29 Eylül 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

TARTIŞMAEDİTÖRE MEKTUP Bakana yakışmıyor! ORMAN BAKANLIĞI M Rıfat Okçabol ,[email protected] illi Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın konuşmaları, Milli Eğitim Bakanı’ndan çok abartılı ve gerçekdışı anlatımları olan bir avcının konuşmalarına benziyor. Bakanlığın her karar ve uygulamasıyla çocukların özgürleşip kendilerini gerçekleştirmesine yardımcı olması gereken eğitimden biraz daha uzaklaşılıyor. Sonra da Avcı kalkıp topluma hikâye anlatıyor: Ya deveyi pire yapıyor ya da gerçeklerin tam da tersini söylüyor! Örneğin dershane yasasına eklenen bir maddeyle, milli eğitimin yaklaşık 90 yıldır beyni niteliğinde ve karar organı olan Talim ve Terbiye Kurulu’nun (TTK) karar verme yetkisi elinden alınıyor. Avcı kalkıyor, “TTK’nin karar organı olması doğru değil” diyor! Bilindiği gibi Avcı, yılda bir kez yapılan Seviye Belirleme Sınavı yerine, alt dersten yılda iki kez yapılacak olan temel eğitimden ortaöğretime geçiş (TEOG) sınavını getirmişti. Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin 34 Mayıs 2014 günlerinde düzenlediği, “Türkiye’nin Milli Eğitim Sistemi: Dünü, Bugünü ve Geleceği” konulu sempozyumda Avcı kalkıyor, TEOG sınavlarıyla ilgili olarak, “İyi yaptık o sınavları çok güzel yaptık. Çok güzel değiştirdik. Çok güzel bozduk ve yaptık. SBS iyi bir düzenleme değildi. Çocuklarımız, öğretmenlerimiz, ailelerimiz, çok zorlanıyorlardı” diyor! Bilindiği gibi, bakanlıkta yabancı destekli projelerden geçilmiyor. AKP, Avrupa Birliği’nin (AB) bize dayattığı ilköğretim programını, AB’de olduğu gibi girişimci öğrenci yetiştirecek şekilde 2005’te uygulamaya başlamış ve AB’nin Bologna Sürecine gözü kapalı bir şekilde dalmış bulunuyoruz. 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile AB’de olduğu gibi “rekabetçi” öğrenci yetiştirmeye başladık. İngilizce, Türkçe gibi zorunlu derse dönüştürülüp TEOG’da da üniversiteye giriş sınavlarına da ekleniyor. Bakanlıklarca açıklanan tüm strateji belgeleri ile son yıllarda ortaya çıkan yükseköğretim yasa taslakları ve eğitimdeki piyasacı dönüşümler buram buram AB ve Bologna Süreci kokuyor. Sonra da Avcı kalkıyor bu sempozyumda, “Batı kaynaklı bir eğitim sistemi anlayışına mahkum” olmadığımızı söyleyebiliyor! Türkiye’de 20 milyona yakın öğrenci bulunuyor ve engelli öğrenci sayısının bir milyon dolayında olduğu tahmin ediliyor. İstanbul Kalkınma Ajansı’nın desteği ve İstanbul Valiliği işbirliğiyle, Türkiye Beyazay Derneği tarafından yürütülen “Online Eğitim ile Engelleri Aşıyoruz” projesi, ilk aşamasında, gelişmiş ülkelerde on yıllardır uygulanan “online eğitim” ile 531 bedensel engelli öğrenciye ulaşıyor (gazeteler, 5 Haziran 2014). Avcı bu projeyi, “bir zihniyet dönüşümünün göstergesi” olarak sunuyor! Hızını alamayan Avcı, yalandan kim ölmüş dercesine, “Herkese tek tip eğitimi dayatmaktan kurtulmalıyız” diyor. Araştırmacı kapıkulu olabilir mi? Yücel Çağlar, [email protected] labilir! Eğer; i) araştırmacı kendisine ve uğraşına sevgisi ve saygısını yitirmişse; ii) işlendirildiği kurum ve kuruluş yöneticilerinin araştırmacılarını kapıkullaştırma amacı ve olanağı varsa; iii) araştırmacıda kapıkullaştırılmaya karşı durma bilinci ve istenci yoksa; iv) ilgili meslek örgütleri bu doğrultudaki girişimleri kayıtsızlıkla karşılayabiliyorsa; araştırmacı da insandır, kapıkulu olabilir! Bu, son derece açık bir durum. Orman Genel Müdürlüğü’nün (OGM) Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlükleri Performans Değerlendirme Sistemi Uygulama Talimatı çıkarıldıktan sonra gündeme gelebilecek gelişmeler, bu durumun ne denli olası olduğunu ortaya koyacaktır. lık Araştırma Enstitüsü Müdürlükleri Performans Değerlendirme Sistemi Uygulama Talimatı çıkarıldı. Kısacası; ormancılık araştırmaları alanında da, deyim yerindeyse “kaş yaparken göz çıkarırcasına” bir iklim yaratıldı. İkinci maddesinde belirtildiğine göre, talimat, 2012 yılında çıkarılan Orman Genel Müdürlüğü Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Yönetmeliğe dayanılarak hazırlandı. Ne var ki, Yönetmelikle, hemen hemen yalnızca “Orman Genel Müdürlüğünün doğrudan merkeze bağlı taşra teşkilatı olan ve ormancılık araştırma faaliyetlerini yürüten Araştırma Enstitüsü Müdürlüklerinin görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin usul ve esaslar” düzenlendi. Başka bir söyleyişle, Yönetmelikte; “araştırmacı personelin ve buna bağlı olarak enstitü yöneticileri ile enstitülerin görev ve sorumlulukları(nı) ne düzeyde icra ettiklerinin (performanslarının)…ölçülmesi ve değerlendirilmesinden” hiçbir bağlamda söz edilmedi. Kaldı ki; OGM’nin 3234 sayılı kuruluş yasasının 22. maddesinde de DEAD’a böyle bir görev verilmemiştir. Ek olarak; i) 20042023 döneminde uygulanması öngörülen Türkiye Ulusal Ormancılık Programı’nda; ii) 5. maddesinde araştırma projelerinin “…kalkınma plan ve programları, Ulusal Ormancılık Programı, Orman Genel Müdürlüğü Stratejik Planına uygun olarak tespit edilen politika, hedef ve öncelikler doğrultusunda hazırlanır ve yürütülür” kuralına yer verilen Orman Genel Müdürlüğü Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüklerinin Araştırma Geliştirme Faaliyetlerine İlişkin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Talimatname’de; iii) OGM’nin 5018 sayılı Kamu Yönetimi ve Mali Kontrol Kanunu uyarınca hazırlanan “stratejik planları” ve yıllık “faaliyet raporları”nda ormancılık araştırma düzeninin herhangi bir alanında “performans ölçme ve değerlendirme” yapılmasına yönelik herhangi bir eyleme ya da kurala yer verilmedi. Bu durumda; “Söz konusu Talimatın dayanağı nedir?” sorusu yanıtsız kalmaktadır. Bu talimatla ormancılık araştırmaları alanında kamu yönetiminde pek de görülmedik bir durum yaratıldı, DEAD, “hem yargıç hem de savcı” konumuna getirildi. Şöyle ki; ? açıklıkla belirtilmemiş olmakla birlikte araştırmacı “performansları” DEAD Başkanlığı değil, 4. maddenin “b” bendinde “Değerlendirici” olarak anılan DEAD Başkanı tarafından ölçülecek; ? “performansların” değerlendirilmesinde takvim yılı temel alınacaktır; böyle iken, O NEYE DAYANARAK? Oysa eğitim alanında son on yılda yapılanlar, bu söylemin tam da tersinin gerçekleştiğini gösteriyor. Okullarda, 23 Nisan Çocuk ve Egemenlik Bayramı ve 19 Mayıs Gençlik Bayramı kutlamalarının yerini Kutlu Doğum Haftası kutlamaları almış bulunuyor. 4+4+4 yasasıyla imam hatip ortaokulları açılıyor; bu okullara daha çok öğrenci çekmek için bir yandan ortaokullar 6 yerine 5. sınıftan başlatılıyor, öte yandan da ilkokula başlama yaşı bir yaş küçültülüyor. Çocuğunu ilkokula bir yıl geç başlatmak isteyen aileden çocuğuyla ilgili sağlık raporu isteniyor da, ailesinin hafızlık kursuna gönderdiği çocuğa ilkokula bir yıl geç başlama izni veriliyor. Din kültürü ahlak bilgisi (DKAB) dersi yetmiyor, 4+4+4 yasasıyla hazreti peygamberimizin hayatı ve Kuranı Kerim, daha sonra da temel din bilgisi gibi üç din dersi daha getiriliyor. Okullar zorla imam hatibe dönüştürülürken yeni imam hatip okulları da açılıyor. AKP’nin ve tutucu kesimlerin çabalarıyla neredeyse yaz aylarında Kuran kursundan geçmeyen çocuk kalmıyor. Çocukların camiye alışması ve Kuranıkerim’i ezberlemesi için akla gelmedik yöntemler üretiliyor. SünniHanefi inancı, Alevi ve Şafi gibi diğer inanç sahiplerine de dayatılıyor. AKP iktidara geldiğinde 65 bin kadar olan imam hatipte okuyan öğrenci sayısı, (şimdilik) bir milyona yaklaşmış bulunuyor. Genel liseler kapatılıyor. Liseye geçişte kullanılan sınav sistemi değiştirilip, neredeyse imam hatipli kadar dini bilgisi olmayanların Anadolu lisesi sınavını kazanmaları imkânsız hale getiriliyor. Kadın ve kızlara türban dayatılıyor. Okullarda, kızların Cumhuriyet rejimi ve Aydınlanmacı anlayış sayesinde giymeye başladığı giysiler yasaklanırken türban serbest bırakılıyor. Kız çocukların ayrı okullarda toplanması için genelge çıkarılıyor ve bu okullarda erkek müdür olmaması için yönetmelik değiştiriliyor. Fetih ruhu ve fatihlik gibi çağdaş anlayışlara ters düşen konularda kompozisyon yarışması düzenleniyor. Dini öğretim yanında beden eğitimi, resim ve müzik dersleri azaltılıp ya da kaldırılıp, öğrencinin resim, heykel, şiir, edebiyat, bale ve müzik gibi güzel sanat alanlarına yönelmesi olasılığı yok ediliyor. Eğitim sistemiyle Osmanlı hayranı, evrim ve Cumhuriyet karşıtı molla yetiştirilmesine başlanmış bulunuyor. Bu tür piyasacı ve gerici dönüşümlere imza atan Avcı, hiç sıkılmadan ve insanın gözünün içine baka baka, “Bireysel farklılıkları göz önüne alarak, çocuklara yeteneklerine uygun bir eğitim vermeye çalıştıklarından” dem vurabiliyor! Oysa eğitim sisteminin, piyasalaşıp gericileşmesi ve girişimcirekabetçimolla yetiştirmeye yönelmesi bu topluma yakışmıyor. Bakanın abartılı ve gerçekdışı söylemleri de! TAM TERSİNİ YAPIYORLAR Ülkemizde ormancılık alanında araştırma çalışmalarının kurumsallaşması, altmış yılı aşkın bir geçmişe sahiptir. Bin dolayında araştırmanın sonuçlandırıldığı yüzlerce eğitsel çalışmanın gerçekleştirildiği bu süre içinde işlevsel, demokratik ve yaygın bir araştırma düzeninin kurulduğu, yakın zamanlara değin de etkin olurak işletildiği söylenebilir. Sözgelimi; üçü konu ve dokuzu da ülke yüzeyine yayılmış bölgesel araştırma enstitüleri kurulmuş; her enstitüde sorun alanları özelinde etkinlikte bulunan başmühendisliklerin yanı sıra teknik, araştırma uzmanlık kurulları oluşturuldu; araştırman ormanları ayrılmış; araştırma master planları hazırlandı. Ancak, 2011 yılında gündeme gelen “kanun hükmünde kararname fırtınasında” bu düzen de bozulma sürecine girdi. Bir iki ay gibi çok kısa sürede ilgili bakanlık ile OGM’nin yönetsel yapısı ve görevleri birkaç kez köktenci biçimde değiştirildi; ormancılık araştırma enstitüleri de (OAE), OGM’nin “merkez” birimlerinden Dış İlişkiler, Eğitim ve Araştırma Dairesi Başkanlığı’na (DEAD) bağlandı. Ardından, 2012 yılında çıkarılan Orman Genel Müdürlüğü Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Yönetmelik ile 2013 yılında çıkarılan Orman Genel Müdürlüğü Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüklerinin Araştırma Geliştirme Faaliyetlerine İlişkin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Talimatname’yle söz konusu yönetsel yapı ve işleyişi yeniden düzenlendi. Geçtiğimiz mayıs ayında ise “…Araştırmacı personelin ve buna bağlı olarak enstitü yöneticileri ile enstitülerin görev ve sorumlulukları ne düzeyde icra ettiklerinin (performanslarının), belirlenecek kriterler doğrultusunda ölçülmesi ve değerlendirilmesine ilişkin usul ve esasları düzenlemek” amacıyla, Ormancı KAŞ YAPARKEN... NELER GETİRİYOR? CBT 1423 18 /27 Haziran 2014
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear