05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Türkiye’de verimlilik, büyüme ve kriz ilişkileri Türkiye’de özellikle 20022007 döneminde önemli sayılacak büyüme oranları ve emek verimliliği artışları yakalandığı halde işsizliğin gittikçe artması karşısında, kamuoyunda istihdam yaratmayan bir büyüme olgusu tartışılmaya başlandı. Yaşanan krizin gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki en önemli etkisinin istihdam üzerinde olduğu açıklanmakta, bu sürecin devam etmesi bekleniyor. Dr. Halit Suiçmez (iktisatçı), drhsuicmez@yahoo.com Üretimin, istihdamın, verimliliğin, yatırımın, ücretlerin ve ihracatın hep birlikte artması olarak tanımlanan “dinamik verimlilik” zorunludur. Güney Kore bunu yatırım stratejisiyle başardı. * Emek verimliliği ile istihdam arasında eşbütünleşme yok. Yani iki değişken arasında zıt yönlü bir ilişki var, ama bu istatistiksel yönden çok zayıftır. (Saraçoğlu ve Suiçmez, 2008) Verimlilik artınca istihdam azalmaktadır. Daha doğrusu istihdam azalınca verimlilik artmaktadır. Bu durum özellikle kamu imalat kesimi için doğrudur. Özel kesimde verimlilik arttıkça istihdam az da olsa artmaktadır. * Büyüme ve verimlilik artışları istihdama yansımadı. Çünkü reel ücretlerin artmadığı, istihdam oranının da yükselmemiş olduğu gözlenmekte. * Türkiye’nin küresel kriz sonrası değişen dünya dengelerini göz önüne alan bir büyüme stratejisine acilen ihtiyacı var. Bu strateji temelde verimlilik ve istihdam odaklı bir büyüme yaklaşımını içermeli. Bu noktada dinamik verimlilik diye adlandırdığımız ve daha önceki bir çalışmamızda (Taymaz ve Suiçmez, 2005) ayrıntılarını tartıştığımız modelin uygulama için yol gösterebileceğini düşünmekteyiz. * Yatırımların, üretimin, büyümenin istihdam ve verimlilik odaklı yapılması ve bunu teşvik edici uygulamaların olması gerek. Teşvik öncelikle istihdam yaratma potansiyeli yüksek sektörlere verilmeli. Bir diğer büyük ölçekli teşvik de iletişim yatırımları için kamusal kaynakları seferber ederek firmaların yeni ürün ve teknoloji geliştirmelerini tetiklemektir. Son AB raporunda (2010) Avrupa’yı küresel krizden yeni iletişim teknolojilerinin kurtaracağı öne sürülmektedir. * Buradan çıkarılması gereken sonuç: istihdam ve büyüme stratejisi belirlenirken mutlaka sosyal bilim araştırmalarının sonuçlarından yararlanılmalı. * İşgücü piyasası yeniden yapılandırılmalı. * İstihdam üzerindeki yüklerin azaltılması gerekli. KAYNAKÇA: *Halit Suiçmez, Ekonomik Büyümede Toplam Faktör Verimliliğinin Rolü, Verimlilik Odaklı Büyüme, MPM Yayın No: 698, Ankara, 2008, sf; 13. *Bedriye Saraçoğlu ve Halit Suiçmez, Türkiye İmalat Sanayinde Verimlilik, Teknolojik Gelişme, Yapısal Özellikler ve 2001 Krizi Sonrası Reel Değişimler, 19802005, Ankara, 2006, sf; 3543. *Bedriye Saraçoğlu ve Halit Suiçmez, Türkiye İmalat Sanayinde Büyüme, İstihdam ve Verimlilik Sorunları, TİSK Akademi, Sayı 6, 2008 II, sf; 89126. Erol Taymaz ve Halit Suiçmez, Türkiye’de Verimlilik, Büyüme ve Kriz, MPM Yayını, Ankara 2005, sf, 6170. *TÜİK ve DPT Verileri, 2010. *TÜİK, 2010 B unalımın ülkemiz sanayisi üzerindeki en olumsuz etkileri istihdam üzerindedir. Bu nedenlerle verimlilikbüyümeistihdam kavramları ve aralarındaki ilişkiler son derece önemli olmaktadır. Diğer yandan krizler, hem firmalar, hem sektörler, hem de ülkeler açısından bir yeniden yapılanma ve kaynakları gözden geçirip etkin değerlendirme çabalarına hız verme süreci anlamına da gelmektedir. Üretim ve verimlilik artarken, istihdamda önemli bir gelişme olmadı: 2002 sonrasında Türkiye’de milli gelirde önemli artışlar oldu. 1999 ve 2001 yıllarında büyük düşüşler gösteren büyüme hızları, 2002 yılından sonra göreli bir yükseklik ve kararlılık izledi, 2004 yılından sonra da artış hızları giderek azalarak 2008 ve 2009 yıllarında dip noktalara indi. Büyüme Hızı Grafiği, büyüme hızında sürekli inişçıkışlar olduğunu gösteriyor. İmalat sanayinde reel değişkenlerin seyri Tablo ve Grafikte izlenmekte. Özel İmalat Sanayisinde 1988’de 100 olan emek üretkenliği endeksi 1993 sonuna doğru 190’a yükseldi, 1994’te 150’ye düşmüş, 2000 sonunda 230’a çıkmış, 2001’de 210’a düşmüştür. 2002’den itibaren sürekli yükselen üretkenlik 2007 sonunda 330 indeks sayısına ulaştı. 2008 ve 2009 yıllarında düştü.(TÜİK ve DPT Verileri, 2010) 1996 yılında istihdam 21.194.000 kişi, 2008’de yine 21.194.000 kişi olarak yerinde saydı. 2009 yılında da çok az bir artışla yakın seviyelerdedir. 2010 yılında da 21 milyon kişi civarından yukarılara çıkamadı. (TÜİK, 2010) Oysa yaklaşık 15 yılda nüfus arttı, işgücü arzı çoğaldı, göçler yoğunlaştı, eğitimin üretimden kopukluğu ilerledi, tüm bu gelişmelerin yanı sıra istihdam yerinde saydı, işsizlik oranı giderek yükseldi ve yüzde 20’lere yaklaştı, genç işsizliği daha da ilerleyerek yüzde 25’lerin üzerine çıktı. Kaynak: TÜİK verileri , www.tüik.gov.tr , erişim tarihi 06.02.2010 kunu çoğaltıyor. Mesleklendirme ve üretime yönelik eğitme gibi süreçler çok yavaş işlemekte. Yatırımların, üretimin istihdam odaklı bir teşvik sistemi içinde olması başarılamamıştır. Kaynak: TÜİK Kısa Dönemli İş İstatistikleri, Üretim ve İstihdam Haber Bültenleri, 2010 BÜYÜME VERİMLİLİK ODAKLI DEĞİL Büyüme yani, üretim artışı; faktör miktarlarındaki artışla, faktör verimliliklerindeki yükselmeye dayanır. 1990’lı yıllarda bazı OECD ülkelerinde toplam faktör verimliliklerinin büyümeye katkısı şöyledir: İsveç’te % 100,1, İtalya’da %51,3, Almanya’da % 64,2, Fransa’da % 85,3, Finlandiya’da %92,5, Danimarka’da %64,4, Japonya’da % 52,6, ABD’de %36,6, Türkiye’de % 2,1. (Suiçmez, 2008) Rakamlar ülkemizde büyümenin niteliğini ortaya koymakta. Bizde büyüme, teknoloji ve verimlilikten uzaktır. Özellikle 1990’lı yıllar teknoloji ve verimlilik açısından kayıp zamanlardır. Yapılan bir diğer çalışmada (Saraçoğlu ve Suiçmez, 2006) imalat sanayinde; dokuz adet ana sektörün 22 yıllık (1980–2001) dönemdeki gelişmeleri dikkate alınarak tahmin edilen üretim fonksiyonlarında imalat sanayinin genelinde katma değerin işgücüne göre esnekliği sermayeye göre esnekliğinden daha küçük çıktı. 0.29 olarak bulunan bu katsayı tek başına değerlendirildiğinde esnek değildir. Çalışan sayısında meydana gelecek %1’lik artışın reel katma değeri daha düşük oranda artıracağına işaret eder. Bu da ilave işçinin katma değerde yaratacağı faydanın düşük ve katma değer ile emek miktarı arasındaki ilişkinin zayıf olduğunu gösterir. İmalat sanayi genelinde üretimin sermayeye göre esnekliği ise 1.077 olarak bulundu. Bu, istihdam sabitken kullanılan makinedonanımın %1 oranında artırılması halinde, katma değerin % 1’den büyük oranda (1.077) artacağına işaret eder. İŞSİZLİK NEDEN ARTTI? 20022008 yıllarında ortalama büyüme hızı yüzde 6’nın üzerinde olmasına karşın neden işsizlik oranı giderek arttı? Türkiye’deki istihdam ve işsizlik sorununun temelinde, çalışma çağındaki nüfusun hızla artması, istihdamın önemli oranda tarım sektöründe yoğunlaşması ve ekonominin istihdam yaratma kapasitesinin sınırlı olması yatıyor. Gelişmekte olan bir ülke olan Türkiye’nin işgücü piyasasının, gelişmiş ekonomilerden ayrılan özelliklerinin başında, işgücüne katılma oranının düşük olması gelmekte. Nüfusun ve kırdan kente göçle birlikte kentlerde iş gücü potansiyeli artmakta, ancak tarım dışındaki sektörlerde bu işgücünü karşılayacak bir işgücü talebi olmadığından, istihdam artışı yaratılamamakta. Demek ki, işsizlik sorununun çözümü sadece büyüme gibi ekonomik bir boyutu değil, sosyal, siyasal, kültürel boyutları da içine alan geniş kapsamlı bir çözümler demetini gerektiriyor. Yüksek işsizlik bizde yapısal ve kronik bir sorundur. Nüfus artış hızı yıllık yüzde 1,4 gibi oldukça yüksek bir düzeydedir. Aynı süreçte köyden kente ve doğudan batıya hızlı göç, işsizlik sto VE TEMEL ÖNERİMİZ * Büyüme ile verimlilik arasındaki ilişki çok zayıftır. Büyüme istihdam yaratamadı. * Verimlilik statiktir. Kamu kesimindeki verimlilik artışının istihdam azalışıyla ilgili olduğu, özel kesimdeki istihdamın ise yeterince artmadığı gözleniyor. * Dinamik verimlilik gereklidir. CBT 1202/ 18 2 Nisan 2010
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear