09 Ocak 2025 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Açık köşe Elektronik Haberleşme Yasa Tasarısı TT’nin tekelini kırabilecek mi? İktidar, TürkTelekom’u hem ADSL hem sabit telefon hatlarında Özel Tekel konumunda tutuyor, rekabete açmıyor ve tüketicinin bu hizmetlerden ucuca yararlanmasını önlüyor. Elektronik Haberleşme Yasa (EHY) tasarısı, elektronik haberleşme sektörünün Anayasası niteliğinde ve önemindedir. EHY, TBMM’ye ilk kez 2005 yılında sunuldu. Komisyonlardan geçtikten ve üzerinde belli bir uzlaşmaya varıldıktan sonra, tasarı Aralık 2005’de TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmeye hazırdı. Osman Coşkunoğlu, CHP Uşak Milletvekili yapmak” gibi terimlerin kullanılması gerekir. • Telekom işletmecilerinin 1 milyar YTL’yi aştığı iddia edilen tahsil edemedikleri borçlar olduğu düşünülürse, müşterilerin kredibilitesinin sorgulanması ve bu bilgilerin işletmeciler arasında paylaşılmasına olanak veren bir düzenleme gereklidir ama tasarıda yoktur. Bankacılık sektöründe olduğu gibi, kişisel bilgi mahremiyetini koruyarak, müşteri bilgilerinin bir kısmının paylaşılmasına olanak sağlayan düzenlemeler mümkündür. • Yeni telekomunikasyon altyapılarının kurulabilmesi için Geçiş Hakkı ve Tesis Paylaşımı büyük önem taşıyor ve TK’nın bu iki konuyu sahiplenmesi, sağlam hukuk temeline oturtması gerekiyor. Fakat, tasarıda bu yönde bağlayıcı ve emredici hüküm yerine sadece temenni niteliğinde düzenlemeler yer almaktadır. • Uluslararası karşılaştırmalara göre zaten çok yüksek vergilendirilen telekomünikasyon hizmetlerine, cep telefonlarından ve telsiz cihazlarından alınan ruhsat ücretleri gibi ek mali yükler ekleniyor. Oysa, bandrol uygulaması ile bu ücretlerin cihazın satışı sırasında tahsil edilmesi daha uygun olacaktır. • Ortak kullanımlı telsiz sistemleri ile kamu kurum ve kuruluşlarının telsiz sistemlerinde cihaz takibine dayalı sistem yerine Spektrum Tahsisi’ne (Spectrum Trading) dayalı bir sistem oluşturulması daha sade ve etkin olabilir. • Fiziksel altyapıyı kullanım hakkını elinde tutan operator ayni zamanda parakende hizmet verirse, bu gücü kötüye kullanarak rekabeti engelleyebilir. Bunun önlenmesi için fiziksel altyapı ile bu altyapı üzerinden verilen hizmetlerin ayrılması (işlevsel ayrım) ve denetlenmesi gerekirken, tasarıda buna ilişkin bir hüküm yer almıyor. F akat, AKP hükümetinin gündemi ve öncelikleri tamamen farklı konularda olduğu için , çağımızın en önemli sektörünü ilgilendiren, ülkemiz ve toplumumuz için çok önemli olan bu yasa tasarısı yaklaşık ikibuçuk sene arka plana itildi. Nihayet, 22 Nisan 2008 tarihinde tasarı tekrar TBMM’ye sunuldu. Beş geçici madde ile beraber toplam 74 maddelik bu temel nitelikte yasa tasarısı 5 Haziran 2008 günü TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu’nda hızla görüşülüp kabul edildi. Tasarının TBMM Genel Kurulu’na Temmuz sonundan önce gelmesi bekleniyor. EHY NE İÇERİYOR? Özetle, tasarı şu üç amaca yönelik olumlu bir girişimdir: (1) Eskimiş, defalarca değiştirilmiş ve dağınık telekomünikasyon mevzuatını, internet gibi yeni teknolojileri de içerecek şekilde yenileyerek bir çatı altında toplamak. (2) Telekom Kurumu (TK) yasasını yeniden düzenlemek ve Ulaştırma Bakanlığı (UB) ile TK’nın görev ve yetkilerini yeniden tanımlayarak açıklığa kavuşturmak. (3) Avrupa Birliği müktesebatına uyum sağlamak. Ayrıca, tasarı TK gelirlerinin %20’si UB’ye, sektörde ArGe ve yerli üretimi desteklemek için aktarılması; numara taşınabilirliği gibi hem sektör hem de tüketici için olumlu gelişmeler içeriyor. Ancak, tasarı birçok bakımdan iyileştirme ihtiyacı içerisinde. Hem sektörün büyümesi hem de tüketicilerin zengin ve kaliteli hizmeti düşük fiyata alabilmesi için en önemli soru şudur: Bu tasarı yasalaşınca, telekom sektörünün rekabete açılması sağlanabilecek mi? SEKTÖRDE REKABETİ SAĞLAYABİLİR Mİ? 2005 sonunda %55’i Oger Telecom’a satılan Türk Telekom “özelleştiğine” göre, sektörün rekabete açılmış olması sorgulanabilir mi? İşte, rekabet konusunun gözden kaçan püf noktası burada. Rekabet konusunun iyi anlaşılması için iki kavramın zihinlerde açıklığa kavuşması gerekiyor: Serbestleşme ve özelleştirme. Sektörün rekabete açılması için özelleştirme ne gereklidir ne de yeterlidir; ama, serbestleşme hem gereklidir hem de – piyasa doğru denetlenir ve düzenlenirse – yeterli olabilir. Bunun en somut örneği, sivil havacılık sektörüdür. Türk Hava Yolları özelleştirilmediği halde, verilen ruhsat ve izinlerle sektörde serbestleşme sağlanmıştır. Böylece oluşan özel firmalar ile THY arasındaki rekabet sayesinde yolculara daha ucuz ve daha yaygın hava ulaşım hizmeti sağlanabildi. Bunun sonucu olarak da hava ulaşım sektöründe son yıllarda çok hızlı bir büyüme gerçekleşmiştir. Telekom sektöründe ise kıyasıya rekabet, lisansların verilmesi ile tam serbestleşmenin sağlandığı ama hiç bir şeyin “satılmadığı” GSM ortamında, yani, 3 cep telefon operatörü (Turkcell, Vodafone, Avea) arasında gerçekleşti. “Özelleşmiş” olan Türk Telekom’un hakim güç olduğu internet ve sabit telefon hizmetlerinde ise 2004’de baş lamış olması gereken serbestleşme hala tamamlanamadı. Dolayısıyla, bu hizmet alanlarında “özel tekel” devam etmektedir: • Geniş bant internet hizmeti, sadece Türk Telekom tekelindeki ADSL teknolojisi ile sağlanıyor. Oysa, Kablo TV şebekesi 2.5 milyon aboneye ulaşma kapasitesi olduğu halde, işletme lisansları verilmediği için, geniş bant internet için kullanılmamakta, bu bağlamda boş durmaktadır. Yine, lisans verilmediği için WiMax kablosuz geniş bant hizmetinden yararlanılamıyor. Dolayısıyla, internet erişimi alanındaki cironun %95’i TTnet, yani TT’nin elindedir. • Şehiriçi sabit telefon hizmetleri için de lisanslar verilmemiştir ve TT burada da “özel tekel” konumundadır. Şehirlerarası ve milletlerarası sabit telefon hizmetleri (UMTH) için lisanslar verilmiş, özel operatörler ortaya çıkmış, fakat kamu kuruluşları ihaleye çıkmak yerine hala TT’den hizmet satın almaktadır. Dolayısıyla, sabit telefon alanında da pazar payının %94’ü TT’nin elindedir. Bu durumu düzeltmek için gerekli yasalar zaten çıkmıştır. Sorun yasada değil, uygulamadadır. Dolayısıyla, EHY tasarısının rekabeti olumlu etkileyip etkilemeyeceğini uygulama sırasında göreceğiz. Fakat, bu haliyle çıkması durumunda, iki nedenle rekabet olumsuz etkilenebilir. Birincisi, tasarı 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ve ilgili ikincil mevzuatın elektronik haberleşme sektörüne uygulanmasını engelleyecek niteliktedir. Telekomünikasyon Kurumu (TK) ile Rekabet Kurumu (RK) arasındaki görev ve yetki paylaşımını belirlerken, gerekli dengeyi TK lehine bozmakta ve RK’nın içinin boşaltılması tehlikesi yaratmaktadır. Oysa, öncül (ex ante) düzenlemelerden TK, ardıl (ex post) düzenlemelerden ise RK sorumlu olmalıydı. Böylece iki kurum birbirinin alternatifi değil, biribirinin tamamlayıcısı konumunda olurdu. İkincisi, fiziksel altyapıyı kullanım hakkını elinde tutan operator ayni zamanda parakende hizmet verirse, bu gücü kötüye kullanarak rekabeti engelleyebilir. Bunun önlenmesi için fiziksel altyapı ile bu altyapı üzerinden verilen hizmetlerin biribirinden ayrılması (işlevsel ayrım) ve denetlenmesi gerekirken, tasarıda buna ilişkin bir hüküm yer almıyor. SONUÇ Türk Telekom’un %55’inin satılmasından bu yana, AKP hükümeti Türk Telekom’un özel bir tekel konumunda olmasına göz yummuştur hatta bu durumu desteklemiştir. Hem sektörün hem de tüketicinin çok aleyhine olan bu durumu, Elektronik Haberleşme Yasa tasarısı bu haliyle yetersiz de olsa bir ölçüde düzeltiyor; fakat, sektörde gerçek rekabetin oluşması için atılacak çok adım kalıyor. Bu tasarı yasalaşırsa, yakın bir gelecekte tekrar değiştirilmesi gerekecektir. 1) Bilgi Toplumu, Bilgi Çağı, Bilgi Teknolojileri gibi moda kavramlar AKP söyleminde bol bol yer alırken, hükümetin eylem ve gündeminde yer alamamıştır. Bunun somut bir örneği de, 3 yıllık gecikmeyle 28 Temmuz 2006 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan ve 111 eylem içeren Bilgi Toplumu Stratejisi’dir. Strateji’nin Eylem Planı’na göre, 2006 yıl sonuna kadar tamamlanmış olması gereken eylemler bile, aradan 2 yıl geçtikten sonra hala bitmemiştir! 2) Biribiriyle ilgisiz birçok yasada birden değişiklikler yapan “torba yasa” kavramını dilimize kazandıran AKP hükümeti, bu tasarıda da Evrensel Hizmet Fonu’ndan Telekom Kurumu personeline kadar birbiriyle ilgisiz birçok konuda birden düzenlemeler getiren ve tam 10 sayfa uzunluğundaki 67. madde ile, dilimize “torba madde” kavramını da kazandırıyor! 3) Sektörün STÖ’sü Telkoder’in yaptığı bir çalışmaya göre (http://www.telkoder.org.tr/1view/EHKTasariTaslagiKabulEdilenMetinab2.doc) tasarının 24 maddesinde AB Direktifleri ile uyumsuzluk var. 4) Abdullah Sevimli, “Elektronik Haberleşme Kanunu ve vatandaşların yolsuzluktan korunması,” Dünya Gazetesi, 17 Temmuz 2008, s. 18. TASARININ NERELERİNDE İYİLEŞTİRME İHTİYACI VAR? Bunların en önemlileri aşağıda sıralanmıştır: • Tasarıda AB müktesabatına uygun olmayan çok sayıda madde vardır . Örneğin, bakanlığın telekomünikasyon alanında strateji ve politika belirleme yetkisi, Telekomünikasyon Kurumu’nun yapacağı işlerle ilgili bir çok maddenin içerisinde – kurumun iş yapmasını ve bağımsız karar almasını engelleyebilecek şekilde – yer alıyor. • TK’nın görev ve yetkileri belirtilirken kullanılan “gerekli gördüğü tedbirleri almak” veya “gerekli işlemleri yapmak” gibi sınırları ve tanımı belirsiz ifadeler yerine, yetkilerin daha açık ifadesi için “bu kanunda öngörülen tedbirleri almak” veya “bu kanunda öngörülen işlemleri CBT 1114/ 7 25 Temmuz 2008
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear