05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Açık Köşe Amatör Gökyüzü Fotoğrafları Yarışması sonuçlandı Optronik Ltd. ve Türk Astronomi Derneği tarafından 2009 Dünya Astronomi Yılı dolayısıyla düzenlenen Amatör Gökyüzü Fotoğrafları Yarışması sonuçlandı. Yarışmaya gönderilen teleskopla ya da teleskopsuz çekilmiş, çok sayıda güzel fotoğraf arasından aşağıdaki eserler ödüle değer bulundu. Kazananlar şöyle: ‘GDO’ların Öteki Yüzü ve Modernleşme Artık, GDO’larla ilgili her türlü faaliyeti zapturapt altına alan “yasaklı” bir dönemdeyiz. Cumhuriyetimizin bu talihsiz dönemini, Osmanlı’nın matbaayı yasakladığı dönemle karşılaştırmak herhalde abartı olmayacaktır. Yasa sayesinde bundan böyle ülkemizde GDO üretemeyeceğiz. Ancak, başka ülkelerin ürettiği GDO ve ürünlerini Tarım Bakanlığı’nın izniyle ithal edebilecek, tüketebileceğiz. Prof. Dr. Mehmet Öztürk Prof. Dr. Mehmet Öztürk. G Birincilik Ödülü: Tolgahan Kılıçoğlu Anten ve Yıldızizi İkincilik Ödülü: Fatih Büyüktaş M8, M20 ve M21 Mansiyon: Barbaros Kurt Davetsiz Misafir CBT 1203/ 7 9 Nisan 2010 eçtiğimiz yıllar içinde GDO kısa adı ile anılan “genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar” ülkemizde heyecanlı tartışmalara yol açtı. Bu tartışmaların öznesi olan GDO’lar tarım bitkileriydi. Tüketicilerden çiftçilere, çevrecilerden küreselleşme karşıtlarına, hayvancılıkla uğraşanlardan zirai ilaç ve gübre satıcılarına kadar uzanan geniş bir cephenin ateşli kampanyaları sayesinde, tarımsal GDO’ları bir numaralı halk düşmanı ilan ettik. Bazı kesimlerin sözcülüğüne soyunan ya da kolay şöhret peşinde koşan konuyla alakasız birkaç üniversite hocası hariç tutulursa, ülkemizdeki GDO tartışmaları bilimden ve bilimsel verilerden çok uzakta cerayan etti. Sonunda öyle bir noktaya gelindi ki, GDO konusuna daha geniş bir perspektiften bakmaya çalışan bilim insanları, bırakın başkalarına, eşlerine ve çocuklarına bile söz geçiremez hale geldiler. Yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığım bu “ulusal GDO hezeyanı” sayesinde, bundan böyle halkımızı bu “çok fena GDO’lara karşı” bir zırh gibi koruyacağı varsayılan bir BİYOGÜVENLİK KANUNU çıkarıldı. Kanunun bir saat önce çıkarılması için, iktidar ve muhalefet milletvekilleri, hiç de alışık olmadığımız bir dayanışma örneği verdiler. Oysa, söz konusu kanuna yüzlerce akademisyen karşı çıktı. Kanun tasarısı hakkındaki çekincelerini ve değişiklik önerilerini, medeni bir yaklaşım içinde, devletin ve kamuoyunun yetkili kişi ve kurumlarına yaptıkları bir ORTAK ÇAĞRI’yla bildirdiler. Çağrıya imza atanlar arasında, Türkiye’nin övünç kaynağı olan ve hükümet yetkililerinin zaman zaman danıştıkları birçok bilim insanımız da yer almıştı. Ancak, sayıları bir elin parmak sayısını aşmayan sorumlu birkaç kişi dışında, basın ve medya mensupları, bürokratlar, hükümet yetkilileri ve milletvekilleri bilim insanlarımızın çağrısına, ağız birliği etmişçesine, kulaklarını tıkadılar. Sonunda, ünlü Nature dergisinin “saçma” olarak tanımladığı kanun tasarısı, yüce Meclisimizce onaylanıp yasalaştı. Yasa sayesinde Türkiye GDO’lar konusunda yeni bir döneme girdi. Artık, GDO’larla ilgili her türlü faaliyeti zapturapt altına alan “yasaklı” bir dönemdeyiz. Cumhuriyetimizin bu talihsiz dönemini, Osmanlı’nın matbaayı yasakladığı dönemle karşılaştırmak herhalde abartı olmayacaktır. Yasa sayesinde bundan böyle ülkemizde GDO üretemeyeceğiz. Ancak, paradoksal bir biçimde, başka ülkelerin ürettiği GDO ve ürünlerini Tarım Bakanlığı’nın izniyle ithal edebilecek, tüketebileceğiz. Peki ne oldu da bilim dünyası yasaya karşı çıktı? Çünkü, yasa ile sadece tarımsal GDO’lar değil, her türlü GDO ve ürününü, özellikle bilimsel araştırmalarda kullanılanlar da aynı ölçüt ve yöntemlerle değerlendiriyor. Ülkede GDO’lar hakkında oluşan yanıltıcı görüş açısıdan bakanlar bunda bir yanlışlık olduğunu ilk bakışta fark etmeyeceklerdir. Oysa, kazın ayağı öyle değil. DÜNYA ARAŞTIRIYOR Bugün ülkemizde 10.000 kadar, dünyada ise iki milyonun üstünde olduğu tahmin edilen GDO, tarımla hiçbir ilgisi olmayan biyoteknoloji ve biyotıp araştırmalarında kullanılmaktadır. Kısaca “araştırma GDO’ları” olarak tanımlayacağımız bu organizmalar arasında fareler, zebra balıkla Kanser, hepatit, böbrek yetmezliği gibi ölümcül hastalıkları, sirke sinekleri, yer rın tedavisinde, ya da bazı virüslere karşı aşı olarak kullakurtçukları ve mikroornılan bu ilaçların ithalatına her yıl yüzmilyonlarca doları ganizmalar başı çekharcıyoruz. Biyogüvenlik Kanunu ülkemizde bu tür ilaçlamekedir. Araştırma GDO’ları rın geliştirilmesi ve üretiminin önünü öyle kesmektedir ki, çevreye kapalı ve sıkı bu ilaçları üreten değil, sadece tüketen bir ülke konumungüvenlikli koşullarda da kalmaya mahkum olmuş durumdayız. kullanıldıkları için, bunların yiyecek ve yemlere karışma, ya da çevreye yayılma riskleri çok düşüktür. Diğer bir deyişle, tüketicilerin ya da mayıp, Türk bilimine de büyük bir darbe vurçevrecilerin araştırma GDOlarından çekin maktadır. Ülkemiz, GDO savaşçılarının sorumsuzmelerini gerektiren bir durum söz konusu deca yarattığı bu silahsız terör ortamı sayesinğildir. Araştırma GDO’ları, insana ve çevde onarılması güç bir hatanın içine sürükreye zarar vermek bir yana, son elli yıldır inlenmiştir. Çünkü, sokaktaki insandan milsanlığa çok büyük hizmetler sağlamış orgaletvekiline, çevrecisinden tüketici temsilcinizmalardır. Bazı örneklerle anlatmaya çalışalım. Ülkemizde “biyotek ilaçlar” olarak bi sine, küreselleşme karşıtından sanayicisine, linen ilaçlar sayesinde milyonlarca hasta te tüccarından akademisyenine, aklı başında hiçdavi edilmekte, bebekler, gençler ve yaşlılar bir vatandaşın, ülkemizin geleceğini bu kadar ucuz bir şekilde ipotek altına alan bu yaölümün eşiğinden döndürülmektedir. Kanser, hepatit, böbrek yetmezliği gibi sayı onaylayabileceğini tahmin etmiyoruz. ölümcül hastalıkların tedavisinde, ya da ba Zaman geçirilmeden yapılan hatadan geri dözı virüslere karşı aşı olarak kullanılan bu ilaç nülmesi, araştırma GDO’larının yasa kapsaların tamamı ithalat yolu ile temin edildi mından çıkarılması ve bu GDO’ların üretiğinden, sosyal güvenlik kurumları her yıl yüz mine konan yasağın kaldırılması gerekmekmilyonlarca doları sırf bu iş için harcamak tedir. Bir kesim tarafından modernleşmenin bir tadır. Üstelik bu tür GDO ürünü ilaçların sagöstergesi olarak sunulan, başka bir kesiminse yısı her geçen gün artmaktadır. Araştırma GDO’ları işte bu tür ilaçların Cumhuriyet rejimine bir tehdit olarak algıgeliştirilmesinde ve üretiminde kullanıl ladığı anayasa değişikliklerinin tartışıldığı yomaktadır. Bu tür ilaçlar insanlarda kullanıl ğun bir siyası gündem içindeyiz. Bu kritik günmadan önce hayvanlarda denenmekte, bunun lerin eşiğinde kimileri “bilim beklesin” diiçin de GDO fareler sıkça kullanılmaktadır. yebilir. Ancak, unutulmamalıdır ki; araştırmaBiyogüvenlik Kanunu ülkemizde bu tür ilaçların geliştirilmesi ve üretiminin önünü öy cılarının ellerininkollarının bağlandığı, ekole kesmektedir ki, bu ilaçları üreten değil, sa nomisinin bilimden nasibini alamadığı, indece tüketen bir ülke konumunda kalmaya sanlarının hastalıklarla baş edemediği bir topmahkum olmuş durumdayız. Araştırma lum, sadece anayasasını değiştirmekle daha deGDO’larının en sık kullanıldığı alanlardan bi mokratik, ya da daha modern bir toplum olrisi de, insan hastalıklarının genetik temel mayacaktır. lerinin hayvan modelleri üzerinde açıklanması, bu modellerin kullanımı ile yeni tanı ve tedavi yöntemlerinin geliştirilmesidir. Bugün için radikal tedavisi mümkün olmayan felç, körlük, sağırlık, Alzheimer, otizm, diyabet, kanser gibi hastalıkların tedavisi, yaşlanmanın önlenmesi, saç dökülmesinden derin yanıklara uzanan ciddi sorunların giderilmesi, organların yenilenmesi gibi geniş bir yelpaze oluşturan bir alanda insanlığın geleceği araştırma GDO’larının kullanımına bağlıdır. Araştırma GDO ve ürünleri, ayrıca hiç akla gelmeyecek yerlerde, örneğin nano boyutlarda çalışan bilgisayarların, nanomakinelerin ve nanorobotların geliştirilmesinde, savaş ajanlarına karşı erken tanıma, korunma ve tedavilerin sağlanmasında, mayın taramalarında kullanılmaktadır. Araştırma GDO’larını ülkemizde yasaklamak, bütün bu gelişmelerden ülke insanını mahrum etmek anlamına gelmektedir. Yasayı hazırlayan ve onaylayan yetkililer farkında olmadan kendilerinin de onaylamayacakları bir sonuç yaratmışlardır. Yasa, başka ülkelerin bilimine katkı sağlamakla kal
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear