21 Haziran 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Ankara Üniversitesi’nde başarılı kök hücre çalışmaları Spot: Ankara Üniversitesi Kök Hücre Enstitüsü, Histoloji Embriyoloji Anabilim Dalı ile birlikte yürüttükleri bir araştırmada, kas hasarlarının kök hücre ile tedavisi yolunda umut verici bir yöntem geliştirdiklerini açıkladı. Henüz laboratuvar evresinde (invitro) olan bu çalışma, hayvan ve insan deneylerinin ardından hastalara uygulanabilecek. Araştırma ekibinin lideri Prof.Dr. Alp Can, yaygın kullanım evresine geçişin 10 yılı bulacağını tahmin ediyor. Reyhan Oksay Kanser tanısında önemli bir gelişme Bilim insanları, pankreas tümörlü hücreleri normal hücrelerden ayıran yeni bir genetik anomali tespit ettiler. Fare ve insandaki kanser hücreleri bugüne kadar gözden kaçan özel bir RNA tipini harekete geçiriyor. Bu sonuç kanserin gelişimi hakkında yeni bir bakış açısı sunduğu gibi, biyopsi sırasında kanser tanısına da yardımcı olacak yeni bir işaretçi görevini görecek. M A nkara Üniversitesi Temel Tıp Bilimleri/Histoloji Embriyoloji ve Anabilim Dalı öğretim görevlisi Profesör Dr. Alp Can ve ekibi, göbek kordonundan elde ettikleri kök hücrelere, gen aktarımı yoluyla eksik kas proteinini sentezlettirerek yeni bir kas hücresi yapmayı başardılar. Bu çalışma kök hücre konusundaki en saygın bilimsel dergilerinden Stem Cell Reviews and Reports’ta yayımlandı. Bu başarılı deneysel çalışma, kas hasarlarının tedavisinde umut verici bir yöntem olarak değerlendirilse de, henüz insana uygulanma Profesör Dr. Alp Can ve ekibi noktasından oldukça uzak. Ankara Üniversitesi Kök Hücre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Günhan Gürman üniversitenin resmi web sitesinde, ülkemizin kök hücre araştırmaları konusundaki tek kurumu olan Ankara Üniversitesi Kök Hücre Enstitüsü bünyesindeki kısıtlı laboratuvar imkânlarında böyle bir çalışmayı başlatmış olmalarını çok büyük bir başarı olarak değerlendiriyor. Yapım aşamasında olan yeni laboratuarları ve Ulusal Mükemmeliyet Merkezleri tamamlandığında, hem çalışmalar hızlanacak, hem de beyin göçü tersine çevrilebilecek. ANKARA ÜN VERS TES KÖK HÜCRE KONUSUNDA DD ALI Ankara Üniversitesi Histoloji Embriyoloji laboratuvarlarında sürdürülen kök hücre çalışmalarının dünyada ilgiyle izlendiğini belirten Prof.Can, bu alanda dünyanın en başarılı araştırma merkezleri arasında 2.sırada geldiklerini öne sürüyor. Prof. Can, şu anda ekibiyle birlikte yumurta hücreleri üzerinde çalışma yaptıklarını belirtiyor. TÜB TAK desteği ile sürdürülen bu çalışma doku dondurma konusunda yaşanan sorunları gidermeyi hedefliyor. Şu anda doku parametreleri ile ilgilendiklerini söyleyen Can, bu konuda bir patentleri olduğunu açıkladı. Basında “Kas erimesine karşı büyük umut” başlığı ile yer alan çalışmalarının aslında kas erimesine karşı değil, kas dokusu zedelenmelerine karşı yürütüldüğünü açıklayan Can, kas erimesinin kaslara özgü hastalıklardan veya sinirsel bozukluklardan kaynaklanabileceğini ve bu durumun tüm vücudu ilgilendireceğini söylüyor. Oysa Kök Hücre Enstitüsü ile birlikte yürüttükleri çalışmanın, yalnızca lokal olarak zedelenmiş kas dokusunu tedaviye yönelik bir hücresel yaklaşım olduğuna dikkat çekiyor. Araştırmacılar, biyopsi için alınan pankreas dokusundaki satelit RNA’ları renklendirince, hastalığın başlangıç evresindeki kanser hücreleri (bkz.resim) olduğunu görmüşler. Bu işaretçi, kanser tanısını kolaylaştıracak, diyor bilim insanları. Doktorlar bir organda kanserden şüphelendikleri zaman genelde hücre toplamak ve bunların biçimini incelemek için iğne kullanılır. Fakat bu yöntemle pankreas örneklerinin yüzde sekseninden sadece yüzde altmışına doğru tanı konulabilmektedir diyor Ting. John Hopkins Üniversitesi Tıp Okulu patoloji uzmanı Ralph Hruban da “hücreleri boyamanın” oldukça etkili olduğuna ve bu yöntemin, yorumlanması zor olan biyopsilerde yardımcı olacağına inanıyor. Haber ile çalışan araştırmacılar, yeni buldukları işaretçi sayesinde, hastanın kan örneğinde dolaşan kanser hücrelerini yakalayan CTC çipini de geliştirebilmeyi umuyor. Bu yöntem, kanser hücrelerini normal hücrelerden ayıran protein işaretçilerinin çiple yakalanmasına dayanıyor. Fakat işaretçiler yoksa kanser türleri görülemiBiyopsi için alınan pankreas dokusundaki satelit RNA’ları yor. (Her ne kadar kanser hücreleri renklendirince, hastalığın başlangıç evresindeki kanser her zaman mutasyonlar ve anormal hücreleri (resimde) olduğu görüldü. kopyalanmış genler taşısalar da, şimdiye kadar tek bir genetik bozukluk bile kanserli hücreler ve normal hücreler arasındaki mış RNA kopyalarına ait büyük bir parça sapta farklılıkları göstermemiştir). mışlar. Bu çalışma tamamen farklı diyor Haber. Satelit DNA pek önemsenmediği için mikNitekim ekibi bugüne kadar hücrelerdeki satelit rodizilemlerdeki ekspresponu test edilmiyordu, RNA’ları CTC çipiyle kaydetmemiş. Haber ile diyor Haber. Farenin on pankreas tümöründen çalışan bilim insanları gerçi yüksek RNA sevisekizindeki satelit kopya seviyesi, normal panyesinin gelişim evresindeki belli başlı gen kopkreas hücrelerine kıyasla kırk misli yüksek deni yalarıyla ilişkili olmasının, kanserin normal geyor Science dergisinde. nsandan alınan kanser lişim programlarından yararlanarak geliştiğini li hücreler normal hücrelerle karşılaştırıldığına, açıkladığını buldu. Ama araştırmacılar, satelit 15 pankreas kanser hücresinden hepsinde, bazı RNA seviyesinin niçin bu kadar yüksek olduğuprostat, kanser, böbrek ve yumurtalık kanseri nu ve gerçekten kansere mi yol açtığını yoksa hücrelerinde de belli bir satelit RNA’nın seviherhangi başka bir sürecin yan etkileri mi olduyesi daha yüksek çıkmış. ğunu bulmaları da gerekiyor. assachusetts General Hospital kanser laboratuvarı genetikçisi Daniel Haber ve David Ting yeni işaretleyiciyi, RNA moleküllerini veya kanser hücrelerinin DNA’sıyla kotlanan kopyalarını gelecek nesil sekanslama makinesiyle bulmuşlar. DNA örnekleriyle, 20.000 genlik bir hücre kümesinin etkinliğini ölçen geleneksel mikrodizilim teknolojilerinin aksine, bu “dijital” gen ekspresyon analizi tüm RNA kopyalarını kaydediyor. Bilim insanları inceledikleri ilk örnek olan (fareye ait) pankreas tümöründe, sürpriz bir biçimde satelit DNA veya uydu DNA olarak bilinen bir DNA sekans türü tarafından kodlan Prof. Dr. Coşkun Özdemir’e “Bilim ve Hizmet” ödülü Türk Nöroloji Derneği, Türk Nöroloji Bilimi’nin gelişimine sağladığı katkılardan dolayı Prof.Dr.Coşkun Özdemir’i “Bilim ve Hizmet” ödülü ile onurlandırdı. Prof. Dr.Coşkun Özdemir, 4 – 9 Aralık 2010 tarihleri arasında Antalya – Rixos Sungate Otel ve Kongre Merkezinde düzenlenen 46. Ulusal Nöroloji Kongresi’ne Türk Nöroloji Derneği’nin "Onursal Konuğu" olarak katıldı. Prof.Özdemir’e 6 Aralık 2010 sabahı düzenlenen Açılış Töreni'nde Türk Nöroloji Camiası adına "Bilim ve Hizmet" ödülü verildi. Prof.Özdemir, 81 yaşında hem mesleğini, hem öğretmenliğini, hem kas hastalıkları derneği aracılığı ile sosyal sorumluluklarını hem de bu zorlu süreçte aydın olmanın kaçınılmaz gereği olan aydınlanma savaşçılığını sürdürüyor. CBT 1245 / 15 28 Ocak 2011 KAVRAM KARMAŞASI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear