, ne yaptığını iyi bilen biri. GÜZEL BİR TAT BIRAKACAK Bir hayli olaylı bir film oldu, Uzanlar battı, çekimler durdu, devlet filme el koydu... Bunlar sizi nasıl etkiledi? Hepimiz maddi ve manevi olarak çok etkilendik. Çekimlere ıki gunde bir ara veriliyordu Ama ekip öyle eğlenceliydi ki, "3,2,1 kayıt" dendi mi tekrar aynı enerjiyi buluyorduk. Çalışmanızın karşıhğını aldınız mı? Bence aldık. G.O.R.A.'yı güzel bir yemek sonrası insanın ağzında kalan lezzete benzetiyorum. Seyirciler filmi de iki saat içinde bitirecekler ve damaklarında güzel bir tat kalacak, ağızları kulaklarında çıkacaklar sinemadan. Sadece bunun arkasında büyük bir çalışma olduğunu unutmasınlar istiyorum. Tiyatro, sinema, dizi... Bir de röportajlar derken, çok yoğun yaşıyorsunuz. Bununla nasıl başa çıkıyorsunuz? Benim başıma ilk defa gelıyor bu durum. Zaten bu ilk sinema filmim. Ama şimdi akvaryumdaki balık gibiyim. Nereye çağırırlarsa ordayım Bundan sonra neler olacak, çok iyi bilemiyorum. Peki bu koşuşturmaca içinde atladığınız bir şeyler var mı? Bir şeyi atladığımı düşünmüyorum. Çünkü zaten şu anda tek yapmak istediğim çalışmak. Çemberimde Gül Oya'yla başlayan ve G.O.R.A.'yla devam eden hızlı bir yükseliş içindesiniz. Bu hız sizi korkutmuyor mu? Hızlı olduğunu düşünmüyorum. Çünkü bu benim 10. senem. Hiçbir şey damdan düşer gibi olmadı, sırayla gelişti. Her şeyin bir zamanı vardır ya, işte benim için de o zaman bu zamandı. Her şey rayına oturdu ve Çemberimde Gül Oya vagonunun arkasından G.O.R.A. geldi, onların önünde Bizimkiler vardı, daha kim bilir neler gelecek. Bu bir şans mı ya da bunu ben mi yarattım bilmiyorum ama hiçbir şey paldır küldür olmadı. Peki bundan sonrası için planlarınrz neler? iyi işler yapmak istiyorum. Dönüp baktığımda "keşke yapmasaydım" dediğim şeyler olmasını istemiyorum.#