05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Sosyolog Mehmet zzet ve Görelilik Kuramı Zeki Arıkan M ehmet zzet (1891 1930) Cumhuriyet döneminin ünlü sosyolog ve felsefecisidir. Galatasaray çıkışlı. 1909 yılında açılan bir sınavı kazanarak Paris’e gönderildi. Lisansını bitirip yurda döndü. Birinci Dünya Savaşı’ndan önce Kızılay’ın açtığı kâtiplik sınavında ikinci oldu. Dr. Adnan Adıvar’la birlikte çalışmaya başladı. Darülfünun (üniversite) o zaman gençlere kapalı bir hava içindeydi. Yeni yöntemle açılan medrese imdadına yetişti. Dr. Adnan’ın aracılığıyla oraya felsefe hocası olarak atandı. Sorbonne çıkışlı bu genç, şimdi “sakallı, cübbeli, sarıklı ve hasırlar üzerine uzanmış softalara Avrupa felsefesini okutuyordu.” Mehmet zzet, çok geçmeden üniversiteye atandı. Profesör unvanını aldı. Yazılarında her ne kadar Gökalp’ten “Muhterem hocam” diye söz ediyorsa da onun öğrencisi olmadı. Üniversiteye girdikten sonra pek çok telif ve çeviri esere imza attı. Milliyet Nazariyeleri (1923) başta olmak üzere diğer çalışmalarıyla Türk düşünce tarihine yepyeni ufuklar açtı. Özellikle Hayat dergisindeki yazıları, Cumhuriyet Türkiyesi’nde felsefe kültürünün kökleşmesine önemli bir katkıda bulundu. Niyazi Berkes, kısa bir süre onun öğrencisi oldu. Bir başka öğrencisi, Ziya Somar, zmir’de çalıştığı sırada, dışarıdan stanbul Üniversitesi’ne kaydını yaptırarak onun üzerine bir doktora tezi hazırladı: Mehmet zzet ve Türk Felsefe Düşüncesinde dealist Akım (1946). Doğrusunu söylemek gerekirse stanbul’daki kodamanlar, taşrada görev yapan bir öğretmenin Mehmet zzet üzerine böyle dört başı mamur bir tez yapmasından pek memnun kalmadı. Tez, basılmak üzere fakülteye teslim edildi fakat kayboldu. Bugün düşünce dünyamız bu değerli doktora tezinden ne yazık ki yoksundur. Ancak yazarının birkaç sayfalık özeti, zmir’de Fikirler dergisinde yayımlanmıştır. Mehmet zzet, yaşamının en verimli çağında ağır bir hastalığa yakalandı. Dr. Adnan Adıvar, hastalığın onulmaz olduğunu biliyordu. Yaşamını elden geldiğince uzatması için bütün tıbbi önlemlere dikkat etmesi gerektiğini kendisine söylemişti. Dışarıda belki tedavi olur umuduyla önce Paris’e, oradan da Berlin’e öğrenci müfettişi olarak gönderildi. Çok geçmeden öldü (1930). Mehmet zzet üzerine kısa bir inceleme yaparken onunla ilgili kaynakçayı tarıyordum ( “Mehmet zzet Üzerine, Toplumsal Tarih, 119 (2003). Taradığım çalış adı taşıyan bir aydınımız daha vardı ve bu da matemamalar arasında Thierry Zarcone’un “Türk – ran Dünya tikçi idi. Buradan sürdüğüm iz, beni Darüşşafaka Lisesi’ne kasında Kimi Sufi Yazarların Einstein Yorumu” başlıklı dar götürdü. Riyaziyeci Mehmet zzet’le ilgili bilgileri makalesi dikkatimi çekti. Yazar, bu makalesinde Mehmet zzet’i bir sufi olarak kabul ediyor ve onun, ünlü bil Darüşşafaka Lisesi için hazırlanan kitapta buldum.2 Bu kitabın hazırlanmasında onun da katkısı vardı. Riyaziyeginin “izafiyet” kuramını nasıl yorumladığını açıklıyordu. Mehmet zzet imzasını taşıyan yazı şudur: “Hakikatı ci Mehmet zzet, 1284 (1869) doğumlu. 1888’de DarüşMahza ve Aynştayn”, Mahfel, II/22 (1340).1 şafaka’yı bitirmiş ve arkadaşlarıyla birlikte Mabeyn Tercüme Kalemi’ne girmiştir. 1909’dan sonra Mülkiye’de, Ben, derinlemesine gitmeden anılan yazının, Sosyostanbul Lisesi’nde, ünilog Mehmet zzet’in kaleversitede, öğretmen okuminden çıktığını, çıkabilelunda vb matematik dersceğini kabul etmiştim. Fakat Ziya Somar, onun üzerine bir doktora tezi leri vermiştir. Okullar için bir süre sonra içime bir kurt hazırladı: Mehmet İzzet ve Türk Felsefe matematik ders kitapları düştü. Söz konusu yazar acaDüşüncesinde İdealist Akım (1946). Doğyazmıştır. Darüşşafaka’da ba sosyolog Mehmet zzet fen, makine ve cebir dersolabilir miydi? rusunu söylemek gerekirse İstanbul’daki Fakültemin en akıllı kodamanlar, taşrada görev yapan bir öğ leri okutmaktadır. Şirketi Hayriye Teftiş Kurulu Başadamlarından biri olan ve retmenin Mehmet İzzet üzerine böyle dört kanlığı’nı da da yürütmekbu konulara da yabancı oltedir. Belirsizlik soyadı olmayan, slam felsefesi tarihi başı mamur bir tez yapmasından pek profesörü Ahmet Arslan’a memnun kalmadı. Tez, basılmak üzere fa mayışından kaynaklanıyordu. konuyu açtım. “Muhtemekülteye teslim edildi fakat kayboldu. şte, “Hakikat Mahza len odur”, dedi ve ekledi: ve Aynştayn” başlıklı ma“O zaman bu konuları bilen ve bunlarla ilgilenen kaç kişi vardı Türkiye’de?” Bu doğ kalenin yazarı, sosyolog Mehmet zzet değil, Matematikru gibi görünüyordu. Ama benim içimdeki şüphe giderek çi Mehmet zzet’tir. şin ilginç yanı, www.google.com Darüşşafaka sitesinde Mehmet zzet adı hep Sosyolog büyüyor, zaten olmayan uykularımı da kaçırıyordu. NiMehmet zzet olarak geçmektedir. Eray Canberk’in uyaçin? Çünkü sosyolog Mehmet zzet’in telif ve çeviri hiçrısı üzerine brahim Alaettin’in Türk Meşhurlar Ansikbir eserinde, hiçbir makalesinde Einstein kuramına en lopedisi’ne baktım (s. 198). Burada iki zzet’e de yer veufak bir gönderme yoktu. Üstelik anılan yazı, görelilik rilmiş. Ama, soyadları olmadığı için, adları soyadı yerine kuramını, matematiksel verilere dayanarak açıklıyordu. kullanılmış. Sıralama böyle yapılmış. Her ne olursa olAnlatım dili de oldukça farklıydı. Daha da önemlisi sun, iki adın birbirinden ayrılmasına yıllar sonra da olsa Mahfel dergisinde pek çok yazı Mehmet zzet imzasını küçük bir katkıda bulunduğum için bir sıkıntıdan, bir taşıyordu ki bu yazıların hiçbiri sosyolog Mehmet zşüpheden kurtulmuş oldum. Sosyolog Mehmet zzet ve zet’in olamazdı. Bilmeden, derinlemesine bir araştırma matematikçi Mehmet zzet’in anılarını saygıyla anıyoyapmadan sosyolog Mehmet zzet’in anısını incitmenin rum. sıkıntısını yaşıyordum. 1 Thierry Zarcone, “ Une récupération d’Einstein Geçen günlerde bambaşka bir konu için kdam gazetesini tarıyordum. Burada “Halk Maarifi” başlığını taşıchez quelques auteurs mystiques du monde Turco – Irayan, hepsi de Darüşşafaka Lisesi’yle ilgili üç yazı gözüme nien”, Turcica, XXI – XXIII (1991), s. 131 154. 2 ilişti (16, 23 Teşrinievve(Ekim), 1920, no. 8481, 8488, Darüşşafaka Türkiye’de lk Halk Mektebi Darüşşafaka Nasıl Doğdu, Ne Hizmetler Etti, Nasıl Yaşıyor? CeTeşrinisani (Kasım), 1920, No 8501). Bu yazılardaki Mehmet zzet imzasını görünce şaşırdım. mzanın üstün miyeti Tedrisiye Azasından: Mehmet zzet, Mehmet de şu açıklama vardı: Ulumı Riyaziye muallimlerinden. Esat, Osman Nuri ve Ali Kâmi Beyler tarafından yazılDemek ki sosyolog Mehmet zzet’le çağdaş olan ve aynı mıştır, Evkafı slamiye Matbaası, stanbul,1927, s.61. Milletin vekili Yrd. Doç. Dr. Aytekin Aydemir, aaydemir@mersin.edu.tr S CBT 1264/ 18 10 Haziran 2011 ayın Şengör’ün CBT1262’de “ Bir deal Yaratamayan Millet” başlıklı yazısını okuyunca acı acı güldüm. Şengör’ün toplumsal konulara değinen yazılarını okudukça, bilimsel konularda uluslararası üne sahip olmanın kişiye başka alanlarda da yetkinlik kazandır(a)madığını gözlüyorum. Sayın Şengör ilgili yazısında özetle “Milletin vekillerini de biz seçeriz, sizlere (millete) ne oluyor!” diyor. fadesi söyle: ”Düşününüz ki Türkiye’nin 81 ili ve bir ton da ilçesi var. Genel merkez bunların hepsinden doğal olarak görüş isteyecek ve şimdi diyelim ki hepsinin dediğini yapacak! O zaman (bunun mümkün olmadığını bir yana bırakalım) genel merkeze ne gerek kalır diye sormak lazım.” Evet Sayın Şengör, aynen de öyle olacak. Eğer demokraside yaşadığımızı iddia ediyorsak ve parti(ler) de gerçekten parti, üstelik halkın partisi olduklarını iddia ediyorlarsa “milletin vekilini” milletin seçmesinin yolunu açacaklar. (Diğer güdümlü partileri zaten hiç tartışmaya katmıyorum.) 81 ilde ve bilmem ne ka dar ilçede de örgütlenmeleri zaten bu nedenledir. Siz kendi pencerenizden baktığınızda “ben zaten demokrasi filan istemiyorum” diyebilirsiniz. (Size göre sizin oyunuz dağdaki çobanın oyunun bilmem kaç misli de edebilir.) Ancak o beğenmediğiniz Fransız Devrimi, Sovyet Devrimi ve belki de zoraki kabullendiğiniz Atatürk devrimleri sonrası büyük (sessiz) çoğunluk da bu dünyada bazı haklara sahip olduğunu gördü ve bu haklarından bu zamandan sonra vazgeçmesi artık olası değil. Herkesin sizin gibi konserve kralı bir dayısı olmadığından, kendi hakkını kendisi korumakaramak zorunda. Sözü yine üniversitede yönetim görevine getirmişsiniz. Yönetici ya da idarecinin yapacağı iş “O birimde görev yapanların (bulunanların) ortak kararlarının gerçekleşmesiniyürütülmesini” sağlamaktır. Bir anlamda sekreterlik de diyebiliriz. Yoksa yönetim ya da idarecilik sizin anladığınız gibi “birilerinin kafasındakileri yönetilenlere dayatması” değildir. Son bir söz de üslupla ilgili. Kendisi gibi düşünmeyenleri en ağır hakaret içeren sözler söylüyor diye başbakanı ( ve benzerlerini) eleştiriyorsunuz, ama sizde sizin gibi düşünmeyen herkesi “salaklar, aptallar, geri zekâlılar vb. gibi” nitelemelerle aşağılıyorsunuz. Bursalı’nın dediği gibi “Bu memlekette çok bilim insanı var ama …..” dertlere derman olamıyorlar. Yinede yazılarınızı zevkle okuyorum. novasyon Ödülleri başvuruları stanbul Sanayi Odası tarafından Türkiye’de inovasyon altyapısının gelişimine ve inovasyon bilincinin yaygınlaşmasına katkıda bulunmak amacıyla verilen “ SO novasyon Ödülleri” 10. Sanayi Kongresi’nde düzenlenecek bir törenle sahiplerini bulacak. Ödüller şu kategorilerde verilecektir: SO novasyon Büyük Ödülü; Jüri Özel Ödülü Kategori Ödülleri; Liderlik; Stratejik Planlama; Bilgi; nsan Kaynakları; Süreç Yönetimi; ş Sonuçları. Ödül Takvimi: Ön başvuru için son tarih: 15 Haziran 2011; Başvuru Dosyalarının teslimi için son tarih: 24 Ağustos 2011; Ödül tarihi: Aralık 2011 / SO 10. Sanayi Kongresi. Detaylı bilgi ve başvuru dokümanları için: www.iso.org.tr/inovasyonodulleri
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear