Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Camilere ba aç k girebilme özgürlü ü Ethem Alpaydın, Boğaziçi Üniversitesi, ethem.alpaydin@gmail.com Termal tıp 70. yılını kutluyor! Hidroklimatoloji, kronik sağlık sorunlarına terapötik ve destekleyici rolü ve binlerce yıllık tarihsel kökleri ile ülkemiz ve dünyada kanıta dayalı tıp yaklaşımının ince eleğinden süzülerek bilimsel bir disiplin olarak öne çıkıyor. Güncel termal tıp ve tıbbi hidroklimatoloji rekreasyon ve sağlık tatili ile, insan sağlığını güçlendirmedeki etkisini kanıtlıyor.Prof. Dr. M. Zeki Karagülle, Türk Kaplıca Tıbbı ve Balneoloji Derneği Başkanı, Uluslararası Tıbbi Hidroloji ve Klimatoloji Derneği Başkanı Ü niversitelerde başörtüsü takılmasına izin verilmesini savunanlar arasında, bunun dini inancın gereği olduğunu düşünenler yanında, demokratik bir hak, kişisel bir özgürlük olduğu görüşünde olanlar da var. Dinin emri olduğuna inananlarla bu konuda tartışılamaz, çünkü dindar bir kişi için Tanrı’nın emri her zaman insan mantığına üstündür, ama kendisi dindar olmayıp başörtüsünü bir özgürlük olarak görenlerin savlarının belirli bir mantığının olması, bu kişilerle rasyonel bir tartışmanın ve onları iknanın mümkün olabilmesi gerekir. Gerçekte, başörtüsü herhangi bir kıyafet olmadığı için, bunu takanlar ve takılmasını savunanlar dini en temel doğru bildikleri için, din temelde dogma olduğu ve inanç özgür düşüncenin yerini aldığı için, özgürlük isteyenlerin dindarları desteklememesi gerekiyor, ama şu haliyle ilginç bir tezat yaratıyor bu; dogmaya karşı olanlar yasakçı, dogmayı savunmaksa özgürlük mücadelesi olarak gösteriliyor. Bu bağlamda dikkat çekmek istediğim konu simetri eksikli i: Dinin emrini uygulamanın özgürlük olabilmesi için aynı özgürlüğün uygulamayanlara da sağlanabilmesi gerekir. Eğer savunulduğu gibi üniversiteler devletin kurumları, çalışanları devlet memuru olduğu, masrafları hepimizin vergileriyle karşılandığı için herkese açık olmaları gerekiyorsa ve bu nedenden dolayı girmek isteyenler arasında ne giydiklerine bağlı olarak seçme yapılmaması gerekiyorsa, aynı durum camiler için de geçerli değil mi? Aynı mantıkla bakarsak dini inancı olmayan bir kadın bir camiye girmek istediğinde, örneğin burayı bir tapınak değil de mimari bir sanat eseri olarak ziyaret etmek isterse, saçlarını örtmesini, kollarını, bacaklarını gizlemesini istemek de gerekmemeli, değil mi? Çünkü camiyi kutsal bir mekân olarak görmek de inancın bir parçasıdır ve inanmayan bir kişi için caminin başka bir binadan farkı yoktur. Neden kadınların bir camide, cenaze törenlerinde veya dua okunurken, başlarını örtmeleri kolayca istenebiliyor, beklenebiliyor, şart koşulabiliyor? Buradaki fikre göre herhangi bir kadın başını örtebilir, bunun bir zararı yoktur; ama başını açmak aynı değildir, kadın için daha zordur. Ama bu görüş de yine dini inancın bir parçasıdır. Başını örtmek de bir kadına rahatsızlık verir, onu gizler, kısıtlar; istemediği bir aksesuarı bir kişiye zorla giydirmek de özgürlüğe terstir. Neden toplumun kalanının dine ve dindarlara saygılı davranması beklenirken dini kurumlar dindar olmayanlara aynı saygıyı göstermiyor? Eğer bir din, belirli binalara girebilmek veya etkinliklere, törenlere katılabilmek için kişinin giysisi üzerinde denetim uyguluyorsa, o dine inananlar zaten giysinin bir kişisel özgürlük alanı olmadığını kabul etmişler demektir. O kişiler daha sonra başka binalara girmek veya etkinliklere, törenlere katılmak için istedikleri giysiyi giyebilmeyi talep edemezler. Eğer dini binaların, etkinliklerin ve törenlerin belirli giysi şartları olabiliyorsa, toplumdaki başka alt grupların, örneğin eğitim/öğretim kurumlarının da kendi giysi kurallarını koymalarından daha normal bir şey olamaz, ve dindar kişilerin kendi kurallarına saygı bekleyebilmek için başka kurallara saygı göstermeyi kabul etmesi gerekir. M CBT 1136 / 14 26 Aralık 2008 sayısız bilimsel çalışma ve yayına kaynaklık etti. Türkiye’deki ustafa Kemal 1918 Mayıs’ında Osmanlı haneda termomineral sular ve kaplıcaların dökümünü çıkarıldı ve nından bir grupla Bohemya’nın içme kürleri ile talassoterapi olanaklarını tanıtma çabası gösterildi. ünlü kaplıcası Karlsbad’da geçirdiği kaplıca kür döNe yazık ki, anabilim dalı idari olarak ve çalışanları da nemi, Türkiye ile ilgili gelecek planlarında önemli izler de bilimsel olarak her zaman yeterli destek göremedi. Birçok bıraktı. 1. Dünya Savaşı’nın yokluk ve kargaşa ortamında kez, tıbbi hidroklimatoloji kürsüsü kapatılma, tıbbi hidroKarlsbad şifalı mineralli suları böbrek rahatsızlığını ne ka klimatoloji uzmanlık alanı da kaldırılma tehdidi ile karşı kardar yatıştırdı bilemiyoruz, ama Osmanlı’nın külleri üzerinde şıya kaldı. Bu olumsuz yaklaşımlar ve önyargılı engellemekuracağı Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkeleri üzerine ilk ler yüzünden günümüze değin sadece Ankara GATA ve notlarını burada tuttuğunu, Afet İnan’ın anılarından bili Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi’inde benyoruz. zeri iki anabilim dalı kurulabildi. Mustafa Kemal bu şirin ve göz alıcı doğa harikası kapProf. Belger sonrası dönemde Prof. Dr. Orhan Yenal ve lıcadan çok etkilenmişti. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuru Prof. Dr. Nurten (Usman) Özer, bilimsel hidroklimatolojik luş yıllarında kaplıcaları unutmadı ve hazırlanan sağlık mev kültür ve geleneği koruyup geliştirdiler ve yeni kuşaklara zuatında kaplıcalar ve mineralli sulara özel bir bölüm ay aktardılar. Birçok kaplıca uzmanı hekim yetiştirdiler. rılmasını sağladı. İstanbul Tuzla ve Samsun Havza kaplı Bugün ön plandaki kaplıca merkezlerimiz Tıbbi Ekoloji ve calarıyla özellikle ilgilendi. Ama tarihi Roma/Osmanlı Hidroklimatoloji Anabilim Dalı’nın etkisi ile yönlendirilKaplıcası Yalova Termal’e olan hayranlığı bir başkaydı. miştir. Örneğin Balçova, Çeşme, Gönen, Afyon, Bursa, Termal’in modern ve bilimsel bir kaplıca kür merkezine Eskişehir, Tuzla, Pamukkale, Karahayit, Kızılcahamam, dönüştürülmesi için Fransa’dan Dr. Nihat Re at Belger’i Yalova, Kangal, Kuzuluk ve Armutlu ilk akla gelenler... Türkiye’ye çağırdı. Dr. Belger Lozan görüşmelerini yürüten Anabilim Dalımız, Avrupa ve dünyanın en eski kaplıca kürsmet nönü başkanlığındaki Türk heyetine Fransa’dan ka sülerinden biri olarak uluslararası ilgi görüyor ve dünya tertılmış, tercümanlık yapmıştı. Prens Sabahattin’le yakınlı mal ve kaplıca tıbbına bilimsel katkılar yapıyor. Yetişen ğı, bu genç ittihatçıyı Paris’e kadar sürüklemiş, İstanbul’da Hidroklimatologlar Bursa, Ankara ve Tokat’ta örnek bilimsel tamamladığı tıp eğitimini Paris Sorbon Üniversitesi’nde per çalışmalarla dünya balneolojik tıp literatüründe ön plana çinlemişti. Daha sonra üstün başarıyla tamamladığı iç has çıktılar. Prof. M. Zeki Karagülle bu bilim yuvasında aldığı talıkları ve hidroklimatoloji ihtisasları, ünlü bir Fransız kap eğitimle Uluslararası Tıbbi Hidroloji ve Klimatoloji Derneği lıcası olan PlombièreslesBains’nin direktörlüğüne kadar başkanlığına seçildi. Bu derneğin 35.Dünya Kongresi’ni yükselmesini sağlamıştı. 2006’da İstanbul’da düzenledi. Türkiye’de ise Yalova Termali tarihsel kökleri ve doğal Sonuçta çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin bilimsel geçgüzelliği temelinde genç Cumhuriyete yaraşır bir çağdaş kap mişi içinde 70 yıldır Tıbbi Hidroklimataloji de var! Bugün lıca kür merkezi haline getirme çabaları, Atatürk’ün büyük zaman zaman yaşanan engelleme ve duraklama dönemledestekleriyle başarıya ulaştı. Atatürk’ün en yakın özel rine karşın başarılarla geçmiş 70 yıl, gelecek için bize güç doktoru olma ayrıcalığını yaşadı. Atatürk’e ilk “siroz” tanısını ve umut veriyor. koyan Belger, Atatürk’ün direktifleriyle İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde kurulan Hidroklimatoloji Enstitüsü direktörlüğüne profesör olarak atandı. 1933 Üniversite ren çalışma bulgularından yararlanılmalı. Örneğin Dr. Halit Suiçmez (iktisatçı) Reformu sonrası, bü2006 yılında yayımlanan bir araştırmada (1), yük değişiklik ve dölkemizde ise konuyla ilgili tartışmalarda katma değerin işgücüne olan duyarlılığının (esnüşüm içinde olan bilimsellik geri planda kalmakta. Oysa biz neklik katsayısı) en yüksek olduğu sektörler, doİstanbul Üniversitesi “yaşamda en gerçek yol göstericinin bi kuma, giyim, gıda, içki, orman ürünleridir. Yani bu ve Tıp Fakültesi’nde lim olduğunu” biliyoruz. Diğer yandan “bilgi top sektörlere işçi alınması üretimi arttıracaktır. gelenekçi “hocalar” 4 Yerli üretici ve sanayiciyi koruyucu ve gelumu” olmayı hedeflerimiz arasına koymuşuz. O pek rahat sayılmazlarhalde verilere, araştırmalara ve bilimsel yönteme liştirici bir iktisat politikası uygulanmalı. Bu gerdı. Bu ortamda dışarçekçi bir döviz, faiz ve maliye politikası araçlarıybaşvuracağız. dan gelip atanan bir Yaşadığımız bu krizde istihdam politikasını be la mümkün. profesörün kabul gör5 Sektörlerdeki ve işletmelerdeki emekserlirlerken neyi esas alacağız? Hiç kuşkusuz yapılan mesi kolay olmazdı. çalışmaları ve araştırma sonuçlarını. İşte, bilimsel maye kullanımı ve bileşiminde “optimalite” üzeAma Prof. Belger ittibir istihdam politikası için ipuçları, sorunlar, sap rinde önemle durulmalı. İki faktörün en uygun denhatçı mücadele gelegede kullanılmasına dikkat edilmeli. tamalar ve öneriler: neğiyle kürsüsüne sa6 Ülkemizde işgücü piyasasında emek kali1 İlk önlemler istihdamın korunması yönünde hip çıktı ve onu bu olmalı. Mevcut çalışanların korunması, işten çı tesinin çok düşük olduğu gösterildi (2). Emek pigünlere ulaştıracak sağkarılmaması, bu yönde bazı kamusal önlemlerin yasasındaki niteliksizlik üretimi ve verimliliği lam temeller üzerinde alınması gereklidir. Bu önlemler, idari, yasal, ma olumsuz etkiliyor. Bu bulgudan hareketle işgücükurdu. Halen Tıbbi ne mesleki, teknik ve akademik bilgi ve becerileli ve kurumsal olabilir. Ekoloji ve 2 Talep politikası üzerinde önemle durulmalı. ri kazandıracak yaygın bir eğitime büyük gereksiHidroklimatoloji Toplumun geniş kesimlerinin satın alma gücünü nim var. Bu eğitimler istihdam sayısını arttıracaktır. 7 2001 krizi sonrasında sanayide üretim ve veAnabilim Dalı adı alarttıracak önlemlere ihtiyaç vardır. Alışveriş kotında yaşamını sürdülaylıkları, vergisel indirimler, borç ertelemeleri bun rimlilik artarken, istihdam ve ücretlerde düşüşler yaşanmıştır. Bizim ihtiyacımız olan “dinamik veren bu akademik yapı lardan bazıları olabilir. 3 Politika oluşturulmasında sektörel analiz içe rimlilik”tir. Yani üretimin, verimliliğin, istihdakuruluşundan bu yana Krizde istihdam politikası Ü