09 Ocak 2025 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

POLİTİK BİLİM Ali Akurgal ali@akurgal.com 8 Teknoloji CBT 1498/4 Aralık 2015 Nesnelerin İnterneti: IoT = “internet of things” İlk siborg insana doğru... Bilim insanları ilk beyingen arayüzünü oluşturmak amacıyla, bir beyinbilgisayar arayüzünü optogenetik bir devreyle birleştirdi.. İnternet üzerindeki trafiğin çoğunu, şimdilik insanlar yaratıyor. Ama gidiş, “robotların bir diğerine internetle bağlı olduğu” bir dünya Güncel olarak internet, bilgisayar, akıllı telefon, tablet, VoIP telefon gibi işlemci esaslı cihazlarımızı bağladığımız ve üzerinden ses, görüntü, akan görüntü (video), posta ve belge yolladığımız, telli ve telsiz bir iletişim ağı yumağı. Ama giderek bu ağa, içeriği bir insan tarafından değil de nesneler tarafından oluşturulmuş verileri aktaran cihazları da bağlıyoruz. 2020 yılında internete bağlı nesnelerin 50 milyar adedi bulacağı hesaplanıyor. O zaman biz azınlıkta kalacağız, bu ağa artık nesnelerin interneti demek daha doğru olacak. Ne yapacak bu nesneler internet üzerinde? Günümüzde, bir yiyecek/ içecek makinesi, siz kredi kartınızı takıp bir gofret/su almak istediğinizde, bir insanın aracılığına gerek duymadan sizin ödemenizi nasıl kredi kartınıza yüklüyor, satılan ürünü bir merkeze rapor ediyor, olağan ya da acil mal sevkiyatı işlemi başlatılıyorsa, yarın buna benzer süreçler artacak, çeşitlenecek. Örneğin, buzdolabınız, süt şişelerinin sayısına bakacak, sizin el altında bulundurmak istediğinizden az sayıda şişe varsa, sizin belirlediğiniz yerden ve markadan ısmarlayacak. Gene, belirlediğiniz saatte süt kapınıza gelecek. Giderek, buzdolabınız, şişelerin içindeki süt miktarlarına da bakacak, şişe sayısı değil, süt miktarına göre tedarik düzenleyecek. Bir ileriki aşamada, süt şişeleri de internete bağlanınca, onlara son kullanım tarihlerini soracak, kullanma tarihleri geçmiş olanların yerine yenilerini ısmarlayacak. Daha ileride, günlük süt gereksinmenizi gözetecek. Siz diyetisyeniniz tarafından “sağlığınıza zararlı” olarak nitelenmiş bir içecek isteseniz de buzdolabınızın ısmarlama seçenekleri arasında o olmayacak. Elinizin altındakini tüketemeye alışacaksınız ve buzdolabınızın dikte ettiği şekilde yiyip içeceksiniz. Robotların esiri olmuş insanlar üzerine çevrilen bilim kurgu filmlerine benzer bu son adımı, nesnelerin internetinden kaygı duyasınız diye anlatmadım. IoT’un ne kadar önemli ve yaşamsal olduğunu vurgulamaya çalıştım. Evet, günlük yaşamımız hızla şekil değiştiriyor. En son ne zaman ekmek dilimlediğinizi hatırlıyor musunuz? Ekmekler artık dilimli geliyor. Belki bir kuşak sonrası, aydınlatma için bir düğmeye basılması gereğini hiç yaşamayacak. O zamanda, binaların aydınlatması otomatik açılırkapanır olacak. Otomobiller zaten öyle oldu bile. IoT’tan en üst düzeyde yararlanmak için, biz onu bize en kullanışlı şekilde tasarlamak durumundayız. IoT uygulamaları genelde KOBİ, hatta mikro KOBİ (<10 kişi) düzeyinde firmalar tarafından ürünleştirilebilecek büyüklükte. İnnovasyon yapısını, bu mikro KOBİlere yansıtabilirsek, Türklere has, sorunlara sıra dışı çözüm bulma yeteneği ile, dünya lideri olmamız işten bile değil. Umarım, Elektrik Mühendisleri Odasının düzenlediği EEMKON’da IoT oturumunda yapılan beş sunuşun üçünün ele aldığı “trafikte IoT” gözümüzü almaz, günlük yaşamdaki IoT uygulamaları öne çıkar. Arçelik, Vestel ya da Türkcell, bir yarışma açarlar mı dersiniz? Size bir de bir kitaptan söz etmek istiyorum. Springer Yayımevinden, Levent Yılmaz’ın editörlüğünde çoğu yabancı otuz dört yazarın, ustaları olarak kabul ettikleri Tuncer Ören’e saygı için yazdıkları on beş makaleyi bir araya getiren bir kitap: “Modelleme ve Benzetim İçin Kavram ve Yöntemler” (Concepts and Methodologies for Modeling and Simulation). Tuncer hocanın ortaya koyduğu temel üzerine inşa edilen modelleme ve benzetim teknikleri, bir tasarımı nesneye dökmeden nasıl çalışacağını gösteriyor. Biz mühendisler, böylece tasarımımızı, prototip yapıp denemeden iyileştirebiliyoruz, sonuç almamız hızlanıyor. Meslektaşları tarafından usta olarak saygı gösterilen, aynı işyerini farklı zamanlarda paylaştığım Tuncer hocayı kutlar, bilim ve sanatta ülkemizin yüzünü ağartan insanların çoğalmasını dilerim. İ nsanlar takma kol ve bacaklarını, bilgisayar programlarını ve hatta uzaktan kumandalı helikopterleri zihinsel güçleriyle denetleyebilir ve tüm bu işlemleri beyinbilgisayar arayüzlerinden yararlanarak gerçekleştirebilir. Peki, kendi bedenimizin içinde olup bitenleri denetlemek için de bu teknolojiden yararlanabilir miyiz? İsviçreli dirim mühendislerinden oluşan bir ekip bir beyinbilgisayar arayüzünü bedene yerleştirilen yapay bir canlı maddeyle birleştirmek ve böylelikle genetik bir devrenin beyinsel etkinlikle devinime geçirilmesine olanak tanımak suretiyle siborg (sibernetik organizmalar; dirimsel ve yapay bölümlerden oluşan varlıklar) benzeri bir yapının oluşturulması yönündeki ilk adımı atmış oldu. Araştırmacılar alışılagelmiş bir beyinbilgisayar arayüzünden, deneklerin beyin etkinliğini kaydedebilen ve başka bir elektronik aygıta sinyaller gönderebilen bir elektrot başlığından yola çıktı. Bu durumda aygıt bir elektromanyetik alan üreteciydi; farklı türde beyin etkinlikleri manyetik alanın kuvvetinde farklılıklara neden olmaktaydı. Ne var ki, bir sonraki aşama tümden yeniydi deneyi gerçekleştirenler bu elektromanyetik alandan farelere yerleştirilen bir implantın içindeki insan hücrelerinde protein üretimini tetiklemek amacıyla yararlandı. Bedene yerleştirilen implant, optogenetik adıyla bilinen üstün bir teknolojiden yararlanıyor. Araştırmacılar insan böbrek hücrelerinin içine bakteri genleri yerleştirerek bu hücrelerin ışığa duyarlı proteinler üretmelerine olanak tanıdı. Ardından bu hücrelere biyolojik mühendislik yöntemleri uygulayarak onların ışığa tutulduklarında kısaca SEAP olarak bilinen salgılanmış alkalen fosfataz adlı kolayca denetlenebilen bir proteini üretmeleriyle sonuçlanan bir dizi moleküler tepkimeyi tetiklemelerini sağladı. Daha sonra insan hücreleriyle birlikte bir LED ışığını küçük plastik torbalara koyup bunları çok sayıda farelerin deri altlarına yerleştirdiler. Elekrot başlıkları giyen gönüllü denekler ya Minecraft adlı bilgisayar oyununu oynayarak, ya da meditasyon yaparak, farelerin olduğu platformda, sırasıyla orta ya da yüksek düzeylerde manyetik alanlar oluşturdular. Manyetik alan implantın kızılötesi LED ışığını devinime geçirerek SEAP üretimini tetikliyor ardından hücre çeperlerine dağılarak farelerin kanına karışıyordu. Minecraft oynamak farelerin kanında orta düzeylerde SEAP üretimine yol açarken, meditasyon yüksek düzeylerde bir üretime neden olmaktaydı. Biyogeribildirim adıyla bilinen üçüncü bir zihinsel denetim türü deneklerin farelerin derilerinden görülebilen ışığı izlemelerini ve LED ışığını bilinçli olarak açmayı ya da kapatmayıböylelikle SEAP üretimini devreye sokmayı ya da devreden çıkartmayıöğrenmelerini gerektirmekteydi. Araştırmayı yürüten İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü uzmanlarından Martin Fussenegger bir beyinbilgisayar arayüzünü optogenetik bir devreyle birleştirmenin insanlara son derece basit bir fikirmiş gibi görünebileceğine, ancak genlerin bu biçimde denetlenmesinin tümden yeni bir yaklaşım olduğuna dikkat çekiyor. Bu uygulamada bir implanttan yola çıkılarak ve kullanıcının genlerinde herhangi bir değişikliğe gidilmesine gerek kalmaksızın optogenetiğin gücünden yararlanılıyor. Fussenegger ve arkadaşları gelecekte çok farklı bozukluklara çözüm getirebilecek kimyasalları üretebilen sağaltıcı implantların geliştirileceğini ümit ediyorlar. Bu çözümler arasında duygu durumunu ya da kaygıyı düzenleyici sinir iletenleri, süreğen ya da akut ağrıları giderebilecek doğal ağrı kesiciler, hemofili hastaları için kanda pıhtılaşmayı sağlayacak unsurlar gibi birtakım çözümler yer alıyor. Özellikle de etki derecesi yalnızca onu çeken kişi tarafından ölçülebilen ağrı ya da sancı gibi durumlarda, ya da bilinçli olmalarına karşın iletişim kuramayan lockedin sendromlu hastalarda, algılayıcılara bel bağlamak yerine, doğrudan damara aktarılan dozu bilinçli bir biçimde denetleme olanağına sahip olmanın çok daha yararlı olacağına inanılıyor. RU, Scientific American Online Elektrik Mühendisleri Odası’nın “Enerjide Toplumsal Yarar ve Kamusallık” başlığı altında düzenlediği TMMOB 10. Enerji Sempozyumu 34 Aralık 2015 tarihlerinde Samsun ve 5 Aralık 2015 tarihinde Sinop’ta gerçekleşiyor. Enerji alanında var olan sorunların ve çözüm önerilerinin tartışıldığı sempozyum, alanın tüm bileşenlerinin kendini ifade edilebileceği bir zemin yaratmak amacını taşıyor. Ana konular, Enerjide Kamusallık, Enerjide Toplumsal Yarar ve Maliyet, Enerji Özelleştirmeleri ve Sonuçları, Enerji, Çevre ve Toplum ve Nükleer Enerji olarak saptandı. Sempozyumda beş oturum iki panel var. Panellerin ilki “Türkiye`de Uygulanan Enerji Politikalarının Topluma Etkileri” başlığında Samsun`da ikincisi ise “Enerji Politikalarının Bölgesel Etkileri Ve Nükleer Santrallar” başlığında Sinop`ta gerçekleştiriliyor. Sempozyum Program:ı www.tmmobenerjisempozyumu.org Enerjide Toplumsal Yarar ve Kamusallık
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear