Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolturkoglu@gmail.com) Gezegenimiz ülkemizdir Bütün ulusların güzel ve temiz bir dünyada barış içinde yaşamalarının önündeki tek engel, dünyanın en zengin egemen güçlerinin dünyadaki cennetlerinde ölmek istemeleridir. Osman Bahadır bahadirosman@hotmail.com Bu yılki Kütüphane Haftası vesilesiyle İstanbul ve Ankara’dan gelen iki güzel haber, dijital imkânlar sayesinde kütüphaneciliğin, arşivciliğin kısa sürede ne denli etkin bir şekilde geliştirilebileceğini bir kez daha gösterdi. 47. Kütüphane Haftası’nda İki Güzel Örnek Geçen yıl Kütüphane Haftası vesilesiyle bir yandan kişisel dijital kütüphane kurma konusunu ele alırken diğer yanda da ülkemizdeki kütüphanelerin durumuna değinmiştik. Bu yılki 47. Kütüphane Haftası’nda iki önemli gelişmenin haberini alınca bunlara değinmeden edemedim. İlk haber İstanbul’dan geldi. Türk Kütüphaneciler Derneği İstanbul Şubesi güzel bir projeye imza atmış durumda. Kurmuş oldukları bir web sitesi (www.IstanbulKutuphaneleri.org) sayesinde İstanbul’da yer alan tüm kütüphaneler hakkında bilgi edinmek mümkün. Bu site sayesinde İstanbul’da 366 adet kütüphane olduğunu öğreniyoruz. Web sitesi sayesinde bu kütüphaneler hakkında detay bilgilere ulaşmak da mümkün. Adresleri, çalışma gün ve saatleri, varsa web siteleri gibi. Benzer şekilde kütüphaneleri türüne göre de ayrıştırmak mümkün. Sitede kütüphanelere semt bazında ya da Araştırma, Çocuk, Halk, Okul, Üniversite ve Yazma Eser Kütüphanesi şeklinde tür bazında da erişilebilmekte. Böylece yakın çevremizde olup da varlığından haberdar olmadığımız kütüphaneleri de tespit etmiş olabiliyoruz. Buna ek olarak, eğer bildiğiniz ama siteye eklenmemiş bir kütüphane varsa, bu kütüphane hakkında bilgileri siteye dahil edebilirsiniz. Bunun için etkileşimli sayfalar var. İkinci haber ise Ankara’dan geldi. Atılım Üniversitesi Kütüphane Müdürü Sayın Nilüfer Ünal, üniversite kapsamında üç kişilik bir ekiple müthiş bir projeyi hayata geçirmiş durumda: Ankara Dijital Kent Arşivi (http://ankaraarsivi.atilim.edu.tr/) Bu web sitesi Ankara hakkındaki tüm belgeleri tek bir dijital platform üzerinden sunuyor. Bu belgeler yazılı metinler olabileceği gibi sesli ya da görüntülü kayıtlar da olabilir. Kent Arşivi her türlü dijital belgeyi bünyesine katabilecek ve meraklılarına sunabilecek şekilde tasarlanmış. “Ankara’nın kültürel mirasını ve yaşayan Ankara’yı dijital ortama aktararak, herkesin her yerden ve her zaman ulaşabileceği Dijital Kent Arşivini oluşturmak” amacıyla kurulmuş olan bu web sitesini sadece Ankaralıların değil elinde Ankara ile ilgili belge olan tüm Ankaraseverlerin desteklemesi, bu konularda emek verenleri de daha çok motive edecektir. Web 2.0 denilen etkileşimli ortam sayesinde artık web sitelerinin içeriği kullanıcıların katkılarıyla zenginleşmektedir. Bu da kullanıcıları pasif tüketici/izleyici konumundan aktif katılımcı konumuna iteklemektedir. Bu ortamda kullanıcının katkıda bulunmak için teknik bir mazereti kalmamakta. Yeter ki bu projelere dahil olmayı gönülden istesin! Bu iki örnek dijital imkânların kütüphaneciliğin, arşivciliğin kısa sürede ne denli etkin bir şekilde geliştirilebileceğini göstermesi açısından da önem arz etmektedir. Geriye bir tek bunları düşleyecek ve karşısına çıka(rıla)cak engeller karşısında yılmadan yolunda ilerlemeye devam edecek birilerin ortaya çıkması kalıyor. Belki diğer şehirlerimizde de bu iki örnekten ilham alacak, kütüphaneciliğe, arşivciliğe gönül vermiş bir başkaları çıkacak ve kendi kentlerinin dijitalleşmesine katkıda bulunmak üzere kolları sıvayacak. Belki de üç sene sonra Kütüphane Haftası’nı ellinci kez kutlarken her kentimize ait bu tür birer web sitesinin kurulmuş olduğu haberini coşkuyla kutlayacağız! L ibya’yı bombalayan egemen güçlerin, gezegenimizin geleceğiyle hiçbir ilgisi bulunmuyor. Onların davranışlarına yön veren tek şey, dünyanın tamamının veya bir bölümünün insan ve maddi kaynaklarına egemen olarak lüks hayatlarını sürdürme arzusudur. Günümüz teknolojisinin önemli bir bölümü, tasavvuru bile zor lüks hayat koşulları yaratarak en büyük zenginlere gerçek bir dünya cenneti sunuyor. 19. yüzyılın büyük kapitalistlerinin yaşam standartlarıyla, günümüzdeki büyük zenginlerin yaşam standartları arasında, ikinciler lehine, sermaye birikiminin ve teknolojik gelişme düzeyinin yüksekliğinden kaynaklanan çok büyük bir fark vardır. Bugün ekonominin büyümesi olarak nitelendirilen şey, gerçekte esas olarak tek tek ülkelerdeki ve dünyadaki mali sermayenin (ve onun sahiplerinin) büyümesidir. Gelir dağılımındaki adaletsizliklerin bu kadar derin olduğu bir dünyada, başka türlü bir sonuçtan söz edilebilir mi? Fakat büyümeye doymayan uluslararası sermayenin anlamadığı ve asla anlamak istemediği bir gerçek var; ulusal veya uluslararası ekonomik büyüme belki hâlâ nihai ekonomik sınırlarına dayanmadı ama ekolojik sınırlarına dayanmış durumdadır. Artık zehirlenmeden büyümek imkânsız hale gelmiştir. Veya daha doğru bir deyimle buna, zehirli büyüme demeliyiz. Büyük zenginlerin cennetini yaşatmak için gerekli enerji kaynaklarının ve diğer lüks eşyaların ve silahların hem üretimi, hem de tüketimi, havamızı, suyumuzu ve toprağımızı zehirliyor. Dünyanın bütün büyük zenginleri, cennetlerini korumanın zeki formülünü de bulmuş durumdalar. Bu formül, geride kalan insanlar da bu dünyada cennet yaşamı istediklerinde, onlara öbür dünyadaki cenneti önermektir. Ilımlı slam, ılımlı Hıristiyan veya daha genel olarak ılımlı din stratejilerinin esası budur. Günümüzde artık, dünyanın geri kalan kısmında kıyamet koparken, başka bir bölgede gelişmelerden etkilenmeden yaşamanın koşulları kalmamıştır. Libya gezegenimizin bir parçası değil mi? Libya’ya atılan bombalar, bizim havamıza, suyumuza ve toprağımıza da atılmış demektir. Çernobil felaketi, bizi de sarsmadı mı? Japonya’daki nükleer facia, koca Pasifik Okyanusu’nu ve ABD’yi de etkilemiyor mu? Bir ülkenin nükleer enerji tesisi kurma kararını artık tek başına alamayacağı koşulların ortaya çıktığını görüyoruz. Ama gerçek durum bunun da ötesindedir. Bugünkü ulusların köklerinin ve dillerinin oluşmasının kaynağında, bu toplulukların binlerce yıl önce ulaşım ve iletişim imkânlarından mahrum olarak izole bir biçimde yaşamaları yatıyordu. Uluslaşmayı sağlayan teknoloji, ulaşımda önce demiryolu ve sonra da karayolu ve taşıtları teknolojisi, iletişimde de telgraf ve telefon teknolojisi ile günlük gazete (daha sonra radyo ve televizyon) teknolojisidir. Küreselleşmeyi sağlayan teknoloji ise, ulaşım için uçak, iletişim için ise otomatik telefon, radyo, televizyon ve özellikle de internet teknolojisidir. Ulusların bir potada ne zaman ve ne kadar eriyeceklerini veya eriyecek kadar zaman bulup bulamayacaklarını bilmiyoruz. Ama uçak hızıyla ulaşım ve ışık hızıyla iletişim, dünya uluslarını hızla birbirine yaklaştırıyor ve geleceklerini birleştiriyor. Bütün ulusların güzel ve temiz bir dünyada barış içinde yaşamalarının önündeki tek engel, dünyanın en zengin egemen güçlerinin dünyadaki cennetlerinde ölmek istemeleridir. ETK LENMEYEN YAŞAM YOK Akü’de bilgi transferi dönemi... Yiğit Akü, dünyada ilk kez veri aktarımı sağlayan yeni nesil bir akü üretti. Mikroçip teknolojisine dayanan akü, şarj sistemi ile ilgili tüm sorunlarda sürücüyü uyarıyor. Yiğit Akü, kablosuz veri aktarımı teknolojisinden yararlanarak veri aktarımı sağlayan yeni nesil bir akü üretti. Akıllı Akü serisinin ikinci jenerasyonu olan Yiğit AküPrestige, bu özelliği ile dünyada bir ilk olma özelliği taşıyor. Dünyanın ilk hafızalı aküsü olduğu belirtilen Prestige, belleğindeki bu bilgileri “yeni nesil kablosuz veri aktarımı” teknolojisi sayesinde transfer ederek, elektronik posta ve SMS sistemi ile Bilgi Merkezi’ne ulaştırıyor. Bu amaca yönelik “Global Veri Merkezi”ni kuran Yiğit Akü, tüm dünyadan otomatik olarak veri toplayabilecek ve bu veriler ile satılan tüm aküleri takip altına alabilecek. Arızaları araç sahibinden önce öğrenip, uyarı yapabilecek. Patenti Yiğit Akü’de bulunan Akıllı Akü Prestige, kullanıcıyı koruyan ve akünün kullanım ömrünü uzatan bir model. Prestige, üzerindeki “erken uyarı” sistemi ile yolda kalmaları engelleyerek, araçtaki arızanın nereden kaynaklandığını tespit ediyor. Dolayısıyla kullanıcının doğru servise yönlenmesini sağlıyor. Akıllı Akü, aracın markası ne olursa olsun, şarj sistemini takip altına alarak şimdiki durumu ve geçmiş zamandaki değişimleri hakkında istatistiki bilgi veriyor. Anlık durumu 6 ışığı ile anında gösterip, önlem alınmasını sağlarken, geçmişe ait bilgileri hafızasında kaydediyor. Bu bilgilerin içeriği şöyle: • Akünün şarj durumu • Akünün durumu • Aracın şarj durumu • Aracın kullanım şarj istatistiği • Araç çalışmadığı zaman teknik servise mi, araç bakım servisine mi gitmeniz gerektiği 55 ülkeye ihraç edilen Akıllı Akü aynı zamanda yüzde 100 geri toplama sistemine sahip; herhangi bir bayiye getirilen akünün özel araçlarla toplanıp, tekrar kurşuna çevrilmesiyle elde edilen malzemelerden üretiliyor. Özel hologramı, izleme kodu ve çipi sayesinde akünün garanti bilgileri, fatura ve garanti belgesi gibi gerekli bilgiler üzerinde taşınıyor. IŞIKLI UYARI CBT 1255/ 12 8 Nisan 2011 ÇEVREC AKÜ