Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2 Gündem CBT 1464/10 Nisan 2015 Ne Çok Yazı Yazmışım Rektör Atamaları Üzerine... ‘Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır!’ “Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır... Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur... Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.” Mustafa Kemal Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’in sorusuna Mustafa Kemal’in yanıtı. Kaynak: İsmet Giritli, Kemalist Devrim ve İdeoloji, İ.Ü. Yayınları Cumhuriyet B L M VE TEKNOLOJ Türkiye’nin Haftalık Bilim Haberleri ve Kültürü Dergisi Sayı: 1464 10 Nisan 2015 İMTİYAZ SAHİBİ Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç GENEL YAYIN YÖNETMENİ Can Dündar SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Abbas Yalçın YAYIN YÖNETMENİ Orhan Bursalı GÖRSEL YÖNETMEN Tüles Hasdemir “Sağlık” sayfası VKV Amerikan Hastanesi’nin, “Bilim Kültür ve Eğitim” sayfası İstanbul Kültür Üniversitesi’nin ve arka sayfa konuları ‘Atılım Üniversitesi’nin katkıları ile hazırlanmıştır. Genel Müdür: Özlem Aydan, Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü, Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya, Reklam Müdürü: Ozan Altaş, Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı YAYIMLAYAN Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İDARE MERKEZİ VE YAZIŞMA ADRESİ Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sokak No: 2 34382 Şişli İstanbul Tel: 0212 343 72 74 Faks: 0212 343 72 64 CUMHURİYET REKLAM Tel: 0212.2519874/3437274 Yerel Süreli Yayın BASKI DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul www.cumhuriyet.com.tr BeştepeYÖK ikilisinin Raşit Tükel’i en çok oyu almasına rağmen rektör olarak atamaması üzerine kızıl kıyamet kopuyor. Haklılar... Adamlar sandık iradesi deyip de sandık dışı kişileri o koltuğa oturtuyorsa, şüphesiz ki teşhir edilmeli.. Ama meselenin Raşit Tükel olduğunu sanmayalım. Örneğin Harran Üniversitesi’ndeki sandıktan 6. çıkanı rektör yaptılar! Bu yeni bir şey mi? Hayır! Tükel’in ne gibi özel durumu vardı da, birinci sırada geldiği için rektör olarak atanacaktı? RTE’nin (daha önce de Gül’ün) atamada “bizden mi, benden mi” diye tek kriteri olduğunu, en alt sırada olsa bile, adamlarını tepeye çıkarttıklarını, Tükel’in atanmayacağını bilmiyor muydunuz? Biliyordunuz tabii ki.. Ama bu oyunu oynamayı sürdürüyorsunuz. Aklınıza, “bu oyunu oynamıyorum demek gelmiyor. Buna cesaretiniz yok. Şimdi size bu konuda 8 yıldır yazdığım yazılardan birkaç örnek vereceğim. Bir daha da bu rektör seçimleri için, vayy bak yine atamadı” yazısı yazmayacağım, sadece akademianın ne kadar kullanışlı olduğu üzerinde duracağım. Kusura bakmayın artık.. *** Üniversitelere Hakaret! (Cumhuriyet, 24 Temmuz 08): “Beklenen oldu; YÖK denen oluşum, üniversitelerde yapılan “eğilim yoklaması”nda akademianın tercihlerinden önemli bir kısmını ayakları altına aldı, oyları pas pas gibi çiğnedi, 3’er kişilik yeni aday listesini Çankaya’ya gönderdi. YÖK Genel Kurulu’nda listenin “gizli oy” ile hazırlandığı gibi şekli bir bilgi yayıldı. Bu özünde büyük bir palavra. YÖK Genel Kurulu’nda çoğunluk iktidarın denetimi altında. “İktidarın Adamları” milim şaşmazlar! YÖK Başkanı da iktidar tarafından YÖK’ü ve üniversiteleri özellikle de AKP’leştirmek üzere o koltuğa oturtulmuş bir kişi! Siyasal görevini büyük bir liyakatla yerine getiriyor! Çankaya ve iktidarın eğilimleri doğrultusunda hazırlanan “gizli oy”lu liste ile, başta İTÜ olmak üzere pek çok üniversitede AKP yanlısı değişim gerçekleşecektir. Rektör atamaları süreci büyük bir hukuki şaklabanlığı andırıyor! Akademia’yı oluşturanlar da bu zırvalık sürecinin kuklaları, veya figüranları gibi. Akademisyenlerin bence onurunu, kişiliğini zedeleyen bir yönü yok mu bu seçimlerin? Akademiayı ve adayları, aylar süren büyük bir seçim kampanyasının içine sok... Emek harcat, oy kullandırt... neden? Tepede iki zırva süreci başlatmak için! Önce YÖK denen oluşum senin tercihlerini altüst etsin, yeni bir sıralama yapsın. Ardından Çankaya gönlüne göre bir kişiyi atasın! Yukarıdaki oyuna alet edilen onbinlerce öğretim üyesi! Yıllardır süren bence bu hukuki rezalete bizzat Akademia’nın kendisi son verebilir! Boykot ederek! Büyük bir boykot kampanyası örgütleyerek! Bu kampanyaya öğrencileri de katarak, geniş kitleleri de yanlarına çekerek oluşturacakları büyük bir baskı atmosferi, bu komediye bir son verebilir ve akademia ciddi bir demokratik ve toplumsal kişilik kazanabilir. Ancak akademia ne istediğini biliyor mu, bundan emin değilim! Akademi dünyası, önce kendi arasında, sağcıdincisolcu vb gibi ayrımlara son verebilmeli, akademiada geçerli bilimsel kriterlere, etik anlayışa, liyakata dayalı ilkeler üzerinde bir birlik sağlamalı...Yoksa, siyasetin oyuncağı olmaktan asla kurtulamayacaklar... Rektörler neye göre seçiliyor, hangi liyakat aranıyor, bilimseliğin neleri dikkate alınıyor, hangi yönticilik erdemlerine üniversite teslim ediliyor? Bunların hiç biri yok! Atamalar tamamen keyfidir, siyasidir... Bu seçim yöntemi siyaset madrabazlarına ve onların oyuncaklarına yakışabilir, ancak üniversiteye, akademiaya hiç mi hiç yakışmaz! AKP iktidarı öncesinde ve iktidarının ilk zamanlarında, bir dizi yazar çizer “aydın” takımı ortalıkta kol geziyordu, YÖK’e veryansın ediyorlardı, rektör seçimlerinin ne kadar adaletsiz ve demokrasi karşıtı olduğunu yazıp çiziyorlardı.. Sakallı sakalsız profesör ünvanlıünvansız bu oyuncular bugün sus pus! Şimdi hepsi için anlaşılan YÖK iyi, atamalar fevkalade uygun, herşey tam demokratik! Bir kısım Türk aydınında anlaşılan çatlayacak ardamarı yokmuş veya kalmamış! Acaba aynada kendi yüzlerine bakınca ne düşünüyorlardır?” *** Üniversite Öğretim Üyesi Kukla mı? (CBT Gündem, sayı 1114) “Üniversitelerde rektör adaylarını belirleme sürecinden sonra, YÖK’de gizli oylama ile belirlenen üçer adaylık liste Cumhurbaşkanına gönderildi. O da ne? En çok oyu alan pek çok aday listeye girmedi! Hükümete eleştirel yaklaşan Kadri Yamaç dahil, Uludağ ve Dicle’de ilk sırada olan adaylar elendi. Oy kullanan üniversite öğretim üyeleri.. bu anti demokratik tasarruf karşısında kendilerini nasıl hissediyorlar? Kendimi onların yerine koyuyorum ve kişiliğime tam bir tecavüz olayı ile karşı karşıya kaldığımı görüyorum! Burada yapılacak tek şey var: Üniversite rektörlük seçimlerini boykot etmek! Burada “sağ” veya “sol” gibi kavramlar değil, ilke önemli, üniversitenin evrensel onuru, bilim insanının bilim onuru, ülkemizin bilim geleceği önemli... İktidarlar değiştikçe, üniversitenin, bir onun bir de bunun elinde oyuncak olarak kullanılması önemli... Üniversiteler YÖK’ü, YÖK Yasası’nı, siyasetçinin üniversite üzerindeki oyunlarını, bütün antidemokratlığı protesto etmeli! Bunun için uzun vadeli bir boykot örgütlenmeli! İradeyi Yok Sayma (CBT sayı 1185, 2009 Aralığı) “Anadolu Üniversitesi’nde yapılan rektörlük seçimlerinin sonuçları ve bu sonuçlar üzerinde hem YÖK’ün hem de Cumhurbaşkanlığı’nın “iradeyi yok sayma” tutumları, yeni bir olay değildi. Alışıldık bir şekilde, ortaya konan sandıktan neredeyse sondan çıkanlar rektör olarak atanıyor. Burada da, ilk iki sıra es geçildi ve 96 oy alan aday, üçüncü sıradan rektör atandı. Peki, Anadolu Üniversitesi’ndeki seçimlerde oy kullanan ve oylarını ilk iki sıradaki adaylara veren öğretim üyeleri nerede; neden iradelerinin çiğnenmesi karşısında zırnık ses çıkartmadılar, oylarına sahip çıkmadılar; en azından “madem bizi hiçe sayacaktınız, neden ortaya sandık koyuyorsunuz” biçiminde masum bir itiraz cümlesini bile kamuoyuna yansıtmadılar? Biliyorum, bu ifade biraz ağır kaçmıştır, oradaki dostlarımızı bile kızdırmış olabilirim... Biz burada, kötü insan olma pahasına gerçekleri dile getirmeyi kamusal bir hak ve görev sayıyoruz. Geleceği başka nasıl kuracağız ve nasıl isteyeceğiz? En azından, biz bir gelecek istiyoruz! İstanbul Üniversitesi rektör seçimlerinden önce, bu köşede seçimleri boykot çağrısı yapılmıştı! Çünkü “sandıktan çıkan” değil, çıkamayan seçilecekti! Beklenen de oldu!” *** Herşey yazılıp çizilmiştir.. Gelecek Cuma birlikte olmak dileğiyle..