Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolturkoglu@gmail.com) “Sosyal iş” olgusu, yeni yüzyılın başında “kamu hizmeti veren vakıf” mentalitesiyle çalışmayan şirketlerin değil kâr etmek ayakta bile duramayacağının ilk işaret fişeği olarak havada süzülüyor. “Paranı, mezhebini, fikrini sakla!” Ahmed Ağaoğlu, asırlar boyunca kuşaktan kuşağa geçen bu yok edici zihniyetin ortadan kalkmasının artık zamanının geldiğini söylüyor. Osman Bahadır bahadirosman@hotmail.com Sosyal İş Tam “sosyal devlet öldü” derken, hiç beklenmedik bir yerden gol geldi. Internet bir anda “sosyalleşti”. Sosyal medya kategorisi içinde adı geçmeye başlayan kavramlardan bir tanesi de “sosyal iş” (social business) oldu. Her ne kadar Bengladeşli Muhammed Yunus bu kavramı ilk defa kullandığında başka bir şeyi ifade ediyorduysa da “sosyal medya” seline kapıldığı andan itibaren “sosyal iş” kavramı acilen değişime uğradı; uğruyor. Sosyal medya gözlüğü ile bakıldığında “sosyal iş” kavramı, müşterilerin taleplerini daha çok dikkate alan kuruluşların ve personelinin müşteri ile daha yakın etkileşim içine girmesi olgularını işaret etmektedir. Bu çerçevede müşteri ile etkileşim pazarlama ya da satış birimlerinin sorumluluğundan çıkmakta ve kurum organizasyonu içinde çok daha geniş bir yelpazede değerlendirilmektedir. Firmalar bu yaklaşım değişimine gerekçe olarak şunu göstermekteler: “İnsanlar firmalarla iş yapmazlar; insanlar insanlarla iş yaparlar” (IBM). Bu modele göre artık eticaret faaliyetleri B2B (kurumdankuruma, toptancılık) ya da B2C (kurumdan tüketiciye, perakendecilik) gibi kısaltmalarla anılamaz. Onun yerine daha uygun kısaltma P2P olmalıdır. Yani insandaninsana. Bu P2P kavramı yakın zamana dek farklı bir anlam ifade etmekteydi. Person2Person (kişidenkişiye) ifadesinin kısaltması olarak kullanılan P2P, bir yoruma göre, müzik dünyasının dijital devrim karşısında yenilmesinin temel unsurlarından birisini oluşturmaktadır. P2P modelinde birey kendi bilgisayarında olup da başkalarıyla paylaşmaya izin verdiği (çoğunlukla müzik) dosyaları(nı) tüm dünya ile paylaşmakta, bir başka birey de eğer aradığı bir (müzik) dosyayı hiç tanımadığı birisinin bilgisayarında bulduğunda bir kopyasını kendi bilgisayarına alabilmektedir. Person2Person ifadesiyle karışmasın diye olacak, İngilizce’deki person (kişi) kelimesinin çoğulu olan (people) kelimesini kullanan anlayışa göre sosyal işin özünde insandaninsana (P2P) yaklaşım modeli var. İster personel olsun, ister müşteri ya da tedarikçi, insanın kendisi yani. Zamanında kurumların müşteri odaklı olabilmek için yaptıkları dönüşümler düşünüldüğünde P2P modelinin işaret ettiği tabloyu gerçekleştirmenin, söylenenden çok daha zor olduğunu derhal tespit etmek gerek. Bütünüyle insanları merkeze alan bir iş yapma modelinde bazı temel olmazsaolmazlara gereksinim var. Bunlardan ilk akla gelenler şeffaf bir icraat modelinin süreçlere yansıtılabilmesi. Bir başkası ise organizasyonun değişime, dönüşüme, dışarıdan gelecek sıradışı taleplere karşı hızla değişip, dönüşebilecek bir çevikliğe sahip olmasıdır. Lego’nun başına gelen şu durumu anımsayalım: Yeni seri Lego seti alan müşteriler, setlerde bazı düzenlemelerin yapılmasını talep ettiklerinde, bir süre bu taleplere karşı direnen, hatta müşterilerini telif ihlali yapmakla tehdit eden Lego, daha sonra resme farklı bir açıdan bakabilmeyi başardı ve gelen talepleri ücretsiz ARGE (araştırmageliştirme) faaliyeti olarak değerlendirdi. Bunun sonucu olarak da yeni seri Lego setlerini gelen bu talepleri de dikkate alarak üretir oldu. Merkeze insanı (müşteri, personel, tedarikçi, denetçi, vb) koyduğunuzda tablo öyle bir değişir ki ilk gelen tepkiler, “biz kamu hizmeti veren bir vakıf mıyız?” şeklinde olabilir. Gidişat onu gösteriyor ki yeni yüzyılda “vakıf gibi” çalışmayan şirketler ne kar edebilecek, ne de ayakta kalabilecek! E adı üstünde “sosyal iş”! A CBT 1292/ 12 23 Aralık 2011 din içinde taşıdığı atavik bir iz vardır. Nasıl ki devlehmed Ağaoğlu, Cumhuriyet gazetesinin 16 Eytimiz cemaatimizi kanunlarla üç başlı yılandan kurlül 1935 tarihli sayısında, Doğu halklarına egetarmaya çalışıyor, her fert de kendi nefsinde asırlar görmen olmuş yıkıcı bir zihniyetin eleştirisini yapmüş itiyadın izlerini silmek ödevindedir. Bu da bir mümakta ve artık bu düşüncelerin terk edilmesinin zocadeledir ve eski tabirle buna ‘cihadı ekber’ veya ‘mürunluluğundan söz etmektedir. Ağaoğlu bu konuda şuncahede binnefis’ derlerdi ve bu mücahedelerin en büları söylemektedir: yüğüdür. Devletimizin bu yoldaki gayretlerinin tam mu“Ah Şarkın o müthiş istibdadı! İnsanı ne kadar havaffakiyeti yalnız herkesin kendi üzerinde işlemesi, kenrap ve turap etmiştir! Onun can kaynaklarını ne kadi içinden eski atavik izleri söküp atmasıyla temin edidar kurutmuştur! Onu ne kadar hiçe indirmiştir! lebilir. Türk devriminin ve Türk kalkınmasının bütün Paranı sakla! Çünkü müstebid duyar, elinden feyizli erdemlerini verebilmesi için, her Türk kendi nefalır...(...). Mezhebini sakla. Yani imanını sakla düsturu, si üzerinde bu tarzda işlemeyi kendisi için bir borç saydin taassubunun doğurduğu bir kaidedir. Ahundlar, malıdır! ” müftüler, kadılar, mollalar, şeyhülislamlar ve müçteAhmed Ağaoğlu, 1869’da hidler onun muhafızları ve istibAzerbaycan Karabağ’da doğdu. dad da icra cihazıdır. Cahil hoAğaoğlu yazılarında ve siyasi yaşacaların inanlarına uymamak cümında Türkçülüğü, liberal düşünretinde bulunanlara karşı tekfir, ceyi ve Batı uygarlığının bütünüytelin ve fetvalarla tahrik edilmiş le benimsenmesini savunan bir olan halkın mutaassıp galeyandüşünür ve siyaset insanıdır. larından yalnız saklanmakla, hakiki imanı saklamakla kurtulabiYOĞUN BİR HAYAT lirlerdi. Ağaoğlu ilk öğretimini taBugün dahi birçok yerlerde mamladıktan sonra Rus gimnazdevam eden Sünni ve Şii husuyumuna gönderildi. Buradaki eğimetleri, Hindistan’daki kanlı mütimini tamamladıktan sonra Paris’te cadeleler bu taassubun ve onu köhukuk, tarih ve siyasal bilimler rükleyenlerin ne kadar kuvvetli eğitimi gördü. Azerbaycan’a dönolduklarını gösteriyor. Bu gibi düğünde Rusya Müslümanlarının çevrelerde tek kurtuluş çaresi birliği ve kültürel gelişimi için çakendi inanını saklayarak umulıştı. Çarlığın baskılarının yoğunmun inanına uygun görünmek, laşması üzerine ailesiyle birlikte yani riyakâr olmaktır. Dinler 1909’da İstanbul’a göç etti. kendileri bile bu gibi durumlarda İstanbul’da maarif müfettişliAhmet Ağaoğlu (18691939) müminlere riyakârlık etmek müği görevine atandı. Tercümanı saadesini veriyorlar. Hakikat’ın başyazarlığını yaptı. Böyle bir ahlak havası içinde yaşayanlarda doğruluk 1911’de Türk Yurdu Cemiyeti’nin kurucuları arasınve dürüstlük seciyesi (karakteri) aramak mümkün müda yer aldı. Bu dergide yayımladığı yazı dizileri büyük dür? ilgi uyandırdı. Aynı zamanda Darülfünun’da da Rus diFikrini sakla! İşte üzerinde istibdadın en çok ve en li ve Türk tarihi dersleri veriyordu. 1914’te Afyonkageniş bir ölçü ile ısrar ettiği düstur! Onun ülküsü, âlerahisar mebusu seçildi. 1915’te İttihat ve Terakki’nin mi sessiz mezaristan haline koymaktı, fakat başını kugenel merkez üyesi oldu. 1917 Ekim Devrimi’nden sonma sokarak kuyruğundan haberi olmayan devekuşu gira, Kafkas orduları siyasi müşaviri olarak Rusya’ya gitbi, istibdad zannediyordu ki, âlemi susturmakla âlemin ti. Geri döndüğünde İngilizler tarafından tutuklandı hükmünden kaçabilecek. Hayır! Âlem susmakla beve Malta’ya sürüldü. raber hükmünü veriyordu, nitekim bu hakikat bütün 1921’de serbest bırakılınca Anadolu’ya geçti ve Anistibdatların yeryüzünden kalkmasıyla sabit oldu. Yalkara hükümetince Matbuat Umum Müdürlüğü’ne nız bu düsturun vasıtasıyla onun elde ettiği tek netigetirildi. İkinci ve Üçüncü dönem Kars mebusu olace, hâkim olduğu yerleri öldürmek, onların açılmasırak TBMM’ne girdi. Ankara Hukuk Mektebi’nde anana, büyümesine, yükselmesine meydan vermemek yasa hukuku dersi verdi. Hakimiyeti Milliye gazeteoldu. Fikir saklanan yerde cehil ve cehille beraber ahsinde yazılar yazdı. laksızlık hâkim olur. Böyle bir yerde ne ilim ve ne sa1930’da Cumhuriyetçi Serbest Fırka’nın kuruluşuna nat açılır ve hayat da durduğu yerde sayarak nihayet katıldı. Partinin program ve tüzüğünün oluşturulmabir bataklık gibi çürür ve çürütür! sına önemli katkıları oldu. Serbest Fırka feshedildiğinde Bu ne ağır ve menhus miraslardır. Biz bu miraslaDarülfünun’da hukuk tarihi hocası oldu. 1933’de rı kanunlarımızla birer birer kökünden alıp atmaya koAkın gazetesini çıkardı. 1933 üniversite reformunda yulduk. Parayı saklamak yok, çünkü herkesin malı ve kadro dışı bırakılınca emekliye ayrıldı. canı kanunun emaneti altına alınmıştır. Dini taassuAhmed Ağaoğlu’nun başlıca eserleri, İslam ve ba son verilmiştir. Çünkü laiklik ilan olunmuştur. FikAhund (1900), İslamlıkta kadın (1905, yeniden bari saklamak yok, çünkü fikir hürriyeti kanunla ilan olunsım 1959), Üç Medeniyet (1927, yb1972), Devlet ve muştur. Fert (1933), Serbest İnsanlar Ülkesinde (1930) dir. Bu suretle ta öteden beri bütün Şarkı saran üç baş1939’da İstanbul’da vefat eden Ahmed Ağaoğlu, lı öldürücü ejderhadan kendimizi kurtarmaya azmethukukçu ve siyaset adamı Samet Ağaoğlu’nun babamiş olduğumuzu kanunlarımızla tespit ettik. sı ve Halim Ağaoğlu, Sitare Ağaoğlu, Tektaş AğaoğFakat asrın yarattığı bu itiyad (alışkanlık), her ferlu ve Mustafa Kemal Ağaoğlu’nun büyükbabasıdır.