05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

BİLİM DÜNYASINDAN SON ARAŞTIRMALAR En ayrıntılı beyin haritası çıkarıldı dev bir karadelik bulunmakta. Bu karadelik şu sıralar çevresinde bulunan büyük miktardaki enerjiyi yutarken, yoğun ışın şeklinde enerji açığa çıkıyor. Bu şekilde ortaya çıkan etkin galaksi çekirdeği (Active Galactic Nucleus, AGN), evrenin en yoğun enerjili cisimlerindendir. Halihazırdaki modellere göre karadelikler kızgın toz halkalarıyla çevrili. Astronomlar NGC 3783’ün merkezindeki karadeliğin çevresinde de bu tür kızgın bir halka saptamış. Fakat sürpriz bir biçimde halkanın üst ve alt kısmında yoğun miktarda serin toz var. Toz, karadelikten savrulan bir rüzgârı oluşturuyor. 575km yükseklikte doksan altı dakikada bir dönüyor. 24 Nisan 1990’da Mission STS31 uzay mekiğiyle uzaya fırlatılan Hubble, NASA tarafından “Great Observatory” programı çerçevesinde planlanan dört uzay teleskopundan ilkiydi. Ama ne var ki kültürün bedeli var. Formüllerini çeşiti yerleşim bölgelerinde kontrol eden fizikçi, modelin sadece çok sayıda büyükşehire sahip olan değil, örneğin sadece başkenti büyük olan kentler için de geçerli olduğunu görmüş. Kentsel gelişimle ilgili formüller kısa süre önce Lozan Politeknik Yüksek Okulu’nda da sunuldu. Alberto Hernando ve ekibi, İspanya’nın 19002011 yılları arasındaki demografik verilerine göre kentsel büyümeyi tahmin etmeye çalışmış. Sonuca göre eğer halihazırda son on yılın büyüme eğrisi bulunuyorsa, gelecek on on beş yılın gelişimi öncelenebiliyor. Bu zaman diliminden sonraki tahminler kesin olmuyor. Tüm bunların dışında kentlerdeki büyümenin, komşu kentlerden olumlu olarak etkilendiği de ortaya çıkmış. Bu etki seksen kilometre mesafeye kadar işliyor diyor bilim insanları. Kanadalı ve Alman bilim insanları en ayrıntılı üçboyutlu “beyin haritasını” çıkardılar (Science). Beyin haritası, altmış beş yaşında ölen bir kadının beyninin 7600 dilime kesilmesiyle elde edilmiş. Yeni beyin haritasının çözünürlüğü daha öncekilere kıyasla elli misli daha ayrıntılı. Araştırmayı yöneten Alman bilim insanı Katrin Amunts, beyin dilimlerinin saç telinden daha ince olduğunu söylüyor. Hücreler henüz tamamen net görülmese de bilim insanları hücrelerin yoğunluğunu ve ne şekilde dağıldıklarını görebiliyor: “Beynin en uç köşesini bile görebiliyoruz. Daha önceki beyin haritalarında kıtaları, ülkeleri ve kentleri seçebiliyorduk ama artık sokakları bile izleyebiliyoruz”. Beyin modeline daha sonra moleküler yapısıyla ilgili veriler, genetik bilgiler veya beyin bölgeleri arasındaki bağlantılar eklenebilecek. Araştırmacılar, hücrelerin beyin fonksiyonlarına göre çok özel bir şekilde düzenlendiklerini saptamış. Dağılım, bir bölgenin hareketten, seslerden ya da ışık sinyallerinden sorumlu olmasına bağlı olarak değişiyor. Hücre yapısının tanımlanması sayesinde, bilişsel, dilsel ve duygusal süreçlere yeni bakış açıları kazanılacak. Ve bilim insanları bu süreçlerin bazen niçin doğru işlemediğini bulmaya çalışacaklar. Yeni harita nörolojik hastalıklarda da yardımcı olabilecek. Uzaya rüzgâr savuran karadelik Komşu galaksilerimizden birindeki dev bir karadelikten serin bir toz rüzgârı esiyor. Oda sıcaklığındaki tozun, karadeliğin çok yakınındaki yoğun ışın tarafından savrulduğu sanılıyor. Bu kadar büyük bir karadeliğin etrafındaki toz normalde 7001000 derecedir. Serin rüzgâr belki de karadeliğin ve çevresi arasındaki karmaşık ilişkide önemli bir rol oynuyordur diyor Alman astronom Sebastian Hönig The Astrophysical Journal dergisinde. Astronomlar Şili’deki Avrupa Güney Gözlemevi’nin VLT (Very Large Telescope) teleskopuyla etkin NGC 3783 galaksinin çekirdeğini inceledi. Neredeyse tüm galaksiler gibi bu galaksinin merkezinde de Astronomlar uzay teleskopu Hubble ile ARP 142 galaksi çiftinin ilginç bir görüntüsünü aldılar. Resimde kozmik bir penguen gibi görünüm aslında bir spiral ve bir eliptik galaksinin çarpışmasının sonucu. Galaksi çifti dünyamızdan yaklaşık olarak 320 milyon ışık yılı mesafede suyılanı takımyıldızında yer alıyor. Fotoğraf Hubble uzay teleskopundaki Wide Field Planetary 3 kamerasıyla alınm ı ş . Fotoğ rafta NGC 2936 spiral galaksisine ait diskin, yakınındaki parlak eliptik galaksi NGC 2937’nin kütle çekimiyle bir penguenin biçimini alacak şekilde deforme olduğu görülüyor. The Arp 142 Amerikalı astronom Halton Christian Arp’ın isminden esinlenilerek adlandırılmış. Astronot 1960’lı yıllarda hazırlamaya başladığı ve 1966 yılında yayımladığı alışılmışın dışındaki galaksiler kataloğu “Atlas of Pecuiar Galaxies” ile de ünlenmişti. Hubble NASA ve Avrupa Uzay Dairesi ESA’nın ortak bir projesidir. Görülebilir ışık, morötesi ve kızılötesi ışık için bir gözlemevi olan Hubble, dünyamızın etrafında Hubble teleskopu uzayda penguen görüntüledi Kentsel büyüme genelde sosyal bilimcilerin araştırma alanıdır. Fakat artık fizikçiler ve matematikçiler de bu konuya el attı ve büyümeyi ve gelişmeyi önceleyen formüller buluyorlar. Bir kent sosyal bir reaktördür, diyor son yıllarda kent araştırmaları konusunda uzmanlaşan fizikçi Luis Bettencourt (Santa Fe Enstitüsü, Kaliforniya.). Fizikçi kentleri yıldızlara benzeterek şöyle diyor: Kentler insanları kendilerine çekerek sosyal ilişkileri hızlandırıyorlar. Yıldızlar ne kadar büyükseler o kadar fazla madde çekiyorlar kendilerine ve o denli parlak ışıyorlar. Bettencourt’un Science dergisinde sunduğu matematiksel teori, gelişmekte olan yerleşim yerle rinin genel görünümü nü kesin bir şekilde tanımlıyor. Örneğin nüfus artışıyla birlikte gelirler ve inovasyon miktarı artarken, altyapı için gerekli olan alan, kentin büyüklüğüne bağlı olarak göreceli olarak küçülüyor. Bir kent ne kadar büyükse o kadar pahalıdır. Büyük şehirler çok yoğun olarak yerleşilmiştir ama buna karşın küçük kentlerden farklı olarak yaratıcı ve uyarıcı bir çevre sunuyorlar. Bettencourt’un teorisine göre büyük kentler daha üretken ama büyüklükle birlikte enerji açlığı da artıyor. Bu açıdan yıldızlarla karşılaştırma, böcek kolonileriyle benzeşim yapan yaygın modelden daha uygundur. Çünkü bu yapının verimlilik nedeniyle geliştiği sanılıyordu. Karınca yapısı iş bölümü sayesinde ayrı ayrı yaşayan böceklere kıyasla daha az enerji harcayacak. Kentler niçin büyüyor? Klamidya enfeksiyonu yumurtalık kanserine yol açabiliyor Her yıl doksan milyon insana cinsel ilişkiyle bulaşan klamidya bakterileri yıllarca fark edilemiyor. Alman bilim insanları şimdi, bu hastalık etkenlerinin hücrelerdeki DNA onarım mekanizmasını bozduğunu saptadılar. Hücreler bunun sonucunda türleşiyor ve kanser gelişiyor. Bu nedenle klamidya enfeksiyonunun birçok vakada yumurtalık kanserinden sorumlu olabileceği sanılıyor. Bu ilişki diğer araştırmalarla da kanıtlanacak olursa, kanseri önleme konusunda önemli bir adım atılabilir. Hücreler türleşmeye başlamadan önce klamidyadan kurtulmak için antibiyotik tedavisi yeterli olur diyor araştırmacılar. CBT 1372 6 / 5 Temmuz 2013 Uluslararası bir araştırma ekibi yeni saptanan risk faktörleri sayesinde daha etkili tedavi yöntemlerinin geliştirilebilmesini umuyor. Bilim insanları hastalığın oluşumunda etkili olan beş yeni beyin bölgesi tespit ettiler. Araştırma sonuçları 100.000’i aşkın katılımcının incelenmesine dayanıyor. Yetişkinlerin yaklaşık olarak yüzde on dördü migren ağrılarından şikâyetçiler. Migren nöbetleri şiddetli bulantı ve kusmayla birlikte ortaya çıkabiliyor. Genlerin sinir uyarı maddelerinin çalıştırılmasında ve beyindeki sinirlerin uyarılmasında önemli işlevleri var diyor araştırmaya katılan bilim insanı Hartmut Göbel. Araştırmaya katılan yüz bilim insanı 22.285 migren hastası ve Migren için yeni genetik risk faktörleri 95.425 kişilik kontrol grubuyla gerçekleştirilen 29 kalıtım araştırmasını incelemiş. Söz konusu araştırma migrenin genetik nedenlerini inceleyen gelmiş geçmiş en büyük çalışma. Daha önceleri belirlenen genetik nedenler migren riskinin yüzde 2030’unu açıklıyor. Yeni bulunan beş bölgeyle birlikte, migren hastalarının kalıtımında hastalık riskinde etkili olan toplam on iki bölge biliniyor artık. Sekiz bölge, beyin devrelerinin kontrolünde önemli bir rol oynayan genlerin yakınlarında bulunmuş. İki bölge normalde beyin sinir hücresi fonksiyonlarının doğru işlemesinden sorumlu. Bu devrelerin çalıştırılması, migrenin genetik riski için önemli diyor araştırmacılar. Bundan sonra bu genetik malzemenin temelinde hangi moleküler mekanizmaların yattığını bulmak gibi zorlu bir görev var bilim insanlarının önlerinde.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear